‘Şengal halkının gönlünde yer edinmeyen kimse burada yaşayamaz’

Şengal'de gazetecilik yapan Sara Xwinda, "Anneler, kucaklarındaki çocukları yollarda kaybetmiş, yaşlı insanlar takatsizlikten dolayı yolda düşüp yaşamını yitirmişti" diyerek, gerillanın Şengal’deki varlığının da olmazsa olmaz olarak değerlendirdi.

DAİŞ çetelerinin Şengal’e saldırdığı ilk gün yola çıkan gerilla grupları arasında Kürt basın emekçileri de yer alıyordu. İlk günden itibaren yaşanan gelişmeleri anı anına kaydeden, fotoğraflayan, görüntüsünü çekenler arasında YJA STAR basın çalışanı Sara Xwinda da yer alıyordu. Xwinda, ilk günden itibaren yaşadıklarını ANF’ye anlattı.

“Anneler, kucaklarındaki çocukları yollarda kaybetmiş, yaşlı insanlar takatsizlikten dolayı yolda düşüp yaşamını yitirmişti. Tüm bunların yanında küçücük çocukların yol kenarlarında cansız bedenleri ile asfalta yapışan ayak derileri belleğimde mıh gibi çakılıp kalmıştı” diyen Xwinda, gerillanın Şengal’deki varlığının da olmazsa olmaz olarak değerlendirdi.

Şengal dağlarını bir de sizden dinlemek istiyoruz. Şengal’e nasıl geldiniz, nelerle karşılaştınız?

Şengal dağlarına DAİŞ çetelerinin saldırısından sonra ilk gelen HPG ve YJA STAR gerillalarının yanındaydık. Şengal’e katliam sonrasında geldiğimiz için büyük toplumsal bir olayla karşılaştık. İnsanlar can havliyle kendilerini dağlara vurmuştu. İlk geldiğimizde Şengal dağı köyleri bile boşalmıştı. Halk bizi gördükten sonra dağ köyündeki evlerine dönebilmişlerdi.

‘KATLİMAMA SEBEP OLAN GÜÇ ŞİMDİ ŞENGAL’DE BAYRAK SALLAMAYA ÇALIŞIYOR’

Çok büyük insani bir dram yaşanmıştı. Anneler, kucaklarındaki çocukları yollarda kaybetmiş, yaşlı insanlar takatsizlikten dolayı yolda düşüp yaşamını yitirmişti. Tüm bunların yanında küçücük çocukların yol kenarlarında cansız bedenleri ile asfalta yapışan ayak derileri belleğimde mıh gibi çakılıp kalmıştı. 21. yüzyılda tüm dünyanın gözleri önünde bir halk ölüme terk edilmişti. Buna sebep olan da bu halkın can ve mal güvenliğini sağlayacağının güvencesini veren KDP idi. Şimdi Şengal’de 15 aylık HPG-YBŞ direnişinden sonra KDP gelip ortalıkta bayraklarını asıyor. Ben insan olarak KDP’nin yaptığından utanıyorum. Onlar siyasi ahlaktan yoksun oldukları için bence utanmadan Şengal’de duruyorlar. Oysa KDP bu katliamın sorumlusudur ve bu halka bir özür borcu var.

‘BİZİ KORUYAN BİR GÜÇ VARDIR’

Alana ilk geldiğimiz günlerde DAİŞ çetelerinin yakınında ve tehdidi altında bulunan yerlerde kaçamayacak durumda olan yaşlı kadın ve erkekleri HPG gerillaları sırtlarına alarak Çilmêra’nın olduğu yere çıkarttıklarına tanık olduk.

Kersê diye bir köy var. Sununê’den gelirken Şengal dağının girişindeki bir köydür. Halk köyü boşaltarak, tepelere gitmişti. Gerillalar köye geldikten sonra halk köye evlerine dönebildi. Özellikle gerillalar arasında kadın gerillalarının oluşu halka oldukça moral ve güven vermişti. Halk şunu söylüyordu, bizi binlerce peşmerge ile KDP koruyamadı. Ama artık bizi koruyacak bir güç vardır.

‘MÜCADELE ŞENGAL’DE HALKIN DİLİ, GÖZÜ OLDU’

Halk oldukça güvensiz bir konuma düşürülmüştü, halkın ilk yaklaşımı nasıldı?

Peşmerge gerçeği ortadaydı. Şengal’i koruyacağının sözünü veren peşmerge halkı DAİŞ çetelerinin eline bırakarak kaçmıştı. Gerillayı fazla bilmedikleri için ilk başta mesafeli yaklaşmışlardı. Ancak gerillanın fedakarlığını ve DAİŞ çetelerine karşı kararlı, fedaice duruşunu gördükten sonra Şengal halkı gerillayı kendisinden bir parça görerek sahiplendi ve güç verdi.

Gençler gerillayı gördükten sonra hızla direniş saflarına katılmaya başladı. Eli silah tutabilenler savunmada yer aldı. İlk başlarda genç kadınların katılımı oldukça azdı. Bu halk güvenini yitirmişti. Ama gerillanın kararlı ve fedakarlığını gördükten sonra güvenmeye başladı. Gençlerin katılımı bu güvenin göstergesidir. YPJ Şengal saflarına ilk etapta bir genç kadın girmişti. Ama şimdi YPJ Şengal kadın savaşçıları ordulaşmaya gidiyor. Konferanslarını gerçekleştirerek yeniden örgütlenmeye başladılar. Şimdi meclis ve komün oluşturma dahil kadınlar çok aktif bir şekilde yönetim ve günlük yaşamın içinde yer alıyorlar.

‘GERİLLA ÇETELERDEN EL KOYDUĞU ERZAKI ŞENGAL HALKINA GETİRİYORDU’

Şengal işgal edildikten sonra ilk gelen grupların içinde oldun. Tanık olduğun onca olayı dünya kamuoyuna aktarırken neler hissettin?

DAİŞ çetelerinin Şengal’de yaptıklarını tamamen yansıtamadık bu bir özeleştiri konusudur. Şengal’de bir insanlık trajedisi yaşandı. Görmek ve anlatmak arasında çok fark vardır. Acısı fazla, direnişi büyük tarihi bir süreci geride bıraktık. Bunu yansıtma arayışlarımız oldu. Ama imkan ve koşullarımız o şansı vermedi. Böyle bir olayı daha önce yaşamadığımız için işin mesleki yanı bir tarafta kaldı, daha çok insani ve duygusal yönlerimiz öne çıktı. Bizim ideolojimiz bize insani özellikler öğretti. Bu coğrafyada çalışacaksın ve sadece mesleki olaya baksan, ruhunu yitirmişsin demektir.

Peşmergeler Şengal’den kaçtıktan sonra HPG, YJA-STAR ve YPG güçleri büyük bir katliamın gelişmeden dağa ulaşarak halkı korumaya aldı ve açtığı koridor ile de Rojava’ya taşıdı. Bu süreç içinde gerillalar kendileri en ön mevzilerde savaşarak onlarca, yüzlerce şehit verdiler.

KDP’nin binlerce peşmerge ile yapamadığını ilk etapta 6 gerilla yapmış ve büyük bir katliamın önünü almış oldu. Daha sonra gerillanın kahramanca duruşunu görünce de KDP düşkünlük psikolojisine kapıldı, kaldıramadı, komplo ve karalama kampanyalarını yürüttü.

Bir kadın gazeteci olarak Şengal’deki gördüklerin karşısında hangi refleksiniz ön plana çıktı?

Şimdi böyle bir ortamda bir kadın gazeteci olarak mesleğin öne çıkmasını düşünemezsin. Ölmekte olan bir çocuğu önce hayatta tutman lazım sonra haber değeri olur. İkisi de aynı diyemem tabi ki duygusal yön daha ağır bastı.

Gerilla güçleri Şengal’e ulaştıktan sonra halktan bir parça oldu. Örneğin halkın erzakı yoktu, gerilla halka erzak çıkarmak için çetelerin konumlandığı köylerden gizlice el koyarak, Şengal dağındaki halka getiriyordu.

Kadın arkadaşlar çocuklara çorap yapmak için kendi çoraplarını küçültüyor, dikiyorlardı. Yine elbise sıkıntısı olduğu için büyük elbiseleri kesip elleri ile çocuklar için dikiyorlardı. Bu yaklaşımlar insanları çok etkiliyordu. Halk böyle bir güç ile KDP’nin yaklaşımlarının kıyaslamasını yapıyordu. Tüm bu olaylara tanıklık ettik. Yeri zamanı geldikçe işte bu yarım bıraktığımız çalışmaları tamamlaya çalışıyoruz.

3 Ağustos ihanetinden sonra 15 ay boyunca HPG ve YBŞ’nin verdiği direniş mücadelesine de tanıklık ettiniz. Bu süreç içinde çok şey söylendi ama o süreci bir de sizden dinlesek?

Koridor açılıp gerillalar Şengal’e ulaştıktan, ilk katliamın şoku atlatıldıktan sonra halkın yaşam sorunları baş göstermişti. Erzak, yakıt vb. sorunlar oluştu. Şengal’deki çetelere karşı ilk hamle ile eski Şengal’in bir kısmı çetelerden temizlendi. Tabii bir yıla yakın burada şiddetli çatışmalar yaşandı. Bu 11 aylık süreci sürekli takip ettik. Gerilla güçleri erzak ve cephanelerini tepelerden özellikle Şilobare tarafından şehir içine sırtlayarak taşıdı. Aynı zamanda halkın ihtiyaçlarını karşılamak için şehirden dağa sırtla eşya malzeme taşıyorlardı.

8 Ekim’de başlayan Şengal’i özgürleştirme hamlesi çok tartışıldı, KDP kendisine mal etmeye çalıştı. İçindeydin bir de sizden dinleyelim nasıl başladı, kimler aktif şekilde rol aldı?

Gerilla koridor açıp Şengal halkını katliamdan kurtardıktan sonra KDP peşmergeleri geri geldi. HPG ve YBŞ mevzilerinin gerisinde durdular ve sürekli hamleyi ertelenmeye neden oldular. Sadece çetelere karşı güç büyüsün diye aslında alana girmeleri olmuştu. Ama öyle çetelere yönelik bir direnişleri olmadı.

8 Ekim’de HPG ve YBŞ, hamle başlattıktan 3-4 saat sonra Şengal’e girdi. Peşmerge Şengal’e girdiği zaman HPG ve YBŞ şehrin en stratejik yerlerini çetelerden almıştı. Şengal merkezine peşmerge, girdi ama asıl çatışmaların olduğu Şilobarê tarafına gitmedi. KDP Şengal hamlesinde sadece siyasi rant yapabileceği yerlere girmeye çalıştı.

Şimdi şehir merkezinde bayraklarını da asmışlar. İşin aslına baktığımızda KDP, 3 Ağustos’ta kaybettiği itibari bu şekilde siyasi kazanımlarla temize çıkaramaya çalıştı. Ama buradaki halk KDP’yi asla unutmuyor. Halk kabullenemiyor, “neden DAİŞ çeteleri ile yüz yüze bıraktın bizi” diye soruyor.

Şengal özgürlüğüne kavuştu, ancak şimdiki durum nedir?

Şengal’in tamamen özgürleşmesi için etraftaki köy ve şehirlerdeki çetelerin de temizlenmesi gerekir. Şu an kış koşulları var halk dağlarda, çadırlarda yaşıyor. Şehir merkezinde alt yapı sorunları var ve bunu bölge hükümeti ve Irak hükümeti bu sorunları tamamlaması lazım.

KDP ise eskiden olduğu gibi halk üzerinde egemenlik arayışı devam ediyor. Dihok gibi yerlere gidip gelişte kendisine yakın olmayanları sorguladığı işkence yapıyor. Ondan dolayı halkı içten içe illegal yollarla korku ile sindirmek ve susturmak istiyor.

Tüm bu sorunlar devam ediyor, peki halk nasıl bir şey istiyor?

Bu soruyu birçok kişiye sorduk. Halk yaşanan katliamın gerçek nedeninin, öz savunma ve öz yönetimin olmamasından kaynaklandığını söylüyor. KDP koruyacağım demişti ama tehlike kapıya dayandığında halkı çetelerin eline bırakıp kaçtılar. Bir daha böyle bir şeyi yaşamak istemiyorlar. Hele hele KDP’yi asla Şengal’de istemiyorlar. Bazıları KDP Şengal’de kalsa Şengal’e dönmeyeceklerini söylüyorlar. Halk kendi öz yönetimini, öz savunasını istiyorlar.

Bir kadın gazeteci olarak Şengal’de bulunmak nasıl bir duygu?

Mezopotamya’nın kadim halklarından biri olan Êzîdî diyarında bulunmak çok farklı bir duygu elbette. Hele hele yaşanan tarihi anlara tanıklık etmek elbette bir şanstır. Birçok gazetecinin olmak isteyip de ulaşamadığı tarihi mekan ve kahramanlarla birlikte olmak apayrı bir duygu.

YJA STAR basın çalışanları olarak, bir gününüz nasıl geçiyor?

Çalışmaları her gün planlayarak güne başlıyoruz. O gün gündemde ne var, onu da içine alan bir şekilde, halkın içine kampları dolaşıyoruz. Şengal merkeze iniyoruz. HPG ve YBŞ savaşçılarının olduğu alanları takip ediyoruz. Bir de cephe var cepheye gidiyoruz. Yaptığımız çalışmaları tamamlayarak gerekli yerlere gönderiyoruz.

Toplam üç kişiyiz. Burada yaşananları günlük olarak yazıya döküyorum. Ayrıca buradaki savaşçıların sesinden aldıklarım var onları yazıya dökmek istiyorum.

Şengal’de yazılmayan ne var, yaşananların unutulmaması ne yapılması gerekir?

Öncelikle Şengal’de yaşayan halkın bu katliamı unutmaması gerekiyor. Kürtlerde sözlü tarih var. Bu Êzîdî toplumunda da yaygındır. İkincisi gazeteci, aydın ve yazarların bu tarihi anı belgelemeleri gerekir. Bu halkı tanıyıp, savaşçıları dinleyip yazıya dökmeleri gerekiyor.