Demokratik Bölgeler Partisi'nin (DBP) 4. Olağanüstü Kongresi, konukların konuşmalarıyla devam etti.
AKP/Saray çeteleri tarafından katledilen DBP PM Üyesi Sêvê Demir'in annesi Sakine Demir, asker ve korucu ailelerine seslenerek, "Biz bütün acılarımıza rağmen barış istiyoruz, bu kanın durmasını istiyoruz. İnanıyoruz ki anneler el ele verirse bunu başarabilir" dedi. 
Demir, Kürt halkına yönelik saldırılara dikkati çekerek, "Biz her şeye hazırız. Ölüme de zindana da hazırız. İnanıyorum ki Kürt halkı birliğini sağlayarak bu saldırıları boşa çıkartacak. Sonuna kadar direneceğiz" diye konuştu. 

'SAVAŞI SAYIN ÖCALAN DURDURABİLİR'

Anne Demir, öz yönetim direnişinde yaşamını yitirenleri anarak, "Size söz verdik, sizin direnişinizi sürdüreceğiz. Sayın Öcalan bizim önderimiz. Bu savaşı ancak o durdurabilir" dedi.
HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit, kongrede gerekli konuşmalarının yapıldığını, bundan önemli olanın bu sözlerin hayata geçirilmesi olduğunu söyledi.

GÜVEN: HALK 'DÜNYAYI ZEHİR EDERİZ' MESAJI VERDİ

DTK Eş Başkanı Leyla Güven ise Cizîr, Sûr, Silopiya ve Roboski'yi hatırlatarak, Kürt halkının bunları asla unutmayacağını kaydetti. Güven, Mehmet Tunç'un katledilmesinin ardından annesinin sözlerine işaret ederek, "Anneler 'size boyun eğmeyeceğiz, teslim olmayacağız' dediler. Biz de onların takipçiyiz" dedi. 
Güven, "İrademe Dokunma" kampanyası kapsamındaki yaptıkları etkinliklere de değinerek, "Bu etkinlikleri engellemek için bütün savaş güçlerini karşımıza çıkardır. Ama gördük ki halk bütün engellemelere karşı alanlara çıktı ve mesajları çok açıktı: Halk şunu söyledi 'Eğer bir vekilimize dokunursanız, katliamları sürdürürseniz, bu dünyayı size zehir ederiz' dedi. Bu mesaj bizim için esastır" diye konuştu. 

DEMİRTAŞ'TAN BOZDAĞ'A YANIT

Öte yandan, kongrede konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ardından salondan ayrılırken basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın AYM'ye başvurularına ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine Demirtaş, şunları kaydetti: "Adalet Bakanı bakandır ama adaletle, hukukla alakası yoktur. Biz yüksek mahkemeye başvuru yaptık, bırak mahkeme diyeceğini desin. Sana ne, sen bir bakan olarak yargıyla ilgili bir kanaat ya da baskı oluşturacak bir beyanda nasıl bulunabilirsin? Senin yaptığın suç. Buradan kendisine söylüyorum; sana ne! Nereye başvururuz, ne sonuç çıkar; seni ne ilgilendirir! Adalet Bakanı olman mahkemelerin başkanı olduğun anlamına mı geliyor? Hukuktan bir tek sen mi anlıyorsun, Bekir Bozdağ? Sen işine bak. Cezaevlerinde on binlerce insan perişan, yargı iş yapacak binaya bile sahip değil. Sen bakanlık yapacağına mahkemeye talimat veriyorsun."
Demirtaş, şunları da ifade etti: "Saray'daki zat yargıya açıkça talimat veriyor, yargı başkanları da oradan alkışlıyor. Yargıya 'derhal muhalefete gereğini yapsın' talimatı verirken, oradakiler alkışlıyor. Türkiye'de başkanlık sistemi rejimi dedikleri budur. Dikta yönetimidir. Hitler de böyleydi. Bütün devlet bürokrasisi onun önünde el pençe duruyorlardı. Fakat Türkiye'de bunu kabul edecek insan sayısı AKP'nin etrafındaki şakşakçılardan ibarettir."