ANALİZ

QSD ile TSK karşı karşıya geldi; dananın kuyruğu Bab’da kopacak

Rojava’da Kürtleri bekleyen tehlikeler kadar, yaşanan kaosla birlikte gelişme imkanları da söz konusu. Rojava Kürtleri olanakları doğru temelde değerlendirirse, çok önemli askeri, siyasi ve diplomatik başarılar elde edebilirler.

Erdoğan’ın ‘’El Bab’a ineceğiz’’ sözlerine QSD Sözcüsü Telal Silo da "Bab'a kadar gelseler karşı karşıya gelebiliriz" yanıtını vermişti.
Son üç günde Marê ile Efrîn-Bab sınır hattında yaşanan gelişmeler, QSD ile Türkiye’nin cephede karşı karşıya geldiğini gösteriyor. ABD ve Rusya’nın Türkiye’ye yeniden göz yumup yummayacağı merak konusu. Rusya’nın aynı bölgede çete mevzilerine hava saldırısı düzenlemesi, Efrîn-Bab hattında çatışmaların daha da derinleşeceğini, Türkiye’nin bölgede istediği gibi at koşturamayacağını gösteriyor.
Hem Erdoğan’ın hem de Silo’nun Bab’ı neden vurguladıklarına yakından bakmakta fayda var.
Her iki gücün hedefleri bağlamında Bab çok stratejik önemde. Türkiye’nin ‘Fırat’ın batısı’ hassasiyeti, Türkiye’nin işgal ve ilhak planı için ne kadar önemliyse Kürtler açısından da bir o kadar önemli. Aynı durum Bab için de geçerli.

BAB İÇİN TABAN TABANA ZIT HEDEFLER ÇATIŞMA SEBEBİ

Hem Rojava güçleri hem de Türkiye için Bab, taban tabana zıt stratejiler ve hedefler açısından eş değerde önemli. Kürtlerin önünde iki hedef var: Birincisi, DAİŞ ve diğer çete gruplarını bölgeden temizleyerek kantonları birleştirmek. İkincisi ise tanınmak yani statü sahibi olmak!
Türkiye ise birinci hedef olarak kantonların birleşmesini engelleyerek hatta Kürtleri Fırat’ın doğususa sürerek ve orada da sürekli baskı altında tutarak etkisizleştirmek istiyor. İkinci olarak ise Kürtlerin hak sahibi olmalarını (federasyon ya da başka bir biçimde kendilerini yönetme iradelerine sahip olmalarını) engellemek istiyor.
Eğer Türkiye ve desteklediği çeteler Bab’ı alırsa, Efrîn kantonu kuşatılmış olacak.

ULUSLARARASI GÜÇLERİN TÜRKİYE POLİTİKASI KÜRTLERE ZAMAN KAYBETTİRDİ

Bütün veriler, Türkiye her ne kadar Bab vurgusunu öne çıkarsa da "Asıl hedef Bab değil Efrîn’dir, Rojava Devrimi'dir" çıkarsamasına bizi götürüyor.
Türk devletinin asıl hedefinin Efrîn’i kuşatmak ve boğmak olduğunu Kürt güçleri erkenden fark etti. Ancak bu amaç birçok defa vurgulanmasına rağmen engelleme hamlesi, Türkiye’nin Fırat Kalkanı ismiyle başlattığı karşı hamle, fiili işgal ve uluslararası güçlerin bunu tolore etmesi yüzünden gecikti.

QSD HAREKETE GEÇTİ, TÜRKİYE QSD MEVZİLERİNİ BOMBALADI

Bab Askeri Meclisi’nin geçen gün yaptığı çağrı üzerine QSD güçleri Efrîn’den Bab’a doğru harekete geçti. Devrim Güçleri, Şahba bölgesinde DAİŞ’ten bazı köyleri ve stratejik önemdeki barajı almayı başardı.  Öte yandan Marê’yi denetiminde tutan Türkiye’nin desteklediği ÖSO güçleri ile çatışmaların yaşandığı belirtiliyor.
QSD bu hamleyle Efrîn kuşatmasını kırmak için Bab hattından koridar açmak, Minbic ile kontak kurmak istiyor. Türk Hava Kuvvetleri QSD karşısında zorlanan çetelere destek amaçlı hava saldırıları düzenliyor, QSD mevzilerini savaş uçakları ve topçu bataryalarıyla bombalıyor.

QSD-TÜRKİYE ÇATIŞMASI ŞİDDETLENEBİLİR

Türk ordusu, şu ana kadar birçok defa sınır ihlalleri yaparak, YPG kontrol noktalarına taciz atışları yaparak, sınırda sivilleri katlederek Kürtleri ve devrim güçlerini defalarca tahrik etti. Devrim güçleri ise misilleme hakkını saklı tuttuklarını açıklayarak Türk ordusu ile karşı karşıya gelmemeye özen gösterdi. Ancak öyle görünüyor ki, dananın kuyruğu Bab’da koptu ve Türkiye Bab’a inmeye çalıştıkça güçlerin çatışması daha da şiddetlenecek.
Taban tabana zıt hedeflerle ve amaçlarla hareket eden iki güç, karşı karşıya gelmeye başladı. Her ne kadar ABD, ‘’buna izin vermeyeceğiz’’ dese de…

ABD VE RUSYA NE YAPACAK?

Çatışmaların daha da şiddetlenmesi durumunda ABD ve Rusya başta olmak üzere uluslararası güçlerin tutumunun ne olacağı ise şimdilik net değil. Cerablus’ta olduğu gibi Türkiye’ye taviz verilmesi olasılığı gözardı edilemez. Çünkü Kürtler Suriye’de diğer güçlerin yaptığı gibi bir güce yaslanarak alan tutmuyorlar. Bir devrim yapıyorlar. Diğer güçlerin aksine halkların, kültürlerin, inançların ortak ve özgürce yaşayabileceği, kendilerini yönetebilecekleri, kadın özgürlüğüne dayalı bir sistem inşa ediyorlar.
Bu çözüm modeli, ne Esad rejiminin, ne İran’ın, ne Türkiye’nin, ne de ABD’nin amaçları, stratejileri ve Suriye projeleriyle örtüşüyor.
ABD başta olmak üzere batılı güçler DAİŞ ile mücadele konusunda Rojava devrim güçlerini askeri olarak destekliyor ancak devrimin daha fazla güçlenmesi, Suriye’ye çözüm projesini uygulamasını istemiyor.

ROJAVA GÜÇLERİ İÇİN ATILIM ZAMANI

Sonuç olarak, hem Türk devletinin hem de Suriye rejim güçlerinin devrim güçlerini ve etki alanlarını zayıflatmak için saldırmasına uluslararası güçlerin göz yumacağını hesaba katmak gerekiyor.
Rojava’da Kürtleri bekleyen tehlikeler kadar, yaşanan kaosla birlikte gelişme imkanları da söz konusu. Rojava Kürtleri olanakları doğru temelde değerlendirirse, çok önemli askeri, siyasi ve diplomatik başarılar elde edebilirler. Siyasi açıdan bölgenin en güçlü dinamiği olan Kürtler, Rojava Kürdistanı'nda askeri olarak otoritelerini tesis etmekle kalmaz, müzakere masasında güçlü bir aktör olarak yer alarak statülerini elde edebilirler.