MÖP’ten Türk devletinin Cerablus işgaline tepki

MÖP, “Aslında Cerablus işgalinde Türk devletin derdi IŞİD değil, asıl derdi yanı başında, Derik’ten, Efrîn’e uzanan sınır hattı ve Kürt halkının öncülüğünde gelişen demokratik kazanımlardır” dedi.

Türk devletinin çetelerle birlikte Cerablus’u işgal etmesine tepki gösteren MÖP, “Aslında Cerablus işgalinde Türk devletin derdi IŞİD değil, asıl derdi yanı başında, Derik’ten, Efrîn’e uzanan sınır hattı ve Kürt halkının öncülüğünde gelişen demokratik kazanımlardır” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan Mezopotamya Özgürlük Partisi, Türk devletinin çetelerle birlikte Cerablus’u işgal etmesini kınadı. Türk devletinin Rojava’da yaşayan Kürt, Ermeni, Arap, Alevi, Êzidî ve Asuri/Süryani/Keldani halklarının demokratik kazanımlarını, onurlu duruşlarını, özgürlükçü perspektiflerini ve eşit birliklerini kendisine ilk günden tehdit olarak gördüğünü belirten MÖP, “Bu tarihi kazanımları engellemek uğruna, elinden gelen her türlü çirkin politikayı alçak IŞİD, El Nusra vb. çeteler eliyle Rojava halklarına karşı geliştirdi.

Suriye politikasında birçok kesim, Türk devleti dahil bir iflası yaşarken, Rojava halkları kendi iradelerine dayalı, kendi demokratik sistemlerini oluşturma çabasına girdiler, bu demokratik sistem förmülü, genel Suriye demokratikleşmesine alternatif olarak gelişiyordu. Bu Rojava demokratik federal sistemin, mevcut satükocu ulus devlet ve sömürgeci zihniyetini savunan Türkiye, Suriye ve İran gibi devletleri ürükütüyordu.

Bunlar; karşıt güçler olmalarına rağmen, bu demokratik sisteme karşı aynı ortamda yer alabiliyorlar. Qamışlo, Hesekê, Halep vb. yerlerde, halkları karşı, karşıya getirebilmek için, değişik provokasyonlara başvurdular. Bu provokasyonlarda halklara ciddi zararlar verdiler, uyguladıkları bombalı eylemlerde kitlelere katliam yaptılar, yalnız istediklerini bir türlü almadılar. Böylece Rojava halkları daha fazla, kendi demokratik sistemlerine sarıldılar” dedi.

Rojava’da YPG ile başlayan özgürlük savaşının, QSD ile Suriye sahasına yayıldığı ve halkların ortak savunma gücü haline geldiğini de kaydeden MÖP açıklamasında şunları belirtti: “Dolayısıyla lanetli IŞİD, El Nusra ve El Qaide’ye karşı verilen bu insanlık savaşı, onları gittikçe sahadan tasfiye ediyordu. Her ne kadar Türk devleti onlara her türlü desteği sunduysa, bir türlü YPG, QSD güçlerine karşı duramaz konuma geldiler. Özellikle Minbic zaferi ile sonuçlanan gelişme, YPG, QSD güçlerini Rojava coğrafyasını bütünleştirmeye, IŞİD çetesini sahadan silmeye doğru yöneliyordu.

Bu durumu gören Türk devleti, kendi sınırında Rojava halklarının öncülük ettiği bir demokratik formülü kabullenemediğinden, IŞİD’le anlaşmalı bir tiyatro bahanesiyle, Rusya, ABD, İran, Suriye vb. kesimlerin onayını alarak, Cerablus’u çatışmasız işgal etti. Lanetli güruh IŞİD, bir köyü bırakıncaya kadar onlarca kayıp verirken, koca bir Carablus’u kayıp vermeden birkaç saat içinde terk etti. Peki, IŞİD elemanları, nereye, nasıl gitti? Bunların cevabı, Türk devletin yanındadır: Peki bütün bu bahsi geçen güçler, İslamcı, faşist, Kemalist Türk devletine, Erdoğan’a bu kadar öfkeliyken, ne oldu da bu Carablus işgaline sesiz kaldılar?

Aslında Cerablus işgalinde Türk devletin derdi IŞİD değil, asıl derdi yanı başında, Derik’ten, Afrin’e uzanan sınır hattı ve Kürt halkının öncülüğünde gelişen demokratik kazanımlardır. Nitekim bunu Türk Cumhurbaşkanı, Başbakanı açık bir dille ifade ediyorlar. Türk devleti her yönü ile iflası yaşaması nedeni ile faşist IŞİD misali intihar bataklığına atlıyor. Bu sömürgeci bataklıkta süper güçler yenildi, Türk devleti bu bataklıktan kazançlı çıkacağını sanıyor. Hiçbir işgalci güç, devrim uğruna savaşanlara karşı, kendini imhadan koruyamadı, faşist Türk devletinin akıbeti de öyle olacak!

Büyük bir fedakarlıkla halklarımızın, kendi değerli evlatlarını feda ederek, Rojava’da elde ettikleri demokratik kazanımları, dünya insanlığına kanıtladıkları onurlu duruşu, tasfiye amaçlı Cerablus’a giren sömürgeci Türk devletine karşı, halklar, demokrasiyi isteyenler ve işgale karşı olanlar her alanda birlikte durmalıyız!

Kamuoyuna çağrımız, Rojava halklarının demokratik iradesine karşı yapılan bu işgalci müdahaleyi görmesini, Türk devletinin Cearablus işgaline karşı sesiz kalmamasına davet ediyoruz.”