YPG'nin Til Abyad operasyonu ve AKP'nin korkusu...-Amed Dicle

Beritan filmini izleyenler, Rubar Beyar'ı tanır. Rubar, Beritan filminde bir gerilla komutanını canlandırıyordu. Oynadığı tek filmdi. Rol yapmakta zorlanmamıştı zira oynadığı bir bakıma kendi hayatıydı...

Beritan filmini izleyenler, Rubar Beyar'ı tanır.

Rubar, Beritan filminde bir gerilla komutanını canlandırıyordu.

Oynadığı tek filmdi. Rol yapmakta zorlanmamıştı zira oynadığı bir bakıma kendi hayatıydı.

Rubar Beyar, Qamışlolu Farise Inis'ın oğludur. Farise Inis, Abdullah Öcalan'ın Rojava'daki ilk dost ve dava arkadaşlarındandır. Öcalan'la tanıştıktan sonra tüm hayatını Kürt davasına adamış ve iki yıl evvel vefat etmiştir. 

Oğlu Rubar, PKK saflarına katılarak gerilla olarak 20 yıl dağlarda kaldı. 

Rojava Devrimi başladıktan sonra savunma kuvvetlerinde yer almak üzere bir grup arkadaşıyla, doğup büyüdüğü Qamışlo'ya, Cizirê bölgesine geri döndü. 

Rojava'da artık Fermandar, yani Komutan Rubar Qamışlo olarak tanınıyordu. 

Şengal'e koridor açıp on binlerce Ezidi'nin kurtarılması operasyonuna komutanlık yaptı. 

Şengal'ın güvenliğini sağlamak için sınır bölgesindeki Cezaa kasabasını DAİŞ'ten temizleyen gücün komutanlarındandı. 

Rubar Qamışlo, YPG Genel Komutanlığı üyesi ve Cizirê Kantonu komutanıydı. 

Kantonun batı bölgesini DAİŞ'ten temizlemek için ısrarlı önerilerde bulunduğunu; keşif, istihbarat, planlama ve komuta çalışmalarında yer aldığını, YPG'nin açıklamasından anlıyoruz. 

Rubar Qamışlo'nun planladığı 'Cizirê Kantonu Batı Cephesi'ni Özgürleştirme Hamlesi' 6 Mayıs'ta başladı. 

Komutan Rubar, birkaç gün sonra talihsiz bir şekilde yaralandı ve 14 Mayıs günü hayata veda etti. 

YPG, bu operasyona 'Komutan Rubar Hamlesi' ismini vererek daha büyük bir anlam verdi. 

Bu hamlenin nihai amacı; Tel Abyad'ın da içinde bulunduğu bölgeyi özgürleştirmek, Kobanê ve Cizirê'yi birleştirmek ve DAİŞ'e ölümcül darbeyi vurmak. 

YPG'nin hamlesi, hem Serêkaniyê'nin batı cephesinde, yani sınır hattında, hem de Hasekê'nin güneybatısında devam ediyor. 

Hamle geçtiğimiz hafta Evdulêzîz dağ silsilesinin kurtarılmasıyla çok büyük bir ivme kazandı. Söz konusu bölge Hasekê ve Tıl Temir'ın 30 km güneyindeki çok stratejik bir öneme sahip. 85 km'lik bu bölgeye hâkim olmak demek; Hasekê, Tıl Temır ve Serêkaniyê bölgesine hâkim olmak anlamına geliyor. 

Kürtlerin 'Çıyayê Kızwanan' dedikleri bu bölge neredeyse bin yıl sonra, yine bir Kürt komutan tarafından feth edildi. Bu dağları ilk fetheden Kürt ise, Selahattini Eyyubi'ydi. Selahattin'in komutanlarından Evdulêzîz tarafından bölgenin korunması için kurulan Sukera Kalesi ve civarları daha sonra Evdulêzîz Dağları olarak adlandırıldı. Ve buraya şimdi Selahattin'in torunları hakim olmuş ve canları pahasına bir savunma hattı kurmuş durumdalar.

Komutan Rubar'ın öngördüğü gibi; bu bölge konumu nedeniyle daha önce DAİŞ çetelerine büyük avantajlar sağlamıştı. Burada üstlenen DAİŞ; çevre şehir ve köylere korkunç saldırılarda bulunmuştu. 

Evdulêzîz Dağları Tıl Hemis, Musul, Dera Zor, Tıl Abyad ve Rakka ile coğrafi bağlantıyı sağlayan bir öneme sahip. Bu dağlar Suriye ve Irak arasındaki merkez üs konumunda ve adı geçen bölgeler için temel takviye yolu olma özelliğine sahip. Yanı sıra; Tıl Abyad ve Serêkaniyê arasındaki bölgeye, başka bir tanımla Kobanê ve Cizirê arasındaki bölgeye konumlanan DAİŞ için en önemli dayanaktı. 

Ve bu dayanak YPG'nin son hamlesiyle yerle yeksan oldu. DAİŞ, artık yukarıda ismi geçen bölgeler arasındaki takviye ve saldırılar için Rojava coğrafyasının bu bölümünü kullanamayacak. Rubar Qamışlo, DAİŞ'ı yenmek için buranın mutlaka alınmasını planladı, zaferi kendisi göremese de savaşçıları onun bu isteğini gerçekleştirdi. 

Peki geride nereler kaldı? 

Evdulêzîz Dağları'nı alan YPG, Cizirê'nin güneybatı cephesinde ilerleyecektir. Ama Tel Abyad'ın alınması için en önemli güzergâh Serêkaniyê'nin batı cephesi, yani Türkiye sınırı. Bu yüzden Evdulêzîz Dağları'nın alınması bu taraftaki operasyonun selameti açısından hayati bir önem arz ediyor. Zira sınır hattındaki DAİŞ'çiler bu şekilde kuşatmaya alınmış durumda. Fakat binlerce defa söylendiği ve belgelendiği halde, DAİŞ'ın tek avantajı ve nefes aldığı tek yer Türkiye sınırıdır.

Serêkaniyê'nin 30 km batısından başlayan bölge ve Tel Abyad ile Rakka arasındaki hat, DAİŞ'ın başından beri en çok konumlanabildiği bölgeydi. Tel Abyad, Akçakale ile yan yana ve sınır kapısı açık. DAİŞ'ın lojistik ihtiyaçları ve eleman takviyesi büyük oranda bu kapıdan sağlanıyor. Dünyanın değişik yerlerinden DAİŞ'e katılmak üzere yola çıkan çete mensupları, sadece ve sadece Tel Abyad ve Cerablüs üzerinden Suriye'ye geçebiliyor. Hatırlatalım, bu iki güzergah da Türkiye sınırında yer alıyor.

Yani Tel Abyad'ın DAİŞ'ten alınması, DAİŞ'ın oksijen alımını önleyecektir. Çünkü bu çete sadece Tel Abyad merkezinde değil, bütün sınır hattında istediği gibi hareket ediyor. Akçakale'den Ceylanpınar'a kadar devam eden bölgede yer alan TİGEM Çiftliği, daha önce sivillere açıktı ama iki yıldır Ankara'nın kararıyla ne sivil, ne gazeteci bu onlarca kilometrelik alana giremiyor. TİGEM Çiftliği yasak bölge ilan edilmiş durumda ve 40 adedi 2 km mesafe içerisinde yatay ve dikey tarama, hareket algılama, otomatik takip ve hareketli noktayı yakınlaştırma özelliği olan toplam 142 kamera tarafından kontrol ediliyor.

Sadece bu kadar da değil: Aynı bölge 4 adet 50 metre, 5 adet 20 metre ve 10 adet 15 metrelik direklerin üzerine kurulan sabit kameralardan da izleniyor. 2013 Temmuz ayının son haftasından itibaren bu kamera kayıtları incelenmeye alınırsa DAİŞ çeteleri ile Türkiye'nin ilişkisi somut bir şekilde ortaya çıkacaktır. Bu çiftlik halen Afgan, Çeçen, Türk, Katar ve Mısırlı DAİŞ elemanları için ana karargah konumundadır. 

TİGEM arazisinin dışında Akçakale-Ceylanpınar arasındaki Zenginova, Akçaköy ve Kepezli köylerinin kırsalında da DAİŞ çeteleri, istedikleri zaman sınırı geçiyor. 

Zaten son yerel seçimlerde Urfa Büyükşehir ve Ceylanpınar ilçe belediyelerinin iki eski JİTEM'ciye verilmesi, bu ilişki ağının sağlama alınması içindi. Mevcut Urfa Büyükşehir Belediye Başkanı Celalettin Güvenç'in, eski BAAS vekili şimdi El Nusra'cı Newaf El Beşiri ile ortak basın toplantıları herkesin malumudur. 

Özetle...

YPG'nin Komutan Rubar Qamışlo hamlesi iki koldan devam etmektedir. Güney-Batı kolları Evdulêzîz Dağları'nın alınmasıyla hamleye güç vermiştir. Şimdi önemli olan sınır hattındaki kolun Tel Abyad'a dayanması. Önce Mabruka, sonra Suluk ve daha sonra Tel Abyad kentleri özgürleştirilecektir. YPG'nin Kobanê güçleri de aynı amaçla ilerlemektedirler. 

Eğer bu plan amaçlandığı gibi devam ederse bu sadece DAİŞ'in değil, Türkiye-DAİŞ ilişkisinin de Rojava topraklarına gömülmesi anlamına gelecektir. Ve bu, Kobanê zaferinden daha büyük siyasi, askeri ve diplomatik kazanımlar getirecektir. DAİŞ'ten ziyade bu durumdan korkan Türkiye devleti, AKP'dir. Özgür bir Rojava'dansa, DAİŞ ile dost ve komşu olmayı tercih eden AKP Hükümeti, sınır hattında kendisine tek dost olarak gördüğü DAİŞ'ın yok oluşunu kabul edemiyor.

Rojava'da DAİŞ'e vurulan her darbe, AKP'nin halklara dayattığı savaşa bir cevaptır. AKP'ye verilen her oy, DAİŞ'e verilecek bir mermi anlamına gelmektedir. 7 Haziran bu iki şer cephesine cevap vermek için herkese zemin sunmaktadır.