GÖRÜNTÜLÜ

Wari Nû- Tıl Berak

Tıl Berak tepesi korucusu -savunma anlamında- kent merkezini sürekli gözlemlerken tarihi ile sanki kent merkezine, “Ben Sümerleri, Babilleri, Hurrileri, Mitanileri ve Romaları barındırdım" diyor.

 

Tıl Berak, gerek geçmiş tarihiyle gerek yakın tarihiyle rolünden taviz vermiyor. Tıl Berak tepesi korucusu -savunma anlamında- kent merkezini sürekli gözlemlerken tarihi ile sanki kent merkezine, “Ben Sümerleri, Babilleri, Hurrileri, Mitanileri ve Romaları barındırdım. Uygarlıklara şahitlik ettiğim kadar hırsız ve talancılarla mücadele ettim. Halen de direniyorum” diyor.

Özgür Suriye Ordusu, Cephet El Nusra ve son olarak DAİŞ çeteleri tarafından işgal edilen Tıl Berak’ın 2015 Şubatı’nda ayında YPG/YPJ savaşçıları tarafından özgürleştirilmesiyle kendini Mitannilerin çocuklarına teslim etti. Tıl Berak, sakinlerinin geri dönmesiyle tepenin rahat bir nefes aldığını söylüyor Arkelog Ahmedê Arap.

“Bizler burada bir tepe de değil, dilsiz bir canlının üzerinde yürüyoruz” diyen Arap “Bu nedenle attığımız her adıma dikkat etmeliyiz” dedikten sonra bize tepenin tarihini anlatıyor.

Babillerin Nagara, Mitannilerin Nuwara ismini verdiği Tıl Berak’a Romalılar da Berak adını vermiş. Babil, Sümer ve Mitannilerde yeni yaşam alanı anlamına gelirken Kürtçede “Wari Nû” anlamını taşımakta. Romalılarda ise Berak yani göz anlamını taşıyor.

Elred ovasındaki Wari Nû, Hesekê’nin 35 km güneydoğusuna düşmekle beraber Çeq Çeg deresine de komşudur. Ayrıca Wari Nû Qamışlo’nun kuzeybatısının 44 km uzağındadır.

Wari Nû’nun ilk yerleşimcilerinin orta taş devrimine denk geldiğini söyleyen Arkelog Ahmedê Arap, “Bazı Sümer aileleri, Babiller, Hurri, Mittani ve son olarak Romaların burada yaşadı. Burada yazılı ve bazı resimli tabletler yine göz heykeli, ibadethaneler ve bazı saraylar bulundu. Özellikle Eligün, Şemişi, Şagan ibadetleri en önemlileri iken Babillere ait Naram Sin sarayı ise günümüze ışık tutacak değerdedir” dedi.

Wari Nû’nun Babiller ve Hititler arasında bir ticaret merkezi olduğunu dile getiren Arap, burasının 1936 yılında İtalyan Dr. Malon ile İtalyan arkeolog Devid Otis tarafından ise 1976’da kazıldığını söyledi. Ancak doğal olaylar nedeniyle özellikle yağmurdan dolayı kazılmış görümünü kaybettiğini vurguladı.

Kazıların neden durdurulduğuna ilişkin de Arap şunları söyledi: “Birçok nedeni var. Ancak en önemli nedeni çıkacak tarihin bölgede bilinen tarihi değiştirecek özellikte olması nedeniyle bazılarının bundan korkmuş olmasındandır.

Burası iyi niyetli insanlar tarafından kazıldı. Bazı tespitleri oldu. Özellikle Hurri ve Mitannilere ait kalıntılar bulundu. Bu tespitler kültür milliyetçileri tarafında yanlış tercüme edildi. Bizler bunu tersine çevirmek istiyoruz. Bu nedenle bizim isteğimiz buranın Cizre Kantonu Ekoloji ve Arkeoloji Komitesi tarafından buranın koruma altına alınmasıdır. Çünkü burası halen yüzde yetmiş beşi kazılmamış durumdadır. Bu nedenle burası tarihi eser kaçakçılarının uğrak yeri olabiliyor halen.”

...