KCK Halklar ve İnançlar Komitesi: AKP dinine karşı Medine İslam’ının sesini yükseltelim

KCK Halklar ve İnançlar Komitesi, Kürtlerden ve diğer halkalardan saf temiz duygularla iman eden tüm Müslümanları, vicdan sahibi alimleri, AKP ve diyanetinin dinine karşı Medine İslam’ının sesini ve Ebu Zer’in sloganlarını yükseltmeye çağırdı.

KCK Halklar ve İnançlar Komitesi, Türk devletinin Kürt halkının varlığını tanımayıp inkar ederek Allahın “örfler yoluyla tanışıp kaynaşasınız diye sizi milletlere ve boylara ayırdık” ilahi emrine de karşı çıktığını belirtti.  Komite, “Tüm dinler ve inançlar, insanı ve ona nasip olan maddi ve manevi değerleri aynı zamanda Yaradan’ın varlığına bir işaret olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla Yaradan’ın var ettiği bir halkı inkar etmek Yaradan’ı da inkar etmek demektir.  AKP’de Kürtleri inkar ederek bu günahı korkmadan işlemektedir. İki gün önce Merdin’de Türk başbakanı ve Diyanet İşler Başkanı Kürt halkına karşı yeni bir saldırı konseptini açıkladılar. Böylece Kürt fiziki ve kültürel soykırım belgesi olan Türkiye Cumhuriyeti’nin Şark Islahat Planını, AKP tarafından yeniden devreye koyduklarını ilan ettiler. AKP'nin bu katliam planına Osmanlı’nın her türlü vahşetine fetva veren şeyhülislamlar gibi katılıp dini dayanak arayan Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, zalimlerden olduğunu göstermiştir. Davutoğlu “kalpleri ve zihinleri kazanmak, algı yaratmak, rehabilitasyon” kavramlarını kullanarak bundan böyle Kürtlere daha fazla yalan söyleyeceklerini itiraf etmiştir. İslam dini yalanıcıyı zalimlerden, zalimi cehennemliklerden saymakta her zaman doğruyu emretmektedir. Davutoğlu’nun yeni Şark Islahat Planını Cuma namazı ve Allahın kendisine nasip ettiği nesebi inkar eden diyanet işleri başkanı eşliğinde başlatması, Kürt halkının inkarı kadar İslam’ı ve Kur’an’daki ilahi doğruları da inkar etmek olmuştur” dedi.

“Türk başbakanı, Merdîn’de Kürtlere hakaret etmiştir. Kürtlere yaptıkları zulümler gibi soy olarak da Moğollarla akraba olan günümüz Türk egemenleri, Kürtlerin hak ve adalet taleplerini yeni bir Moğol saldırısı olarak dillendirerek tarihi gerçekleri saptırmış sonra Allahtan korkmadan Cuma namazı kılmıştır” denilen açıklamada,  “İslam’ın toplumsal ahlak ve demokratik kültürünü bozan, İslamilerin yaşadığı bugünkü sorunların birinci derecede müsebbibi olan kapitalist sistemle her gün bin defa oturup kalkan, çağdaş haçlı demek olan kapitalizme abdest aldıran Türk Başbakanı “haçlı seferleri” hatırlatmasıyla Kürt halkının taleplerini tüm İslam coğrafyasına ve değerlerine saldırıymış gibi lanse ederek Selahattin’in torunları olan Kürtlere iftirada bulunmuştur. Türk Başbakanı, Kürtlerin vatanı Kürdistan'da işgalci olduğu halde sanki Kürtler Türk yurdunu işgal etmiş ve ulusal kimliğini ve dilini yasaklamış gibi Kürtlerin kimlik talepli direnişine sömürgeleştirme savaşı yakıştırmasında bulunmuştur. Bu yalan, iftira ve nifak dili Türk devletinin, Medine’de hendeklerin gerisinde direnen Müslümanları katletmeye gelen Mekkeli müşriklerin safında olduğunu bir kez daha göstermiştir. Türk devletinin diyaneti Kürtlerin vatanında, Allahın nasip ettiği dil ve kimliği ile yaşama arzusunu kan dökerek engellemeye, “çalım satarak gösteriş yaparak” Kürtleri yurtlarından etmeye gelen Türk güvenlik güçlerine şehit diyerek Kur’an’i gerçekleri bir kez daha inkar etmiştir. Mazlum Müslüman Kürtleri Kürdistan'da öldürmeye gelen, yaralılarını katleden, Kürt kadınlarının ve çocuklarının cenazelerini günlerce sokak ortasında bıraktıran zalimler öldürüldüklerinde İslam’a göre şehit olamazlar. Bunlar olsa olsa İslam’a göre “haksız yere kan döken” ve “zülüm edenlerden” olup cehennemlik olanlardan olur. Mazlum Kürt halkına vatanında saldıran Türk devletinin bu saldırısında devlet adına ölenlerin İslam’a göre şehit kabul edilemeyecekleri Kur’an’ı Kerim doğrusudur. Çünkü Kur’an “gerçeği inkar eden inkarcılara, zalimlere ve ikiyüzlülere karşı cihat” etme emrini vermektedir. AKP Kürt gerçeğini inkar eden ve yalanlarıyla ikiyüzlü olan zalimlerdendir. Devletin diyaneti Kürt illerindeki camilerde Müslüman Kürtleri katleden, İslam’a göre kan dökücü zalimlerden olan Türk güvenlik güçlerine şehit dedirtip cemaatte dua ettirmek cüretini göstermiş ve böylece Kürdistan'daki camileri Dırar mescidi gibi kullanacağını göstermiştir. Böyle bir yalan ve saptırmaya tavır koyan Batmanlılar gerçek dinin, imanın ne olduğunu bir kez daha göstermiştir” ifadelerine yer verildi.

‘VİCDAN SAHİBİ HER MÜSLAMAN KÜRT HALKININ MEŞRU TALEPLERİNİN YANINDA YER ALMALIDIR’

 KCK Halklar ve İnançlar Komitesi, açıklamasında devamla şu hususlara dikkat çekildi:

“Bu gün tüm sorunlarına rağmen iyi kötü her Müslüman halk bir statü sahibi ve kendi idarecilerini kendileri tayin etmeye çalışmaktadır. Türk devleti, Kürtlerin kendi topraklarında “şura” ve “icmaya” dayalı yönetim anlayışına çok yakın olan kendini yönetme talebini zalimlikle engellemekte dini de bu günahkarlığının üstünü örtmek için kullanmaktadır. Tüm müminleri ve vicdan sahibi alimleri bu gerçeği görmeye davet ediyoruz. Vicdan sahibi her Müslüman'ı Türk devletinin İslam’ı zalim ve katliamcı emellerine alet etmesinin önüne geçerek Kürt halkının haklı ve meşru taleplerinin yanında yer alamaya çağırıyoruz. 

Bu son çıkışıyla AKP devleti bir kez daha Allahın “zalim, inkarcı, haksız yere kan döken, haksız yere başkalarını yurtlarından edenlerden” olduğunu göstermiştir. AKP devleti tüm Müslümanların kullandığı bir haktan Kürtleri mahrum bırakmayı başlıca amacı yapmıştır. Bu emellini gerçekleştirmek için Davutoğlu’nun ağızdan Kürtler arasına fitne sokacağını ve Kürtleri böleceğini de itiraf etmiştir. İslam’a göre fitne insan öldürmekten daha büyük bir günahtır. Kürt alimleri, Seyda ve meleleri sömürgeci Türk devletinin kendilerini günaha sokacak bu hilesine gelmeyecektir. Türk dindarlarını, politikaları ile Kürt ve Türk halkları arasına fitne sokan, Türkiye'yi kutuplaştıran AKP gerçeğini daha iyi görmeye, Müslümanların kanını canını satan bu İslam kılıklı zevata karşı tutum almaya çağırıyoruz.

‘AKP TIPKI DAİŞ ÇETELERİ GİBİ DİNİ HER BİÇİMDE KULLANMAKTADIR’

 Kürtlere dönük bu son politikasıyla AKP'nin tıpkı DAİŞ çeteleri gibi çıkarları uğruna dini her biçimde kullandığı bir kez daha görülmüştür. Kürt illerinde yaptığı vahşiliklerle tıpkı Osmanlı sultanları gibi saray ve sultanlık için kundaktaki bebelerini boğazlayan geleneğin devamcısı olduğunu gösteren AKP, çok açık biçimde “gerçek dine karşı sultanlık dini” politikası izlemektedir. Allah, İslam, Kur’an, Peygamber, Müslüman kardeşliği, vb… kutsalları dillinden düşürmeyen ve bu kavramları kullanmaktan geri durmayan bu zevat tüm halkların ve inançların özgür yaşayacakları demokratik özerkliğe saldırıp tek kimlikli bir devlet sistemini dayatarak Allahın yaratığı dilleri, kültürleri ve farklı inançları inkar etmektedir. Başta Kürtler olmak üzere diğer etnik kimliğe sahip Müslümanların bu din, insanlık ve ahlak düşmanlığına karşı tepkilerini daha örgütlü ve güçlü ortaya koymaya çağırıyoruz.

‘ALİMLER VE SEYDALAR KÜRT HALKINA KARŞI ZULMÜ TEŞHİR ETMELİ VE KARŞI DURMALIDIR’

Dini hassasiyeti önde olan Kürtler AKP ve “firavunun büyücüleri” rolündeki diyanet memurlarının camilerde ve diğer sosyal alanlarda Kürtlere hakaret eden, Kürt katili Türk güvenlik güçlerini öven tutumlarına asla izin verilmemeli ve arkasında namaza durmamalıdır. Kürtler içindeki her tarikat ve mezhepten alimlerin ve seydaların birlik içinde Kürt halkına karşı yapılan bu zulmü teşhir etmeleri ve daha güçlü karşı durmaları “iyi, güzel, doğru ve hayırlı işlerden” olacaktır. AKP'nin dini bozması, günaha girmesi ve Müslümanları günah işlemeye çekmesinin başlıca nedeni, gerçek dindarların seslerinin kısık olmasıdır. Bunun için Kürtlerden ve diğer halkalardan saf temiz duygularla iman eden tüm Müslümanları, vicdan sahibi alimleri AKP ve diyanetinin dinine karşı Medine İslam’ının sesini ve Ebu Zer’in sloganlarını yükseltmeye çağırıyoruz.