GÖRÜNTÜLÜ

YPS Genel Koordinasyonu ilan edildi

Kürdistan'daki devlet terörüne karşı yerellerde halkı savunmak için kurulan Sivil Savunma Birlikleri ortak bir koordinasyona kavuşturuldu.

Kürdistan'daki devlet terörüne karşı yerellerde halkı savunmak için kurulan Sivil Savunma Birlikleri ortak bir koordinasyona kavuşturuldu.

YPS Genel Koordinasyonu'nun ilanı törenle kamuoyuna duyuruldu. Törende yapılan açıklamada, Türk devletinin kuruluşundan bugüne kadar Kürdistan'da uyguladığı soykırım politikaları hatırlatıldı. AKP faşizminin Kürdistan'daki günümüz uygulamalarına dikkat çekildi.

YPS Genel Koordinasyonu, işgalci güçlerin direniş alanlarına girişine izin vermeyecekleri belirtildi.

Açıklamada, YDG-H’nin son 6 aylık süreçte toplumsal savunmayı gerçekleştiren bir gençlik örgütü olarak geliştirdiği direnişe artık tüm toplumsal kesimlerin katılması ve profesyonel bir savunma gücünün açığa çıkması elzem bir ihtiyaç haline gelmiş, bir çok şehir merkezinde örgütlü savunmayı geliştiren yurtsever devrimci gençlik öncülüğünde Yekîneyên Parastina Sivîl (YPS) örgütlenmeleri ortaya çıkmıştır’’ denildi

‘AKP HÜKÜMETİ KÜRT HALKINA KARŞI İMHA KONSEPTİ DEVREYE KOYMUŞTUR’

YPS Genel Koordinasyonu açıklamasında şu mesaj verildi:

Sömürgeci-faşist AKP devletinin hareketimize ve halkımıza dönük 22 Temmuz 2015’de başlatmış olduğu saldırılar aralıksız bir biçimde devam etmektedir. Hiç şüphesiz direk bir biçimde özellikle sivil halkı hedef alan bu saldırılar son 6 ayda ortaya çıkmış yeni bir durum değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana geçen 93 yılda başta Koçgirî, Amed, Agirî ve Dersim olmak üzere Kuzey Kürdistan’ın bir çok bölgesinde ve farklı dönemlerde Kürt halkını soykırıma uğratmaya dönük askeri saldırılar tüm şiddetiyle 20. yy boyunca devam etmiş, son 30 yıllık süreç içerisinde de binlerce Kürt köyü yakılıp yıkılarak ve Kürt halkı binlerce yıl yaşadığı topraklardan sürülerek Kürdistan insansızlaştırılmak istenmiştir. Bu saldırılar Şark Islahat Planı kapsamında aşama aşama geliştirilmiş, bu saldırılara karşı Kürt halkı farklı yöntemlerle direniş göstermiş ise de son 40 yıllık sürece kadar Kürt halkına dayatılan saldırılara örgütlü ve bütünlüklü bir direniş açığa çıkartılamamıştır. 1980’lere kadarki süreçte Kürt halkı toplumsal tarihinin hiç bir döneminde yaşamadığı bir imha ve inkar dayatmasıyla karşı karşıya gelmiş, Kürt halkının varlığı ortadan kaldırılmak istenmiştir. Bu imha ve inkar konseptine karşı Kürt halkının yurtsever direniş güçleri ile sömürgeci sistem arasında bir var olma mücadelesi yürütülmüş, bu savaşta Kürt halkı varlığını tüm dünyaya kabul ettirerek dünya halkları arasındaki yerini, tarihin şafağındaki rolüne uygun bir biçimde almıştır.

Fakat AKP rejimi döneminde Kürt halkının var olma savaşında zafer kazanmasını ve kendini uluslararası kamuoyuna kabul ettirmiş olmasını hazmetmemiş, son derece sinsi bir biçimde Türk sömürgeciliğin iç zaaflarını aşması temelinde kendini yeniden örgütlemeye çalışmış, 1920’lerde ortaya çıkan ulus-devletçi faşist zihniyet dini maske altında tekçi ve inkarcı özünü güncelleştirerek Kürt halkına karşı yeni bir imha konseptini uygulamaya koymuştur. Bu konsept sadece Kuzey Kürdistan ile sınırlı olmayan Kürt halkının tüm kazanımlarını hedeflemektedir. Faşist rejimi yeniden inşa ederek sömürgeci sistemi 21. yy da da yaşatmaya çalışan zihniyet açık bir biçimde Güney Kürdistan’da Türk devletinin yapmış olduğu hatayı Batı Kürdistan’da tekrarlamayacağını ve Kürt halkının yeni bir kazanımına izin vermeyeceğini ilan etmiş, Rojava’nın siyasal kazanımlarına karşı 2012’den bu yana topyekun bir savaşı sürdürmüştür. Kuzey Kürdistan’da ise Kürt halkı ve demokratik toplumsal güçlerin ittifakı ile gerçekleşen 7 Haziran siyasal zaferine karşı sömürgeci rejim ve liderliği bu siyasal sonuçları tanımadığını ilan etmiş, sonraki süreçte de krize giren iktidar aygıtını bu krizden çıkarmak için Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı insanlık dışı saldırılara başlamıştır.’’

‘SALDIRILARIN HEDEFİNDE ÖNDERLİĞİMİZ VARDIR’

Türk devletinin öncelikle Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan’ı hedeflediği belirtilen açıklamada, ‘’İmralı tecrit sistemini daha da ağırlaştırarak Önder Apo üzerindeki baskı en üst aşamaya çıkarılmış, o güne kadar bir biçimde devam eden ateşkesi tek taraflı olarak bozan AKP devleti bir taraftan HPG güçlerine saldırmış, diğer taraftan da Kürdistan gençliğini ve özellikle YDG-H’yi her yerde hedeflemiştir. O günden bu güne kadar yüzlerce sivil insan katledilmiş, bununla beraber yurtsever Kürt halkının yaşam alanlarına dönük de peyderpey askeri saldırılar başlatılmıştır. Bu saldırılara ve Kürt halkına dayatılan statüsüz kölece yaşam dayatmalarına karşı Cizre, Gever ve Farqîn’den başlayarak Kuzey Kürdistan’ın bir çok alanında Kürt halkı öz yönetimlerini ilan etmiştir. Halkımızın özgürce yaşam tutumunu ifade eden bu öz yönetimler Kürt gençliği tarafından savunulmuş, sömürgeci ve faşist güçlerin Kürt şehir ve mahallerine girerek sivil insanları katletmesi ve zindanlara doldurması saldırısına karşılık Kürt gençliği de Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi öncülüğünde kendi öz savunmasını örgütlemiş, bütünüyle orantısız ve çetevari saldırılara karşı yurtsever Kürdistan gençliği aylarca çok sınırlı savunma imkanları ile halkımızın yaşam alanlarını savunma görevini üstlenmiştir.

‘SALDIRILAR 14 ARALIK 2015 TARİHİ İTİBARİYLE YENİ ÜST BİR AŞAMAYA ÇIKARTILMIŞTIR’

Fakat 14 Aralık 2015 tarihi itibari ile öz yönetim iradesine ve halkın yaşam alanlarına dönük Türk Devleti bütün askeri güç kapasitesini kullanarak saldırılarını üst bir aşamaya çıkartmıştır. Mezopotamya’nın kadim kent merkezleri ve sivil yerleşim alanları profesyonel ordu envanterinde bulunan her türlü silah kullanılarak kuşatmaya alınmış, sivil yerleşim alanlarına dönük ağır silahlarla saldırılar geliştirilmiştir. Bu saldırılara karşı YDG-H’nin sürdürmekte olduğu direnişin karakteri de kuşkusuz mevcut saldırıların düzeyine bağlı bir biçimde, bir üst aşamaya geçmek durumundadır. YDG-H’nin son 6 aylık süreçte toplumsal savunmayı gerçekleştiren bir gençlik örgütü olarak geliştirdiği direnişe artık tüm toplumsal kesimlerin katılması ve profesyonel bir savunma gücünün açığa çıkması elzem bir ihtiyaç haline gelmiş, bir çok şehir merkezinde örgütlü savunmayı geliştiren yurtsever devrimci gençlik öncülüğünde Yekîneyên Parastina Sivîl (YPS) örgütlenmeleri ortaya çıkmıştır’’ denildi.

YPS İŞGALCİ GÜÇLERİN DİRENİŞ ALANLARINA GİRİŞİNE İZİN VERİLMEYECEK

YPS açıklamasında, ortak Koordinasyonun oluşturulması şu ifadelerle duyuruldu:

‘’Direnişin sürmekte olduğu öz yönetim alanlarında öz savunma faaliyetini daha örgütlü ve disiplinli bir biçimde sürdürmek ve halkımızın öz savunmasını gerçekleştirmek üzere oluşturulan yerel savunma birlikleri temsilcileri bir araya gelerek ortak bir koordinasyona kavuşturmak üzere YPS Genel Koordinasyonu’nu kurmuş bulunuyoruz. YPS Genel Koordinasyonu direniş bölgeleri arasında sivil halkın savunmasını güçlü bir biçimde gerçekleştirmeyi temel amaç edinecek, hiç bir biçimde Kürdistan yurtseverliğinin sembolü olan direniş alanlarına işgalci güçlerin girişine izin vermeyecektir.

YPS olarak aylardır sürmekte olan direnişten ve yurtsever halkımızın direnme tutumundan almış olduğumuz güçle var olan işgalci saldırıları püskürtürken Kuzey Kürdistan’ın tamamında sömürgeciliğin amaç ve niyetlerini boşa çıkarmak üzere direnişi yaygınlaştıracağımızı ilan ediyoruz. YPS, Kürdistan halkının bir sivil savunma gücüdür. Kendi öz gücüne dayanarak kurulmuştur. Bizzat toplum içinde doğup şekillenen bir güçtür. Kendi toplumuyla birlikte her türlü zorbalığa karşı direnişi temel gaye edinmiştir. Kürdistan halkının saldırılara maruz kaldığı her yerde YPS birimleri öz savunmayı üstlenerek Kürdistan halkının temel savunma güçlerinden birisi haline gelmeyi önüne koymuştur.’’

‘HALKIMIZI SAVUNMAK TEMEL İLKE OLACAKTIR’

Açıklamanın sonunda, YPS güçlerinin bundan sonraki mücadele ve direniş kararlılığı şöyle ifade edildi.

‘’YPS güçleri yurtsever Kürdistan halkının öz savunması görevini gerçekleştirirken tüm mücadele değerlerimizin bileşkesi ve halkımızın özgürlüğünün sembolü Önder Apo’ya yönelen her türlü saldırıya karşı mücadele etmeyi her zaman kendisine temel ilke edinecek, Öz Savunma direnişinin Önder Apo’nun fiziksel özgürlüğünü gerçekleştireceğini bilerek direnişi geliştirecektir. Devam etmekte olan Öz Savunma direnişine başta yurtsever Kürdistan gençliği olmak üzere tüm halkımız seferberlik ruhuyla katılım göstermelidir. YPS’yi büyütmek işgalciliğe ve sömürgeciliğe verilecek en büyük cevap olacaktır. Kürt halkı YPS öncülüğünde şehirlerde ve köylerde öz savunmasını gerçekleştirdikçe dikta rejim inşa etmek isteyen faşist zihniyet yenilecektir. YPS Genel Koordinasyonu olarak başta her türlü zorluğa rağmen direniş alanlarını terk etmeyerek mücadeleyi güçlendiren halkımızın yurtsever-kararlı tutumunu selamlıyor, özgür geleceği inşa etmek üzere herkesi direnişi yükseltmeye çağırıyoruz.’’