Sur'da 137 gün direnen 17'lik gencin günlüğü

Sur'da kaleme alınan bir günlük, operasyonların bittiği açıklanan tarihten sonra 33 gün boyunca çemberden çıkmaya çalışan henüz 17'sindeki bir gencin yüreğinden süzülenlerin izini taşıyor.

Amed Sur’da 103 gün süren direniş, birçok algıyı ters yüz etti. Sayıca ve donanım olarak karşısındaki güç ile aralarında dağlar kadar fark olan 100 kadar genç, 103 gün süren direnişte tarihe geçti. Özel eğitimli polisler, NATO’nun sayılı ordularından olmakla övünen TSK’nin bordo berelileri ve SAT komandoları ile korucuların ablukaya aldığı ilçede bu bir avuç genç, kısıtlı imkanlarıyla topraklarını, sokaklarını, mahallelerini savundu. Bu direniş birçok haber ve yazı ile anlatıldı. Ancak yasağın ilk gününden sonuna kadar Sur’da kalan 1998 doğumlu Hamza Tunç adlı gencin kaleme aldığı günlük, direnişin başka bir boyutunu ve bu gençlerin inancını gözler önüne seriyor. Operasyonun tamamlandığı açıklanan 10 Mart 2016 tarihinde bir grup arkadaşıyla birlikte çatışmaların yoğun olduğu mahallelerden çıkmaya çalışan Hamza Tunç, gruplara ayrılmalarının ardından 2 arkadaşıyla kurtuluş yolunu aradı.

Hamza Tunç, içinde umudu, inancı, öfkeyi, kararlılığı barındıran günlüğü; çıkmak için uygun bir nokta arayan arkadaşları Cahit ve Hakkı’nın gidişiyle yazmaya koyulmuş. Tabi o sırada çatışmalar sona ermiş, asker ve polisler bir yandan evleri aramaya diğer yandan da evleri yıkmaya koyulmuş, zaman zaman sivillerin evlerine gelip eşyalarını almalarına da izin verilmişti. Hamza Tunç’un öfke, umut, inanç, yoldaşlık, yalnızlık, sevinç içeren günlüğünde yazanlar şöyle:

BİR SES

“Dün gece saat 03.00 civarında Cahit ve Hakkı arkadaşlar çıktılar. Kaldığımız evden belki başka kalacak yer vardır. Beni de almaya gelirler. Belki ikisi de ayrıldı. Ben eminim ki yine bir araya geleceğiz Allah’ın izniyle. Neyse sabah 9 civarında bir şeyler atıştırdıktan sonra bir keşif yapıp yatayım dedim. Üst kata çıktım. Daha önce düşman kullanmıştı. Ortaya bıraktıkları izlerden belliydi. Neyse aşağı kaldığım eve geri döndüm. Bir ses geldi. Kadın sesi. Giderek yaklaşıyordu. Ben de kapının deliğinden baktım ve benim çıktığım üst katın sahibiydi galiba. Tesadüf eve geldi. Bir erkek ve bir kız vardı yanında, gençti. Acele ile üst kattan birkaç eşya alıp çıktılar. Kulak verdim ama bir şey anlayamadım. Neyse hemen ben de yüksek bir yere çıkıp ses dinlemeye başladım. Belki yasak falan kalmıştır, halk içeri girmiştir diye. Ama düşmanın sesinden başka ses yoktu. Uzun dinlemeden sonra yine kaldığım yere geldim.

Saat şu an 12.30 ve etraf şu an sessizken biraz yatacağım. Gerçekten tek başına olunca insanın sıkıntıdan yapabileceği tek şey bu. Bir yerlere geçmek istesem de içinde olduğum durumdan yapamıyorum. Düşmanın ortasında bir yerdeyim. Düşmana gidecek bir ses hem benim hem de 2 arkadaşımın hayatını tehlikeye atabilir.

NE BİR RADYO NE BİR BAĞLANTI

Kepçe sesi çok yakından gelmeye başladı. 2 haftadır bu alçaklar çalışıyor. Bir şeyler yapıyorlar ama ne radyo var ne de dışla bir bağlantımız. Acaba yasak kalkacak mı kalkmayacak mı? 2-3 gün sonra tam 4 ay oluyor. Neredeyse arkadaşlarımızın tamamı şehit oldu. Bazıları enkaz altında kalarak şehit düştü. Ama ne olursa olsun intikamları alınacaktır. Acaba Hakkı yoldaşla Cahit yoldaşın durumları nasıldır? Geceden beri aklımdan çıkmıyorlar. 2 hafta içinde onları çok kızdırdım. İstemedik sesler çıkarıp onları riske attım. Gerçekten bir militan duruşu gösteremedim. Her seferinde uyarmalarına rağmen ben yine de ses çıkarıyordum. İstedikleri kadar kızsınlar, ancak canım onlara feda. Çünkü biz yoldaşız.

TEK BAŞINA TADI YOK

Hakkı arkadaşın dünden yaptığı bulgurdan son kalanı da yedim. Şu an çay içiyorum ama tek başına olunca bir tadı yok. Bu 103 günlük savaş süreci gerçekten büyük bir deneyim oldu benim için. İnsana gün geçtikçe farklı duygular ve anlamlar katıyor. Hava kapalı, ara ara yağmur yağıyor. Keşke akşam da böyle yağsa durmadan. Belki yoldaşlarımla yine bir araya gelirim ya da inşallah bu yağmur onların çıkmasına vesile olur. Çünkü birimizin de olsa buradan çıkıp bu olanları anlatması lazım, gerçeklerin gün yüzüne çıkması gerekiyor.

KÜRT GENÇLERİNİN İRADESİNİ YENEMEZSİNİZ

Dünyanın 3. güçlü ordusu 80 kişiye karşı 3 ayda bütün tekniğini 30 bin kişiyle tankıyla topluyla bütün gücüyle saldırdı ve ne kadar rezil olduğunu belli ettirdi. Tankınla topunla da gelsen Kürt gençlerinin iradesini halkın iradesini yenemezsiniz… Bugün de bitti sayılır, saat 5’e geliyor ve hiçbir ses yok. Hava açılıp kapanıyor. Biraz rüzgarlı. Eğer yağmur yağarsa bir keşfe çıkacağım. Yanımızdaki sokağa gündüz gözüyle baktım. Bir şey yoktu, ses dinledim ses de yoktu. Geliyor ama ara o kadar değil sanırım. Güvenilir bir sokak. Hakkı ve Cahit arkadaş bugün gelirlerse o sokağın durumunu söyleyeceğim. Onlar da onaylarsa o sokaktan bir eve yerleşebiliriz. Ama o sokak caddeye mi çıkıyor yoksa başka bir yere mi onu bilmiyorum. İşte Hakkı arkadaş daha iyi biliyor. Bu alanı ben hiç bilmiyorum. Neyse akşam olsun Allah büyüktür, ne karar vereceğim belli olacak. Muhtemelen bugün çıkmam arkadaşlar gelir diye. Diğer gün de çıkmam, ama 3’üncü gün kesin çıkarım. Yerimi değiştiririm, çünkü düşman hareketliliği var bu mahallede. Evlere yerleşiyorlar yavaş yavaş… Saat şu an 6. Dün gece arkadaşlarım gelir diye umut ettim ama gelmediler. Ama illaki bir şey vardır da gelmediler. Neyse şu an kendime makarna yapıyorum. Adamlar daha da hareketlendiler bugün. Bakalım neler olacak, neler yaşayacağım.

YAĞMUR YAĞARSA

Saat şu an 8.50 ve araç hareketliliği var, nedendir bilmem. Üst kata çıktım 1 gömlek getirdim. Bir de oralara bakındım sigara ya da işe yarayacak bir şeyler bulurum diye. Sigara yoktu ama bir radyo buldum, çok sevindim. Fakat radyo çalışmıyor. Yemeğe başlayacağım. İnşallah yaparım. Şu an camda oturmuşum. Kimi sesler geliyor. Araç sesleri, bağırma sesleri, şimdi de biber gazı kokusu bile geldi. Dışarda olaylar var kesin, ama ses hiç bu kadar yakın gelmemişti. Bakalım izleyen saatler neyi gösterecek, ama akşam kesin çıkacağım. Allah’ın izniyle yağmur yağarsa o bahsettiğim sokağa gideceğim hiç iz yok alçak düşmandan. Sadece torbalardan 10 taneye yakın mevzileri var ama öyle ortaya, sokağa atmışlar.

BARDAKLARINI GÖRÜNCE TUHAF OLDUM

Saat şuan 01.30 çay demledim içiyorum. Şu an çayımı tam doldururken Cahit ve Hakkı arkadaşın bardaklarını da görünce bir tuhaf oldum yine. Ne yapıyorlar acaba? Saat sabah 06.25. Şimdi dünden kalan makarnadan biraz atıştırdım. Çayımı üstüne bıraktım, oturuyorum. Dün çıkacağım demiştim, ama Hakkı ve Cahit yoldaş gelir umuduyla aynı yerimde kaldım. Ama bugün kesin çıkarım, daha da gelmezler diye tahmin ediyorum. Belki de gelirler kim bilir. Hava bugün açık, yağmur yağmayacak birkaç gün galiba. Şu an saat 1 civarları. Kapalı bir bina boşluğu var orada oturuyorum. Hava açık ve güzel. Ses falan dinlerken demin alçak düşman damlara çıktı birden. Anons geçti tüm damlar temiz diye. Durdum, biraz sesleri uzaklaşınca hemen aşağı geri indim. Ne olursa olsun akşam çıkmayı deneyeceğim. Yan mahallede çocuk, kadın sesleri geliyor. Sanki halk var. O mahalleye gitmeyi de deneyebilirim. Düşman birbirine çok yakın. Bir de kepçe çok yakın çalışıyor. Ne yapıyor acaba?

YARIN: Yoksa bu bir işaret mi?