GÖRÜNTÜLÜ

‘Suriye’de tek çözüm projesini Kürt halkı ortaya koyuyor’

Heleb: İnsanların kanı üzerinden çıkar hesapları yapılıyor, ahlaksız siyasi senaryolar yazılıyor ancak tüm bunlara rağmen Suriye’nin geleceğinde MSD ve QSD siyasi, askeri ve diplomatik mücadelesi belirleyici olacak.

Halep’te Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yarattığı ruh ve iradenin, ortaya konulan büyük direnişler sonucu kazanıldığını belirten Heleb, Suriye’deki mevcut savaşın sonlanması ve demokratik bir Suriye’nin inşası için çözüm projesini de yine Kürt halkının ortaya koyduğunu da kaydetti.

İşte YPG Halep Genel Komutanı Kawa Heleb’in, ANF’ye verdiği cevaplar.

Halep Suriye savaşının en kritik merkezlerinden biriydi. Halep’te 6 yıl boyunca SUK’a bağlı çete grupları ve Baas rejimi arasında yoğun bir savaş hali vardı. Halep nasıl bir yapıya sahipti ve neden önemliydi?

Halep, halklar mozaiği olmasının yanı sıra, tarihten boyunca Ortadoğu'nun ticaret merkeziydi. Halep aynı zamanda tarihsel olarak Müslüman Kardeşler'in yuvası ve Osmanlı devletinin önemli bir kenti olması itibariyle de stratejik bir kentti.

Sadece coğrafi olarak değil kültürel olarak da Halep, Doğu- Batı Halep diye iki bölgeye ayrılmıştır. Doğu Halep, Kobanê ve Efrîn’den gelen işçi ve emekçi sınıfından oluşuyor. Aynı zamanda Sünni Kürt ve Türklere ev sahipliği yapıyor. Batı Halep ise zengin, burjuva sınıfından oluşuyor. Batı Halep, dünyanın her yerinde olduğu gibi siyasi sloganları umursamayan ve sadece gelişmek için istikrar arayan orta sınıf ve devletçi kesimden oluşuyor.

Halep, 6 yıl boyunca tüm dünyanın gözünün çevrildiği ve üzerinde çeşitli hesapların yapıldığı rejim güçleri ile çetelerle arasında, çeteler ile YPG/YPJ güçleri arasında amansız bir savaşın merkezi konumdaydı.

6 yıl sonra Suriye devleti, Rusya’nın ortaklığında geliştirdiği hamle sonucunda, Halep’i SUK çetelerinden arındırdı. Ne oldu da Halep’te Suriye devleti kontrolü ele aldı?

2011’deki ayaklanmadan sonra Halep’te büyük bir savaş yaşandı. Batı Halep’te Suriye devleti, Doğu Halep’te SUK çeteleri vardı. Biz ise 3. yol stratejsine uygun bir şekilde, Şêx Meqsud ve Eşrefiye gibi alanlarda gelebilecek her saldırıya karşı halkımızı savunma pozisyonu aldık.

Doğu Halep’i esas olarak 2012 yılında ele geçiren Andan, Hritan, Azaz ve Heyan’da silahlı yerel güçlerdi. Ancak 2011 yılında değişim ve dönüşüm talebiyle gerçekleştirilen halk ayaklanmalarını terörize eden uluslararası ve bölgesel güçler ve de onlar adına vekalet savaşı yürütücüsü cihatçı çete grupları, Doğu Halep’i ele geçiren yerel güçleri yok etti.

Çete gruplarının hedef aldığı Doğu Halep’in ileri gelen aşiretleri de bu durum karşısında Suriye devletinin tarafına geçti. Ve onlar ile birlikte hareket etmeye başladı. On binlerce Halepli de bu durum karşısında çareyi göç etmekte buldu. Binlerce Halepli güçlerimizin denetimindeki alanlara sığınırken. Binlercesi de ülke içi ve ülke dışına göç etti.

Bu duruma rağmen Halep’te binlerce insan da çete gruplarının işgal, işkence, katliam ve dünya görüşü altında yaşamak zorunda kaldı. Çete grupları işgal altına aldığı bölgede her şeyi çalıp yağmalayarak çok düşük fiyatlarla Türkiye’ye ihraç etti veya Türkiye’deki pazarlarda sattı. Bu da insanların ekonomik gücünü yok etti.

Muhalif diye ortaya çıkan bir çok grup da yağmacılık nedeniyle onlarca gruba ayrıldı. Ehrar El Şam ve El Nusra’nın bölgede etkili olması ile birlikte diğer çete grupları etkisini kaybetti. El Nusra ve Ehrar El Şam bu şekilde diğer gruplara da, bölge halkına da yeni bir yaşam biçimini dayattı.

Tüm bu yaşananlar bölge halkını devlete iterken, Halep’in devlet kontrolüne geçmesini de beraberinde getirdi.

Şêx Meqsud başta olmak üzere güçlerinizin denetiminde olan özgür alanlara da yoğun saldırılar oluyordu. Şêx Meqsud ve Halep’te şuan son durum nedir?

Savaşın yıkıcılığından halklarımızın etkilenmemesi adına Halk Savunma Birlikleri YPG/YPJ olarak savunma görevini üstlendik. Şêx Meqsud ve Eşrefiye mahallelerinde halklarımızın savunmasını üstlenerek savaşı bu alanlardan uzak tutmaya çalıştık. Ve bunu büyük ölçüde başardığımızı da söyleyebilirim. Halep’in tümünün yakılıp, yıkıldığı ve talan edildiği bir dönemde YPG/YPJ güçlerinin savunmasını yaptığı Şêx Meqsud ve Eşrefiye gibi alanlar savaştan kaçan Halepliler için güvenli ve yaşanabilir bir alan haline geldi. Binlerce insan denetimimizdeki alanlarda yaşama döndü.

Ancak bu güvenli alanlar birçok kez ağırlıklı olarak DAİŞ ve SUK çetelerinin saldırılarına maruz kaldı. Halklar için güvenli bir liman olan Şêx Meqsud ve Eşrefiye işgal edilmek, Kürtsüzleştirilmek istendi. Kürt halkı ve bu alanlara sığınan Halepliler çete gruplarının saldırılarına hedef oldu. Halklarımız katledildi. İşkencelerden geçirildi.

Ancak halkımız hiçbir gücün saldırılarına boyun eğmedi. Halklarımız YPG/YPJ savaşçıları ile omuz omuza diz çökmedi ve direndi. Ve sonunda kazanan halklarımız oldu. Direnen, canını feda eden YPG/YPJ güçleri oldu. Diz çöken Türk devleti ve SUK çeteleri oldu. Halklarımızın 7’den 70’e YPG/YPJ güçleriyle bütünleştiği Şêx Meqsud ve diğer özgür alanlarda huzur, refah ve güven içinde yaşamlarına devam ediyor.

Geçtiğimiz aylarda güçlerinizin Halep’in doğu mahallelerine yönelik özgürleştirme operasyonları oldu. Bu özgürleştirme operasyonlarına neden ihtiyaç duyuldu. Amaç neydi?

Halep’in doğu mahallelerinde 6 yılı aşkın bir süredir SUK çetelerinin işgali altında yaşayan halklarımız daha önce yaptığı çağrılarını arttırdı. Özellikle de SUK çetelerinin artan baskıları nedeniyle Halep’in doğu mahallelerinden halk, Kasım ve Aralık döneminde hemen her gün bize özgürleştirme çağrısında bulunuyordu.

Halk Savunma Güçleri olarak Halep halkımızın bu çağrılarına cevap olduk. Ve SUK çetelerinin işgali altında bulunan Halep’in doğu mahallelerine yönelik özgürleştirme operasyonları başlattık. Başlattığımız özgürleştirme operasyonları sonucunda bir çok mahalleyi SUK çetelerinden temizleyerek özgürleştirdik.

Türk devletinin bölgedeki işgal ve saldırılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devleti iç ve dış siyasette tam olarak bir tıkanıklık yaşıyor. Bu tıkanıklığı aşmak için böylesi bir işgal girişimine başvurdu.

Türk devleti Suriye’deki savaşın başlangıcından bu yana savaşın bir tarafı oldu. Türk devleti Suriye’deki savaşta DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Ceyş El İslam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarını açıktan destekledi. Bunları da mevcut Baas rejimine ve Suriye halklarının devrimci demokratik halk güçlerine karşı kullandı.

Türk devleti Türkiye ve Kuzey Kürdistan’da yürüttüğü Kürt ve Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığını Suriye’ye ve Rojava’ya da taşıyarak katmerleştirdi. Türk devletinin Kuzey Suriye topraklarına yönelik girişimlerinin altında yatan en büyük neden Efrin ve Kobanê kantonlarının birleşmesini engellemektir.

Türk devletinin DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam vb. çete gruplarını kendisi için tehlike olarak görmüyor dediniz. Ancak biliyorsunuz DAİŞ, Türkiye’de bazı saldırılar gerçekleştirdi. Yine El Bab çevresinde Türk devleti ve destekli çetelere yönelik saldırılar geliştiriyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devleti, Suriye’deki savaşta açıktan desteklediği DAİŞ, El Nusra, Ehrar El Şam, Ceyş El İslam, Sultan Murat Tugayı vb. çete gruplarını kendisi için tehdit olarak görmüyor.

DAİŞ çeteleri ile şuan çatışıyor gibi görünüyorlar. Bu esasen DAİŞ çetelerini kurtarmaya yöneliktir. Dikkat edin DAİŞ çeteleri şu an Kuzey Suriye topraklarında sadece Şehba bölgesinde kalmıştır. Yani devrimci, özgürlükçü halk güçleri DAİŞ çetelerini topraklarından söküp atmıştır. DAİŞ çetelerinin Şehba’da hala bulunuyor olmasının tek sebebi de Türk devletidir.

Türk devleti farklı halk ve inanç topluluklarını biraraya getirerek eşitlik, özgürlük, adalet temelinde ortak yaşamı ve özgür yaşam sistemini inşa etmeye çalışan Kürtleri kendisi için büyük bir tehdit olarak görüyor. Bu nedenle Cerablus ve El Rai kasabasını işgal etti. Bab kentini de bu nedenle işgal etmek istiyor. Ancak bunu ne yapabilecek ne güçleri var ne de uluslararası güçler buna izin veriyor.

Öte yandan hatırlamakta fayda var. Bugün Türk devletini yöneten AKP ve Erdoğan’ın bölgede yeniden Osmanlı dönemine dönme gibi bir isteği var. Yani Türk devletinin bölgedeki işgalleri ele alınırken sadece güncel siyasal ve askeri gelişmeler ile ele alınması da doğru değil. Türk devletinin bölgedeki işgallerinin tarihsel arka planı olduğunu unutmamak gerek.

Cerablus, El Rai işgalleri ve El Bab kentine yönelik işgal saldırılarını da göz önünde bulundurarak sormak istiyorum; Türk devletinin amacı nedir?

Bildiğiniz gibi Suriye’de 6 yıllık bir iç savaş mevcut. Ne uluslararası ve bölgesel güçler ne de onlar adına vekalet savaşı yürüten çete gruplarının Suriye’ye ve Suriye halklarına verebileceği tek şeyin daha fazla kan, ölüm ve göz yaşı olduğunu bu 6 yıllık süreç çok net bir biçimde ortaya koydu.

Gerek uluslararası ve bölgesel güçler gerekse de onlar adına sahada vekaleten savaş yürütenler, bugüne kadar Suriye halklarının çıkarlarına hizmet eden bir çözüm projesi ortaya koymamışlardır. Bu güçler Suriye halklarının gerçek temsilcilerini sürekli olarak dışarıda tutmuş ve saldırılara maruz bırakmıştır. Ancak Suriye halklarının gerçek temsilcileri buna rağmen vazgeçmemiş siyasal ve askeri çözümler üretmiştir.

Örneğin Kuzey Suriye’de toplumun tüm renklerini esas alarak Demokratik Federal Sistem inşa edilmeye çalışılmıştır. Suriye’deki tüm halk ve inanç toplulukları bu sistem ile derin bir nefes almaya başlamıştır. Ayrıca bu model Ortadoğu’da atılan ilk devrimci demokratik adımdır.

Minbic’in özgürleştirilmesi ile birlikte Demokratik Federal Sistem daha da güçlendi. Rakka’yı özgürleştirme hamlesinin başlatılması ile birlikte Türk devleti bu durum karşısında oldukça rahatsız oldu. Ve devrimci demokratik halk güçlerini tasfiye etmeye, ezmeye ve boğmaya yöneldi. Bu nedenle Minbic ve Şehba’da halk güçlerini hedef aldı. Hali hazırda bu saldırılar belli aralıklar ile devam etmektedir. Türk devletinin Cerablus ve El Rai işgali ve Bab’a yönelik işgal saldırıları ile amaçladığı esas olarak demokratik federal sistemi yok etmek ve halkların iradesini teslim almaktır.

Kısa bir süre önce Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu Kurucu Meclisi ikinci toplantısını gerçekleştirdi. Bu toplantıda demokratik federal sistemin toplumsal sözleşme maddeleri onaylandı. Demokratik Federal Sistem’i nasıl değerlendiriyorsunuz ?

Halklar, Rojava Devrimi’nin askeri ve siyasi pratik ile halklar için yegane çözüm projesini ortaya koyduğunu gördü. Kanton sistemi, demokratik özerklik sistemi bu projelerden bazıları. Halklar bu sistemi benimseyerek bunun daha kapsayıcı olması için demokratik federal sistemde karar kıldı.

Demokratik federal sistem iktidarın değil, halkın ve toplumun sistemidir. Rejim ile sözde muhalefetin iktidar kavgasına karşı tüm Suriye halklarının hak ve özgürlüklerini savunan yegane çözüm projesidir. Herkesin bunu böyle okuması gerekir.

Merkezi despotik bir iktidar ve zihniyet yerine demokratik federasyon, her bölgenin ve orada yaşayan halkların iradelerini ortaya koymaktadır. Demokratik federal sistem halkların karar gücü olduğu bir sistemi ifade ediyor esas olarak.

Demokratik federal sistem; etnik, dinsel ve mezhepsel sorunları da çatışmaya değil, barışa dönüştürecek, halklar arasında ortak yaşamın temelini güçlendirecek somut bir adımdır. Bu anlamda demokratik federal sistem Rojava ve Suriye halklarının her alanda yaşadıkları tüm sorunlara çözüm olabilecektir.

Suriye’deki savaş nasıl sonlanacak? Suriye’nin geleceği için kim ne yapıyor?

Suriye’deki savaş orta ve kısa vadede sonlanmayacak gibi görünüyor. Suriye’nin geleceği konusu için ise Suriye’de, Suriye’nin geleceği için tek proje ortaya koyan tek gücün Kürtler ve dostları olduğu ortadadır.

Kürtler tüm farklılıkları içerisinde barındıran bir statü oluşturdu. Ne Türk devleti ne Başur Kürdistan ne de onlarla bağlantılı ve Suriye ile hiçbir bağı olmayan ve kendisini Suriye muhalefeti olarak yutturmaya çalışan sahtekar çete grupları, Suriye’nin geleceğinde söz sahibi olamayacaklar, açıktır.

Hala daha Suriye ve Suriye halkları üzerinden, insanların kanı üzerinden çıkar hesapları yapılıyor, ahlaksız tartışmalar yapılıyor, ahlaksız siyasi senaryolar yazılıyor. Ancak tüm bunlara rağmen Suriye’nin geleceğinde MSD ve QSD siyasi, askeri ve diplomatik mücadelesi belirleyici olacak.