ANALİZ

Türk devletinin Şehba saldırıları: Sonuçlar ve mevcut plan...

Türk devletinin Suriye'deki hedefinin Kürtler ile ittifak halinde olan haklar olduğu, Şehba'ya yönelik saldırılarıyla artık tüm güçler tarafından anlaşıldı. Birçok gücün -şimdi üç maymunu oynasalar da- bunu görmediğini söylemek mümkün değil.

Türkiye, Suriye topraklarına "DAİŞ ile mücadele" bahanesiyle girdi. Aslında Suriye topraklarını işgal etme amacını taşıyordu. Kaldı ki, son günlerde Türk Cumhurbaşkanı bunu açıkça dile getirdi. Sadece Suriye değil, Musul ve Kerkük üzerine olan planlarını da çok açık bir dille itiraf etti. Böylelikle Suriye topraklarına, özellikle de Kuzey Suriye'ye işgal amacıyla girdiklerini de itiraf etmiş oldu. 

Diğer ve asıl amacı ise Kürtlerin Kuzey Suriye'de ittifak halindeki halklarla direnip ağır bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımları yok etmekti. Bu yüzden Rojava Devrimi'nin gerçekleştiği günden bu yana izlediği politikaları bu kez çok daha açık bir şekilde uygulamaya koydu. Yani DAİŞ, Nusra başta olmak üzere çetelerle almayı düşündüğü ancak alamadığı sonucu bu kez bizzat sahaya inerek elde etmeye çalıştı. O yüzden DAİŞ adıyla Cerablus'u işgal etmeye başladığı ilk günden Kürtler ve ittifak halindeki halkların güçlerine saldırdı. Bu saldırılarla Türkiye amaç ve hedeflerini açıkça ortaya koydu. İki günlük çatışmalardan sonra başta Kürtler ve ittifak halindeki halklar olmak üzere birçok çevreden gelişen tepkilerden ötürü ABD'nin arabuluculuğuyla çatışmalar durduruldu. Türkiye bu çatışmalardan sonra Rai, Ezaz, Exterin hattına yöneldi. Bölgede bulunan 50'nin üzerindeki Kürt köyünü insansızlaştırdı. Köylerde yaşayanlar göçertildi. Mal ve mülklerine el konuldu. Aslında uluslararası, Kürt kamuoyu ve ittifak halindeki halklar tarafından gerçek amacı bilinse de yer yer amacını gizlemeye çalışarak buraya kadar getirdi. Soran ve Dabık'ı DAİŞ'ten devir teslim ile aldıktan sonra hedeflerini açıkladı. Türk Dışişleri Bakanı, "Hedefimiz Bab" derken aslında gerçeği çeteleri söyledi: Hedefimiz Tel Rıfat, Şeyh İsa yani Şehba...

Uzun zamandan beri QSD, Devrimciler Ordusu, Cephet El Ekrad, Aşiretler Kuvveti bölgede DAİŞ ile mücadele halinde. Birçok köy, kasabayı DAİŞ çetelerinden temizledi. Türk ordusu ve çeteleri bölgeye yönelik saldırılarını sürdürürken, Şehba mıntıkasında mücadelesini devam ettirerek 5 köy ile Şehba Barajı'nı çetelerden temizledi. Böylelikle aslında Bab'ın özgürleştirilmesinin yolu daha da kısaldı. QSD, Devrimciler Ordusu, Cephet El Ekrad, Aşiretler Kuvveti'nin bu hamlesini hazmedemeyen Türki ordusu, tank, top, Grad füzeleri ile savaş uçaklarını harekete geçirerek Um Hoş, Hesiyê, Herbel köyleri ile Tel Rıfat ve Şêx İsa kasabalarına saldırdı. Saldırıların hedefinde tüm Şehba ve Halep vardı. Aslında bu saldırılarla aynı zamanda Bab'ın özgürleştirilmesinin de önüne geçilecekti. Üç günlük yoğun bombardıman ve karadan saldırılara rağmen Kürtler ve ittifak halindeki halkların güçleri büyük bir direniş gösterdi. Gösterdikleri direnişte bedeller ödedi ancak Türkiye ve çetelerinin tüm saldırılarını kırdı. Aslında Türkiye harekete geçirdiği çeteleri ile birlikte Şehba'yı baştan sona işgal ederek bununla işgal girişiminin birinci ayağını tamamlamak istiyordu. İşgalin ilk ayağının hedefi Kürtler ve ittifak halindeki halkların önüne geçmekti. İkinci ayağında ise Halep vardı. İşgal girişimin ikinci ayağında başta Rusya ve Baas rejimi olmak üzere ABD ve diğer uluslararası güçlerle karşı karışa gelecekti. 

RUSYA'NIN OYUN KURUCULUĞU

ABD ile Rusya arasında Suriye üzerinde sürdürülen hakimiyet mücadelesini fırsat bilen Türkiye, bu saldırılar öncesi bazı görüşmeler gerçekleştirdi. Bu görüşmelerden biri Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapıldı. Bu görüşmeden sonra Halep çevresinde Ruslar hava saldırılarını durdurduğunu açıkladı. Rusya'nın bu açıklaması RTE ile yapılan pazarlığın bir sonucuydu. Pazarlıkta Rusya RTE'den Nusra'nın Halep'ten çekilmesini istedi. RTE bunu övünüp böbürlenerek açıkladı. "Putin benden Nusra'nın Halep'ten çekilmesini rica etti, arkadaşlara talimat verdim, üzerinde duracaklar" dedi. Bu açıklama Nusra'ya talimat verdiğinin itirafıdır. RTE bunu kendisi için bir kazanım olarak görüyor. Oysa bu açıkça El Kaide çetelerine talimat verme biçimindeki işbirliği ve ilişkisinin itirafıdır. Rusya'nın peşinde olduğu bu organik ilişkiyi RTE'nin ağzından duymaktı. Belki bugün bir şey söylemez ancak kısa zaman içinde bu itiraf RTE'nin yargılanmasının da gerekçesi olabilecek. Ayrıca Rusya'nın bu adımı, Halep'i tamamen denetimine alma amacı taşıyordu. RTE Halep konusunda Rusya'dan pay alacağını hesaplayarak bu pazarlığa girdi. Ama Rusya'nın Halep plan ve hedefini bilmesine rağmen böyle bir pazarlığa girmesi de doğrusu akıl kârı değil. Rusya Şehba'da Türkiye ile böyle bir pazarlığa girişirken Türkiye'ye tepkisini Suriye Baas rejimi üzerinden seslendirdi. O yüzden saldırıların ikinci gününde Baas rejimi tüm imkanlarıyla Türkiye'nin bölgedeki saldırılarına karşı cevap vereceklerini açıkladı. 

PLAN TEL RIFAT VE ŞÊX İSA'YA GÖMÜLÜNCE...

QSD, Devrimciler Ordusu, Cephet El Ekrad, Aşiretler Kuvveti'nin Tel Rıfat, Şêx İsa, Herbel, Hesiyê, Um Hoş, Um El Qura köylerindeki direnişleri karşısında Türkiye'nin planı boşa çıktı. Aslında Türkiye'nin Şehba ile ilk adımını tamamlamak istediği işgalin planı Tel Rıfat ve Şêx İsa'ya gömüldü, demek yanlış olmaz. Zira bu köy ve kasabalardaki direniş karşısında Türk ordusu ve çeteleri ağır kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldılar. Geri çekildiler ancak tank, top, havan, obüs ve füzelerle saldırılarını devam ettirdiler. Bu köylere yönelik ağır silahlarla saldırılarını sürdürürken bu kez QSD, Devrimciler Ordusu, Cephet El Ekrad ve Aşiretler Kuvveti'nin Bab'a doğru ilerleyişini durdurmak için Sed Şehba yani Şehba Barajı'nın doğusunda kalan köylere saldırmaya başladı. Twis Tel Madik, Hol Suruç köylerine yönelik savaş uçakları dahil her türlü ağır silah kullanarak saldırmaya başladı. 
İki gündür Türk ordu güçlerinin de içinde olduğu çeteleri ile QSD, Devrimciler Ordusu, Cephet El Ekrad ve Aşiretler Kuvveti'ne bağlı güçler arasında çatışmalar bu bölgede yoğunlaşmış durumda. Bu da aslında Kürtler ve ittifak halinde olduğu halkların güçlerinin, Bab yürüyüşlerini devam ettireceğini gösteriyor. 

İBRELER TÜRKİYE'NİN ALEYHİNE DÖNMEYE BAŞLADI

RTE ve Türkiye'nin, amaç ve hedefleri bilinmesine rağmen, başta ABD ve Rusya olmak üzere Kürtler ve ittifak halindeki güçlere saldırmasına göz yumuldu. Bu göz yumma Kürtler ve ittifak halinde olduğu halkları biraz daha kendine yaklaştırma çabasıydı. Türkiye ve RTE'ye ise gerçek amacını kendi itirafları ile açığa çıkarma çabalarıydı. Gösterilen direniş ile RTE ve Türkiye ile çetelerinin gerçek amaç ve hedefleri açığa çıkarıldı. Aslında bir anlamda bu direniş Türkiye ve çetelerinin bölgedeki yenilgilerinin başlangıcı oldu. Zira Rusya yeniden harekete geçti. Savaş uçaklarını kaldırdığı, Türkiye'ye bağlı çeteleri vurmaya başladığı gelen bilgiler arasında. ABD, Türkiye çetelerine verdiği desteği tümüyle olmasa da çekti. Zira bölgeye çetelerin DAİŞ ile çatışmalarını koordine etmek için gönderilen güçlerini çektiği bilgileri mevcut. Bu durum Marea, Ezaz'daki çeteler arasında da tartışmalara neden oldu. Cephet El Ekrad, QSD güçlerinin komutanları, çetelerin kendilerine oyuna getirildikleri, bundan sonra saldırmayacakları yönünde haber gönderdiklerini belirtiyor. Bütün bu gelişmeler, Türkiye'ye buraya kadar göz yumulduğu, bundan sonra ona karşı bir tutum içine girileceğini gösteriyor. Bu da gelişmelerin ibresinin Türkiye aleyhine döndüğünü gösteriyor. 

Son bir haftada yaşananların sonuçlarını bu şekilde özetlemek mümkün. Ancak bölgede uluslararası ve bölgesel güçlerin izlediği pratik politikalar ve stratejik yaklaşımlarına göre, ani değişimler yaşanabiliyor. Ancak görünen o ki, şimdilik ibre Kürtler ve ittifak halinde olan güçlerden yana dönmüş durumda. Bu durum beraberinde önümüzdeki günlerde Bab üzerinde yürütülen mücadelenin daha fazla kızışacağını gösteriyor. Bu da beraberinde şiddetli çatışmaların yaşanacağının işareti.