Şehit Rüstem Cudi (Maxmur) Mülteci Kampı'nda Demokratik Halk Meclisi 7'inci Konferansını gerçekleştirildi. Konferansa katılan delegeler yaptıkları değerlendirmelerde örgütlenmenin önemine dikkat çekti.

2 Mayıs tarihinde Maxmur Kampı'nda başlayan Demokratik Halk Meclisi 7'inci Konferansı üçüncü gününde devam ederken, konferansa katılan delegeler konferansın gerçekleştirilmesine ilişkin olarak ajansımıza konuştu.

KAMP UZUN BİR TARİHİN ESERİ

Konferansa katılan Maxmur İştar Meclisi üyesi Ayten Bulut, örgütlenmenin önemine dikkat çekerek, konferansın örgütlenme boyutunda oynayacağı role değindi. Ayten Bulut; “Kampımız 1994 yılında oluşturuldu. Uzun bir tarihi var. Nereye yerleştiysek, orada yaşamı ve sistemimizi örgütlemekten vazgeçmedik. Örgütlenmelerimizle, kurumlaşmalarımızla bugüne kadar geldik. Kampta hem kolektif, hem de özerk bir yaşam var. Kampın örgütlenmesi ve yaşamı düzenlemiş olduğumuz böylesi konferanslarda almış olduğumuz kararlarla belirleniyor. Örgütlenmemize faşist ve işgalci güçler tarafından zarar gelmesin diye kendimizi demokratik temelde daha da güçlendiriyoruz. Böylesi örgütlenmelerimizle, tüm dünyaya ve DAİŞ çetelerine de şu mesajı veriyoruz; hiçbir güç örgütlenmemizi dağıtamaz. Kongre ve konferanslarımızı kendimiz gerçekleştiriyoruz.”

Konferans delegelerinden Kadri Şirişî de bu yılki konferansın diğer konferanslardan daha farklı bir önemde olduğuna dikkat çekti. Şirişî; “İki yılda bir konferansımızı gerçekleştiriyoruz. Bu yılki konferansımızın amacı diğer konferanslardan daha farklı. Bölgede yaşanan siyasi ve ekonomik krizler birebir kampı da etkiliyor. 10 yıldır bölgede değişmeyen şeyler, bir gecede değişebiliyor. Var olan mevcut siyasi gerçeklik böyle bir değişime zorluyor. Dolayısıyla bu konferans önemli bir konferanstır.”

‘ÖRGÜTLÜLÜK OLASA MAXMUR DA ŞENGAL OLABİLİRDİ’

Qazê Mijinî de bir savaş bölgesinde olduklarını, duyarlı ve örgütlü olmazlarsa darbe yeme ihtimallerinin her zaman olduğunu belirtti. Şengal’de yaşananlara dikkat çekerek, örgütlenmenin önemine vurgu yapan Qazê Mijinî sözlerini şöyle sürdürdü: “Halk konferansı her iki yılda bir yapılıyor ve kamptaki halk ve bütün kurumlar bu konferansa katılıyor. Konferansta iki yıllık çalışmalar değerlendirilip tartışılıyor, yaşanan eksiklikler belirlenip bunların bir daha yaşanmaması için ders çıkarılıyor. Maxmur da eğer örgütlü ve dikkatli olmasaydı yaşanan süreç çok farklı olabilirdi. Şengal'i hepimiz gördük, acısını yaşadık. Orada bir örgütlenme olsaydı, bir birlik sağlanmış olsaydı, Şengal'deki halkımız da o durumlara düşmek zorunda kalmazdı. Bu yüzden konferansımız örgütlenme ve tedbir açısından çok önemlidir.”

Delegelerden Mihemmed Hilalî de konferansta örgütlenme ve yaşam sorunlarının ele alındığını belirterek, bu yönlü açığa çıkan yetersizliklerin eleştiriye tabi tutulduğunu ve çözüm yollarının arandığını ifade etti. Mihemmed Hilali konuşmasının devamında “Halklar üzerinde her yerde saldırı var ve bu saldırı karşısında kuşkusuz büyük bir mücadele yürütülüyor. Kürt halkı ve Kürt özgürlük hareketi bu saldırılar karşısında büyük bir direniş sergiliyor. Bu konferansımızın da bu direnişe daha fazla güç katacağına inanıyorum.” diye konuştu.

HALK ÇALIŞMA VE ÖRGÜTLENMEYİ ESAD ALIYOR

Son olarak konferans hazırlık komitesinde yer alan Yusuf Kara da konferansın gerçekleşme amacına ve önemine dair şunları belirtti: “Bu konferansla halk iradesini ortaya koyuyor. Bu konferansla halkı çalışmalara daha aktif katmayı ve örgütlemeyi tartışıyoruz. Böylesi savaş koşullarında bu konferansı gerçekleştiriyor olmamızın ayrı bir önemi var. Saldırılar karşısında kendimizi daha iyi ve güçlü nasıl örgütleyebileceğimizi tartışacağız ve bu temelde kendimizi örgütleyeceğiz. Önderliğimizin 2013 yılında başlatmış olduğu ve bugüne kadar getirdiği sürecin Reber Apo ile birlikte yürütücü gücü olabilmek ve sunulan perspektifleri hayata geçirmek için kendimizi daha iyi örgütleyeceğiz. Bu yönlü güçlü kararlara ulaşacağız.”