Van'da öz yönetim toplantısı başladı

DTK öncülüğünde Van'da öz yönetim toplantısı düzenlendi.

DTK öncülüğünde Van'da öz yönetim toplantısı düzenlendi. 

DTK öncülüğünde öz yönetime ilişkin düzenlenen halk toplantıları sürüyor. Bu kapsamda tüm Kürdistan kentlerinde düzenlenen panellerin bir ayağı da Van’da bugün yapılıyor. Panellerde halklar, inançlar, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler, halk meclisleri ve çeşitli toplum dinamiklerinin demokratik özerkliği ve öz yönetimi nasıl ele alacağı tartışılıyor.

Toplantının ilk bölümü Nuda Kültür ve Sanat Akademisi’nde başladı. Panelin yapıldığı salona "Öz yönetimle özgür yarınlara" pankartı ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın posteri asıldı. Panelde konuşmacı olarak DTK Eş Sözcüsü Hatip Dicle, Kemal Aktaş ve Esma Güler bulundu. Demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşunun ardından ilk olarak Dicle söz aldı. Dicle, demokratik özerkliğin ve Türk-Kürt ilişkilerinin tarihçesine değindi.

DİCLE: AYNI KAVRAMLARDIR
Rojava’da yaptığı fedai eylem ile kadın mücadelesindeki yerini alan Arin Mirkan’ı anarak sözlerine başlayan Dicle, "Demokratik özerklik, demokratik öz yönetim ve yerel demokrasiyi birlikte değerlendirmemiz gerekmektedir. Bunlar aynı kavramlardır. İçerikleri aynıdır. Türkçesi, kendi kendini yönetmektir. Türkiye’de içi boşaltılan kavramlardan biri demokrasidir. Demokrasi halkın kendi kendini yönetmesidir. Türkiye’de bu kavramlar anlamının dışında kullanılmaktadır" dedi.

Devlet olgusunun beş bin yıl önce ortaya çıktığına değinen Dicle, "Devlet ilk doğduğundan itibaren toplumu hiçleştirme, köleleştirmeye çalışmıştır. İlk olarak kadın köleleştirilmeye çalışılmış daha sonra toplum köleleştirilmiştir. Devlet zamanla toplumun yasaları yerine kendi yasalarını ortaya koymuştur. Ahlakı hiçe saymıştır. Devlet toplumu apolitik hale getirmiştir. Toplumun ihtiyaçlarını gözardı etmektedirler" diye konuştu.

'ULUS DEVLET HİÇLEŞTİRİYOR'

Ulus devletçiliğinin toplumu hiçleştirdiğinin altını çizen Dicle, şu değerlendirmede bulundu:

"Bugün Türkiye’de ulus devlet saraydan kaynaklı diktatörlüğe doğru gitmektedir. Faşizme kadar gidebilecektir. Türkiye cumhuriyetinin ilk kurulduğunda vahşi ulslaştırma ortaya çıkmıştır. Önderliğin ortaya koyduğu demokratik uluslaştırma. İsviçre'de uygulanan da budur günümüzde. Kendi kendilerini kantonlar halinde yönetebilmektedirler orada yaşayan halklar. Öyle bir demokrasi geliştirmişlerdir; bugün orada yapılmak istenen her şey halka sorulmaktadır. Halklar kendi aralarında bu konuları tartışabilmektedirler. Bugün Fransa, Almanya İsviçre’de uygulanabilmektedir. Amerika'da 51 anayasa bulunmaktadır. Dünyada yüzde doksan insan yerel demokrasinin bulunduğu yasalarda yaşamaktadırlar. Türkiye’de olduğu kadar ihlal hiçbir yerde yoktur."

Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dayatmaya çalıştığı başkanlık sistemini 'diktatörlük' olarak tanımlayan Dicle, bu yüzden yanlış uygulanacak olan başkanlık sistemini desteklemediklerini söyledi. 

Tarihte Kürt-Türk ilişkilerine değinen Dicle, şunları söyledi: "Kürt halkı ortak paylaşım için tarihten beri topraklarını herkese açmışlardır. Selçuklular döneminde Türkler ve Kürtler birbirlerinin haklarına saygı gösterip birbirlerine karışmamışlardır. Osmanlı döneminde Yavuz Selim'den itibaren ayrışmalar ortaya çıkmıştır. Bir yığın beylik özerk yaşamışlardır. Bin yıllık bir Kürt-Türk ilişkisi vardır. Bunun 800 yıl Kürt- Türk ilişkilerinde hiçbir sorun olamamıştır. Ne zaman Kürtlerin hakları gasp edilip verilmemiştir o vakit aralarında sorunlar çıkmaya başlamıştır. İlk meclis kurulduğunda anayasada bile Kürtlerin hakları tanınmıştır. 1921 Anayasası'nda Kürtlerin haklarına karışılmamıştır. Önderlik de bugün '1921 Anayasası çözüme yardımcı olabilecek anayasadır' diyor."

AKTAŞ: NE İSTEDİĞİMİZİ BİLMELİYİZ

Daha sonra öz alan Kemal Aktaş da demokratik meclislerin işlevlerine değindi. Aktaş, "En doğal haklarımız bugün bizden uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Ölümlerle bu haklarımızın önünü kesmeye çalışıyorlar. Demokratik özerkliği çok iyi anlamamız gerekmektedir. Bugün verdiğimiz mücadelede en başta ne istediğimizi çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Örgütlü olmadığımız sürece güç olamayız. Güç olmadığımız sürece de başarıya ulaşamayız. Tartıştığımız konular çok yabancı olduğumuz konular değildir. Tarihimizde var olan konulardır" şeklinde konuştu.

'ÖRGÜTLÜLÜKTEKİ EKSİKLİKLERİ KAPATMALIYIZ'

Örgütlülük konusunda eksikliklerin olmaması gerektiğini söyleyen Aktaş, "Bir an önce eksikliklerimizi kapatmak için çalışmalarımıza başlamamız gerekmektedir. Topumun yönetim açısından güçlü olması gerekmektedir. Meclislerimiz kağıt üzerinde kalmaması gerekmektedir. Devlet tarafından küçük görülen meclisler aslında toplumda öncü rolündedir. Meclisler sosyal alanda örgütlenmeleri gerekmektedir. Halk bu meclislerde her sorununu tartışılabilmeli ve meclis tarafından çözümler üretilebilmelidir" ifadelerini kullandı. 

Birlik ve bütünlük kurulmadığı sürece sistemi oturtamayacaklarını ifade eden Aktaş, şunları ifade etti: "Bugün kurmak istediğimiz sistemde öncelikle dilimizi korumamız gerekmektedir. Günlük yaşantımıza dilimizi yerleştirmemiz gerekmektedir. Dilini korumak da bir savunma biçimidir. Ekolojik, demokratik, kadın özgürlüğünün olduğu bir toplum oluşturmaktır hedefimiz."

Konuşmaların ardından ara verildi.