Operation 1325: Avrupa Türkiye’nin Kürtlere yönelik katliamlara göz yumuyor

Amed'e giden Operation 1325'in yöneticileri, "Avrupa sığınmacıların Avrupa’ya gelmelerini engellemesi için Türkiye’nin Kürtlere yönelik katliamlara göz yumuyor. Batılılar sığınmacıların engellenmesi karşılığında insan haklarını kurban etti."

KJA ve Avrupa Kadın Hareketi Girişimi’nin Amed'de düzenlediği çalıştaya katılan, barış örgütünün çatı kuruluşu Operation 1325’in Kalem Müdürü Annika Schabbauer ve Yönetim Kurulu Üyesi Ferah Bozcalı, Amed’deki izlenimlerini ANF’e anlattı.

'HABER ALMA OLANAĞI YOK'

Örgüt olarak Ortadoğu’daki ülkelerde değişik örgütlerle yıllardan beri ortak çalışmalar yürüttüklerini, Türkiye ve Kürdistan’da insan ve kadın hakları alanında değişim yapılmasına gereksinim olduğunu gözlemlediklerini ifade eden eden Schabbauer, "Türkiye ve Kürdistan’da insanlara yönelik baskı ve saldırılar, insan hakları ihlalleri oldukça belirgin. Biz çalıştayda daha çok Türkiye’de oldukça sınırlı olan ifade özgürlüğü üzerinde durduk. Bu sınırlama özellikle Amed’de çok belirgin. Gazeteciler ve sıradan insanların haber alma olanakları neredeyse yok. Baskı atındalar. Ulaştıkları bilgileri de yaygınlaştırmaya çalışan gazeteciler tehdit olarak görülüyor. Oysa kamu hizmeti yapan  gazetecilerin tehdit edilmeleri değil ekstra korunmaları gerekir" dedi.

'KADINLAR EKSTRA BASKI ALTINDA'

Schabbauer, "Kadınlar ekstra baskı altında, gazeteciler ve yazı işleri sorumluları baskı altında, Kürtler zaten her zaman baskı altındaydı” dedi. "Kürt kadınları çok iyi örgütlenmiş. İdeoloji ve politik tavır alış ve bilgi ile donanmışlar. Biz kendi sunumlarımızı JINHA’nın sunumlarından sonra yaptık" diyen Schabbauer, "Konuştuklarımız gereksiz hale gelmişti. Çünkü onlar bizden önce söyenmesi gereken her şeyi söyemişlerdi" diye ekledi.
Schabbauer, KJA gibi feminist, kadınların toplumsal ve siyasal yaşama katılmalarının gerekliliğinin bilincinde olan bir örgütle işbirliği yapmanın kendilerine ilham verdiğini söyledi. Schabbauer, Türkiye ve Kürdistan’daki kadınların  barış sürecine katılmalarının önemine şöyle değindi:
"Kadınların haklarını güçlendirmek isteyen liberal ilerici güçler var. Tüm Türkiye’de kadınlar üzerinde ağır baskılar var. Devlet adına barış görüşmelerine katılan heyet içinde bildiğim kadar kadınlar yoktu. Birleşmiş Milletler’in 1325 sayılı kararının uygulanması ve kadınların barış görüşmelerine katılmaları sürecin başarıya ulaşması için önemli. Kalıcı bir barışın sağlanması bu gerekli. Tüm toplum kesimlerinin yer almadığı barışla sonuçlanan süreçlerin 2 veya en fazla 5 yılda çatırdağını ve yeniden çatışmaların başladığını görüyoruz."
İsveç Kürt Kadın Hareketi’nin girişimi sonucu Oparation 1325 olarak Amed’deki çalıştaya katıldıklarını söyleyen Ferah Bozcalı, Amed’de Kürt kadınlarının yaşamın her alanında örgütlü olduklarına, devletin güvenlik güçlerinin tüm saldırılarına karşı mücadelelerini sürdürmeye devam ettiklerine tanıklık ettiklerini söyledi.

'ŞEHRİN YARISI KUŞATMA ALTINDA'

Çalıştaya Sur ve Cizre’den akadaşları ve akrabaları tutuklanan ve devletin polis ve askeri tarafından kuşatılan kadınların da katıldıklarını söyleyen Bozcalı, “Bir tarafta şehrin yarısı kuşatma altında ve bombalanıyor. Neredeyse tüm bölge yok ediliyor. Diğer tarafa da kadınlar çalıştay yapıp sorunlarına çözüm bulmaya çalışıyorlar. Tüm bunlar bizi çok etkiledi ve bizlere mücadele azmi verdi” dedi.
Çalıştay sürerken JINHA’nın polis tarafından basıldığını ama buna rağmen bürodaki kadınların baskından bir saat sonra yapılan çalıştaya katıldıkları söyleyen Bozcalı, şöyle devam etti: "Sur ve Cizre kuşatma altında. Önceki gün Cizre’de bodruma sığınan 60 sivili katlettiler. Biz Büyükşehir Belediyesine giderken siahlı askerler, tanklar ve panzerler gördük. Savaş uçakları Kandil’e doğru uçuşlar yapıyordu. Havada bir kaygı kokusu vardı. Akşam saat 20.00’den sonra dışarıda çok az insan vardı. İnsana terkedilmiş bir şehir hissi uyandırıyor."

'BATILILAR SIĞINMACILARIN ENGELLENMESİ KARŞILIĞINDA İNSAN HAKLARINI KURBAN ETTİ'

Bozcalı, Sur’da insanlarla konuştuğunu ve insanların evlerini terk etmek istemediklerini ancak asker ve polislerin evlerine saldırıları sonucu yaşamlarını kurtarmak için bölgeden ayrılmak zorunda kaldıklarını anlattı. Bozcalı, Avrupa ve İsveç hükümetinin olanlar karşısındaki tutumunu nasıl karşıladığını ise şöyle yorumladı: “Türkiye Avrupa Birliği’ne aday ülke. AB Türk devletinin katliamları karşısında harekete geçmeli. Bu onların görevi. Ama Avrupa  sığınmacıların Avrupa’ya gelmelerini engellemesi için Türkiye’nin Kürtlere yönelik katliamlara göz yumuyor. Batılılar sığınmacıların engellenmesi karşılığında insan haklarını kurban etti."

'ORTAK PROJELERİMİZİ DEVAM ETTİRECEĞİZ'

Schabbauer ve Bozcalı, Türk devletinin Kürt sorununu çözmek için Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan gibi bir muhatabı olmasının çözümü ve müzakereleri kolaylaştırdığını söyledi. 
Schabbauer ve Bozcalı, Türk devletine Kürt halkına yönelik saldırıları derhal durdurmasını ve yeniden barış müzakerelerine dönmesini istedi.
Schabbauer ve Bozcalı, çalıştayda Kürt kadınlarından edindikleri deney ve tecrübeleri, bigileri İsveç’te yaygınlaştıracaklarını, Amed ve Kürdistan’daki kadınlarla ortak projeleri sürdüreceklerini kaydetti.
Operation 1325 Kalem Müdürü Annika Schabbauer, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz Operation 1325 olarak Kürdistan’da kadın ve çocuklara, sivillere  yapılan saldırıların bilincindeyiz. Sivil toplum örgütlerinin ve kadınların politik yaşamdaki rollerinin güçlendirmelerinin gerekliliğini de biliyoruz. Biz kadınların barış görüşmelerinde yer almalarını sağlamak için verdiğimiz çabaları arttıracağız. Deney ve tecrübelerimizi Kürt kadınlarıyla paylaşacağız. Ortak projelerimizi devam ettireceğiz. Yakınlarda İstanbul ve Van’daki kadın örgütleriyle de görüşmeler yapacağız."

OPERATION 1325

Kadınların barış süreclerine daha etkin rol oynamalarını sağlamak amacıyla kurulan ve 8 bin civarında üyesi bulunan Operation 1325, adını Birleşmiş Milletler’in kadınların barış görüşmelerinde yer almalarını sağlamak amacıyla aldığı 1325 sayılı kararından alıyor.