‘Tüm siyasi güçler Şengal’in özgürleştirilmesinde yer almalı’

Demokratik Êzîdî Toplum Koordinasyonu, “Şengal’i özgürleştirme hamlesinde yer almak isteyen başta Kürdistani güçler ve partiler olmak üzere tüm güçleri siyasi güçleri bu hamlede yer almaya bu temelde ortaklaşma ya çağırıyoruz” dedi.

Şengal Soykırımı’nın birinci yıl dönümüne ilişkin açıklama yapan Demokratik Êzîdî Toplum Koordinasyonu, “Şengal’i özgürleştirme hamlesinde yer almak isteyen başta Kürdistani güçler ve partiler olmak üzere tüm güçleri siyasi ve dar parti çıkarlarını bir kenara bırakarak; bu hamlede yer almaya bu temelde ortaklaşma ya çağırıyoruz” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Demokratik Êzîdî Toplum Koordinasyonu, “Şengal soykırımının birinci yılını yaşadığımız bugünlerde katliamda yaşamını yitiren binlerce insanımız, yine bir yıldır DAİŞ’e karşı direniş saflarında kahramanca mücadele ederek şehit düşen onlarca yoldaşımızın anıları önünde saygıyla eğiliyor. Mücadelelerini ve hayallerinin takipçileri olarak halklarımıza özgürlük ve zafer sözümüzü yineliyoruz” dedi.

Yine insanlık düşmanı vahşi DAİŞ çetelerinin insanlığa, halklara dönük katliamcı, kirli yüzünün tüm karanlık ve komplo yöntemleriyle açığa çıktığını kaydeden Demokratik Êzîdî Toplum Koordinasyonu şunları vurguladı: “Öncellikle Faşist DAİŞ çetelerinin Kobanê ve Suruç’ta insanlık dışı uygulamalarla sivil insanlara dönük katliamını şiddetle kınıyor. Acıları ve öfkelerini; aynı acılara maruz kalan bir halk olarak anlayan ve hisseden durumda olduğumuzu belirtiyor. Ortak mücadele ve dayanışma içinde olma kararlılığımızı bir kez daha belirtiyoruz.

Êzîdî tolumu olarak tarihte çok soykırımlar, katliamlarla yerimizden yurdumuzdan edilerek her türlü mağduriyeti yaşamış bir toplumuz. DAİŞ faşizminin geliştirdiği insanlık dışı, vahşi 73. katliam tüm bu yaşananların en trajedili, acılı katliamlarındandı. Ve onarılması güç sonuçlara yol açtığı bilinmektedir. Bu vahşetin 21. yüzyıl gibi demokrasi ve özgürlük gibi değerlerin yükseldiğini sandığımız bir yüz yılda gerçekleşmesi tüm insanlık adına utanç verici, onur kırıcı olduğu kadar, ‘insanım’ diyen herkesin sorgulaması gereken mücadele duruşunu ortaya koyması gereken bir süreçteyiz.

Tarihten gelen bu trajedimizi kendi cephemizden de ele alınması, sorgulanması gerektiği açıktır. Bugüne kadar egemenlikli ve tekçi zihniyete onun kurum ve sistemine karşı Êzîdî toplumu olarak sürekli savunma ve kendimizi koruma psikolojisiyle kendi içimize kapandığımız gerçektir. Yine Êzîdî toplumu olarak kendi inanç değerlerimize dayalı ahlaki bir toplumu esas almak bir toplumu toplum yapan en önemli boyutken; ahlaki boyutu güçlendiren, tamamlayan politik boyutun eksik ya da zayıf kalması toplum olarak en ciddi zaaflarımızdan olduğunu en fazla da yaşadığımız bu son trajedi bize göstermiştir.”

73’üncü soykırımın Êzîdî toplumuna öğrettiği en önemli dersin, örgütlü ve birlik olma temelinde kendi mücadele gücünü ortaya çıkarmak gerektiğini ifade eden Demokratik Êzîdî Toplum Koordinasyonu, “Üzerimizde siyaset yapılan nesne durumundan kurtulup kendi siyasetini yapan, kendi kendini yöneten özne olma gerçeğine ulaşmaktır. Êzîdîleri eskisi gibi yönetmenin ve üzerinde egemenlik kurmanın bu katliamla birlikte artık mümkün olmayacağının bilinmesi gerekir. Bu anlamda Şengal’de bir yıllık süre zarfında tüm zorlu ve imkânsız koşullara rağmen kendi öz yönetim ve öz savunma girişimleri çok anlamlı ve önemlidir. Şengal’deki bu iradesel mücadele duruşu dört parça Kürdistan ve yurt dışındaki Êzîdî toplumumuzda da bir heyecan ve moral yaratmış, ilham vermiştir. Êzîdîlerin bu iradeleşme duruşundan başta Kürdistan bölgesel yönetimi olmak üzere Kürdistani güçler korkmamalıdır. Êzîdîlerin bu iradesel duruşu ve katılımı Kürdistan’ı zayıflatmayacağı gibi güçlendireceği kesindir. Ancak halen Êzîdîler üzerinde egemen olma emelleri taşıyanları da zayıflatacağı da bir o kadar kesindir.

Şengal soykırımıyla yapılmak istenen faşist DAİŞ çetelerinin eliyle Şengal’i boşaltmak, kutsal mekânları yerle bir edilerek Şengal bir daha Êzîdîlerin olamayacağı gibi Êzîdîlik de Şengal’de tarihe gömülecekti. Bugün Şengal’de Êzîdîlikten bahsedebiliyorsak bir direnişten bahsedebiliyorsak Şengal’in bu dağlarında büyük acı ve fedakârlıkla kalmayı başaran Şengalli Êzîdîlerimiz sayesindedir. Sadece tek başına bu dağlarda kalmak bile çok anlamlı ve değerli olup direniş anlamına geldiği açıktır. Bu dağlarda kalmamızı sağlayan, on binlerce insanımızı katliamın eşiğinden kurtaran özgürlük hareketi savaşçılarına, yine halkımızı bağrına basan, halende Şengal’le her türlü destek içinde olan Cizre kantonuna şükranlarımızı belirtiyor. Êzîdî toplumu düşmanlarını, ihaneti unutmadığı gibi en zor günlerinde Êzîdîleri yalnız bırakmayan yanlarında olanları da hiçbir zaman unutmayacaktır” dedi.

Yine bu dağlarda kalan insanlara, başta Şengalli Êzîdîler olmak üzere, biz tüm Êzîdîlere minnet borçlu olduklarını belirten Demokratik Êzîdî Toplum Koordinasyonu, özgürlük savaşçılarının buraya dayanarak, direnişi başlattığını belirtti. Bu zeminde direnişin geliştirildiğini, bu direnişi artık büyütüp geliştirmek, Şengal’in özgürlüğüyle taçlandırmanın zamanı ve koşullarının olgunlaştığını belirtti.

“Şengal’i özgürleştirme hamlesinde yer almak isteyen başta Kürdistani güçler ve partiler olmak üzere tüm güçleri siyasi ve dar parti çıkarlarını bir kenara bırakarak; bu hamlede yer almaya bu temelde ortaklaşma ya çağırıyoruz. Ulusal ve tarihi sorumluluk, insani, vicdani yaklaşım geçmişteki yetersizlikler ne olursa olsun bunu dayatmaktadır. Êzîdî toplumu olarak biz de, bu süreçte hamleye ilişkin gelişecek tüm bu güçlerin yaklaşımlarını değerlendirip ona göre bir yaklaşım ve tutum içinde olacağız. Ancak her koşul ve yaklaşıma göre Şengal’in özgürleştirilmesini özgücümüzü esas alarak geliştirmenin iddia ve kararlılığı içinde olacağımızın da bilinmesi gerekir” denilen açıklamada yine Şengal’deki soykırımla birlikte göç etmek zorunda bırakılan Êzîdî toplumunun yönünü Avrupa’ya çevirmenin, Êzîdîlere ‘iyilik’ adına DAİŞ’in başaramadığını tamamlama anlamına geleceği vurgulandı.

Avrupa hayalleri ve girişimlerinin Êzîdî toplumunun kurtuluşu olmadığı, DAİŞ’in kırmızı katliamla yapamadığını, beyaz katliamla tamamlama anlamına gelecek olan Şengal’i bırakmanın ise şu anlama geldiği belirtildi: “Özünden, köklerinden, kültürel ve inanç değerlerinden uzaklaşmayı ve erimeyi ifade ettiği çok açıktır. İyi niyetli de olsa bazı insani kurumlara, özellikle Avrupa devletlerine çağrımız şudur: Bu insanların yaraları Avrupa’da sarılamaz. Kendi topraklarından, inanç ve değerlerinden kopmamak için onlarca katliamı göğüsleyen bu halkı kendi özünden toprağından kopararak iyilik yapmadığınız gibi sorunlarını derinleştirdiğiniz çok açıktır. Bu halka yapacağınız maddi-manevi, psikolojik ve her türlü destek ancak kendi topraklarında, kendi zeminlerinde karşılık bulacağı bilinmelidir.

Şengal’de Êzîdî soykırımına karşı dünyanın dört bir yanından başta Êzîdî toplumumuz olmak üzere, Kürt halkı ve dostlarımız büyük bir duyarlılık içine girerek maddi-manevi desteklerini esirgemediler, dayanışma içinde oldular. Bununla da kalmayarak Kürdistan’ın dört bir tarafından Şengal direniş saflarında yer alarak canlarını feda eden onlarca şehidimiz oldu. Bu şehitlerimizi de saygıyla, minnetle ve şükranla bir kez daha anıyor, mücadelelerini Şengal’i özgürleştirmeyle taçlandıracağımızın kararlılığını ve sözünü verirken, bu anlamda Şengal’deki direniş mücadelemizin yeni bir aşamaya girdiğini belirtiyoruz. Bu temelde Êzîdî toplumumuz ve genelde Kürt halkı başta olmak üzere demokratik kamuoyuna, dostlarımıza da şu çağrıyı yapıyoruz: Şimdiye kadar Şengal için yaptıklarınız Êzîdî halkımızın mağduriyetini bir nebze de olsa hafifletmek için maddi-manevi dayanışmanız insani vicdani bir sorumluluk olarak önemli ve oldukça anlamlıydı.

Bundan sonraki süreç Êzîdî toplumumuz ve dostları açısından daha fazla Şengal’i özgürleştirme temelinde direnişi sahiplenme olacağı; direniş ve özgürleştirme hamlesine karşı da aynı sorumluluk ve duyarlılığın daha fazla gelişeceğine inanıyoruz.

Sonuç olarak Şengal soykırımının birinci yıldönümünde yeni bir yaklaşım ve kararlaşmayla başta Êzîdî toplumumuz olmak üzere tüm demokratik kamuoyuna şu çağrıları bir kez daha yapıyor, bu temelde beklentilerimizi bildiriyoruz.

Bu temelde;

- Êzîdî toplumu olarak her zamandan daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğunu belirtiyor.

Kürdistan ve dünyanın dört bir yanına dağılmış Êzîdî toplumunun kendi örgütlemelerini birliklerini geliştirerek Şengal’in özgürlüğünü merkez alan bir çalışma ve eylemsellik içinde olmaya çağırıyoruz.

-Şengal’in özgürleştirme hamlesine başta Şengal’den göçmüş Êzîdî gençlerimiz olmak üzere tüm Êzîdî gençlerimizin yönünü Şengal’e çevirmeye direniş saflarına katılmaya çağırıyoruz,

- Bugün de halen halkımız Şengal de zor koşullarda ve imkânsızlıklar içinde onurlu duruşunu korumakta, topraklardan, kutsal mekânlarından kopmamaktadır. Bu halkımızın halen yaşamsal, maddi ihtiyaçları, gereksinimlerinin olduğunu bilmemiz gerekiyor. Tüm alanlarda Êzîdî toplumumuz başta olmak üzere tüm dostlarımızı Şengal için yardım ve dayanışma kampanyalarını yeniden başlatmaya çağırıyoruz.

-Erkek egemen zihniyetin vahşete ulaşan boyutu olan DAİŞ’in faşizan uygulamalarına en fazla Êzîdî kadınları, çocukları maruz kaldı, acılar yaşadı. Bu temelde başta Êzîdî kadınları olmak üzere tüm kadın Hareketlerini, demokratik çevreleri, uluslararası insani kuruluşları Şengal’le, Şengalli kadınlarla, halkıyla, Şengal direniş güçleriyle dayanışma ve mücadele birliğine çağırıyoruz.

-Son olarak 3 Ağustos Şengal’e katliam yapıldığı gün olarak dünyanın dört bir yanında Êzîdî ve Kürt halkı öncülüğünde başta Avrupa olmak üzere her yerde yoğun eylem ve etkinliklerin geliştirilmesi temelinde halkımızı ve demokratik kamuoyunu alanlara çağırıyoruz.”