Şevger Gever’in Botan’dan Rojava’ya uzanan yaşamı

Çocuk yaşta Türk devletinin hapishane hayatını ve işkencesini gördü. Yüzünü dağlara çeviren Komutan Şevger Gever, Botan dağları, Rojava, Kobanê ve son olarak Cizre eylem alanlarında öncü bir rol üstlenir.

Kürdistan’ın göğsünde masmavi bir nazar boncuğu gibi parlayan Van Gölü'nün yamacında, 1992 yılında dünyaya gelir Şevger Gever (Erhan Aşkan). Altı çocuklu yurtsever bir ailede, yoğun siyasi tartışmaların içinde büyür. Aşkan ailesi, toprağına olan bağlılıklarından dolayı defalarca devletin baskısına maruz kalır. En sonunda Van’dan Gever’e göç etmek zorunda kalırlar.

Serhad'ın suyundan, toprağından yeşerip, Kürdistan'ın asi kenti Gever'den Rojava’ya, Kobanê’den Botan’ın kalbi Cizre'ye uzanan direnişin korkusuz ismi olur. Ablası kardeşi Şevger Gever’i ajansımız ANF'ye anlattı.

‘BABAM GİBİ ÜSTÜMÜZE TİTRERDİ’

Şevger Gever aramızdaki en zeki, en direngen ve en atılgan çocuktu sözleriyle kardeşini anlatmaya başlayan abla Aşkan, Gever’in ne kadar duyarlı bir çocuk olduğunu şöyle ifadelendirdi: “Gever'e yerleşmemizle birlikte, geçimimizi sağlamamız için babamla çalışır ve onun sırtına aldığı yükü biraz olsun hafifletmek isterdi. Şevger, babam gibi üstümüze titrerdi.”

ŞEVGER PKK SAFLARINA KATILIR

Gever’de yaşadıkları süre boyunca da devlet baskısını sürekli olarak üzerlerinde hissettiklerinden bahseden abla Aşkan, Şevger’in cezaevi ve işkenceye maruz kaldığı günleri şöyle anlattı:

“Ailemizin yurtsever duruşu ve Gever halkının misafirperverliği nefes almamızı sağlamıştı. Tabii bu uzun sürmedi, yine devletin pençesinden kurtulamadık. Şevger büyüdükçe sisteme, faşizme karşı olan nefreti de büyüdü. Bir eylemde taş attığı iddiasıyla henüz 15 yaşındayken gözaltına alındı. Gözaltında işkenceye maruz kalmıştı. Çok korkutmuşlardı onu. Gözaltından çıktıktan sonra bütün zamanını parti çatısı altında, gençlik çalışmalarında geçirirdi. Var olan faşist sistemi hep eleştirir, eksik ve taraflı bulurdu.”

Gençlik çalışmalarını yürüttüğü dönemlerde baskı ve şiddetin arttığını belirten Abla Aşkan, kalbi dağlar için çarpan Şevger’in artık mücadelesini ‘özgür alanlarda’ vermek istediğini aktarıyor. Şevger Gever bir kez daha gözaltına alınır. Bu sefer 4 gün boyunca gözaltında işkence görür. Abla Aşkan, “Bunca şahit olduğu acı ve yaşadıklarından sonra artık asla kalmak istemediğini söylerdi. Kalması için her ne kadar diretsek de kararlı duruşundan vazgeçiremedik. Bir süre sonra PKK saflarına katıldı” diye anlattı.

ŞEVGER YARALANIR AMA MÜCADELEYİ BIRAKMAZ

Özgürlük mücadelesini artık PKK saflarında veren Şevger Gever, girişimci ve kararlı karakterinden dolayı kısa sürede yoldaşları arasından fark edilir ve çok sevilir. 2014 yılında girdiği bir çatışmada bacağından yaralanır. Aldığı yaralar iyileşir iyileşmez yine mücadelesine kaldığı yerden devam eder. Sıra dışı pratikliği, hep öncü duruşu ve çalışmaları onun komutanlığa kadar ilerlemesini sağlar. Şevger, özgürlük mücadelesinde artık bir komutandır.

CUDİ AŞKI, ONU BOTAN'A GÖTÜRÜR

Botan'a karşı olan sevdasındandır ki yüzü hep Botan’a dönüktür. Cudi Dağı’na sıra dışı bir bağlılığı ve hayranlığı vardır. Israrla Botan'da konumlanıp, orada mücadele vermek ister. Botan dağlarında birçok başarılı eylemde yer alır. Üstün başarıları çok konuşulur, çok anlatılır.

BOTAN, ROJAVA, KOBANÊ EYLEM ALANLARINDA YER ALIR

Sınır tanımayan mücadele anlayışıyla Rojava Devrimi zamanı kendisini tutamaz, Rojava'da mücadele etmek ister. İsteği olur. Rojava'da da hep ön saflarda savaşan Şevger, cephede DAİŞ çetelerinin korkulu rüyası olmaya başlar. Çetelerin Kobanê'ye ilk saldırılarından sonra hiç vakit kaybetmeden direk Kobanê direnişinde yerini alır.

Aylarca süren Kobanê direnişinde korkusuzca DAİŞ çetelerine karşı savaşan Şevger, 4 savaşçı arkadaşıyla mücadele verdiği bir binada mahsur kalır ve cephaneleri bitene kadar savaşırlar. O çatışmada kolundan yaralanan Şevger, tedavi olmak için Efrin'e geçer. Yaraları kabuk bağlar bağlamaz yine Kürdistan'ın Botan bölgesine döner.

CİZRE DİRENİŞİNDE BEDİRXAN’IN TORUNLARIYLA OMUZ OMUZA

Şevger Gever’in Botan’a döndüğü zamanlar özyönetimin ilan edilmiştir. Türk devletinin özyönetimlere saldırıları neticesinde Botan'da, Cizre direnişi başlar. Devrimci halk mücadelesiyle başlayan direnişte, Şevger Gever, Şex Sait ve Mir Bedirxan'ın torunlarıyla Cizre'de omuz omuza savaşır. Kısa sürede Cizre'deki serhildan zılgıtları Kürdistan'a yayılır. Özgürlük şarkıları Botan'ın dağlarında, Cizre sokaklarında yankılanmaya başlar.

Devletin bütün imkanlarını seferber ettiği Cizre'de, direnişin öncü ismi Şevger Gever ve yoldaşları, aylarca süren direnişte korkusuzca sonuna kadar savaşırlar. YPS savaşçılarıyla birlikte tarihi direnişi gerçekleştiren Komutan Şevger, devlet güçlerinin üzerinde büyük bir etki bırakmış ve bunu hazmedemeyen JÖH ve PÖH kolluk güçleri sivil halka saldırmaya, şehri tank ve toplarla bombalamaya başlamıştır. Onlarca sivil insan katledilir, binlerce ev yerle bir edilir. Her ne pahasına olursa olsun sonuna kadar kontrolü elden bırakmayıp mücadele veren Şevger, yaralanır. Ağır yaralı olmasına rağmen, bodrum katında bulunan yaralı yoldaşlarını yalnız bırakmaz. Devlet güçlerinin onlarca sivil halkı öldürüp, YPS direnişçisinin bulunduğu bodrumu ateşe vermesiyle birlikte, Komutan Şevger, ‘ya hepimiz buradan çıkarız ya da asla sizi bırakmayacağım’ sözleriyle, yaralı olmasına rağmen son mermisine kadar savaşır. Cizre direnişinin öncü, ölümsüz ismi Şevger Gever, vahşet bodrumunda Mehmet Tunç gibi özgürlük sevdalısı olan onca yoldaşı gibi yaşamını yitirir.

‘GEVER’İN KALBİNE DÖNER’

Malatya Adli Tıp Merkezi'nde aylarca bekletilen Komutan Şevger Gever'in cenazesi, annesinin verdiği DNA testinden sonra otopsi raporlarıyla belirlenir. Ailesi, Meya-Der yöneticileriyle birlikte cenazesini teslim alır. Aralarında Hakkari HDP Milletvekili Abdullah Zeydan'ın da bulunduğu büyük bir kalabalıkla Gever şehitliğinde toprağa verilir.