PKK: Kürt halkı tarihin en vahşi komplosuna karşı direniyor

PKK Yürütme Komitesi, 15 Şubat uluslararası komployu ‘tarihin en vahşi saldırısı ve Kürt soykırım günü’ olarak tanımladı.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası 15 Şubat komplosu’nun yıldönümüne ilişkin yazılı açıklama yapan PKK Yürütme Komitesi, komplocu güçleri bir kez daha kınadı.

AKP-MHP’nin komployu devam ettirmek istediğini belirten PKK, 16 Nisan’da yapılacak referandumda ‘HAYIR’ın çıkması gerektiğini vurguladı.

PKK Yürütme Komitesi açıklamasında, ‘Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ve şahsında Kürt halkına yöneltilen 15 Şubat 1999 uluslararası komplosunun ve komploya karşı büyük özgürlük mücadelesinin on dokuzuncu yılına giriyoruz. Tarihin en vahşi ve insanlık dışı saldırılarından olan ve “Kürt soykırım günü” olarak tanımlanan söz konusu komployu şiddetle lanetliyoruz.’’ denildi.

‘BAŞARI SÖZÜ VERİYORUZ’

Abdullah Öcalan’ın tam on sekiz yıldır İmralı işkence ve ağır tecrit sistemine karşı tarihin en büyük özgür insan direnişini yürütüyor ve tüm ezilenlere kurtuluş yolunu gösterdiğini belirten PKK açıklamasında şu ifadeler yer aldı: Bu özgürlükçü duruşu ve kahramanca direnişi selamlıyoruz. Komploya karşı mücadelede Önder Abdullah Öcalan etrafında ateş çemberi oluşturarak “Güneşimizi Karartamazsınız” şiarıyla Önder Apo’yu ve Kürt özgürlüğünü savunan kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz. Komploya karşı mücadelenin on dokuzuncu yılında amaç ve özlemlerini başarma sözümüzü bir kez daha yineliyoruz.

Bilindiği gibi, küresel kapitalist modernite güçleri tarafından 9 Ekim 1998’de başlatılan ve 15 Şubat 1999’da korsanca bir kaçırma eylemine dönüşen uluslararası komplo Önder Abdullah Öcalan’ın imhasını, bu temelde Kürdistan Özgürlük Hareketinin tasfiyesini ve bunlara dayanarak da Kürt soykırımını tamamlamayı hedeflemişti. On sekiz yıl sonra geriye dönüp baktığımızda söz konusu bu amacın gerçekleşmediğini, uluslararası komplonun boşa çıkartılıp başarısız kaldığını görüyoruz. Geçen on sekiz yıllık süre içerisinde uluslararası komplonun onlarca saldırı planı boşa çıkartılmış bulunuyor. Önder Apo, Özgürlük Hareketimiz ve Yurtsever Halkımız birbirine kenetlenerek, komploya karşı mücadelenin doğru yol ve yöntemlerini bulup yiğitçe direnerek, tarihin bu en vahşi, insanlık ve özgürlük düşmanı saldırısını başarısız kılmış bulunuyor.’’

ÖCALAN EZİLENLERE KURTULUŞ YOLUNU GÖSTERİYOR

PKK Yürütme Komitesi açıklamasının devamında, Öcalan’ın İmralı’daki direnişine ilişkin şu değerlendirmeler yapıldı:

Geriye dönüp geçen bu on sekiz yıla baktığımızda, Önder Abdullah Öcalan’ın büyük özgürlük direnişi içinde Üçüncü Önderliksel Doğuşu gerçekleştirdiğini, geliştirdiği Savunmalarla başta kadınlar olmak üzere tüm ezilenlere özgürlüğün ve kurtuluşun yolunu gösterir düzeye ulaştığını görüyoruz. Yine başta kadınlar olmak üzere Kürt halkının ve tüm ezilenlerin Önder Apo etrafında kenetlendiğini ve bu temelde tarihin en büyük toplumsallığının oluştuğunu görüyoruz. Değil tasfiye olmak, geçen on sekiz yıl içerisinde Kürdistan Özgürlük Hareketinin kat kat büyüyerek ve Rojava Özgürlük Devrimini gerçekleştirip DAİŞ faşizmine karşı yürütülen özgürlük direnişine öncülük ederek Ortadoğu’nun ve dünyanın en büyük özgürlük ve demokrasi gücü haline geldiğini görüyoruz. Ve bu temelde komplo yenilmiş, özgürlük kazanmış diyoruz. Kürt halkının, kadınların, gençlerin, tüm ezilenlerin ve özgür insanlığın kazandığını görüyoruz.

Bilindiği gibi, Önder Abdullah Öcalan’a ve Kürt halkına yöneltilen uluslararası komplo saldırısı ABD tarafından örgütlenmiş, ABD, İngiltere ve İsrail ittifakı temelinde yürütülmüş, başta Mısır, Suriye, İran, Yunanistan, Almanya, Fransa ve Rusya devletleri olmak üzere çok sayıda devlet bu saldırıda kullanılmış bulunuyor. Yani on sekiz yıldır süren İmralı işkencesine ve bu temelde yürütülen Kürt katliamlarına ve soykırımına tüm bu devletler ortaktır. Kendi sorumlulukları altında Kürtler gibi tarihin en kadim halkı soykırıma tabi tutulmakta ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından dünyanın gözü önünde soykırım suçu işlenmektedir. On sekizinci yıldönümü vesilesiyle tüm bu devletleri, komplodaki ve bu temelde yürütülen Kürt soykırımındaki paylarını görmeye, işlenen bu insanlık suçuna daha fazla alet ve ortak olmamaya, Kürt halkının özgür iradesini kabul ederek TC’nin yürüttüğü soykırım saldırılarına karşı çıkmaya çağırıyoruz.

‘HER YERİ ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜĞÜ İÇİN MÜCADELE ALANI HALİNE GETİRELİM’

On sekiz yıldır başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm Kürt halkı ve dostları, tarihin en vahşi saldırısı olan uluslararası komploya karşı yiğitçe direniyor. Önder Abdullah Öcalan’ın etrafında kenetlenerek Kürtlerin ve tüm ezilenlerin özgürlüğü ve kurtuluşu için mücadele ediyor. Bu tarihi özgürlük mücadelesi komplonun on sekizinci yıldönümünde Avrupa’dan Başur’a, Rusya’dan Rojava’ya, Bakur’dan Rojhilat’a, Kürdistan’ın ve dünyanın dört bir yanında “Öcalan’a Özgürlük, Kürdistan’a Statü” şiarıyla çok daha güçlü ve yaygın bir biçimde yaşanıyor. On sekizinci yıldönümünde uluslararası komployu lanetlerken, komploya karşı özgür insanlık çizgisinde yürütülen tüm bu mücadeleleri yürekten selamlıyor, başarı dileklerimizi ifade ediyoruz. Komploya karşı on dokuzuncu yıl mücadelesini komplonun tümden yenilip İmralı işkence sisteminin tarihin çöp sepetine atıldığı bir mücadele haline getirebilmek için, başta kadınlar ve gençler olmak üzere tüm halkımızı ve dostlarımızı daha güçlü mücadele etmeye, bulunulan her yeri Önder Apo’nun özgürlüğü için mücadele alanı haline getirmeye çağırıyoruz!

Bir insanlık suçu olan uluslararası komployu bugün yaşatmaya çalışan güç AKP-MHP faşizmi oluyor. Komplo gibi kendisi de paramparça olmuş bu faşist güruh, Cizre ve Sur örneklerinde görüldüğü gibi en vahşi katliamlara başvurarak iktidarını korumaya, komployu sürdürmeye ve Kürt soykırımını yürütmeye çalışıyor. Özellikle Kürt ve halk düşmanı faşist şef Devlet Bahçeli öncülüğünde yürütülen bu saldırıların karakterine ilişkin fazla şey söylemek gerekmiyor. Devlet Bahçeli-Tayyip Erdoğan ikilisi çöken 12 Eylül faşist diktatörlüğünü restore ederek bu savaşçı ve soykırımcı sistemi ayakta tutmaya çalışıyor. Bunun için yürüttükleri katliam pratiğine hukuki kılıf geçirebilmek amacıyla 16 Nisan’da anayasa değişikliği referandumunu gündeme getirmiş bulunuyorlar. Kendi faşist katliamlarını ve tekçi ulus-devlet diktatörlüklerini topluma onaylatmak istiyorlar.

16 NİSAN’DA ‘HAYIR’ ÇIKMALI

16 Nisan’da Türkiye’de yapılacak referanduma dikkat çeken PKK, bu konuda şu hususlara dikkat çekti:

Çok açık ki, 16 Nisan referandumundan “Evet” çıkması, Devlet Bahçeli-Tayyip Erdoğan faşist diktatörlüğünün, Kürdistan’da yürütülen tüm katliam ve soykırım saldırılarının, siyasi soykırım operasyonlarının, Türkiye’nin dört bir yanında uygulanan faşist baskı, sömürü ve terörün, faşist savaş ve soykırım politikalarının onaylanması oluyor. O halde tüm bunlara dur demek için, AKP-MHP faşizminin savaş, katliam ve soykırımından kurtulmak için, her türlü faşist baskı, sömürü ve teröre son vermek için, erkek egemen faşist sistemin kadına yönelik yürüttüğü taciz, tecavüz ve katliamı sona erdirmek için, Kürdistan’ı özgür ve Türkiye’yi demokratik ve yaşanabilir bir ülke haline getirebilmek için 16 Nisan referandumundan “Hayır” çıkması gerekiyor. 16 Nisan referandumu çerçevesinde 12 Eylül faşizmini de, AKP-MHP faşizmini de tarihe gömmenin zamanı gelmiş ve fırsatı doğmuş bulunuyor.

Bu temelde başta Kürtler olmak üzere tüm Türkiye halklarını, başta kadınlar, Aleviler ve işçiler olmak üzere tüm ezilen ve sömürülenleri, başta HDP ve ÖDP olmak üzere tüm demokratik ve AKP-MHP karşıtı siyasi güçleri, başta gençler olmak üzere toplumun tüm dinamik kesimlerini 16 Nisan referandumu çerçevesinde “AKP-MHP faşizmine hayır” kampanyasını birlik içinde ve başarıyla yürütmeye ve faşist diktatörlüğü tarihe gömmeye çağırıyoruz!