MLKP: Türkiye toplumu Kürt halkı için sokağa çıkmalı

MLKP Rojava yöneticilerinden Serhat, "Türk halkı bu katliaman ortağı olmadıklarını, sokaklara çıkarak, Erdoğan AKP'ye göstetmelidir." Serhat, Kuzey Kürdistan'daki direnişin mutlaka zafere ulaşacağını da belirtti.

MLKP Rojava yöneticilerinden Serhat, Cizre'deki katliama sert tepki göstererek, Türkiye toplumuna çağrıda bulundu: "Türk halkı bu katliaman ortağı olmadıklarını, sokaklara çıkarak, Erdoğan AKP'ye göstetmelidir." Serhat, Kuzey Kürdistan'daki direnişin mutlaka zafere ulaşacağını da belirtti.

MLKP Rojava yöneticilerinden Baran Serhat, AKP ve Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Cizre'de yapılan katliamı ANF'ye değerlendirdi...

Türk devletinin Cizre’de bir sivil katliam gerçekleştirdiğine dikkat çeken Serhat, "Kürt halkı yeniden faşist Türk devleti tarafından katliamlarla terbiye edilmeye, özgürlük güçleri engellenmeye çalışılmaktadır. Bu, faşist AKP-DAİŞ hükümetinin Kürt halkımıza karşı gerçekleştirdiği bir katliamdır. Mutlaka bu katliamın da hesabı sorulacaktır" dedi.

"Bu katliamları yapanların Geliyê Zilan gibi, Dersim ve Agiri gibi amacına ulaşamayacağını belirtiyoruz" diyen Serhat, "Çünkü artık Kürt halkı ne örgütsüzdür, ne önderliksizdir, ne de eskisi gibi hazırlıksızdır. Ortada ciddi bir katliamın olduğu doğrudur. Bu katliam sivil ve yaralılara karşı yapılmış namertçe bir saldırıdır. Orada yaralı ve sivillerin bulunduğu defalarca sivil kurumlar tarafından kamuoyuna açıklansa da AKP devleti Kürdün özgürlük hayalini, Kürdün kendi kendisini yönetme isteğini diri diri toprağa gömerek, diri diri yakarak, katlederek engellemeye çalışacağını zannetmektedir" diye konuştu.

'ERDOĞAN MİLOSEVİÇLER GİBİ MAHKEMELERDE YARGILANACAK'

Katliamların boyutu ne olursa olsun, acıları ne kadar fazla olursa olsun devletin asla başarılı olamayacağını vurgulayan Serhat, şöyle devam etti: "Cizre ve diğer sivil katliamlar bir insanlık suçudur. Erdoğan ve AKP hükümeti ve buna işbirliği yapan bütün güçler insanlık vicdanında yargılanacaklar. Aynı zamanda, önümüzdeki dönemlerde gündeme gelecek savaş suçları mahkemelerinde tıpkı Miloseviçler gibi, tıpkı Senegalli katiller gibi, tıpkı katliamcı devletlerin yöneticileri gibi yargılanacaklarından kuşkumuz yoktur. Ondan önce başta Kürt halkımız olmak üzere, Türkiye halkları da bu katliamcı devletin vahşi katliamlarına ortak olmayacaktır.

Kürt halkı tamamen meşru haklı bir talebi olan öz yönetim talebini dile getirdi, diye bu katliama maruz kaldı. Bu geçmişten beri Türk sömürgeciliğinin Kürt halkına reva gördüğü bir uygulamadır. Ama biz şuna inanıyoruz ki; Geliyê Zilan, Ağrı ve Dersim'den sonuç çıkmadıysa Cizre katliamından da sonuç çıkmayacaktır. Faşist Türk devleti Cizre’de onlarca yaralımızı katletti. Acımızın büyük ve tarifsiz olduğu gerçeğine rağmen şunu açıkça söyleyebiliriz ki, şehitlerin düştüğü her yerde, kanlarının düştüğü her damladan özgürlük fidanları yükselecektir."

'TÜRKİYE HESABINI VERECEK'

Türk devletinin imza attığı, taraf olduğu bütün uluslararası sözleşmeleri ihlal ederek bir savaş suçu işlediğini söyleyen Serhat, "İşlediği bu savaş suçlarının hesabını mutlaka verecektir. Daha önce söylemiştik, bu hendekler özgürlük fidanlarının büyüdüğü yerler olacak. Cizre, Sur ve diğer yerlerde onlarca fidanımızın kanı hendeğe akmıştır. Ama şuna kesin inanıyoruz ki, Cizre’den başlayarak, Silopi’de, Nusaybin ve İdil’de, Sur’da bütün Kürdistan ve Türkiye coğrafyasında özgürlük fidanları çoğalacaktır. Bu katliam asla Kürt halkının iradesini, özlemini ve düşlerini ortadan kaldıramayacak ve kıramayacaktır" diye belirtti.

'TÜRKİYE HALKI BU UTANCI KENDİSİNE YAKIŞTIRMAMALI!'

Türkiye toplumunun Cizre’den yükselen sese, özgürlük talebine yeterince cevap olması gerektiğini ifade eden Serhat, şunları kaydetti: "Bu doğrultuda yürütülen her çalışma ve atılan her adım değerlidir, ama yetersizdir. Biz bu adımların daha da büyütülmesini, yeni katliam ve saldırıların, yeni toplu kıyımların yaşanmaması için Türkiye halklarının da tıpkı Cizre, Nusaybin, Sur, İdil ve Silopi’deki gibi sokaklara çıkması ve kendini var etmesi ve eylemli bir şekilde ortaya koyması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü eğer bu başarılamazsa Türk ve Kürt halkı arasındaki ilişki, 'kardeşlik bağı' diye tarif edilen bütün bağlar koparılacaktır.

Türk devleti adına yapılan bu katliamlar, asla Türkiye toplumunun, emekçilerinin, ezilenlerinin temsil ettiği değerler değildir. Dolayısıyla Türk halkı, ezilenleri, emekçileri bu katliamın ortağı olmadıklarını, sokaklara çıkarak, Erdoğan diktatörlüğüne ve AKP faşizmine karşı sokakları doldurarak göstermelidir. Aksi durumda bu cinayetlerin ortağı olmak gibi bir insanlık suçuna ortak olmuş olacağız. Türkiye halkı bu utancı asla ne kendisine ne bundan sonraki kuşaklara yakıştırmalıdır."

'MUTLAKA ZAFERE ULAŞILACAK'

MLKP Rojava yöneticilerinden Baran Serhat, açıklamasının sonunda şunları dile getirdi: "Cizre, Sur ve diğer direniş alanlarında yükseltilen barikat onur ve özgürlük barikatlarıdır. Bu onur ve özgürlük barikatlarının nasıl ki Rojava’da DAİŞ faşizmi ve gericiliğine karşı zaferler kazandığına gördüysek, halkımız şunu iyi bilsin ki, bütün bedellere rağmen Kuzey Kürdistan’daki onur ve özgürlük barikatları da mutlaka zafere ulaşacaktır. Bu zafer Kürt halkımızın ve onunla omuz omuza, yan yana dövüşen bütün halkların ortak zaferi olacaktır. Cizre’de katledilenler bu zaferin şehitleridir. Onlar bu haklı davamızın kutup yıldızları, yol göstericileri olacaklardır. Biz hepsinin önünde saygı ile eğiliyoruz. Türkiye toplumunu, gençliğini ve emekçilerini de bu onurlu mücadelenin yanında yer almaya çağırıyoruz."