Şehit Faruk Akademisi'nde birlikte yaşam inşa ediliyor

Demokratik Özerk Yönetimin akademilerinden olan Şehit Faruk Akademisi, Şeddadê Şehitleri Eğitim Devresine devam ediyor.

Tamamına yakını Araplardan oluşan akademi bileşenlerini tanımak ve eğitimlerini yerinde görmek için, sabahın erken saatlerinde Serêkanîyê’den yola çıkıyoruz. 
Akademilerden sorumlu ve ders verecek olan Cahit Hesen, yol boyuca hem akademi hem de koordinesinde yer aldığı Arap Halkı İle Dayanışma Komitesi hakkında konuşuyor. 
Akademi sahasına sabahın erken saatlerinde varıyor, kahvaltımızı serin ağaç gölgesinde yapıyoruz. 

FURKAN’IN EVİ AKADEMİYE ÇEVRİLMİŞ

Ziyaretimiz, Hesekê’de çetelerin bir düğüne saldırarak 35 kişiyi katlettikten sonraki zamana denk gelmişti. Katliama rağmen rağmen Hesekê halkı ve Hesekê’ye gelmeye çalışanların yollarda oluşturduğu hareketlilik, yaşamın devam ettiğini gösteriyor. Son iki yıl içerisinde Hesekê şehri defalarca rejim güçlerinin provokasyon ve saldırılarını yaşadı. Yine 2015'te Newroz etkinliğine bir saldırı oldu, takiben DAİŞ çetelerinin 25 Haziran 2015'te işgal etmesi, rejimin şehri teslim etmesi ve ardından 16 Ağustos 2016'da rejim güçlerin tank top ve uçaklarla saldırdığı Hesekê’de onlarca insan yaşamanı yitirdi. 4 Ekim gecesi çetelerin bir düğüne yaptığı saldırı, Hesekê halkının yaşadığı acı ve gözyaşlarını artırdı. Tüm bu saldırı ve katliamlara rağmen rağmen Hesekê halkı Kürdü, Arabı, Asuri-Suryani ve Keldani halkları ile birliğini koruyarak her zaman acılardan ortak yaşamını güçlendirerek çıkmasını bildi. 
Sabahın erken saatlerinde yaptığımız bu yolculukta bir yandan son iki yıllık süre içerisinde Hesekê’ye dair hafızamı tazelerken köylünün, emekçinin yollardaki hareketini izliyor, diğer yandan da Cahit Hasen’in anlatıklarını dinliyorum. Cahit Hesen Arap halkından insanların eğitim aldığı Şehit Faruk Akedemisi'ne ilişkin şunları söyledi:
"Şehit Faruk yoldaş aslen Hesekê doğumlu ve Êzidî asıllıdır. Kürt Özgürlük Hareketi'ne katılarak uzun yıllar bir PKK gerillası olarak sömürgeciliğe karşı mücadele etti. Birçok yoldaşımız gibi Faruk yoldaş da Güney Kürdistan’da KDP ihaneti sonucu yaşamını yitirdi. Biz Arap halkından insanlar eğitim görmek için akademide yerini ararken, Faruk arkadaşın ailesi eğitim için doğup büyüdüğü evi bağışladı. Faruk arkadaş halkların kardeşliği ve birlikteliğinin Önder Apo’nun çizgisiyle mümkün olduğuna inanan biriydi. Anısını akademide yaşatarak, halkların özgür geleceğini inşası için kullanmak çok anlamlıdır.”
Akademi sahasına ulaştığımızda, halkların birlik ve özgürlüğüne hizmet etsin diye bağışlanan yerde halen restorasyon çalışmalarının devam ettiğini görüyoruz.  

EL EZZAM AKADEMİDE EĞİTİM VERİYOR

Bizleri kapıda karşılayan akademi okuyanlarını selamladıktan sonra bahçedeki ağaç gölgesinde kahvaltı yapıyoruz. İlk ders arasından sonra Cizirê Kantonu Yürütme Meclisi Eş Başkan Yardımcısı Hüseyin El Ezzam, akademiyi ziyarete geliyor. Birkaç gün önce çalıştay üzerine El Ezzam ile yaptığımız sohbet arasında Arap halkına yönelik yürütülen çalışmalardan bahsetmişti. Şeddadê ve Hol’a su vb. ihtiyaçların karşılandığı, Arap halkına dönük ihtiyaçların karşılandığını anlatırken gözlerinin içi parlamıştı. El Ezzam, akademiye davet edildiğini ve onlarla birlikte yemek yemek istediğini de söylemişti. Ben unutmuş olsam da kendisi unutmamış, Demokratik Özerk Yönetimin bir yöneticisi olarak şimdi Arap halkından insanların eğitim gördüğü akademiye gelmişti. 
İkram edilen kahve içildikten sonra eğitime evam edildi. El Ezzam, TEV-DEM ve Arap Halkı İle Dayanışma Komitesi'nden Cahit Hesen ile divanda yer aldı. El Ezzam, Suriye’nin içinden geçtiği krizli süreçten başlayarak, Demokratik Özerk Yönetim deneyimi ve Rojava Devrimi'nin bölge halklarına kazandırdıklarını anlattı. Özellikle ilan etmeye hazırlandıkları Demokratik Federal Sistem üzerinde duran El Ezzam, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefesinin bölgeyi büyük bir felaketten kurtardığına dikkati çekti. 

ARAP ÖĞRENCİ: ÖCALAN SADECE KÜRT HALK ÖNDERİ DEĞİL

Eğitimdekilerin çoğunun Arap olması nedeniyle eğitim dili de Arapça olarak devam ediyor. El Ezzam, bölge ve Suriye’nin içinde bulunduğu siyasi değerlendirmeyi yaparak, halkların tek umudunun Demokratik Federal Sistem olduğunu anlattı. Öğrenciler, karşılarında bir yöneticiden canlı olarak sistemi dinleme fırsatını buldukları için heyecanlıydı.
İsminin Abdul Musa olduğunu söyleyen Arap öğrenci, bir konuya itirazı olduğunu söyleyerek söz aldı:
"Suriye’de, Irak’ta savaş var, mezhep ve kültürler çatışıyor. Ama bizde, Rojava' da halklar, inançlar ve kültürler bir arada ve barış içinde yaşıyor. En güvenli yer şimdi bizim topraklarımızdır. Bu kendiliğinden değil, Rêber Abdullah Öcalan’ın felsefesi ile oluştu. Onun için Öcalan’ı tek 'Kürt Halk Önderi' olarak tanıtmak yanlıştır. O bizi de kurtardı ve tüm insanlığa umut kapısı araladı. Onun için diyorum ki, Öcalan bir insanlık önderidir. Böyle tanımlanmasını istiyorum."
Arap öğrencinin sözlerine eğitim salonunda bulunanlar da alkışla destek verdi.

'ÖCALAN FELSEFESİ İLE KENDİ KİMLİĞİMİZE KAVUŞUYORUZ'

Aradan sonra günün yemeklerini yapmakla görevli mutfakçıların yanına gidiyorum.  Günün görevlileri Serêkanîyê’den eğitime dahil olmuşlar. Biri Arap, diğeri de Kürt. Fatma ibrahim, Arap halkından ve Serêkanîyê Komünü Meclis Üyesi. Rohani Silo ise Toplumsal Özsavunma güçleri (HPC) Üyesi. 
Fatma İbrahim Kürt, Arap, Süryani-Asuri ve Çeçenlerin birlikte yaşadıklarını, geçmişte rejimin yaratmış olduğu tahribat ve milliyetçiliğin Demokratik Özerk Yönetim ile birlikte aşılmaya başladığını söyledi.
İbrahim, El Azzam’ın akademiyi ziyaretinden duyduğu memnuniyeti de şöyle dile getiriyor: 
"Eskiden biz yöneticilerin yanına bile yaklaşamazdık. Yöneticilerimiz bizlerden birileridir, onun için yaşamımızın tümünde yer alıyorlar. Bizle yemek yiyor, ortak sorunları çözmeye çalışıyor, eleştiri ve önerilerimizi alıyorlar. Eskiden değil eleştirmek, bir yönetimin bölgesine bile laf etmek büyük bedel gerekirdi. Bundan daha güzel ne olabilir..."
İbrahim, Öcalan'ın Arap kadınlar için de büyük anlam ifade ettiğini vurgulayarak, şunları belirtti: "Ben hem komün, meclis çalışmalarındayım, hem de eğitime gelmişim. Bu cesaret ve güveni veren Rebêr Abdullah Öcalan’ın felsefesidir. Bizim toplumda halen kadın toplumsal değer yargılarından dolayı ürkek yaklaşıyor. Ama biz halklarımızı ortak yaşam konusunda bilinçlendirdikçe kadın da kendi kimliğine kavuşuyor. Rêber Apo felsefesinin özgürlükçü ve eşitlikçi yaklaşımı bizlere büyük bir cesaret ve güven veriyor. Eskiden evden çıkamıyorduk, şimdi devrim mücadelesini veriyoruz. Herkesin bu gerçeği görmesi ve buna göre katılım sağlamasını bekliyoruz.”
Akademide eğitim gören ve günlük mutfak görevlisi olan Ronahi Silo da ise HPC üniformasını göstererek, “Biz kendi toplumumuzu da savunmakla görevliyiz. Kendimizi daha fazla geliştirmek ve toplumun inşa çalışmalarında yer almak için akademiye geldim” dedi.

'AKADEMİ BİZDE ÇOK ŞEYİ DEĞİŞTİRDİ'

Yemekten sonra çayları içerken, oturduğumuz ağaç gölgesinde yerel kıyafeti ve kafasındaki kefiyesi ile Mustafa ile tanışıyoruz. Akademide eğitim görenlerin her birinin birbirinden ilginç hayat hikayeleri var. Mustafa'nın da öyle. Mustafa Şeddadê’den eğitime gelmiş. Kendisi şu an halka un ve ihtiyaç dağıtan kurumda çalışıyor. Ben yarım Arapça, o yarım Kürtçe ile anlaşmaya çalışsak da asıl kurtarıcımız El Ezzam ile birlikte gelen Kani adlı güvenlik görevlisi oluyor. Eşi Kürt olan Mustafa, Kürtçe öğrenmediğinden yakınıyor. Bir kızının bundan önceki devrede eğitim gördüğünü ve diğer kızıyla bu devreye geldiğini söyleyen Mustafa, şunları söylüyor:
"Daha önce küçük bir dünyamız vardı. Çetelerin zulmü altında çok kötü günler yaşadık. Hesekê ve Hol özgürleştiğinde ne zaman YPG ve QSD gelip bizi bu insanlık dışı yaratıklardan kurtacak, diye bekliyorduk. Şimdi ne rejimin tekçi, milliyetçi ne de DAİŞ çetelerinin kara ve vahşi dünyası var. Kürt, Arap ve diğer halklarla ortak ve huzur içinde yaşıyoruz. Daha önce bizde çok şey öldürülmüştü. Eğitim ile birlikte zihnimiz yeni yeni çalışmaya başlıyor.” 
Akademi eğitiminin kendilerinde çok şey değiştirdiğini anlatan Mustafa, eğitimde gördükleri demokratik ulus, birlikte yaşam, kültür ve ahlak ve tarih gibi derslerden memnun olduğunu belirtiyor. Mustafa, “Çalışmalar geliştikçe insanlarımızın birlikte yaşamı ve güveni daha fazla gelişiyor. Ben şimdi eğitime gelmeleri için 8 kişiyi örgütledim. Benden sonra onlar eğitime gelecek" diye ekledi.

ÇETELERİN ŞEDDADÊ’DE YAPTIKLARINI ANLATTI

Çetelerin işgalinden birkaç aydır kurtarılan Şeddadê’den eğitime gelen birini görünce, sohbetin konusu ister istemez Şeddadê oluyor. Şedadê halkının çetelerden çok şey çektiğini söylerken Mustafa’nın gözleri doluyor. Kardeşinin devlette memur olduğu için çeteler tarafından şehrin 5 kilometre dışında vurulduğunu ve cenazesinin bile alınmasına izin verilmediğini anlatıyor. 
"Çeteler bu memleketi sadece bozmaya, talan etmeye gelmişti. Onlar için insan öldürmek, cezalandırmak sıradan bir şeydi. Çünkü bunlarda ne din ne ahlak ne de insanlık vardı. Şeddadê ve yöresinde kendi uygulamalarına ters gördükleri 40’tan fazla suçsuz insanı katlettiler. Yörede bulunan 10-12 civarında okulu çocuklar okumasın diye dinamitlerle patlattılar. Düşünsene, dindar olan ve İslam gerçeğini halka anlatan insanların bile kafalarını kestiler. İhtiyaçlarını karşılamak için arabası ile mazot, yada un getirenleri bile vurdular.
Bu insanlık düşmanı çeteler ibretlik olsun diye zorla insanları şehir meydanında toplayıp, insanların kafalarını kesmeyi, cezalandırmak için ellerini kesmeyi izletiyordu. Bu şekilde insanların gözlerini korkutup teslim almak istiyorlardı. 
Kadınlara yaklaşımları tam bir sapkıncaydı. Hastalanan Kadın ve çocukların bile Hesekê’ye gelmesine izin vermiyorlardı.  Kendi yaptıkları o kadar vahşi olmasına rağmen Hesekê’yi ‘küfür yeri' olarak tanıtıyorlardı. Amcamın kızı siyah elbise giymedi diye 1 ay hapse attılar. Onu salıvermeleri için işten geldiğim gibi aile defterini götürüp vermek istedim. Ayağım kirli yanlarına girdim diye beni de 8 gün tuttular. Üzerimde uçaklar dolaşıyordu, onlar bana zorla Kur'an okutuyorlardı. Çok korktum ama yapacak bir şey yoktu, kaçmaya çalışsam kellemi uçururlardı. Tüm bu kirli uygulama ve vahşetlerini görüp tepki duyanları, 'YPG gelecek' diyenleri cezalandırıyorlardı. Onlar bu şekilde gerçeği örtebileceklerini düşünüyordu. Ama Tanrı'ya şükür, YPG ile QSD geldi ve bizi bu zulümden kurtardı. Şimdi halklar olarak yeni bir yaşamı birlikte inşa ediyoruz. En büyük başarımız da bu birlikteliğimiz olacak. QSD'nin Şeddadê hamlesini başlatacağının haberlerini duyup heyecanlanıyorduk. Tanker ile su taşıyan şoför bir gün gelip, ‘YPG Şeddadê’yi sardı' dediğinde sevincimizden yerimizde duramadık."

DEREZORLU KADIN DA AKADEMİDE

Mustafa ile sohbetimizi bitirip gitmeye hazırlandığımızda, şimdi çetelerin işgali altında olan Derezorlu Menal Hac Haci adlı kadın ile tanışıyoruz. Menal ismini duyunca, "Akademideki birkaç Kürtten mi" diye soruyorum. Kendisinin Arap olduğunu, Derezor’da çatışmalar başladığında Cizirê’ye geldiğini ve 6 yıldır burada yaşadığını anlattı. Menal adlı Arap kadın “Eşim ile birlikte gelmek istedim, ama Akademi Yönetimi eşimi bir sonraki devreye bıraktı” dedi.
Artık gitme vakti gelmişti. Güneş, Hesekê semalarında artık yerini gölgeye bırakıyordu.
 

...