KCK: Katliamlara karşı herkes ayağa kalkmalı-YENİLENDİ

KCK : Qandil’de Zergelê Köyüne ve sivil halka yönelik saldırı, halkımıza karşı sömürgeci güçlerin yaptığı saldırıların son halkası olmuştur. Bu açıdan tüm Kürdistan halkı ayağa kalkarak bu katliamın sorumlularına karşı mücadele etmelidir.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Kandil’de Zergelê Köyüne ve sivil halka yönelik saldırı, halkımıza karşı sömürgeci güçlerin yaptığı saldırıların son halkası olmuştur. Bu saldırıları tüm Kürdistan halkı olarak karşı durmadan durdurmak mümkün değildir. Bu açıdan tüm Kürdistan halkı ayağa kalkarak bu katliamın sorumlularına karşı mücadele etmelidir. Başurê Kurdîstan halkı da, Bakurê Kurdîstan halkı da, Rojava Kurdîstan halkı da, Rojhılat Kurdîstan halkı da; bölge halkları ve demokrasi güçleri de bu katliamlara karşı ayağa kalkmalıdır” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı,  Türk devletinin Kürt halkına karşı yürüttüğü topyekun savaşı Bakur, Başur ve Rojava Kurdîstan’ın da sürdürdüğünü belirtti. KCK açıklamasında, “Bakurê Kurdîstan’da her yerde halkımıza saldırdığı gibi, bir haftadır Medya Savunma Alanları da durmaksızın uçak ve top saldırılarıyla bombalanmaktadır. Son olarak Güney Kürdistan'da Ranya’ya bağlı Zergelê köyüne saldırarak kadın, çocuk, yaşlı 10 köylüyü katletmiş, onlarcasını da yaralamıştır. Köyün yerle bir edilmesi, Güney Kürdistanlı bu köylülerin tümden katliamdan geçirilmek istendiğini göstermektedir. Bu saldırıyla Güney Kürdistan halkının da hedef alındığı ortaya konulmuştur.

Bu saldırı, Güney Kürdistan halkına yapılan ilk saldırı değildir. 1990’lı yıllarda da onlarca Güney Kürdistanlı halkımız katledilmişti. 2001 yılı 15 Ağustos’unda Xınerê alanı Kendekolê köyünde uçakların bombalaması sonucu 50 civarında köylü katledilmişti. AKP hükümetinin Sri Lanka modeliyle Kürt Özgürlük Hareketi'ni tümden tasfiye etme saldırılarının parçası olarak 2011 yılında yine Qandil Ranya yolu üzerinde bir araba vurularak biri bebek, üçü çocuk olmak üzere 7 kişilik bir aile tümden yok edilmişti. Zergelê Katliamı, Türk devletinin Güney Kürdistan'a yönelik yaptığı katliamların son halkası olmuştur. Bu katliamlarla Türk devleti köyleri boşaltmayı hedeflemektedir” denildi.

‘BU HAVA SALDIRILARI TÜRK DEVLETİNİN SAVAŞI GÜNEY’DE YANGINLAŞTIRDIRDIĞINI GÖSTERMEKTEDİR’

KCK açıklamasında devamla şu hususlara yer verildi:

“Türk devletinin Güney Kürdistan'a bu kadar pervasızca saldırması, köylüleri katletmesi, onlarcasını yaralaması, bağlarını bahçelerini harap etmesi, ormanlarını yakması, Güney Kürdistan hükümetinin sessizliğinden cesaret almaktadır. Zergelê Katliamının Dışişleri Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’nun Hewler ve Süleymaniye görüşmelerinden sonra olması tesadüfi değildir. AKP hükümeti bu saldırılarının meşruiyetini KDP açıklamalarına dayandırmaktadır. Zergelê Katliamı, Feridun Sinirlioğlu’nun yaptığı görüşmelerde saldırıların arttırılacağı ve köylülerin boşaltılması yönünde bir tehdit yaptığını göstermektedir.

Bu hava saldırıları, Türk devletinin savaşı Güney Kürdistan'da yaygınlaştırdığını açıkça ortaya koymaktadır. Türk devleti sadece Bakurê Kurdîstan halkının değil, tüm Kurdîstan halkının düşmanıdır. Rojava Devrimine gösterdiği düşmanlıkla tüm halkımız ve dünya bu gerçeği görmüştür. Eğer Türk devletinin bu saldırıları durdurulmazsa, saldırılar Kürdistan'ın tüm parçalarındaki halkımızın özgürlük mücadelesine karşı da sürdürülecektir. Bu açıdan bu saldırılara karşı direniş tüm Kürdistan halkının özgür ve demokratik yaşam direnişidir.

‘BAŞUR, BAKUR, ROJAVA, ROJHILAT’TA HALKIMIZ AYAĞA KALKMALIDIR’

Kandil’de Zergelê Köyüne ve sivil halka yönelik saldırı, halkımıza karşı sömürgeci güçlerin yaptığı saldırıların son halkası olmuştur. Bu saldırıları tüm Kürdistan halkı olarak karşı durmadan durdurmak mümkün değildir. Bu açıdan tüm Kürdistan halkı ayağa kalkarak bu katliamın sorumlularına karşı mücadele etmelidir. Başurê Kurdîstan halkı da, Bakurê Kurdîstan halkı da, Rojava Kurdîstan halkı da, Rojhılat Kurdîstan halkı da; bölge halkları ve demokrasi güçleri de bu katliamlara karşı ayağa kalkmalıdır.

Bu katliam vesilesiyle Güney Kürdistan hükümetini de bu saldırılara karşı tutumunu değiştirmeye ve bu saldırılara karşı direnen Kürt halkının yanında yer almaya çağırıyoruz. Tüm Güney Kürdistanlı siyasi güçler ve halkımız da Türkiye'nin bu saldırılarına karşı ortak hareket ederek bu saldırıları durdurmalıdır. Güney Kürdistan halkı da saldırıya uğrayan sivil yerleşim alanlarına yürüyerek bu saldırılara karşı tutumunu açıkça göstermelidir.

‘HALKIMIZ HİÇBİR ZAMAN YILMADI YILMAYACAK’

Zergelê Katliamından saatler önce de Ağrı’da üç sivil katledilmiştir. AKP iktidarı döneminde katledilen yüzlerce sivile üç insan daha eklenmiştir. AKP, çatışmasızlığın olduğu dönemlerde bile onlarca sivili katletmiştir. AKP Hükümeti, savaş olsun olmasın sivillere saldırmayı halkı sindirmenin bir yolu olarak görmektedir. Tayyip Erdoğan’ın 2006 yılında Diyarbakır halkının şehit cenazelerine sahip çıkması karşısında“kadın da olsa, çocuk da olsa gereğini yaparız” diyerek genç yaşlı onlarca sivilin katline emir vermesi, bu zihniyetin gerçekliğini ortaya koymaktadır. AKP, Kürt sorununda çözüm zihniyeti olmadığı için halkı sindirmeye yönelik bu saldırılarını bundan sonra da sürdürecektir. Kuşkusuz halkımız hiçbir zaman yılmadığı gibi yine yılmayacak, Kürt halkı özgürleşip bu katliamların olmayacağı bir ülke yaratana kadar bu mücadeleyi sürdürecektir.

DEMOKRASİ GÜÇLERİNE ÇAĞRI

Bu sivil katliamlar karşısında sadece Kürt halkı değil, Türkiye demokrasi güçleri, aydınlar, yazarlar da ayağa kalkmalıdır. AKP Hükümeti 1990’lı yıllarda sürdürülen kirli savaşı yeniden devreye koymuş durumdadır. 1990’lı yıllarda sadece Kürt halkına karşı savaş açılmamış, Türkiye halklarının vicdanını da inciten bir kirli savaş yürütülmüştür. O yıllarda bu savaşı Türkiye halkı adına yürüttüklerini ilan etmişlerdi. AKP hükümeti de şimdi bu savaşı Türkiye halkı adına yürüttüğünü söylemektedir. Türkiye halkları ve demokrasi güçleri bu savaşın kendi savaşları olmadığını ortaya koyarak Kürt halkıyla birlikte demokrasi ve özgürlük mücadelesini yükseltmelidirler. Türkiye, ancak Türkiye halkıyla Kürt halkının birlikte yürüteceği mücadeleyle demokratikleştirilip özgürleştirilecektir.

‘ULUSLARARASI GÜÇLER KATLİAMLARA KARŞI SESSİZLİĞİNİ BOZMALI’

Uluslararası güçler de Türk devletinin sivil halka yönelik bu katliamlarına ve doğanın yok edilmesine karşı sürdürdükleri sessizliklerini bozmalıdırlar. Türk devletinin bu kirli ve vahşi saldırılarına ortak olmamalıdırlar. Türk devletinin bu yönlü saldırıları ne ilktir, ne de son olacaktır. Cenazelere yapılan hakaretler düşünüldüğünde, Türk devletinin canlılara yönelik yürüteceği saldırıda hiçbir ölçü tanımayacağı anlaşılır bir durumdur. Bu açıdan uluslararası güçleri ve dünya demokratik kamuoyunu derhal bu saldırılara karşı tavır almaya ve bu saldırıları cesaretlendirici söylem ve tutumlardan vazgeçmeye çağırıyoruz.

‘TOPYEKÜN BİR DİRENİŞ İLE SALDIRILAR DURDURULABİLİR’

Halkımız ve demokrasi güçleri bu saldırılar karşısında örgütlülüğünü geliştirmeli, bu temelde yürüteceği mücadeleyle Türk devletinin bu tür katliamlarının önüne geçmelidir. Halklarımız artık bu devlet gerçeğini görerek kendi savunmasını kendisi yapmalı, kendi tedbirini kendisi almalıdır. Kendi yaşamını bu zalim güçlerin insafına bırakmamalıdır.

AKP Hükümeti Kürt halkına ve demokrasi güçlerine karşı topyekun bir savaş başlatmıştır. Halkımız da ancak topyekun bir direniş ve savunma ile bu saldırıları durdurabileceğini görmelidir.

Zergelê’de, Ağrı’da, Cizre’de, Nusaybin’de Türk devletinin saldırılarıyla katledilen tüm insanlarımızın ailelerine başsağlığı, yaralılara ise acil şifalar diliyoruz. Türk devleti bu katliamların hesabını mutlaka verecek, halklarımız özgür ve demokratik yaşamına kavuşacaktır.”