‘Komplonun 18. yılında soykırım politikasına karşı mücadeleyi yükseltelim’

KCK, tüm Kürt halkını İmralı’da Önder Apo üzerinde uygulanan politikaları, Kürt halkına yönelik inkar ve soykırım politikaları olduğunu bilerek komplonun 18. yılında ayağa kalkarak bu soykırım politikasına karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırdı.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, tüm Kürt halkını İmralı’da Önder Apo üzerinde uygulanan politikaları, Kürt halkına yönelik inkar ve soykırım politikaları olduğunu bilerek komplonun 18. yılında ayağa kalkarak bu soykırım politikasına karşı mücadeleyi yükseltmeye çağırdı. KCK, “Tüm Kürt halkı bilmeli ki, direndiğimiz takdirde Önder Apo'nun özgürlüğü de, Kürt halkının özgürlüğü de yakındır. AKP hükümetinin inkarcı ve soykırımcı politikalarını püskürtüp özgür ve demokratik yaşamı kazanmak sadece ve sadece direnişle mümkün olacaktır” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, AKP hükümetinin 2014 yazında aldığı, 23 Temmuz’da topyekun olarak başlattığı savaşı ısrarla sürdürme kararında olduğunun anlaşıldığını belirtti.  KCK açıklamasında, “Başbakan Ahmet Davutoğlu “23 Temmuz’da başlattığımız savaş doğrudur ve bunu sonuna kadar sürdüreceğiz” diyerek özyönetim ilanlarından çok önce savaşı başlattıklarını ilan etmiştir. Dolayısıyla Kürt halkının şehirlerdeki özyönetim ve özgürlük direnişi de bu kültürel soykırımcı sömürgeciliğin inkar ve imha saldırılarına karşı yürütülmektedir.

AKP hükümeti bir taraftan şehirlere tanklarla, toplarla saldırırken; bu ağır saldırılarla halkı göçe zorlarken, diğer taraftan özel savaş yöntemleri ve psikolojik harekatlarla Kürt halkı üzerindeki kültürel soykırım politikalarını yoğunlaştırmaktadır. Kürt sorununda çözüm politikası olmayan tüm hükümetler gibi zorla, şiddetle bastırma ve özel savaş uygulamalarıyla kültürel soykırım politikası yürütmektedir. Kürt halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesine yönelik tüm bu saldırılar Kürt sorununda bir çözüm politikası olmamasından kaynaklanmaktadır.

Aylardır Kürt halkının iradesinin nasıl kırılacağı ve bunun üzerinden hangi uygulamaları devreye koyacaklarını anlatmaktadırlar. Davutoğlu aylardır dillendirilen görüşleri Mardin’de biraz daha politik dille, yani yürütülen psikolojik savaş diliyle kamuoyuna kardeşlik demagojisini bolca kullanarak sunmuştur. Aslında 25 yıldır Kürdistan’la ilgili paket açma gösterilerinden biri daha yapılmıştır. Bu paketlerin ismi değişmiş, ama amacı değişmemiştir. Amaç, kimi sosyal, ekonomik ve kültürel politikalarla Kürtleri özgürlük taleplerinden vazgeçirip kültürel soykırımcı politikalarını engelsiz yürütmektir. Erdoğan’ın her gün tekrarladığı Kürt’ün özyönetimini reddeden tek devlet, Kürt’ün kimliğini inkar eden tek millet, Kürt’ün yaşadığı Kürdistan coğrafyasını yok sayan tek vatan, Kürt’ün tüm sembollerini reddeden tek bayrak zihniyetiyle saldırılar yapılmakta ve tüm politikalar bu anlayışla pratikleşmektedir. Milli birlik, bütünlük ve kardeşlik dedikleri de Kürt’ü tümden kültürel soykırıma uğratmayı ifade etmektedir” denildi.

‘MUTABIMIZ HALKTIR SÖYLEMİNDEN KASTEDİLEN SOYKIRIM POLİTİKALARINI PRATİKLEŞTİRMEKTİR’

KCK açıklamasında devamla şu ifadelere yer verildi:

“Türk Başbakan’ı Ahmet Davutoğlu’nun söyledikleri de Şark Islah Planından bugüne Kürtler üzerinde uygulanan soykırım politikalarının son halkasıdır. 1915 yılındaki Ermeni soykırımından yüzyıl sonra da 2015’te Kürt’ü soykırıma uğratma kararı almış, pratikleştirmişlerdir. Bu amaçla Davutoğlu’nun Mardin’de sunduğu program ve planın özeti, klasik sömürgeci havuç ve kamçı politikalarıyla bazı işbirlikçi ve ajan kesim yaratarak onların üzerinden Kürdistan'daki soykırım politikasını meşrulaştırıp yürütmeyi ifade etmektedir. Muhatabımız halktır, istişare platformlarıyla birlikte projelerimizi gerçekleştireceğiz derken kastedilen, işbirlikçilere dayalı soykırım politikalarını pratikleştirmek olmaktadır.

Halkı muhatap alacağız söylemi; biz Kürtleri bir toplum ve halk olarak muhatap almayız, Kürt halkının diğer halklar gibi siyasi temsilcileri ve önderleri olamaz, kendilerine Kürt halkının temsilcileri ve önderleri diyenler bizim şiddetimiz altında ezilir anlamına gelmektedir.

Sürekli yeni şehirler ve ilçeler yapacağız demeleri, bu şehirleri neden yıkıp yaktıklarını ortaya koymaktadır. Kürtlerin yaşadıkları il ve ilçelerdeki toplumsal hafızayı, sosyal ve kültürel yaşamı yerle bir edip halkı devlete bağlı kılan ve kontrolüne sokan uydu ilçe ve kentler yaratmayı hedeflemektedirler. Kürt halkını kendine muhtaç kılan saldırılar yapması bu amaçladır. Kürtleri kültürel soykırımcı sömürgecilik kıskacına bir de bu yolla koymayı amaçlamaktadırlar.

Faşist bir Türkiye yaratmada kararlı olan Tayyip Erdoğan, Kürtlerin yaşadığı şehirleri bilerek yakıp yıktıklarını da itiraf etmiştir. Halkın tankla, topla vurularak yerlerinden koparılmasını, “halk onları yalnızlaştırmak ve devlete yardımcı olmak için mahalleleri terk etmiştir” biçiminde izah etmiştir. Halkın özyönetim ilan edilen yerlerden koparılarak kendilerine muhtaç kalması için bu saldırıları bilinçli ve planlı yaptıkları anlaşılmıştır.

KÜLTÜREL SOYKIRIMIN HIZLANDIRILMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR

AKP hükümetinin 1926’da yürürlüğe konan kültürel soykırım amaçlı Şark Islahat Planının güncellenmesine aydını, genci, kadını, yaşlısı, esnafı, iş sahipleri ve tüm Kürt toplumu karşı çıkmalıdır. Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı tüm politika ve uygulamaların Kürtleri diri diri mezara gömmek olduğu görülmelidir. Türk devletinin Kürt halkının her şeyine karışarak, her şeyini kendi planlayıp düzenleyerek kültürel soykırımın hızlandırılmasına izin verilmemelidir.

‘SOYKIRIMCI POLİTİKALARA TUTUM ALINMALIDIR’

Hiçbir aile bu devlete ne muhtaç olmalı, ne de bu devlete muhtaç hale getirilmelidir. Tüm Kürt halkı toplumsal dayanışma ile sorunlarını çözmeye çalışmalıdır. Türk devleti Kürtleri açlıkla, sıkıntıyla, evsiz barksız bırakmayla tehdit edip şantaj yaparak kendine muhtaç etmek istiyorsa, Kürt halkı da onurlu duruşuyla kıt kanaat yaşamasını bilip bu soykırımcı politikalara tutum almalıdır.

Kürt halkı hiçbir yerde evini, barkını, mahallesini, ilçesini terk etmemelidir. Kültürel soykırımcı sistemin amacı buysa, o zaman en temel yurtseverlik görevi olarak zorluklar da olsa bulundukları yerde yaşamını sürdürmelidirler. Evini ve mahallelerini TOKİ’ye, müteahhitlere teslim etmemelidir. Kürt halkı hiçbir biçimde TOKİ’lerin yapacağı ilçelere ve mahallere gitmemelidir. Türk devletinin bu soykırım amaçlı iskan politikasına karşı direnmelidir. Kürt halkı çocuklarını kültürel soykırım amaçlı hiçbir program, faaliyet ve etkinliğin içine göndermemelidir. Başta kadınlar olmak üzere sosyal danışmanlık adı altında aile ve toplum üzerinde uygulamak istedikleri psikolojik harekatlara karşı çıkmalıdırlar. Tüm bunlar, Kürtlerin kültürel ve sosyal kimyasını bozup soykırıma uğratma amaçlıdır. Kürt halkı “benim nerede ve nasıl yaşayacağıma karışma, devletten ve hükümetten hiçbir şey beklemiyoruz” demelidir.”

‘HALKIMIZ DOSTLARIMIZ VE DEMOKRASİ GÜÇLERİ AYAĞA KALKMALIDIR’

Şu anda AKP hükümetinin Kürdistan halkına soykırım amaçlı topyekun bir saldırı yaptığına dikkat çeken KCK, “Kürt halkı çok uğursuz amaçlarla, özel savaş uygulamalarıyla saldırı altındadır. AKP hükümetinin bu saldırılarına karşı tarihi topyekun bir direniş içine girmek gerekmektedir. Kürt halkı varlığını, kimliğini ancak bu saldırılara karşı direnerek koruyabilir. Tüm Kürt halkı varlığına yönelik bir saldırı yapıldığını görmeli, varlığını korumak ve özgürlüğünü kazanmak için her yerde ayağa kalkmalıdır. Sadece Kürdistan'daki halkımız değil, metropollerdeki tüm halkımız, dostlarımız ve demokrasi güçleri de ayağa kalkmalıdır” diye belirtti.

‘ÖNDER APO SAHSINDA KARŞI KÜRT HALKI VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNE KARŞI SAVAŞ YÜRÜTÜLMEKTEDİR’

KCK açıklaması şu ifadelerle son buldu:

“Şu anda Önder Apo üzerindeki ağır tecrit Türk devletinin soykırımcı politikalarının sonucudur. Kürt halkına yönelik savaş Önder Apo’ya ağır tecrit uygulanarak başlatılmış ve bu savaş Önder Apo şahsında tüm Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı yürütülmektedir. İmralı’da uygulanan politika, Kürt’ü inkar etme ve soykırıma uğratma politikasıdır. Türk devleti tüm Kürt Önderlerine uyguladığı bu politikayı şimdi de Kürt halkının özgürlük mücadelesini en kapsamlı ve uzun süreli sağlatan Kürt Halk Önderine karşı yürütmektedir.

‘KOMPLONUN 18 YILINDA SOYKIRIM POLİTİKASINA KARŞI MÜCADELEYİ YÜKSELTMELİDİR’

Tüm Kürt halkı İmralı’da Önder Apo üzerinde uygulanan politikaları, Kürt halkına yönelik inkar ve soykırım politikaları olduğunu bilerek komplonun 18. yılında ayağa kalkarak bu soykırım politikasına karşı mücadeleyi yükseltmelidir. Tüm Kürt halkı bilmeli ki, direndiğimiz takdirde Önder Apo'nun özgürlüğü de, Kürt halkının özgürlüğü de yakındır. AKP hükümetinin inkarcı ve soykırımcı politikalarını püskürtüp özgür ve demokratik yaşamı kazanmak sadece ve sadece direnişle mümkün olacaktır. Halkımız hiçbir özel savaş politikasına kulak vermeden, hiçbir beklenti içine girmeden mücadeleyi yükseltip AKP hükümetini yenilgiye uğratarak demokratik Türkiye ve özgür Kürdistan'ı yaratmada tarihi rolünü oynamalıdır.”