‘Yaşamımızı kendi ellerimizle kuracağız’

Rojava’da 19 Temmuz ile başlayan devrim süreci Kobanê savaşıyla ve savaşın Rojava halkının direnişi sonrasında zaferle sonuçlanmasının ardından askeri, siyasi, ekonomik bir kuşatma altına alınmış durumda...

Rojava genel olarak bir kuşatma ambargo altında. Rojava’da 19 Temmuz ile başlayan devrim süreci Kobanê savaşıyla ve savaşın Rojava halkının direnişi sonrasında zaferle sonuçlanmasının ardından askeri, siyasi, ekonomik bir kuşatma altına alınmış durumda. Askeri ve siyasi olarak gelişmesi engellenemeyen Rojava devrimi şimdi ekonomik ambargolarla kapatılan kapılarla teslim alınmaya çalışılıyor. Rojava’ya açılan kapılar hem Türkiye eliyle hem de Güney Kürdistan bölgesel yönetimi eliyle mevcut bulunan Sêmalka, Nusaybin, Girê Spî ve Mürşitpınar sınır kapıları kapatılmış durumda. DAİŞ’in kullandığı alanlardaki kapılar sonuna kadar açıkken devrime açılan tüm kapılar kapalı…

Bu kapalı kapıların Rojava devrimine, günlük hayata etkisi kuşkusuz var. Her alanda, her yerde geçerli olan dışa bağımlılık ya da dışla ilişkilenme Rojava için de geçerli. Yiyecek, giyecek, ilaç, kuru ve günlük tüketimi karşılayan ihtiyaçlar bu ambargoyla yaşamın bir yerinde yer tutuyor. Tüm bunlara rağmen devrim her alandaki direnişini ve alternatif ekonomiyi geliştirerek halkın yaşamsal ihtiyaçlarını ya hiçbir karşılık beklemeden ya da en ucuz maliyet fiyatı üzerinden halkın hizmetine sunmakta.

Genel Rojava ve Kobanê’de en başta buğday, arpa, mercimek, bakla ve kimyon gibi zirai ürünler üretiliyor. Rojava’nın ürünü Baas rejimi zamanında tüm Suriye’nin yüzde yetmişlik ihtiyacını karşılıyordu. Baas rejiminin halkı üretimden koparmasına, toprakları farklı ürün yetiştirmeye kapatmasına rağmen Rojava toprağı Suriye’yi besler haldeydi. Fırat Nehri Kobanê’nin 30 kilometre yakınından geçmesine rağmen, Fırat Nehri Kürt toprağına uzaklaştırılmıştı. Fırat Nehri geçtiği yerlerden Arap topraklarına kanallarla aktarılırken Kürtlerin yoğun yaşadığı alanlara Rakka ve Gırê Spi üzerinden parayla satılıyordu.

Hem eski sistemin yarattığı, hem de ambargonun yarattığı sıkıntılar devrim ekonomisi anlayışıyla yeniden örgütleniyor. Halkın ekmek ihtiyacının karşılanmasından tutalım da konut yapımına, su ihtiyacından tutalım, tarım ürünlerinin yerleştirilmesine kadar ekonomik hayat dışa bağımlılıktan kurtarılıp yeniden örgütlenip halkın yaşam ihtiyaçlarına cevap olmaya başlıyor.

Yeniden yapılanmada ekonominin örgütlenme faaliyetlerinden üretim faaliyetlerinde pazarda esnafından tüketicisine kadar toplumun ortaklaştığı nokta ise “topraklarımız bize yeter topraklarımız bizi doyurur.”

“Ekonomi komitesi olarak genel hedeflerimiz var diyen” Kobanê Ekonomi Komitesi üyesi Mahsum Hasan, rejim zamanında ekonomik üretimin devlet tarafından örgütlendiğini belirtti. Ancak örgütlenen ve elde edilen üretimin toplum yararına değil rejim yararına kullanıldığını söyleyen Hasan, Rojava’da ekonomik yaşamına ilişkin de şunları söyledi: “Rojava’nın genel toprağı üretime müsaittir. Bunun için yeterli suyu ve toprağı da vardır. Sebze ve meyve ağacının yetişmesine de uygundur. Ama rejim bunların önünü hep almıştır bazen resmi kararlarıyla bazen de hastalık var gibi bahanelerle bu üretimin hem oluşmasının hem de gelişmesinin önünü almıştır. Rojava’da bu kadar imkan olmasına rağmen Rojava’nın tüketim malzemeleri Lazkiye taraflarından geliyordu.

19 Temmuz devrimiyle birlikte her alanda devrimin geliştirilmesine, oturtulmasına yönelik verilen mücadeleler ekonomi anlamında da verilmeye geliştirilmeye başladı.

İlk amacımız ise halkı üretime yönlendirerek, yeterliliği sağlatmaktır. Bu anlamda Kobanê’nin durumunu daha özgün ele alıyoruz.”

Kobanê’nin siyasi örgütlenme ve ekonomik anlamda sekteye uğradığını da vurgulayan Hasan, “Kobanê’deki ekonomik yaşam bazı kurumlaşmalar etrafında örgütlenmeye başlandı. Hem kanton hükümeti ekonomi konseyi, hem yeniden inşa komitesi vb. gibi örgütlenmeler etrafında ekonomik yaşam canlandırılmaya başladı. Tam anlamda bir ekonomi komitesi olmadığı için bu çalışmalar bir bütünlük içerisinde yapılmadı. Buna rağmen belirli çalışmalar yapılıp halkın ihtiyacının karşılanmasına yardımcı oldu.

En başta halkın mazot ihtiyacı sağlandı. Taşımacılık ulaşım önemli oranda giderildi. Çevre ülkelerin çok çok altında bir fiyatla mazot halka ulaştırılıyor. Ziraat alanında önemli başarılar elde edildi. Bu yıl buğday ve arpa tohumları tüm ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Halkın ucuz et bulabilmesi için ve yumurta ihtiyacının karşılana bilmesi için büyük bir tavuk çiftliği kuruldu.

Bu tavuk çiftliği köylerden toplanan doğal köy tavuğu ve yumurta ile kurulma özelliğini taşıyor. Tabii ki üretimin direkt yapılması, ambargodan kaynaklı pazarda şişmiş olan fiyatların inmesini de beraberinde getirecektir.

‘ÜRETİM İHTİYACI KARŞILAYACAK VE AMBARGOYU KIRACAK’

Ayrıca bahçeciliği geliştirerek, ucuz sebze bulunmasını sağlamayı da hedefliyoruz. Yazın sebze ihtiyacını karşılamada çok önemli problem yaşanmayacak. Kışın yaşanmaması için şimdiden sera tipi projelere başladık. Sonbaharla başlayıp kışın halkın sebze ihtiyacını karşılama hedefi için altyapı hazırlıkları tamamlanmak üzere. Halkın bu yaz ve sonbahar sebze yetiştirmesini kolaylaştıracak, bahçeciliği geliştirecek imkanlarını geliştirmek için biber, domates, patlıcan gibi üç yüz bin sebze fidesi yetiştirildi. Bahçe ürünleri fideleri maliyet fiyatıyla halka dağıtıldı. Kanton hükümetinin elinde yaklaşık 23 bin dönüm arazi vardı. Bu araziler için halk evleri ve alan meclislerinin de katılımıyla kooperatifleşmeye gidildi, on iki bin dönüm arazi kooperatife teslim edildi. Bu kooperatifleşmeyle hem fakir hem de hiç mülkü olmayan insanlara imkanlar sunulmuş oldu.

Yine önemli oranda zeytin ve fıstık yetiştirme potansiyelimiz var. Hem var olan ağaçları daha da verimli hale getirmek, hem de yeni ağaçlandırma yapmak için çalışmalar yapılıyor. Bu ağaçlandırmada yine toplum yararına olmak üzere yapılıyor. Bu çalışmayla ihtiyaç sahipleri gözetilerek, bazen tek tek evlere bazen de toplu birkaç aileye bu faaliyet devredilerek zeytin ve fıstık yetiştiriciliği alanında da önemli gelişmeler kaydetmek için çalışmalara başlanmış durumda. Tüm bunların yanında Kobanê merkez ve köylerinin ekmek ihtiyacını karşılamak için yeni fırınlar ve un değirmenleri açılıyor, hem de eski fırınlar tamir edilerek halkın ekmek ihtiyacı çok ucuz bir fiyat üzerinden karşılanıyor” dedi.

‘ŞU AN GENEL ROJAVA ÜZERİNDE BİR AMBARGO VAR’

İki yıl öncesinde Kuzey ve Güney tarafından sınır kapıları kapandığı zaman Rojava’nın ciddi sıkıntılar yaşadığını, halkın gündemini kapladığını da söyleyen Hasan, şimdi de ambargonun etkisinin olduğunu, ancak eskisi gibi hayatı çok etkilemediğini belirtti.

Rojava’da gelişen her alandaki üretim faaliyetinin ambargoyu boşa çıkardığı ve hem de “ambargo neden uygulanıyor” sorusunun cevabının artık halk arasında cevabını bulduğunu da sözlerine ekleyen Hasan “Ambargo Rojava’yı da halkı da teslim alamayacak devrimi boğamayacak” vurgusunu yaptı.

‘ROJAVA DEVRİMİ EKONOMİK ALANDA DA BAŞARACAK’

Kobanê Kantonu Ekonomi Konseyi Başkanı Müslim Bozan ise, Rojava’da yaşanan devrimin dünya halklarına umut verirken, egemen devletlerin de tepkisini çektiğini söyledi. Baas rejiminin döneminde genel olarak Kürdistan’ın çoğunlukla bakımsız bırakıldığını ve yatırım yapılmadığını vurgulayan Bozan, “Baas rejimi döneminde genel olarak Kürt bölgeleri çoğunlukla bakımsız bırakıldı yatırım yapılmadı. Bu durumdan en fazla belki de Kobanê payını aldı. Bu durum DAİŞ çetelerinin saldırıları sonrasında yaşana savaş döneminde daha da vahim duruma geldi. Bu da yetmedi Türkiye Rojava’ya açılan kapıları tümden kapattı ama en önemlisi de Barzani başkanlığındaki güney hükümetinin Semalka kapısını kapatmasıdır” dedi.

3 Mart’ta ekonomi konferansı yaptıklarını da hatırlatan Bozan, bu konferansta kooperatifleşme temelinde üretimin geliştirilmesi amaçlı önemli kararlar aldıklarını da hatırlattı. Zirai üretime imkan veren bir alanda yaşadıklarını ve şu an üretimi doğallığından koparmayacak bilimsel imkanlarla çalışan uzman kadro sorunu olduklarını da sözlerine ekleyen Bozan şöyle konuştu: “Bu yıl Kobanê’ye yeterli oranda yağmur yağmadı. Bu verim üzerinde etkili oldu. Rojava’da yaşayan sermaye sahipleri genel olarak şehirden ayrıldılar. Şehirlerine geri dönmelerini gerektiğini düşünüyoruz. Sermaye toprağımızdan üstün değildir.

Önümüzdeki aylarda şehrin ihtiyaçları önemli oranda karşılanacaktır. Topraklarımız bunu karşılamaya uygundur. Toprak eksenli ürünler hem ziraat anlamında hem de bahçecilik anlamında ambargonun etkisini kıracak şekilde üretime açılmış durumda.

Biz artık çalışmalarımızı ve projelerimizi dış yardıma ihtiyaç olmayacak şekilde planlıyoruz. Kapıları kapatanlar aslında öncesinde savaşla bitirmeyi denediler, olmadı göçerterek denediler olmadı, şimdi ambargoyla yapmaya çalışıyorlar o da olmayacak. Siyasi, askeri alanda başarıya ulaşan devrim ekonomik devrimiyle de başaracaktır. Ne Türkiye, ne KDP, ne de Suriye rejimi bunu başarabilecektir.”

‘SINIR KAPILARI SİYASİ YAKLAŞIMLARDAN DOLAYI KAPALI TUTULUYOR’

Mürşitpınar sınır kapısı görevlilerinden Osman Ahmed ise, şu anda sınır kapısının kapatılmış olmasına Rojava devriminin gerekçe gösterildiğini söyledi. Şimdi hem Kobanê’nin toparlanması, hem de Kuzey Kürdistan’da gelişen savaş ve direnişten dolayı kapının kapatıldığını, sadece haftada iki gün, Cumartesi ve Pazar günleri halkın geri dönüşüne izin verildiğini belirtti.

Kuzey Kürdistan’daki kamplardaki ailelerden çocukları YPG saflarında olan ailelerin günün herhangi bir saatinde apar topar yanlarına hiçbir şey almalarına izin vermeden sınır dışı edildiğini de vurgulayan Ahmed, “Aslında Kuzey’de kalan Kobanêli halkın geri dönüşünü istemiyorlar bunun içinde hem zorluk çıkarıyorlar o da olmazsa maddi imkanlarla tutmaya çalışıyorlar. Kobanê’ye geri dönmek isteyenlerden parmak izi alıp fotoğraflarını çekiyorlar. Bu durumu en fazla genç kesim üzerinde yapıyorlar. Onların ülkelerine geri dönmelerini devrim içerisinde yer almalarını engellemek istiyorlar” dedi.

Ambargonun bir de sınırın Kuzey tarafını ilgilendiren tarafı olduğunu da belirten Ahmed, Suruç, Urfa tarafındaki halkın da bu kapıdan ticaret yaptığını söyledi. “Devlet onları da oyalıyor, açacağız söylemleriyle o bölge halkını oyalıyor. Biz kapının açılacağına ihtimal vermiyoruz. Murşitpınar ve diğer kapılar siyasi yaklaşımlardan dolayı kapalı tutuluyor” diye konuştu.

‘DAİŞ TARAFINA DENK GELEN KAPILARIN HEPSİ AÇIK’

Ambargonun en önemli ayaklarından birisi de kent yaşamına hareketlilik getiren esnaf. Dükkanlarda şu an çok az sayıda sebze ve meyveden oluşan tezgahlar var.

Esnafın ve halkın alım gücünü değerlendiren Esnaf Yusuf Berkel, şu an pazarda sebze bulmanın belki sorunlu olduğunu, iş yapanlar ya da satanlar olarak sıkıntı yaşamalarına rağmen, Türklere, KDP’ye, DAİŞ tarafına muhtaç olmadıklarını söyledi.

Kobanê’nin bundan sonra üreteceği sebze ve meyvelerin halka yeteceğini de sözlerine ekleyen Berkel, “Baklamız, kabağımız, sarımsağımız var. Yeşillikler yeterince var veya oluyor. Yakın zamanda genel olarak sebze ihtiyacı buradaki üretimle sorun olmaktan çıkacak. Ama şu anki ambargodan dolayı mevcut elde bulunan malzemelerin fiyatları da pahalı oluyor. Öyle olunca halkın bunları bulması alması da zorlaşıyor. Bu durumdan yararlanmaya çalışan tüccarlar da çıkıyor. Şu an Kobanê’de sınır kapısı bizim iş yerimize ancak elli metre uzaklıkta. Kapının kapalı olması sadece bizim için değil Kuzey taraftaki kardeşlerimiz içinde sıkıntı doğuruyor. Onlar da ekonomik sıkıntı içine giriyor. Kapının kapalı olmasından ölmeyiz ama buradakilerde insan onlarında yokluk çekmemeye hakları var. DAİŞ tarafına denk gelen kapıların hepsi açık oradan malzeme girişi oluyor ama bu tarafları kapalı tutuyorlar” diye konuştu.

Esnaf adına konuşan Mahmut Zeynel de şunlara dikkat çekti: “Kapıları kapatanlar bu halka düşmandır. Fiyatlar oldukça yükseliyor. Şeker, çay fiyatları yükseliyor. Halkın alma gücü de ona göre zayıflamış durumda. Tabi bu durumda kendimizi hemen Allah’ın rahmetine bırakmayacağız. Toprağımızın bize verdiği imkanları kullanacağız. Fırat Nehri buraya otuz kilometre uzakta. Fırat Nehri’nin yakın yerlerde şimdi önemli oranda bahçecilik başladı. Bu önümüzdeki günlerde ihtiyacı karşılayacak pazarın fiyatını da dengeleyecek. Fırat Nehri’nin bu kadar yakınımızda olması iyi bir şey. İleride oradan sular kanalla buraya taşınırsa verimlilik daha da artar ve kimseye muhtaç kalamayız. Baas rejimi Kürt toprakları dışındaki tüm alanlara Fırat Nehri suyunu taşıdı. Ama Kürtler suyun üzerinde olduğu halde yararlanmasına izin vermedi. Fırat suyunu Rakka, Girê Spî üzerinden bize sattı. Şu an kısmen de olsa Kobanê’de su sorunu var bu da yine kaynağını Türk devletinden alıyor. Fırat suyu üzerine yaptıkları barajlar buraları da etkiledi. Yer altındaki suları etkiledi. Kobanê suyunu genellikle kuyu kazarak temin ediyor. Baas rejimi döneminde buna da izin verilmiyordu.”

Kürtlerin çok zorluk yaşadığını da vurgulayan Zeynel, “Yine yaşarız, ekmeğimiz olsun yeter. Bizim topraklarımız ihtiyaçlarımızı karşılayıp bizi ayakta tutmaya devam eder. Ama neden bu zulmü bize reva görüyorlar. Biz beraber yaşadığımız halkalara hiç zulüm etmedik ekmeğimizi paylaştık” diye konuştu.

Üreticiler, çiftçiler ise devrimin ekonomisinin en temel ayağını kendi elleriyle kurmak istedikleri vurgusunda da bulunuyor. Üreticiler Rojava topraklarından umutlu olduklarını da dile getiriyor. Bu üreticilerden biri de Beşir Hacı Ahmo. “Gözümüz, kulağımız kapıda olmalı” diyen Ahmo, şöyle devam ediyor: “Gözümüz kulağımız kapıda olmamalı. Bizim topraklarımız bize yeter de artar da. Bu seralarda tüm Kobanê kantonuna dağıtılmak üzere domates, biber patlıcan, kabak vb. gibi fideler yetiştirildi. Yaşamımızı kendi ellerimizle kuracağız. Bu seralar kışın da çoğaltılacak, hem hükümet bunu yapacak hem de halk yapmalı. Bu seralar ne kadar çoğaltılırsa o kadar bağımsızlığımızı koruruz. Burada yetişecek ürünler sadece Kobanê kantonunda değil diğer kantonlarında ihtiyacına cevap verebilir.”

‘ÜRETİMİMİZE DEVAM EDİYORUZ’

Xanım Şêx Muhammed ise, kadın emeğine dikkat çekerek, “Rojava’ya açılan bütün kapılar kapalı. Buna rağmen biz burada yaşamaya devam ediyoruz. Üretimimize devam ediyoruz. Yaşamımızı devam ettirecek imkanımız var. Bu tarlalarda domates, biber, patlıcan, patates ekiyoruz. Şu an kim ne yaparsa Kobanê için kendisi için yapmalı. Komşumuzu kendimizden önce düşünmeliyiz” diye konuştu.

...