GÖRÜNTÜLÜ

Pire: Türk devleti Kürdistan bölgesine izinsiz girmiş işgalci güçtür

YNK Politbüro Üyesi Pire: Musul’un özgürlük operasyonuna Türkiye katılmış olsaydı, savaş sadece Musul’da olmayacaktı, Kürdistan uluslararası ve bölgesel güçlerin savaştığı yer olacaktı.

YNK Politbüro Üyesi Sadi Ahmet Pire, Musul özgürleştirme operasyonunun erken sonuçlanmaması halinde Türklerin hak iddia edeceğini, böylece Musul gerekçesiyle Misak-ı Milli projesiyle Kürdistan’ı işgal edeceğini ve buna karşı Kürtler olarak direneceklerini söyledi.

Pire ANF’nin sorularını yanıtladı…

Musul operasyonu bir ayını geride bıraktı. Musul’un bölgenin yeni dizaynında etkisi ne olacak?

Musul operasyonu bir ay önce başladı ama ondan önce çok iyi bir hazırlık süreci vardı. Operasyonu hangi güçlerin başlatacağı, kimlerin dahil olacağı ve Musul’u özgürleştirmenin yol ve yöntemleri nasıl olacağı çokça tartışıldı. Aynı zamanda Kürdistan bölgesi açısından Musul’un kurtarılması sonrasında da bizim programımızın ne olacağı çok önemliydi.

Burada öncelikle peşmergeyi başarılarından dolayı kutlamak istiyorum. Mevcut durumda Musul merkezinin çetelerden temizlenmesi çalışmaları başlatılmış durumdadır.

Irak’ta kaç etnik ve inanç varsa bunların hepsi Ninova’da, Musul’da da mevcuttur. Onun için Ninova’yı Irak’ın prototipi olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Musul merkezdeki Sünni Arap Müslümanlar uzun bir süredir Kürtlere, Êzidîlere karşı düşmanca bir tutum içindeler. Zulüm uyguluyorlar ve bu zulümler sadece DAİŞ’in gelişinden sonra terörist uygulamalar başlamadı. Aksine çok önceden bu tür saldırılar, uygulamalar vardır. Aslında DAİŞ’i Musul’da ortaya çıkaran zemin DAİŞ gelmeden önce mevcuttu. DAİŞ bu zemin üzerinden gelişti, bu kadar büyüdü ve Musul’da kendisinin sözde İslam halifesinin merkezi durumuna getirdi.

Kürtlerin dahil olmadığı bir anlaşmada Musul üzerinden Kürdistan haritası Birinci Dünya Savaşı sonrası gibi çözülmeye çalışılırsa Kürtlere yansıması ne olacak? Kürtlerin Musul’a girişine özellikle bunun için mi istenmiyor diyebilir miyiz?

Tabi operasyon başlamadan en fazla da hangi güçlerin bu operasyona katılacağı tartışıldı. Örneğin Haşdi Şabi’nin katılımına muhalefet ediliyordu. Deniliyordu ki, Musul’daki Sünniler Haşdi Şabi’nin katılımına muhalefet ediyorlar. Oysa daha sonra anlaşıldı ki aslında oradaki Sünniler değildi buna muhalefet eden. Türk devletinin Haşdi Şabi’nin operasyona katılmasına karşı olduğu açığa çıktı.

İşin özünde Türk devleti Musul operasyonuna katılmak için dayatmalarda bulunuyordu. Tabi biz buna karşı çıktık. Çünkü böyle bir durumda o zaman ‘İran da gelip katılacak’ dedik. Ama biz Musul gibi Kürdistan bölgesi içindeki, hemen yanı başındaki bir yerin bölge devletlerinin mücadele alanı olmasını istemiyoruz. Onun içinde Türk devletinin katılmasını istemedik. Zaten oradaki varlıkları da yasadışıydı. Türk devleti Kürdistan bölgesi topraklarına izinsiz gelmiş bir güçtür.

Türk devletinin mevcut durumda Güney Kürdistan’da üç gücü bulunmaktadır. Birinci gücü Bamerni’de. Bu güçler daha Saddam zamanında buraya peşmergeye karşı getirilip konuşlandırılmış, buradaki güçler PKK’ye karşı bu alana getirilmişler.

İkinci güçleri, 2014’ün Nisan ayında Kürdistan bölgesi tarafından getirilen güçlerdir. O dönem DAİŞ teröristlerinin bölgemize saldırıları vardı ve biz bunun için özel olarak Türk devletine değil, dünya güçlerine yardım çağrısı yapmıştık. Ancak bu da kara güçler için yapılan çağrı değil. Daha çok danışmanlık düzeyinde yapılan çağrılardır. Uzman kişilerden oluşan silah eğitimi amaçlı istenen güçlerdi. Ancak dediğim gibi karadan savaşacak güç için çağrıda bulunmadık.

Üçüncüsü Başika alanına getirilen Türk askeri gücüdür. Bu kesinlikle yasadışı, izinsiz şekilde alana gelen güçlerdir. O güçler de Musul özgürlük operasyonunun başından bugüne kadar tek bir tanesi savaşa dahil olmuş değildir. Türk devleti buradaki askeri güçlerini bahane ederek dünyadan para topluyor. Güya DAİŞ’e karşı savaşıyorum diyor.

Şimdi mevcut durumda Haşdi Şabi güçleri de Musul operasyonuna katılmış durumdalar. Ancak bu güçlerin bize göre Musul’a girmeleri uygun değildir. Çünkü bu konuda epey bir hassasiyet oluştu. Zaten Irak askerinin, peşmergenin ve Haşdi Şabi’nin operasyon yapacağı ve bu kapsamda gidebileceği sınırlar belirlenmiş durumdadır.

Peşmerge şu anda Musul barajındadır. Ancak önümüzdeki dönemde Bağdat hükümetinin peşmerge için bir çağrısı, daveti olursa o zaman peşmerge istenilen yere kadar gidecektir. Şimdi bazıları Musul halkının peşmerge güçlerinin de Musul merkez operasyonuna katılmasını istemediği söyleniyor. Biz de duyuyorduk. Oysa gerçeklik bu değildir. Bunu dillendirenler eski Deyrezor’da, Ankara’da oturan, suç işlemiş, yargılanması gerekenlerdi. Şimdi Musul’da DAİŞ’ten kaçan on binlerce Musullu Kürdistan halkı tarafından sahipleniliyor. Musul’da daha önce Arapların Kürtlere yönelik ön yargı ve baskıları mevcut durumda yoktur.

DAİŞ’in Musul’daki varlığı Kürdistan bölgesi için tehdittir. Musul, Basra körfezine bilmem nereye sınır değildir, Kürdistan bölgesine sınırdır. O açıdan Musul’un, Hawice’nin bir an önce özgürleştirilmesi Kürdistan için çok büyük bir güven oluşturacaktır.

21 Ekim’de DAİŞ’in Kerkük’e yönelik saldırısı da çok planlıydı. Çünkü bu alandan peşmerge güçlerinin Musul özgürlük operasyonuna katıldığını biliyorlardı ve bu şekilde şehrin savunmasız kaldığını düşünerek aslında şehri ele geçirmeyi planladılar. Bunu yapabileceklerini sandılar. Ancak Kerkük güvenlik güçleri ve Kerkük halkı dişiyle, tırnağıyla kentini savundu ve tek bir DAİŞ çetesinin kurtulmasına izin vermedi.

Musul böyle işgal altında olduğu sürece bölgeye istikrar gelmez. Musul’un güvenliğin, istikrarın gelmesi demek Irak’a güvenlik ve istikrarın gelmesi demektir.

Bölge haritası yeniden belirlenirken Türkler yönlerini Kürtlere çevirmiş durmadan ve her taraftan bir saldırı geliştirmektedir. Türklerin bu saldırılardaki amacı nedir sizce? Çünkü son dönemlerde özellikle Güney Kürdistan’ın bazı alanlarına da saldıracakları söyleniyor?

Kürdistan’a saldırmak Türk devleti açısından bugün öyle kolay bir şey değildir. Çünkü 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk devleti ve Erdoğan balans ayarını kaybetti. Rojava’da halkına ve YPG’ye aynı zamanda Halep, Cerablus ve etrafına başlattığı saldırılar var. Oysa hatırlayalım, DAİŞ Girê Spî’de Türk devletine komşuyken Türk devleti tek bir gün bunu gündemleştirmemişti. Ne zaman ki YPG savaşçıları orayı aldı, işte o zaman Türk devleti emniyetinin tehlikede olduğunu söyleyerek rahatsızlıklarını gündemleştirmeye başladı.

Demek istediği “DAİŞ bölgeyi savunuyor, YPG savaşçıları bölgeyi tehlikeye sokuyor”. Şimdi de Türk devleti misak-ı milliyi yeniden gerçekleştireceğini söylüyor. Hatırlayalım Skeys-Picot anlaşması Kürtler açısından bir yıkım getirdi. Bununla bölge halkı kaybetti. İsrail-Arap savaşı, Kıbrıs’ın parçalanması, Afganistan savaşı, İran-Irak savaşı, Kuveyt’in işgali, 11 Eylül saldırılarına kadar yaşanılanların hepsi Skeys-Picot’un ürünleridir. Skeys-Picot anlaşmasını değiştirmek gerekir. Ancak Türk devletinin aklıyla değil. Türk devleti o zaman çizilen haritanın halklar lehine değiştirilmesini istemez. Türk devleti bütün bölgeyi işgal etmek istiyor. Osmanlı sınırlarını yeniden kendisi canlandırmak istiyor. Misak-ı milli diyor. Halen örneğin Musul’un hayalini kuruyor. Halep, Rakka, Musul’u Türk devletinin birer vilayeti durumuna getirmek istiyor. Bu çok tehlikelidir. Başta Türk devleti için sonrasında ise bölge açısından tehlikelidir. Türk devletinin artık bu mantıkla Ortadoğu da siyaset yürütülmeyeceğini iyi anlaması gerekir. Bölgedeki aktörler Türk devletiyle ilişkilenmeye hazırdırlar. Ancak kimse Türk devletinin sınırlarını bu şekilde genişletme yönünde hiçbir şekilde ilişkilenmeyi kabul etmez. Türk devletinin bunu iyi anlaması ve bilmesi gerekir.

Kuzey Kürdistan’da HDP ve tüm Kürtlere dönük saldırılar, yine askeri olarak Kürtlere dönük planladığı saldırılar bu zihniyetin sonucunda mı gelişiyor? Böyle ise bu durumda küresel güçler neden buna karşı bu kadar sessiz kalıyorlar?

Avrupa ülkeleri başta Almanya, Fransa, Belçika, yine İskandinav ülkeleri bu tutuma sert tepki gösteriyorlar. Çünkü çok tehlikeli bir plandır. Şimdi Türk devleti PKK’ye karşı savaştığını söylüyor, ama aynı zamanda Kürde Kürtçeyi yasaklıyorsun, kültürünü geliştirmeyi yasaklıyorsun, ulusal değerlerini yaşatmayı yasaklıyorsun. Bu durumda Kürtler ne yapacak? Kürtler nasıl yaşayacak? Bu durumda aslında Kürtlere yaşam alanı kalmıyor.

Türk devleti mevcut durumda büyük bir hapishane durumuna gelmiştir. Vekil hapiste, avukat, öğretmen, esnaf, asker, öğrenci, akademisyen, gazeteci hapiste. Peki, dışarıda olan kim, tutuklu olmayan kim? Türkler hapiste, Araplar hapiste, Kürtler hapiste. Kim kaldı dışarıda? İşte bunun için diyoruz Türkiye büyük bir hapishaneye dönüştürülmüş durumdadır. Gazetecinin konuşmasını, haber yapmasını engellemek ne demektir? Türkiye bu durumda 19. yüzyılı yaşıyor.

Türk devleti son dönemlerde Güney Kürdistan’a askeri sevkiyat yapıyor. Güney Kürdistanlılar ve gençlerin öncüsünde bu sevkiyatın durması, mevcut askeri işgal üslerinin çıkarılması için kampanya başlattılar. Türk devleti de ‘PKK’ye karşı savaşıyorum, Kandil’e karşı operasyon yapacağım’ diyerek buraya geliyor. Sizin buna cevabınız nedir?

Ben Türk devletinin Kandil’e yönelik bir operasyon yapabileceğine inanmıyorum. Güney Kürdistan’a da bunu yapamaz. Çünkü Irak anayasasının 10. Maddesi’ne göre Güney Kürdistan’a dışarıdan bir saldırı olduğunda bu alanda Irak merkezi hükümetinin savunması söz konusu olacaktır. Biz DAİŞ savaşında Irak ve Kürdistan bölgesine dönük saldırılarda birlikte nasıl karşı koyduklarını ve egemenliği ihlal edenlere karşı nasıl birlikte durduklarını gördük.

Türk devletinin derdi eğer PKK ise, PKK Türkiye’nin kendi topraklarındadır. Kandil’i gündemleştirip çözüm istiyorsa o zaman gitsin Kürtler ile sorunlarını tartışarak çözsün. PKK ile görüşsün, müzakere ederek kendi sorunlarını çözsünler. Böyle operasyonla, Irak’a asker getirerek PKK sorununu, Kürt sorununu çözemez. Kürt sorununu çözmek başkasının değil, Türk devletinin sorumluluğundadır. Onun için PKK’yi bahane ederek buraya gelme yerine gidip kendi içinde bu sorunu çözmelidir. Güney Kürdistan’a neden asker getiriyor. PKK’nin büyük bölümü Türkiye’dedir.

Dünyanın hiçbir yerinde bu tür sorunlar savaşla çözülmemiştir. 30 yıldır Türk devleti milyonlarca dolar para harcadı PKK’ye karşı ama PKK bugün her zamankinden daha güçlüdür.

Kürt ulusal birliği sürekli gündemde olan bir konu. Kürtler ulusal birlik sorunlarını nasıl çözerler sizce?

Kürt ulusu tek ulustur. Bu sınırlar bizim çizdiğimiz sınırlar değil. Kaldı ki Türk devleti sürekli sınırlara saygıdan söz ediyor, ama aslında en çok da kendisi saygısızlık yapıyor. Türk devleti Irak sınırını ihlal ederken Irak devletinin egemenliğine saygı gösterdi mi? Suriye sınırını ihlal ederken Suriye devletine saygı gösterdi mi? Onlar saygı göstermiyorsa o vakit biz neden onların ülkemiz içinde çizdikleri sınırlara saygı gösterelim?

Diğer tarafta Kürtlerin ulusal birlik sorunu konusu da Kobanê savaşında bence durum net olarak ortaya çıktı. Anlaşıldı ki, Kürtler bölgede ancak ve ancak ortak cephede birleştiklerinde zafer kazanabilirler. Ancak bu şekilde Kürt halkını savunabilecekleri net olarak ortaya çıktı.

Bu durumda Kürt partileri, örgütler ne yapmalı?

Tabi bizim bu konuda projelerimiz var. Yine Sayın Selahattin Demirtaş’ın HDP heyetiyle birlikte Güney Kürdistan ziyaretinde sunduğu proje vardı. Biz o projeyi de esas alıyoruz, destek alıyoruz. Biz YNK olarak ulusal birlik siyasetine büyük bir önem veriyoruz. YNK peşmergesi onun için her tarafta savaşmıştır da. Tüm Kürdistan parçalarında savaşmıştır. Biz her yerde halkımızın özgürlük mücadelesinin yanındayız. Tüm partilerin birebir aynı siyasi çizgide olması gerekmez. Ancak halkımıza karşı saldırının belirli siyasi partilere yapılmadığını bilmek gerekir. Örneğin Kuzey Kürdistan’da Türk devleti şehirleri bombalayıp yıkarken şu bu parti ayrımı yaptı mı, hayır. Saldırı herkese yapıldı.

Sonuçta şunu belirtmek isterim. Dilerim herkes Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözümünü esas alır. Biz her yerde halkımızın özgürlük mücadelesinin yanındayız. Dilerim Türk devleti de yeniden müzakere masasına döner ve Kürt sorununu demokratik yollarla çözmeyi esas alır.