ANALİZ

Kerkük saldırısında kilit nokta: Altınköprü kontrol noktası

Erdoğan’ın ve Türk devlet yetkililerinin Musul ve Başika konusunda yaptığı açıklamalar, B ve C planı olarak lanse edilen planları üzerine çokça yazılıp çizildi.

Türk devletinin Musul’a müdahil olmak için fırsat kolladığı, işgal ve ilhak için koşullar oluşturarak Osmanlıcı Misakı Milli’yi emperyalist temelde yeniden güncellemek istediği bilinen bir durum. Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Lozan’a dair sözleri, Musul-Kerkük emellerini açıkça gözler önüne serdi.

Kerkük’te son günlerde arda yaşanan DAİŞ saldırıları, Türkiye’nin B-C planı bağlamında yorumlanıyor.

Gerçekten de iki yıla aşkın bir süredir Kerkük’te sular durulmuş, tek bir çatışma bile yaşanmamışken; ne oldu da DAİŞ yeniden harekete geçti ve Kerkük’e saldırmaya başladı? Bu saldırılar, Türkiye’nin B ve C planlarıyla ne kadar ilintili, ya da bu planların neresinde?

Kerkük’te yaşanan çatışmalarda yaralı olarak Kürt güçlerin eline geçen DAİŞ’linin ‘KDP asayişinden geçtik, 100 kişiydik ve KDP aracılığıyla Kerkük’e ulaştık’ sözleri soruların yanıtının ipuçlarını veriyor aslında.

KERKÜK PROVOKASYONUNU MİT Mİ YAPTI?

1990’lı yılların başlarından beri Güney Kürdistan’da asker bulunduran Türk devleti, 2011’den sonra ise bölgede süreklileşen asker takviyesinin yanı sıra MİT ile KDP istihbarat biriminin (Parastin) ortak faaliyetlerinde gözle görülür bir artış yaşandı. Kerkük’te yaralı yakalanan DAİŞ’linin ifadeleri dikkatleri yeniden bu kirli ilişki ağına çekiyor.

KERKÜK SALDIRISINI MİT ALTINKÖPRÜ’DE Mİ PLANLADI?

Türk ordusu geçen yılın son aylarından itibaren Kerkük-Hewler karayolunun 41. Km’sinde bulunan KDP’nin Altınköprü kontrol noktasına MİT elemanlarını konuşlandırmaya başladı. Kerkük saldırısını gerçekleştiren DAİŞ’lilerin kente ulaşabilecekleri tek güzergahın Altunköprü mevki olduğu göz önüne alındığında, işin içinde MİT’in olduğu rahatlıkla söylenebilir.

YENİ PROVOKASYONLAR OLABİLİR

Dikkat çeken bir başka nokta ise MİT’in faaliyet alanlarının gerillaların bulunduğu bölgelere yakın olması. Musul’un kuzey doğusunda bulunan Başika, Êzidi kenti Şexan’ın güneyine düşen Gali Zardik köyü, Şii Kürtlerin yaşadığı Xaneqin, Êzidi kenti Şengal, Kandil’e 40 km uzaklıkta bulunan Diyana ile Xınerê’ye yakın Sideka nahiyesinde MİT mensuplarının KDP ile ortak karargahları bulunuyor.

Bu üslerin organizasyonu ve koordinasyonu ise Türk devletinin ‘Hewler Konsolosluğu Operasyon Yönetim Merkezi’ tarafından sağlanıyor.

MİT’in konumlanma alanlarına bakarak Kerkük saldırısına benzer provokatif girişimlerin Şengal ve Mahmur’a yönelik geliştirilebileceğini öngörmek gerekiyor.

BAŞİKA BİR PROVOKASYON ÜSSÜ ROLÜ GÖRÜYOR

Türk devletinin Başika konusunda bu denli ısrarlı olmasının nedeni de bu tür provokasyonlara ortam hazırlayan, planlayan bir üs oluşu. Bahsettiğimiz üslerin hiç birisi aslında kendi başına operasyon kabiliyetine sahip yeterli askeri personel, teçhizat ve donanıma sahip olmamasına rağmen, provokasyon merkezleri olarak işlev gördüğü için Türkiye’nin planları açısından bu üslere çok önemli roller biçiliyor.

Türk devletinin bu tür provokatif girişimleri bazen MİT eliyle bazen de DAİŞ, Parastin, Heşd El Vatani veya Irak Türkmen Cephesi gibi paravan örgütler eliyle geliştirebileceği, bu yönlü planların olduğu yönünde somut bilgiler mevcut.

Sonuç olarak, TSK ve MİT’in Güney Kürdistan’daki varlığına son verilmediği sürece Türk devletinin Irak ve Güney Kürdistan’da provokasyonlarını sürdüreceğini öngörmek zor olmasa gerek...