GÖRÜNTÜLÜ

Suriçi’nden bir suret: Rozerin…

Cenazesi haflardır Sur’da bekletilen ve ailesine teslim edilmeyen Rozerin Çukur’un Annesi Fahriye Çukur, çocuğunun cenazesini alabilmek için vicdan sahibi kesimlere çağrıda bulunurken dayanacak gücünün kalmadığını belirtti.

Cenazesi haflardır Sur’da bekletilen ve ailesine teslim edilmeyen Rozerin Çukur’un Annesi Fahriye Çukur, çocuğunun cenazesini alabilmek için vicdan sahibi kesimlere çağrıda bulunurken dayanacak gücünün kalmadığını belirtti.

Yaşananları anlayamadığını ifade eden Kardeş Gülşah Çukur ise “Ablamın en azından bir mezarı olmalı” dedi.

Cenazesine hasret kaldığımız çocuklardan sadece biri Rozerin. Annesi gözyaşları içinde cenazesine kavuşmayı beklerken fotoğrafı ile avunmaya çalışıyor ama olmuyor, yapamıyor. Öpüp koklansa da soğuk camın ardındaki fotoğraf evladın yerini tutmuyor. Kocaman kara gözleri vardı Rozerin’in tıpkı annesi Fahriye Çukur’un buğulu gözleri gibi. Şimdi o kocaman gözlerle ölesiye sevdiği Sur’da gidip onu almamızı bekliyor Rozerin.

Terörist değilse orada ne işi vardı söylemlerine cevap veren Anne Fahriye Çukur, “Kızım lise son sınıf öğrencisiydi, üniversite sınavlarına hazırlanıyordu. Psikolog olmak istiyordu. Okuyup benim, babasının ve kardeşlerinin hayallerini gerçekleştirmek istiyordu. Fakat Rozerin’i Sur’da üzerinde okul üniforması ile katlettiler. Ben Rozerin’in eline bir kağıt, bir kalem verip 10 sene bir sandalyeye oturttum. Kızım kalp hastası olduğu için başkalarına muhtaç olmadan yaşasın, kendi ihtiyaçlarını karşılasın, okusun bir meslek sahibi olsun istedim o da bunun için çabaladı. Fakat Sur’da keskin nişancılar tarafından katledildi o da yetmezmiş gibi, Erdoğan da terörist ilan etti!” dedi.

‘ROZERİN TOPLUMU VE ŞİİRİ ÇOK SEVERDİ’

Rozerin’in çok duygusal bir çocuk olduğunu aktaran Anne Çukur şöyle devam etti: “Kızım toplumu, şiir ve hikaye yazmayı, kitap okumayı, resim çizmeyi, fotoğraf çekmeyi, Sur’da dolaşmayı çok seviyordu. Hayvansever bir çocuktu. Özellikle kedileri ve köpekleri çok severdi. Sokakta sahipsiz bir köpek görmesin direk alıp eve getirirdi. Rozerin vejetaryandı; bir tavuğun kesildiğini duysun kıyameti koparıyordu ‘ Vicdansızsınız, nasıl bir hayvanı kesip etini yiyebiliyorsunuz?’ diyordu.”

‘VİCDANINIZ NEREDE?’

Sur’daki çocukların Kürt olduğu için katledildiğini belirten, “Rozerin’in bir suçu yoktu. Devlet canımızdan can aldı, ciğerimizi yaktı! Neden cenazemizi vermiyorlar? Yeter artık dayanacak gücümüz kalmadı. Buradan insanlara sesleniyoruz; düştüğümüz hali görmüyor musunuz? Halimiz hal değil! Gelin yanımızda yer alın vicdanınız nerede, neden sessiz kalıyorsunuz? Vicdanı olan, Müslüman olan gelsin yanımızda yer alsın. Tek istediğimiz barış, abluka kaldırılsın, silahlar sussun, başka annelerin yüreği yanmasın” ifadelerini kullandı.

‘ROZERİN YENİ ŞEYLER ÖĞRETMEYİ ÇOK SEVERDİ’

Rozerin’in başkalarına bir şeyler öğretmekten ve bilgisini paylaşmaktan zevk aldığının altını çizen Kardeşi Gülşah Çukur, “Ablam çok güzel resim çiziyordu. Benim de resim çizmekten hoşlandığımı bildiği için bana da çizim tekniklerini öğretiyordu. Bilgisayardan bir resim açıp ‘Gel seninle birlikte resim çizelim’ derdi. Resmi çizdikten sonra ise bakıp eksik kaldığım noktaları söylüyordu. Daha sonra aynı resmi onun söylediği şekilde çiziyordum. Böylelikle çok daha iyi olduğunu görüyordum. Ablamın bana öğrettikleri sayesinde artık ben de çok iyi resim çiziyorum” şeklinde konuştu.

‘KENDİ HİKAYESİNİ YAZDI’

Rozerin’in çok güçlü bir kaleme sahip olduğunu ifade eden Kardeş Çukur şunları söyledi: “Ablam hikaye ve şiir yazmayı çok ama çok severdi. Hatta bir keresinde okulda bir yarışma vardı ve ablamda ‘Fiskaya’da Gençliğim’ adında bir hikaye yazıp bu yarışmaya katıldı. İstenmişti oda yazdı. Kendi yaşadıklarını anlattığı bu hikaye yarışmada birinci oldu.”

‘HAFTADA EN AZ BİR KİTAP OKURDU’

Rozerin’in sürekli kitap okuduğunu vurgulayan Kardeş Çukur, “Rozerin haftada en az bir kitap okurdu. Hemen hemen her tür kitabı okurdu. Evdeki kitapların hepsini okuyunca bu sefer kitap okuyabilmek için halk kütüphanesine kaydoldu. Sonra beni de halk kütüphanesine kayıt etti ve ‘Birlikte kitap okuyalım’ dedi. Çoğu zaman aynı kitabı okuyup, kitap bitince o kitap hakkında sohbet edip değerlendirmeler yapardık” ifadelerini kullandı.

‘SUR’DAKİ SAVAŞTA DEVLET SUÇLU’

Rozerin’in Sur’a giriş sebebi ve sonrasında gelişen olayları aktaran Kardeş Çukur ablasına ilişkin şunları belirtti: “Ablam, Sur’daki savaştan dolayı Türk devletini suçlardı; ‘Devlet halka saldırmasa bunlar yaşanmazdı’ derdi. Fakat ablamın bu savaşla bir ilgisi yoktu. Sur’a arkadaşlarıyla ders çalışmaya gitti. O girdiği zaman daha Sur’da yasak yoktu fakat girdikten sonra yasak ilan edildi ve yaklaşık 2 hafta Sur’da kaldı. Daha sonra bizi aradı ve Sur’dan çıkıp eve gelmeye çalışacağını söyledi fakat gelirken keskin nişancılar tarafından vuruldu.”

‘ABLAMIN CENAZESİNİ VERSİNLER ARTIK’

Yaşananların anlamsızlığına işaret eden Kardeş Çukur, “Ablamın cenazesini versinler artık en azından bir mezarı olsun. Cenazeleri tutarak ne yapmaya çalışıyorlar anlamıyorum?” dedi.