Şengal’i işgal edenlere tüm insanlık karşı çıkmalıdır

KDP'nin Şengal’e yönelik bu harekatı Êzidîlerin iradesini kırmak ve sindirmek içindir. KDP istiyor ki eskisi gibi kendisi ne istiyorsa Êzidîler ona uysunlar. Êzidîler tarih boyu hep fermanlarla karşılaşmışlar.

3 Mart’ta Mesut Barzani’nin Türkiye'ye ziyaretinde planlanan Şengal işgal harekâtı gerçekleşmiştir. KDP beslediği, silahlandırdığı kontraları Êzidî halkının üzerine sürmüştür. 3 Ağustos 2014 DAİŞ saldırısında peşmergeye direnmeyin talimatı veren KDP, gerilla direnerek DAİŞ'in Şengal'i işgalini önleyince tekrar Şengal'i sahiplenmeye başlamıştır. Şengali DAİŞ'e terk ettiği halde bu alan bize aittir demektedir. Herhalde dünyada bu düzeyde yüzsüzlük az bulunur. Sanki gerilla gelmiş KDP'yi oradan zorla ve haksız yere çıkarmış da şimdi KDP orada hak iddia ediyor! KDP'nin Şengal'de Êzidî halkımıza yaşattığı acıları başka bir siyasi güç yapsaydı bir daha Şengal'den söz etmezdi. 3 Ağustos’ta KDP'nin direnmeden Şengal'i bırakması hangi acıları ortaya çıkardı? Her şeyden önce KDP bunun dökümünü ortaya koysun, sonra Şengal hakkında konuşsun.

Peşmergeler Şengal'i direnmeden bıraktığında gazeteci Berfin Hezıl ‘neden Şengal'i bıraktınız’, ‘nereye gidiyorsunuz’ diye sorduğunda; bir peşmerge ‘kırıldık’ derken, aynı arabadaki başka bir peşmerge ‘cevap vermedik’ diyor. Her halde ‘kırıldık’ sözü doğru değil, çünkü hiç direnmemişler ki kırılsınlar! KDP merkezinin talimatıyla Şengal'i terk etmişlerdi. Akla neden direnmeden terk ettiler, neden Êzidîleri katiller sürüsünün eline terk ettiler sorusu geliyor. Yaygın bir söylentiye göre önceden DAİŞ'le anlaşmışlardır. Şengal IŞİD'e verilecek, DAİŞ de Rojava’da Cizre bölgesini aldığında orasını KDP ye teslim edecek. Bu anlaşmada aracı olan da Türk devletiymiş. Bir değerlendirmeyse, KDP güneyinde oluşacak Sünni Arap devletiyle barışık yaşamak için direnmeden Şengal'i bırakmış. Her halde karşılığında da Rojava Devrimine karşı ortak hareket etme konusunda anlaşmışlar. KDP mutlaka bir pazarlık yaparak Şengal'i DAİŞ'e bırakmıştır. Nitekim daha sonra DAİŞ, KDP'nin verdiği sözlerde durmadığını iddia etmiştir. Hewlêr üzerine yürümeyi de böyle izah etmiştir.

KDP neden direnmedi bu ayrı bir konudur; ancak bu direnmemenin acısını Êzidîler çekmiştir. Êzidîlerin kadın, çocuk, yaşlı, genç nasıl yollara düştüğüne, nasıl perişanlık yaşadığına tüm dünya şahit olmuştur. Êzidî kadınlarının DAİŞ'in elinde köle gibi satılmasının sorumlusu kimdir? Herkes bu sorunun cevabını vermelidir. Hangi Êzidî bunu unutabilir? Bunun Êzidîler üzerinde yarattığı travmayı ve psikolojiyi kim tahmin edebilir? Sanki 73. ferman bir filmde seyredilmiş ve geçmiş gibi yaklaşımlar var. Êzidîleri en fazla inciten durum da budur.

KDP'nin Şengal’e yönelik bu harekatı Êzidîlerin iradesini kırmak ve sindirmek içindir. KDP istiyor ki eskisi gibi kendisi ne istiyorsa Êzidîler ona uysunlar. Êzidîler tarih boyu hep fermanlarla karşılaşmışlar. Kuşkusuz direniş de göstermişlerdir; ancak bir taraftan da çevresindeki güçlerle kavga etmeden onlarla uyumlu halde varlığını sürdürmeye çalışmışlardır. Çünkü 73 ferman az bir şey değildir. Bunun toplumda yarattığı kırılmalar olmuştur. Hep soykırıma uğratıldıklarından güçlüyle kavga etmemeye, belli bir uyum içinde yaşamaya dikkat etmişlerdir. KDP kendisinin sorumlu olduğu 73. fermandan sonra bile bu 73 fermanın Êzidîlerde yarattığı travma ve ürküntüden yararlanmaya çalışıyor. Êzidîler haklı olarak tarih içinde güvercin tedirginliğinde bir ruh hali içerisine girmişlerdir. Çünkü darbenin nereden geleceği belli değildir. Tarihte çok zalimlik, kalleşlik ve haksızlık görmüşlerdir. Tüm Kürtlere düşen görev Êzidîleri içine girdiği bu ruh halinden çıkarıp kendini güvende hissetmesini sağlamak olması gerekirken, KDP 73 fermanı yapanlar gibi hareket edip Êzidîlerin üzerine gitmektedir. Êzidîler baskı ve zorla ürkütülmeye çalışılmaktadır. Öyle ki “PKK ve gerillaya karşı çıkmazsanız Türk devleti gelir başınıza bomba yağdırır” şantajı yapmaktadır. “Bize teslim olmazsanız başınıza her şey gelir” demektedir. Nitekim Şengal’e ağır silahlar ve çeteleri yığmak namlunun ucunu değil ta kendisini göstermektir.

KDP yarattığı korkuyla bazı Êzidîleri de konuşturmaktadır. Bu bile KDP gerçeğini ortaya koymaktadır. KDP ağzıyla konuşmak Êzidîlerin öz savunması, özyönetimi olmasın; Şengal özerk olmasın, biz eskisi gibi KDP egemenliğinde yaşamak istiyoruz demektir. DAİŞ önünden kaçan KDP Şengal'de zorla hâkimiyet kurmayı bir yiğitlik sanıyor. Hem de Kürt düşmanı Türk devletini arkasına alarak! Şu anda KDP'nin hamisi ve dayısı TC olmuş. Bu bile KDP'nin karakterini ve ne rol oynadığını ortaya koyuyor. Tayyip Erdoğan Abdülhamit’in Kürtlere uyguladığı özel savaşı daha geri ve inkârcı biçimde Kürtlere uyguluyor. KDP de uygulanan bu özel savaşın aleti oluyor.

KDP Rojava Kürdistan'ından kaçanların yoksulluğundan yararlanarak onları paralı asker yapmıştır. Rojavalı gençleri örgütleyip, silahlandırıp Rojava Devrimine karşı kullanmak istemiştir. Rojava’dan kaçanları kontra olarak örgütleyip dış güçler eliyle Rojava’ya sokmak istemektedir. Ancak Rojava Devrimi KDP ve ENKS’nin karşı devrimci yaklaşımını bildiğinden bu tür dayatmaları kabul etmemiştir. Anlaşılıyor ki KDP sadece Şengal'e hâkim olmak istemiyor, aynı DAİŞ gibi Şengal üzeri Rojava Devrimine saldırmayı hedefliyor. DAİŞ Şengal'i tümden ele geçirseydi orasını Rojava Devrimine saldırı üssü olarak kullanacaktı. DAİŞ’in başaramadığını şimdi KDP pratikleştirmek istiyor. Hem Şengal'i ele geçirmeyi hem de Şengal üzeri Rojava’ya saldırmayı hedefliyor.

Roj peşmergeleri diye pazarlanmaya çalışılan, Rojava Devrimini boğmak için hazırlanan kontralardır. Bunlar ülke için halk için savaşmamış kişilerdir. Peşmergeler gibi değerleri olan askeri güçler değildir. Bunlara peşmerge isminin verilmesi bile peşmerge isminin lekelenmesidir. Peşmerge ismini en fazla lekeleyen KDP'dir. Şengal'de peşmergelere direnmeyin diyerek peşmergeyi bir fermanın ortağı yapmış, şimdi de Rojava Devrimi düşmanlarının kontralarına peşmerge diyerek şehit düşen peşmergelerin kemiklerini sızlatmaktadır. Bunlar peşmerge değildir, Cahş’tır, tırşikçidir, çorbacıdırlar, kontradırlar. Bir zamanlar Angola’da dışarda eğitilmiş, beslenmiş ve silahlandırılmış kontraların Angola’ya sokulması vardı. Bu kontralara “UNİTA” adı verilmişti. Bunlar da Rojava’nın UNİTA’larıdır. KDP de kendi peşmergelerini Angola’da olduğu gibi Rojava’ya sürmek istemektedir. Bu UNİTA’ların ilk kurbanı da Êzidîler seçilmiştir.

 Bunların Kürtlükle alakası yoktur. Bir amaç için silah kaldırmamışlardır. Rojava’dan kaçmışlardır. İşsiz güçsüz kalınca da paralı asker olmuşlardır. Bunların da hiçbir değeri yoktur. İyi niyetli bir yaklaşımla provokasyon yapmayın, Kürtler arası bir savaş çıkarmayın diyerek zırhlı araçların önüne geçen iki gerillayı ahlaksızca ve vicdansızca katletmişlerdir. O fotoğraf bile o kontralarla gerilla arasındaki farkı ortaya koymaktadır.

KDP'nin kontra çetelerle Şengal’i işgal etmek istemesine Êzidî halkı karşı çıkmıştır. Êzidîlerin özyönetim organları Şengal'in üzerine sürülen bu çetelerin ve ağır silahların derhal geri çekilmesini istemektedir. Êzidîler bu çetelerin işgalini hiçbir biçimde kabul etmeyeceklerdir. Bu çetelere karşı ne pahasına olursa olsun direneceklerdir. Bu dayatmayı kabul etmek Êzidîlerin irade kırılmasını ve zor karşısında sinmesini kabul etmektir. Êzidîler 73 fermandan sonra bunu kabul edemezler. Artık 3 Ağustos öncesini kabul edemezler.

Êzidîlerin önüne 73 fermanın bilinciyle tarihi bir fırsat çıkmıştır. Êzidîler öz savunmalarını bırakamazlar, özyönetimden ve özerklikten vazgeçemezler. Bunu yapmadıklarında kendilerini bıçağın altına yatırmış olurlar, varlıklarını inkâr etmiş olurlar. Özgürlük ve demokrasiler çağında Êzidîler artık eskisi gibi iradesiz yaşamayı kabul edemezler. Başkalarının kendilerini yönetmesini kabul edemezler.

Şengal'de KDP ve çetelerin yarattığı sorun sadece Şengal’deki Êzidîleri ilgilendirmemektedir. Başur, Rojava, Bakur, Ermenistan, Rusya, Avrupa ve dünyanın her yerindeki Êzidîleri ilgilendirmektedir. Êzidîler var mı olacaktır, yok olmayı kabul mü edecektir? Artık var olma öz savunma ve özyönetimle olur, Ezıdxanın özerkliğiyle olur. Bunun tarihsel koşulları oluşmuştur. Êzidîlerin özerkliğine KDP ve Türkiye dışında karşı çıkacak kimse bulunamaz. Farklı bir inanç olan mazlum Êzidî halkının özerkliğini biraz vicdanı olan herkes kabul eder. İnsan olan hiç kimse Êzidîlerin özerkliğini reddetmez. Hele 73 ferman yaşandıktan sonra! 73 ferman Ezıdxanın özerkliğinin temel meşruiyet argümanıdır.

Êzidxan özerk olsaydı Êzidîler kesinlikle 73. fermanı yaşamazdı. 12 gerilla Şengal'e DAİŞ’i sokmadıysa, binlerce Êzidî genç fedaice savaşarak DAİŞ’in Şengal'e girmesine izin vermezdi. Çünkü Şengal Êzidîleri var eden topraklardır. Êzidîler kendilerini var eden toprakları direnmeden bırakmazlardı. Zaten biraz direndiklerinde kendilerine sahip çıkan çok olurdu. Ama KDP DAİŞ’i görür görmez Şengal’i terk etmiştir.

Şu anda Êzidîlerin ve Êzidî dostlarının tek isteği olmalıdır. Şengal’e giren çeteler derhal orayı terk etmelidir. İşgalcilerin varlığı kabul edilemez. Onlar işgalcidir ve oradan çıkarılması gerekir. Ya kendileri çıkar giderler ya da oradan çıkarılırlar. Çünkü onların varlığını kabul etmek Êzidîler için ölümdür.

Êzidîler artık öz savunmasız, özyönetimsiz yaşayamazlar. Tüm Êzidîler, tüm Kürtler, tüm demokrasi güçleri, tüm insan hakları örgütleri, dünyadaki her siyasi güç Êzidîlerin özerkliği için çalışmalı ve Ezıdiler'den oluşan özyönetim organlarına sahip çıkmalıdır. Şu anda tüm insanlığa düşen görev budur. Êzidîlerin özerkliği tüm insanlığın güvencesinde olmalıdır.