Ölüme yatmak ve Rojava Kürtleri

Gazeteci-yazar Ekrem Sunar’ın, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası kurulan Amed Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinde görülen PKK Ana davasıyla ilgili duruşmalardaki tanıklıklarını anlattığı kitabı Amed'de okuyucuları ile buluşacak.

Gazeteci-yazar Ekrem Sunar’ın, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası kurulan Amed Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinde görülen PKK Ana davasıyla ilgili duruşmalardaki tanıklıklarını anlattığı ‘Mazlum, Kemal ve Hayri’nin söylemleriyle; Ölüme Yatmak’ isimli kitabı ve Türkiye ve Suriye’de yaşayan Kürtlerin bölünmüşlükten kaynaklanan hasretlerin anlatıldığı ‘Hasret”  12-17 Mayıs tarihleri arasında Amed Sümerpark Ortak Yaşam Alanı'nda kurulacak fuarda okuyucuları ile buluşacak.

Gazeteci yazar Ekrem Sunar, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında 7. Kolordu Komutanlığı 2 Nolu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'nde iki yıl süren ve PKK öncü kadrolarından Hayri Durmuş, Kemal Pir, Mazlum Doğan, Mustafa Karasu, Akif Yılmaz, Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Ali Çiçek'in de aralarında olduğu PKK ana davasında yargılananların önemli duruşmalarını kitap haline getirdi.  

DO Yayınevi tarafından yayınlanan “Mazlum, Kemal ve Hayri’nin söylemleriyle: "Ölüme Yatmak" isimli kitabında Ekrem Sunar, Diyarbakır Cezaevi’nde yaşanan işkence ve ölüm olaylarını kamuoyuna taşıyan Mehmet Hayri Durmuş’un 14 Temmuz 1982 tarihinde ölüm orucunu ilan ettiği duruşma ile birlikte o tarihte sıkıyönetim tarafından gazetecilere uygulanan sansürü, PKK öncü kadrolarının mahkemedeki duruşlarını, itirafçıları, askeri mahkeme heyeti huzurunda tutuklulara ve avukatlara yönelik yaklaşımlar ayrıntılı biçimde anlatıyor. 

Ekrem Sunar, iddianame, mahkeme tutanakları ve duruşmada kayıt altına aldığı notlar gibi belgelerle desteklediği kitabında, İhtilal Konseyinin, kamuoyunun dikkatlerini Amed'de 13 Nisan 1981 tarihinde başlayan PKK ana davası duruşmalarına yoğunlaştırmak maksadıyla, TRT’ye örgüte yönelik anti propaganda içerikli görüntülü bir program hazırlattığını da belgeleriyle gözler önüne seriyor. Ekrem Sunar kitabında bu konuda PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan, M. Hayri Durmuş ve arkadaşlarının konuşmalarına da yer verilen görüntülü programın, 28 Mart- Nisan 1981 tarihleri arasında bir hafta boyunca akşam TRT-TV'nin ana haber bülteninden önce yayınlandığını belirtiyor.

Sunar, “Programa çıkarılan ve aralarında dönemin Hilvan Belediye Başkanı Mehmet Veysi Bayık’ın da bulunduğu, esnaf, köylü, memur, öğretmen, işçi, çocuk ve ev kadını gibi ‘terör mağduru’ oldukları öne sürülen kişiler de, PKK'nin Hilvan ve Siverek yöresindeki eylemlerinin yol açtığı olumsuzluklar anlatılarak, kamuoyu oluşturulmaya çalışıldı" diyor.  

‘PKK ana davası ile diğer Kürt siyasi örgüt davalarının görüldüğü 7. Kolordu Komutanlığı Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinde görülen duruşmalarda ve adı vahşetle anılan E Tipi Kapalı Cezaevi'nde yaşananlar aradan 33 yıl geçmesine rağmen hala belleklerden kazınmadı’ diyen gazeteci-yazar Ekrem Sunar, kitabının ‘Sunuş’ bölümünde ‘kitabı hazırlamasındaki amacını’ şöyle açıklıyor:

“Sonuç olarak, ortaya çıkışında kendisinden genellikle ‘APOCU’lar olarak söz ettiren PKK'nin kuruluşu üzerinden yaklaşık 40 yıl geçti. 12 Eylül 1980 darbesiyle kurulan Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığı 2 Nolu Askeri Mahkemesi’nde 13 Nisan 1981 tarihinde ilk kez yargı önüne çıkarılan örgüt mensuplarının yargılanmaları 24 Mayıs 1983 günü sonuçlandı. Bir gazeteci olarak söz konusu duruşmaların büyük bölümünde gerek örgütün Merkez Komite üyelerinin, gerekse diğer mensuplarının ifade ve sorgularını yakından izleme fırsatını buldum. Öncü kadroların Askeri Mahkeme heyetine ‘Kürt Sorunu’ konusunda konferans verir gibi verdikleri ifade ve sorguların üzerinden ise yaklaşık 32 yıl geçti. Bu süre içerisinde örgütün geçmişten günümüze sarkan ‘amaç ve söylemlerinde’ bir sapma olup olmadığı kamuoyunda hep merak –tartışma- konusu oldu. Bu merakın kısmen de olsa giderilmesi maksadıyla, duruşmalarda kayıt altına aldığım notlarımı, mensubu olduğum Türk Haberler Ajansı’na geçtiğim haber metinlerini ve arşivimdeki mahkeme tutanaklarını süzgeçten geçirmeyi; ortaya çıkan sonucu hem kamuoyu ile paylaşmayı, hem de bir döneme ışık tutması bakımından tarihe şerh düşürmeyi görev kabul ettim.”

KÜRTLERİN DİNMEYEN HASRETİ  

Ekrem Sunar, “Hasret” isimli kitabında ise; Türkiye-Irak ve Suriye arasında topraklarıyla birlikte bölünen Kürdistan’daki köylerde yaşayan Kürtlerin karşılıklı hasretleri, hasret uğruna mayın tarlalarında yaşamları son bulan insanlarla, sınırın öte yakasında ölenlerin mezarlarına vatan toprakları serpilenlerin dramını akıcı bir dille anlatıyor.  

Sunar,  kitabın ‘Ön Söz’ünde şöyle diyor:

“Türkiye’nin Güneydoğusunda yaşayan Kürtlerin, topraklarıyla birlikte Türkiye, Irak ve Suriye arasında bölünmesini sağlayan ‘Ankara Antlaşması (1921-1926)  üzerinden 89 yıl geçti.

Bu zaman dilimi içeresinde Kürtler bu bölünmüşlükten kaynaklanan ayrılığı hep ‘hüzünlü yıllar’ olarak yaşadı. Bir iki adım ötesindeki ‘ana toprağından’, bu topraklarda kalan ‘kardeşinden, bacısından, amcasından, hatta ana ve babasından’ dinmeyen bir ‘hasretle’ söz etti. Gözyaşları içerisinde yaşadıkları fırtınalı yılları anlattı çocuklarına. Anlatılan bu acılı ve fırtınalı yıllarda birbirlerine hiç kavuşamadan, birbirini görmeden göçüp gittiler, yaşantıları kayboldu.

Kürtlerin ünlü bir sözü vardır; “Gîya li ser kokaxwe şîn dibe” (Ot kendi kökünde yeşerir) diye.  Sınırın iki yakasında ölenler de,  ana vatanlarında bıraktıkları topraklarını, hısım ve akrabalarını ‘hiç olmazsa ölümünden sonra görsün’ diye yüksek tepelere gömüldüler. Yaşamları boyunca içlerinden silinmeyen hasret dinsin diye.

Bu kitabın dokusu, 1902 -1990 yıllarında yaşamış iki tanığın anlatımları süzülerek hazırlandı. Tanıklardan biri Suriye’de, diğeri Türkiye’de yaşayan iki kardeş. Biri on bir aylık, ötekisi on yaşında iken ayrılan ve bir daha da birbirlerini görmeden ölen bu iki kardeşin fırtınalı yaşamları, acılı yılları ve hasretleri silinip kaybolmasın diye yazıldı; gelecek kuşaklar görsün, öğrensin diye.”

Kitapta ayrıca, 1915’teki Tehcir olayı, 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanı ve 1940-1945 yılları arasında devam eden 2. Dünya Savaşı’nda; Türkiye savaşa doğrudan girmemiş olmakla beraber, savaş ekonomisinin getirdiği olumsuzluklardan kaynaklanan Kıtlık döneminde yaşanan bir takım olaylar ve BAAS rejiminin uzantısı olan Suriye yönetiminin sınırın öte yakasındaki Kürt yerleşim bölgelerine yönelik baskıcı rejimiyle ilgili tanıkların anlatımlarına da genişçe yer veriliyor.

Ekrem Sunar’ın yayınlanan “Mazlum, Kemal ve Hayri’nin söylemleriyle: "Ölüme Yatmak" ve "Hasret" isimli iki yeni kitabı, daha önce yayınlanmış diğer kitaplarıyla birlikte Büyükşehir Belediyesinin organize ettiği ve 12-17 Mayıs tarihleri arasında devam edecek Sümerpark Ortak Yaşam Alanı'ndaki Kitap Fuarında okuyucularıyla buluşacak.

...