GÖRÜNTÜLÜ

‘Özgür yaşam felsefesiyle yürüyüşümüz sürecek’

YPJ savaşçısı Zilan: Halep’in çete gruplarından temizlenmesi mücadelenin bittiği anlamına gelmez. Böyle bir rehavete kimse kapılmasın.

 

Halep YPJ savaşçılarından Zilan, Şêx Meqsud Mahallesi’nde 6 yıl süren zorlu direniş günlerini ve sonrasını ANF’nin soruları eşliğinde anlattı.

Halep sizin için ne anlam ifade ediyor?

Şêx Meqsud’un, Halep’in halklar için önemi büyüktür. Bu bölgede sadece Araplar yaşamıyor; Kürtler, Türkmenler, Süryaniler, Ermeniler gibi halklar da yaşıyor. Bu yapısı itibariyle aslında kültür mozaiği bir kenttir.

Onlarca yıldır her halk ve inanç grubu kendi kimliği ve dili ile var olmaya çalışmıştır. Ancak egemen ulus-devlet ve iktidarlar halkları sistemli bir şekilde eritmeye çalışmıştır. Ve bunu büyük ölçüde de başarmıştır. Ancak 19 Temmuz 2012 Rojava Devrimi ile birlikte Kürt halkı 100 yıl sonra çok önemli bir tarihi dönemece girmiş, tarihsel kazanımlar elde etmiştir.

Rojava dışındaki en büyük Kürt bölgesi olan Şêx Meqsud ve Eşrefiye’de de Kürtler tarihsel bir kazanım etmiştir. Burada Kürtler, Araplar, Süryaniler, Ermeniler, Türkmenler gibi halklar askeri ve siyasal örgütlülüğünü geliştirmiş ve alternatif bir yaşam modeli ortaya koymuştur. Halklar özlem duyduğu demokrasi, eşitlik ve özgürlük ortamının hakim olduğu bir yeni yaşam modeline kavuşmuştur.

Halep’in Şêx Meqsud mahallesinde 6 yıl boyunca ambargo ve kuşatmalara rağmen bir direniş ortaya koydunuz. Neler yaşadınız? Nasıl bir direniş ortaya konuldu?

2011 yılından sonra Suriye’de ağır bir savaş durumu ortaya çıktı. Buna karşın büyük bir devrimci mücadele de ortaya çıktı.

Türk devleti başta olmak üzere birçok uluslararası ve bölgesel güç, çete gruplarına; tank, top, füze, havan benzeri ağır silahlar ve her türlü lojistik desteği gönderiyor hatta savaşmaları için milyon dolarlar veriyordu. Biz ise ilk dönemlerde sayısal olarak zaten azdık. 3 – 5 Keleşimiz ve bombamız vardı. Hani öyle pek gelişkin bir örgütlülüğümüz de yoktu. Ağır silahlarımız yoktu belki ama irade ve kararlılığımız vardı.

Zamanla bu irade ve kararlılığı askeri ve siyasal örgütlenmelere ve güce dönüştürdük. Halkımızı 7’den 70’e örgütledik. Araplara, Türkmenlere, Süryanilere ve diğer halklara kendimizi anlattık. Onlar da kendini bize anlattı. Nasıl bir yaşam istediklerini anlattılar. Eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi temelinde de mücadelenin birleştirilmesi gerektiği ortaya çıktı. Kendisini tarihe ve halklara karşı sorumlu hisseden herkes bir ucundan tuttu mücedelenin. Mahallelerimizi daha ilk günlerden bu yana irade ve kararlılık ile savunduk. En gelişkin ve en son teknolojik silahları kullanan ve sayısal olarak da bizden daha güçlü olan çete saldırılarına karşı durduk.

Halep’te, Şêx Meqsud başta olmak üzere, YPJ ve YPG güçlerinin denetimindeki alanlar El Nusra, Ehrar El Şam, Sultan Murat Tugayı gibi çete gruplarının saldırılarına maruz kaldı. Bu alanlarda kimyasal silahlar dahi kullanıldı. Hatırlayacak olursanız 2012 ve 2013 yılları arasında Halep’te sarin gazlı saldırılar gelişti. Bu saldırı bir ilkti. İnsanlarımız genç, yaşlı, kadın, çocuk katledildi.

Buna rağmen kanımız pahasına yaratılan değerleri koruduk. Direniş de ve fedai direniş ruhu da bu şekilde ortaya çıktı. Özellikle de son 1 yılda çok büyük direnişler ortaya konuldu ve çok önemli kazanımlar elde edildi. Birçok bedel ödenmiş olsa da 6 yıl boyunca, gerek YPJ ve YPG güçleri olarak biz gerekse de halklarımız tek bir adım dahi geri atmadan direndi.

Elinizdeki silahların yetersizliğine, sayısal yetersizliğin eklenmesiyle ne hissettiniz? Hiç bırakıp kaçmayı düşündünüz mü?

Evet, yeteri kadar silahlarımız yoktu. Sayısal olarak azdık. Düşman bizden askeri ve siyasal olarak kat be kat güçlüydü.

Evet, aslında normal bir insan olarak düşündüğünüz zaman bırakıp kaçarsınız. Ancak biz devrimciyiz. Bırakıp kaçmak gibi bir lüksümüz yok ve olmamalı. Ayrıca bırakıp kaçmak ihanet olurdu. Kürt Halk Önderi Öcalan, yıllarca Halep’te, Şam’da, Rojava’da kaldı. Emek verdi, inanç, irade ve kararlılık aşıladı. Halklara direnişi, cesareti ve cüreti öğretti.

Bugün Şêx Meqsud, Eşrefiye’de ortaya çıkan direniş de ortak yaşam iradesi de esasen Kürt Halk Önderi Öcalan’ın fikirleri ve felesefisi ile yaratıldı. Onun yolundan yürüyen devrimcilerin kanlarıyla yaratıldı. Bu gerçeği yaratan da Kürt Halk Önderi’nin kendisidir. Ne biz devrimciler ne de halklarımız Önderlik felsefesinin yarattığı ortak yaşam iradesini yok etmek isteyen güçler karşısında boyun eğmedi.

Mücadeleyi bırakıp kaçmadı. Halkına ve değerlerine ihanet etmedi. Aç kaldı, susuz kaldı. Can verdi ancak herşeye rağmen mücadelesini, askeri ve siyasal örgütlülüğünü geliştirdi.

Saldırılar ile amaçlanan neydi? Saldırıları hangi güçler geliştiriyordu?

Rojava ve Ortadoğu’da tüm halkların kaderini belirleyen 19 Temmuz Rojava Devrimi, halkların devrimi olarak tarih kayıtlarına geçmiştir.

Bu devrimin Şêx Meqsud mahallesine olumlu yansımaları oldu. Kürt halkı tarihin bu evresinde Kürt Halk Önderi Öcalan’ın perspektifleri doğrultusunda izlediği politik hat ve devrimci savaş çizgisi ile Kürtlerin 100 yıllık özlemlerini, hayallerini ve de statüsüzlüğünü giderme yoluna girdi. Kürtler Rojava Devrimi sonrasında her alanda örgütlülüğünü artırırken, Rojava’da yaşayan tüm halkları ve inanç topluluklarını kapsayan demokratik bir sistem geliştirdi.

Halkların demokrasi ve özgürlük istemlerine cevap olabilmek adına siyasal projeler ortaya çıkarıldı. Demokratik özerklik ve kanton sistemi gibi. Ancak uluslararası ve bölgesel güçler bu projenin yaşam bulmasını istemedi. Çünkü bu alternatif yaşam modelini kendileri için tehdit olarak gördüler. Ayrıca bu model onların politik çıkarlarına tamamen zıt bir yerde konumlanıyordu.

Bu nedenle alternatif yaşam projesi sunan bu askeri ve siyasal güç ya uluslararası ve bölgesel güçlerin denetimine girecekti ya da yok edilecekti. Çok uğraştılar ancak bu gücü kendilerine yedekleyemediler. Ve sonunda yok etmeye karar verdiler. Bunu da onlar adına vekaleten sahada savaş yürütenlere verdiler.

Kimdi bunlar? Başta El Nusra, Ehrar El Şam, Sultan Murat Tugayı, Ceyş El İslam gibi çete grupları, ardından da bunlar yetersiz kalınca DAİŞ çetelerini saldırttılar. Tek amaçları Suriye’deki mevcut sorunların tümüne cevap olabilecek olan Kürtlerin, Arapların, Türkmenlerin, Süryanilerin yani halkların eşitlik, özgürlük ve demokrasi temelinde bir araya gelerek oluşturduğu ortak yaşam modelini yok etmekti.

Bu saldırıları organize eden Türk devleti, Suudi Arabistan, Katar başta olmak üzere Ortadoğu’da güç ve iktidar mücadelesi yürüten tüm uluslararası ve bölgesel güçlerdi.

Size saldıran güçler bir sonuç aldı mı?

Bu sorunuza sondan başlayarak cevap vereyim. Bize Şêx Meqsud, Eşrefiye, Bostanpaşa’da saldıran ve bunları destekleyen başta Türk devleti olmak üzere tüm uluslararası ve bölgesel güçler yenilgi yaşadı.

Bizi bitirecekleri tehditleri savuranlar, Halep’te yok olup gittiler. Ve kısa süre içerisinde de tüm Suriye topraklarından sökülüp atılacaklardır.

Ortak yaşam modelinden bahsediyorsunuz. Bu model ile ne kast ediyorsunuz?

Ortak yaşam modelinden kastım Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin, Hristiyanların ve daha bir çok halk ve inanç gruplarının bir araya gelerek oluşturdukları demokratik özerk yapıdır.

Ortak yaşam modeli herkesin kendi dili, kimliği, kültürü ile kendini temsil edebildiği demokratik halk örgütlenmesi ve halkın sistemidir.

Halep’in çete gruplarından temzilenmesi ile birlikte Halep’teki mevcut çatışmalı durum sonlandı. Peki şimdi ne olacak?

Halep’teki 6 yıllık çatışmalı durum çetelerin Halep’ten sökülüp atılması ile sonlanmış olsa da mücadele bitmiş değildir. Rojava’da yeni bir tarih yazılıyor.

Kadınlar, YPJ öncülüğünde DAİŞ çetelerinin kalbi Rakka’yı özgürleştirmeye doğru hızla ilerliyor. Bu nedenle yok sayılan, dışlanan, ötekileştirilen tüm kesimlere umut olabilecek bir tarih yazılmaktadır. YPJ, eli kanlı faşist DAİŞ çetelerine karşı büyük ve destansı bir direniş gerçekleştirdi. Bu direnişin arkasında Kürt Halk Önderi Öcalan’ın ortaya koyduğu kadın kurtuluş ideolojisi ve savaşan kadın gerçekliği var.

Rojava’da, yüzlerce kadın özgürlük direnişçisi şehit oldu. Binlercesi gazisi oldu. Rojava Devrimi’nin başarıları, ödenen bu bedeller sayesindedir. Halep’teki başarı da yine bunlar sayesindedir. Burada belirtmek gerekir ki; özellikle Şêx Meqsud’da ortaya çıkan direniş ruhu ve başarı, Arap kadınlarının da YPJ’ye katılmasını beraberinde getirdi.

YPJ öncülüğünde gelişen özgürlük mücadelesine büyük bir ilgi ve destek gelişti. Arap kadınları Kürt Halk Önderi Öcalan’ın özgürlük ideolojisine büyük bir merak ve ilgi ile katılım gösteriyor.

Halep’in çete gruplarından temizlenmesi mücadelenin bittiği anlamına gelmez. Böyle bir rehavete kimse kapılmasın. Mücadele her alanda tüm sıcaklığıyla sürüyor. Bizler, YPJ savaşçıları olarak, Kürt Halk Önderi Öcalan’ın ortaya koyduğu felsefe ile yürüyüşümüzü sürderecek ve mutlak zafere ulaşacağız.