Roboski'yi FETÖ yaptı da, Erdoğan'ın bu açıklamaları ne olacak!

AKP/Saray rejimi, 34 insanın Türk savaş uçakları tarafından katledildiği Roboski'de sorumlunun FETÖ olduğunu öne sürse de, Erdoğan, katliamın arkasında sonuna kadar durmuş, Genelkurmay Başkanı'na teşekkür etmişti.

 AKP yargısı, katliam dosyasını kapattı, AKP'li vekiller de katliam için "Kooordinasyonsuzluk" demekle yetindi.

Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın damadı, Enerji Bakanı Berat Albayrak, dün bir televizyon kanalında katıldığı programda, "Uludere konusunun tekrar gündeme geleceğini düşünüyorum" dedi. Ardından Star gazetesi bugünkü manşetinde, "Uludere haini Fetöcü çıktı" manşetini attı. 

Roboski'de 34 köylünün Türk ordusunun savaş uçakları ile katledilmesi emrini veren komutan Fethullah Gülen örgütü ile bağlantılı olsa bile, bu, hükümetin katliamdaki siyasi sorumluluğunu ortadan kaldırır mı?

O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katliamın arkasında duran açıklamaları, AKP'nin de siyasi sorumluluğunu gözler önüne sürüyor. 

TÜRK BASINI 12 SAAT KATLİAMI BİLE GÖRMEDİ

Kürt basını katliamın gerçekleştiğini hemen duyururken, Türk kanalları, katliamın üzerinden 12 saat geçtikten sonra Türk ordusundan yapılan açıklamanın ardından haberi verebildi. Türk ordusunun açıklamasında "Bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alınmıştır" denilmişti.

Erdoğan'dan ise ilk açıklama, cenazelerin defnedilmesi sırasında, 29 Aralık'ta geldi, Erdoğan'ın ilk açıklaması şöyle: "40 kişilik bir grubun olması daha önce Gediktepe ve Hantepe baskınlarında silahların katırlarla taşınmasını hatırlatıyor. O zaman da 'Niye bunlara müdahale edilmemişti' denilmişti."

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de "Uludere bir operasyon kazasıdır" diyerek katliamın arkasında durdu. 

Erdoğan, 30 Aralık'ta katliamı tamamen sahiplendiğini gösterdi ve Genelkurmay Başkanı'na teşekkür etti. Erdoğan, bu sefer de "Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine, bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum" demişti.

'İŞİMİZ VAR, ULUDERE İLE UĞRAŞAMAYIZ' VURGUSU

Erdoğan, Roboski Katliamı'na ilişkin adalet talebinin gündeme getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı da sürekli dile getirdi. 25 Mayıs'ta, katliamı gündemde tutanların "terör örgütü ve uzantıları olduğunu" söyledi.

AKP Genel Merkez Kadın Kolları 3. Olağan Kongresi'nde, 26 Mayıs 2012 tarihinde yaptığı konuşma ise kadınların toplumsal hafızasında yer aldı. Sezaryenle doğuma ve kürtaja karşı olduğunu açıklayan Erdoğan, "Bu ifademe karşı çıkan bazı çevrelere, medya mensuplarına da sesleniyorum. Yatıyorsunuz kalkıyorsunuz Uludere diyorsunuz. Her kürtaj bir Uludere'dir diyorum" dedi. Erdoğan'ın bu açıklaması Türkiye'nin her tarafında binlerce kadını "Kürtaj haktır, Roboski katliam" sloganlarıyla sokağa döktü. 

Erdoğan'ın partisinin 29 Mayıs 2012 tarihli grup toplantısında da gündeminde Roboski vardı. Erdoğan'ın o açıklaması şöyle: "Daha başından beri Uludere ile alakalı olarak, burada bir hatanın olduğunu Genelkurmay Başkanımız da şahsım da ilgili arkadaşlarım da ifade etmemize rağmen hala Başbakan 'hata edilmiştir deseydi'... Dedik ya, daha kaç kere diyeceğiz! Otomata mı bağlayacağız bu işleri! Kusura bakma bizim sürekli olarak sizleri arzularınız istikametinde hareket etmek suretiyle kaybedecek vaktimiz yok, bizim işimiz çok. Biz terörle mücadelede ne kadar kararlıysak, bu mücadeleyi insani ve hukuki hassasiyetlerde sürdürmekte de o kadar kararlıyız. Hiçbir hatayı örtmeyiz. Ama yargısız infaz da yaptırmayız. Bu nedenle soruşturmanın bitmesini beklemek en doğrusudur."

ERDOĞAN'IN BAKANI: ÖZÜR DİLENECEK BİR ŞEY YOK

Erdoğan'ın bu açıklamasından 3 gün önce, 23 Mayıs'ta dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, bombardımanın emrini, “Ankara’da Hava Kuvvetleri’nde görüntüleri analiz eden komutanların verdiğini” söyledi. Şahin, şunları eklemeyi de ihmal etmedi: "Yanlıştan doğru sonuç çıkmaz. Bu vatandaşlarımız kaçakçılık yaparken vurulmuştur. Sağ yakalansalar kaçakçılıktan yargılanacaklardı. Kaçakçılık olayı gölgede kaldı. O bölge KCK’nin kontrolünde olan bir bölgedir. Bölücü terör örgütünün sıktığı kurşun, giydiği giysi ve ayakkabı parayla alınıyor. Bu gençler figüranlardır. Filmin baş aktörleri vardır. BDP bu olayın parçası durumundadır. Kaçakçılık emrini bizzat BDP veriyor. O insanlara kaçak malı veren PKK terör örgütüdür. Kaçakçılığın rantını elde eden KCK terör örgütüdür. Filmin bütününe bakılınca özür dilenecek bir şey yoktur."

KOMİSYON DA 'KATLİAM' DEMEDİ

Meclis'te oluşturulan komisyonun hazırladığı rapor, 27 Mart 2013'te Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nda kabul edildi. Raporda, “Kasıt yok, sivil irade ile yetkililer arasında koordinasyonsuzluk var” denilerek, katliam aklandı.

DAVA ASKERİ YARGIDA KAPATILDI

Katliamın ardından başlatılan soruşturmada Gülyazı Sınır Alay Komutan Vekili Jandarma Albay Hüseyin Onur Güney görevinden alındı. 17 muvazzaf askere de sınır kaçakçılığına göz yumdukları gerekçesiyle görevi ihmalden soruşturma açıldı. İlçe Kaymakamı Naif Yavuz'a saldırdıkları iddiasıyla da "Kasten insan öldürmeye teşebbüs" iddiasıyla beş Roboskili tutuklandı. 

"Taksirle ölüme sebebiyet vermek" suçlamasıyla soruşturmayı yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, görevsizlik kararı vererek, dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderdi. Askeri yargı da katliamın üzerini kapattı.

Askeri Savcılık kararında; "TSK personelinin bahsi geçen TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdiklerini, görevi yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığını" öne sürdü.

Anayasa Mahkemesi de katledilen 34 köylünün ailesinin yaptığı bireysel başvuruyu reddetti.