Suriye’de dengeler kimden yana evriliyor?-Mehmet Nuri Ekinci

YPG’nin, 'Komutan Rubar Qamişlo ve ‘Kobanê Şehitleri İntikam Hamleleleri devam ederken, çetelerin denetimindeki Hesekê-Şeddad yolunu birbirine bağlayan köprünün ele geçirilmesi ile yeni bir süreci başlatıldı.

YPG’nin Cizîr Kantonu’nun batı kırsalını çetelerden temizlemek amacıyla 6 Mayıs’ta başlattığı Komutan Rubar Hamlesi, çetelerin 25 Haziran’da Kobanê’de gerçekleştirdiği vahşi katliam sonrası Sirrin hattında ‘Kobanê Şehitleri İntikam Hamlesi’ olarak devam ederken, YPG, çetelerin denetimindeki Hesekê-Şeddad yolunu birbirine bağlayan köprüyü ele geçirerek yeni bir süreci başlattı.

DAIŞ çetelerine karşı hava saldırıları yapan uluslararası güçleri ise çetelerin kalbi sayılan Rakka’ya bugüne kadar ki en büyük hava saldırılarını düzenleyerek çetelerin Suriye-Irak arasındaki hareketliliğini darbeledi. Türk devleti de sınıra askeri sevkiyat yaparak bir yandan çetelere nefes aldırmak, diğer yandan YPG’nin ilerleyişini durdurarak kendi egemenlik alanını oluşturmak istiyor.

YPG’NİN İLERLEYİŞİ VE TÜRK DEVLETİNİN ÇETELERİ AYAKTA TUTMA ÇABASI

Suriye politikalarını Rojava düşmanlığı üzerine inşa eden Türk devletinin dış politikası, Kobanê zaferi, YPG’nin Til Hemis-Til Berak ve en son Komutan Rubar Hamlesi ile kazandığı tarihi başarılarla büyük çöküş yaşarken, içeride de 7 Haziran genel seçimleri ile büyük bir sarsıntı geçirdi.

İçte ve dışta politikaları iflas eden ve çöküntü yaşayan AKP ve Erdoğan, artık DAIŞ çetelerine desteklerini açıktan sunmaktan çekinmiyor. Bu amaçla YPG’nin Girê Spi yürüyüşü karşısında girdikleri panik ile önce YPG’nın demografik değişiklik yaptığı yalanını uydurmaya çalıştı. Ancak attıkları yalana kendileri dışında inanan olmadı. İçerde ve dışarda daha çok AKP ve Erdoğan’ın Rojava düşmanlığı eleştirildi, çetelere verilen destek tartışma konusu olmaya devam etti.

Erdoğan ve AKP’nin çeteleri ayakta tutma çabalarına rağmen YPG’nin özgürlük yürüyüşü devam ederken Kobanê cephesinde Sirrin kasabasının özgürleştirmesinin an meselesi olduğu belirtiliyor. Çetelerin kullandığı Hesekê-Şeddadê yolunu birbirine bağlayan bir köprü de YPG/YPJ güçlerinin eline geçti. YPG’nin bu son hamlesi bir çok gücün planlarını boşa çıkardığı gibi Rojava halkının özgürlükteki ısrarını da ortaya koyuyor.

TÜRK PATENTLİ YENİ PLAN

Kobanê Katliamı ve Hesekê işgal planının bu yalanın tutmamasından sonra devreye girdiği herkesin malumu. İster ele geçen belge ve bilgilerde olsun, isterse YPG’nin Kobanê Katliamı’nda yakaladığı çetelerin verdiği bilgilerin tümü, bu katliamın Türk devletinin yardım ve desteğinde yapıldığı yönünde güçlü deliller sunuyor.  

Kobanê ve Hesekê’de eş zamanlı saldırılarla yeni bir plan devreye konulmaya çalışıldı. YPG giderek çetelerin merkezi Rakka’ya yakınlaşıyor, Cerablus hattında ise Efrîn üzerindeki tehditlere karşı bir koridorun YPG güçleri tarafından açılmaması için Kobanê Katliamı ve Hesekê planı devreye konuldu.

Kobanê Katliamı’nı yapan güçlerin, YPG güçleri tarafından imha edilmesi, kimi çetelerin yakalanması ve belge ve kanıtlarla Türk devletinin desteğinin deşifre edilmesine paralel olarak, YPG’nin Hesekê’de çetelerin işgal girişimlerine karşı savunma hattı oluşturduktan sonra geliştirdiği operasyonlarla önce şehrin büyük bir bölümü temizlendi, ardından Hesekê’nin güney batısına yönelik operasyonlara başlaması ile birlikte Türk tipi işgal planı da bir kez daha suya düştü.

Zira Kobanê Katliamı sonrasında netleşen çete planına göre, Kobanê içerisine Türkiye sınırı ve Sirrin’den gelen çeteler büyük bir katliam yapacak, bu katliam karşısında YPG güçlerini Sirrin ve Cerablus hattında çekerek, Kobanê’yi savunmaya geçecek. Bu boşlukta ise çeteler birçok yerden yine Kobanê’ye saldırarak işgal edecekti.

TC-DAIŞ ARASINDAKİ KAPIYI YENİDEN AÇMAK

Kobanê deki bu kirli plana parelel, Hesekê’de rejimin Mukanne’in ve Difa El-Watanî güçleri içinde gizlenen çetelerin yardımı ile önce şehrin en zayıf halkası olan Esad rejiminin elinde bulunan alanlar alınacak, ardından adım adım şehrin tümü işgal edilecekti. Bu durumda Eyn El Îsa-Rakka hattında çetelere yönelik operasyonda bulunan YPG güçleri şehrin savunmasına geçerek buradaki operasyonlar da duracak ve çeteler Musul ve Derazor’dan getirdikleri çeteler ve Türk devletinin desteği ile yeniden Girê Spî’ye saldırarak geri alacak, böylece Türk devleti ve çeteler arasındaki kapı yeniden açılacaktı.

PLAN ERKEN BOŞA ÇIKARILDI

Bu kirli planlara karşı hazırlıklı olan YPG güçleri önce Kobanê Katliamı’nı yapan çeteleri öldürdü, daha sonra Sirrin’den gelen çetelere büyük bir darbe vurarak saldırılarını kırdı. Hesekê’de rejimin büyük darbeler alarak geri çekilmesi ve halkı savunmasız bırakması üzerine YPG zamanında harekete geçerek önce çetelerin işgali altında bulunan Azizîyê mahallesini, büyük hastane ve elektrik tesislerini çetelerden temizledi. Ardından operasyonlarını şehir dışında devam ettirdi.

Tam da bu esnada Girê Spî’de çeteler daha harekete geçmeden fark edilerek 3’ü öldürüldü, kalan 3 çete ise her zaman olduğu gibi Türk askerlerine sığındı. Bu şekilde şekilde Kobanê ve Hesekê işgal planları boşa çıkarılırken, YPG ise Hesekê ve Kızwan dağı arası ile Sirrîn bölgesindeki operasyon ve Kobanê intikam hamleleri ile yürüyüşüne devam etti.  

‘TAMPON BÖLGE İLE İŞGAL PLANI DEVREYE KONULMAK İSTENİYOR

Tüm bunlar olurken Türk devleti ve AKP cephesinde ise MGK öncesi ve sonrasında oluşturdukları gündem ile Suriye’ye askeri müdahale edilecek denilerek, Kobanê-Efrîn hattındaki Kilis sınırına Antep ve Dersim’den asker sevkiyatı yapıldı.

Tüm Rojava ve Suriye planları suya düşen AKP, sınıra asker yığarak bir yandan DAIŞ çetelerine nefes aldırmaya çalışırken, diğer yandan YPG’nin Kobanê-Efrîn hattında olası bir müdahaleye karşı El Nusra çetelerini desteklemeye başladı.

Türk devleti bir yandan DAIŞ çetelerini nefes aldırmaya çalışırken, diğer yandan da Kürtlerin varlığına karşı El Nusra gibi çete örgütlerini ayakta tutmaya çalışıyor.

Türk devletinin sınıra asker yığarak olası bir işgal girişimi yapmak istediği açıktır. Zira iki yılı aşkın bir süredir çetelerle Kilis sınırında, Til Ebyad’ta her türlü ilişkiye geçen ve kara bayrakları dalgalanan çetelerin varlığından rahatsız olmayan Türk devleti, YPG çetelere darbe vurunca ‘tampon’ bölge planını devreye koyduğunu herkes görüyor. Bu işgal planının ne iç ne de dış koşulları bulunmuyor. İşgal girişimine karşı bölge siyaseti üzerinde etkisi olan güçlerden İran’dan tutalım, Rusya ve ABD’ye kadar ki tüm güçler karşı olduklarını ortaya koydu. 

YPG KARARLI BİR ŞEKİLDE İLERLİYOR

Üçüncü dünya savaşının yaşandığı Ortadoğu’nun en sıcak bölgesi olan Suriye ve Rojava üzerinde hesapları olan tüm güçler, son kozlarına kadar bu savaşı her türlü yöntemle yürütecekleri açık bir gerçek.

Kendi varlığını çete varlığında gören Türk devleti, bu aşamada açık ve gizli bir şekilde çetelere verdiği destek ile Rojava’ya karşı yürüttüğü savaşa devam edeceği de bir başka gerçek.

YPG’nin Komutan Rubar Qamişlo Hamlesi ile büyük darbeler vurduğu DAIŞ çetelerinin yardımına Türk devleti fiili desteğin yanında ortamı gererek, işgal planları ile çeteleri ayakta tutmaya çalışıyor. Çetelerin son 24 saat içindeki tüm saldırıları da bu planın bir parçası.

Zira YPG’nin yerden temizlediği, yine uluslararası koalisyon güçlerinin Rakka başta olmak üzere çete hedeflerine yönelik hava bombardımanında çok sayıda çete üyesinin tasfiye olduğu bilgisine ulaştık. Dolayısıyla çetelerin sıkıştıkları anlarda başvurdukları bomba yüklü araçlar ve intihar komandoları ile yaptığı saldırılar ne kadar zor durumda olduklarını gösteren bir başka gerçek.

Tüm bu gelişme ve çatışma ortamında YPG özgürlük yürüşüne devam ederek, Sirrin kasabasını çetelerden temizlemeye bir adım daha yaklaştığını söylemek lazım. YPG Hesekê cephesinde ise çetelerin Hesekê’nin güney batısında işgal ettiği birçok köyü çetelerden temizlemekle kalmadı. Dün gece çetelerin Hesekê-Şeddadê arasında ikmal yolu olarak kullanılan bir köprünün de YPG güçleri tarafından ele geçirilmesi ile çetelerin manevra alanının büyük bir kısmını da kesilmiş oldu.

Halep, Sirrin ve Hesekê’deki çatışmalarda taraflar en önemli kozlarını oynamaya çalışıyor. Bölgenin yeniden şekillenmesinde ise Kürtler, siyasi, diplomatik ve askeri alanda en önemli aktör olma özelliklerini korumaya devam ediyor.