KCK’den Qamişlo açıklaması: Öz savunma tedbirleri hızla geliştirilmeli

KCK: Rojava başta olmak üzere Kuzey Suriye’nin özgürleştirilmiş tüm kentlerinde yaşayan halklar seferberlik ruhuyla ve tam bir dayanışma halinde kendini savunmak için harekete geçmelidir.

Rojava’nın Qamişlo kentinde dün düzenlenen saldırıya ilişkin bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Olası yeni katliam saldırılarına karşı öz savunma tedbirlerini hızla geliştirmelidir. Rojava başta olmak üzere Kuzey Suriye’nin özgürleştirilmiş tüm kentlerinde yaşayan halklar seferberlik ruhuyla ve tam bir dayanışma halinde kendini savunmak için harekete geçmelidir” dedi.

Yazılı bir açıklama yapan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, faşist AKP devletinin sürekli tehditler savurduğu Rojava’da bir kez daha vahşi bir katliam yaşandığını belirtti.

27 Temmuz günü Qamişlo kentinde sivil halka yönelik gerçekleştirilen bu katliamda en az 35 kişinin yaşamını yitirdiği, 150’nin üzerinde insanın da ağır yaralandığını hatırlatan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Öncelikle bu katliamda yaşamını yitiren yurtsever insanlarımıza Allah’tan rahmet ve yaralılara acil şifalar diliyor, şehitlerimizin yakınları ile tüm halkımızın ve dostlarımızın başı sağ olsun diliyoruz.

Bu vahşi katliamın sorumluluğunu insanlık düşmanı faşist IŞİD çeteleri üstlenmiştir. Ne var ki, Qamişlo katliamı aşağılık IŞİD çetelerinin Rojava’da sergilediği vahşetin ilk örneği değildir. Aynı çeteler 26 Haziran 2015’te Kobanê’de alçakça bir katliama girişmiş, burada kadınlar ve çocukların da içinde yer aldığı 300 sivil insanımızı hunharca katletmişti. Sözü edilen katliamda yer alan çetelerin bir bölümü Türkiye’den Kobanê’ye geçmiş, böylece IŞİD’in faşist AKP devletinin desteğiyle bu katliamı düzenlediği açığa çıkmıştı. Bu yeni katliamda da faşist Erdoğan diktatörlüğünün etkin rol oynadığını söylemek gerekmektedir. Rojava’yı terörist ilan edip tüm dünyaya hedef göstermeye çalışan bu diktatör bozuntusunun azgın Kürt düşmanı politikasını katliamlarla pratikleştirmek istemesi son derece doğaldır. Faşist diktatör Rojava Devrimi’nin başından beri bu sırtlan sürüsüyle Kürt halkının özgürlük umutlarını yok etmeye çalışmakta, devrimi boğmak için her türlü kirli yönteme başvurmaktadır. Bakur’da sürdürdüğü tenkil, tedip ve tehcir uygulamalarını Rojava’ya da kaydıran TC devleti her yerde Kürtlerin kanına girmektedir” dedi.

‘ROJAVA’DA FAŞİST AKP DEVLETİ İLE KÜRTLER ARASINDA SAVAŞ YAŞANDI’

Kürt Özgürlük Hareketi’nin ilan ettiği tek yanlı ateşkes sürecinde Bakur’da “çöktürme planı”nı hayata geçirmek üzere hazırlık yapan faşist AKP hükümetinin bu çatışmasızlık ortamından yararlanarak savaşı Rojava’da yoğunlaştırdığını da vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı açıklamasında şunlara dikkat çekti: “Bunun için ilk dönemlerde bizzat örgütlediği El Nusra’ya dayanırken, bu çetenin alandan sökülüp atılması üzerine IŞİD çetelerini devreye soktu. Bazı hain Kürt işbirlikçilerini de yanına alarak yürüttüğü kirli savaşı giderek derinleştirdi ve işi katliamlara kadar vardırdı. Kürtlerin burada bir siyasi statüye kavuşmasını kendisi için en büyük tehdit olarak gördüğü için, bu tehdidi bertaraf etmek üzere her türlü çirkinliğe ve çılgınlığa başvurdu. Bu açıdan devrimin başlangıcından beri Rojava’da yaşanan savaş gerçekte faşist AKP devleti ile Kürtler arasında yaşanan bir savaş oldu.

Faşist TC yetkilileri son günlerde yaptıkları açıklamalarda, özel harekât birliklerinin esas olarak Bakur’da konumlandığını, geriye kalan kesiminin ise Başur ve Rojava’da bulunduğunu belirtmektedir. Bu açıklama son derece önemlidir. Başur’da bulunan bu birliklerin nerede konumlandığı az çok bilinmektedir. Buna karşılık Rojava’da bulunan bu birliklerin IŞİD ile iç içe oldukları ve katliamcı saldırıları koordine ettikleri kesindir. IŞİD artık AKP’leşmiş, AKP de IŞİD’leşmiştir. AKP'nin zaman zaman IŞİD karşıtı açıklamalar yapması sadece bu ilişkiyi ve işbirliğini örtmeye yöneliktir. AKP, AKP'ye bağlı çeteler ve IŞİD tarafından Kürt halkına karşı yeni ‘Enfal’ harekâtları gündemdedir. Qamişlo katliamı bunun habercisidir. Erdoğan’ın diktatörlüğü altındaki TC oluşturduğu mezhepçi milliyetçi şovenist güruhlarla bir eşkıya devletine dönüşme sürecindedir. Bu gelişme sadece Kürt halkını değil, mazlum Ortadoğu halklarının yanı sıra, tüm dünya halklarını da tehdit etmektedir.

‘AKP ROJAVA’DA KÜRTLERLE ARAPLAR ARASINDA ÇATIŞMA YARATMAYA ÇALIŞIYOR’

Katliam için hedef seçilenler Kürtler olsa da, bu vahşeti sergileyenlerin amacı yalnızca Kürt halkını sindirmek değildir. Daha da önemlisi, faşist AKP devleti Rojava’da bir Kürt-Arap çatışması yaratmaya çalışmaktadır. Kürtlerle Araplar arasında dostluk ve dayanışmanın gelişmesi, bunun somut ifadesi olarak Suriye Demokratik Güçleri’nin kuruluşu ve bu temelde Arap halkının savunma güçleriyle birlikte Minbic’i özgürleştirme hamlesinin gelişmesi, faşist AKP devletini böylesi alçakça bir planı uygulamaya yöneltmiştir. İlgili herkes bu gerçeği iyi görmek ve bu sinsi planı boşa çıkarmak için Rojava başta olmak üzere Suriye’de yaşayan tüm halk grupları arasındaki dayanışmayı daha da geliştirmekle yükümlüdür. Faşist diktatör Erdoğan’ın bu konudaki kirli emelleri mutlaka kursağına tıkılmalıdır.

Faşist AKP devleti sadece Kürtlere saldırmamakta, katliamcı IŞİD çetelerini kullanarak herkesi teslim almaya çalışmaktadır. Avrupa’da gelişen IŞİD katliamları bunun çarpıcı örneği durumundadır. Rojava’nın insanlığı tehdit eden AKP ve gayri meşru çocuğu IŞİD ile savaşın ön cephesi olduğu ortadadır. Uluslararası güçler burada savaşan kuvvetlerin bu tarihsel rolünü iyi görmeli, bu savaşta yaşanacak bir zayıflığın halklar için bir felaket olacağını bilerek Suriye Demokratik Güçlerini sonuna kadar desteklemeli, Mınbic’i özgürleştirme hamlesinin bir an önce sonuçlanması için sorumluluklarını yerine getirmelidirler. IŞİD katliamlarının önüne geçmek, her yerde IŞİD’i zayıflatıp etkisizleştirmekle mümkündür.”

Kürt halkının bulunduğu her yerde katliamcı güçlerin telin etmek üzere sokaklara dökülmesi gerektiğini de belirten KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, “Olası yeni katliam saldırılarına karşı öz savunma tedbirlerini hızla geliştirmelidir. Rojava başta olmak üzere Kuzey Suriye’nin özgürleştirilmiş tüm kentlerinde yaşayan halklar seferberlik ruhuyla ve tam bir dayanışma halinde kendini savunmak için harekete geçmelidir. Gün rehavet günü değildir. Savaşın daha da şiddetleneceği iyi bilinmeli, herkes savaş ortamında yaşamayı bir yaşam tarzı haline getirmeli, özgürlük için ödenmesi gereken bedeli hafifletmek için her şeyini ortaya koymalıdır.

Acımız büyüktür. Ancak gün ağlayıp sızlayarak acılarımızı hafifletme değil, biriktirdiğimiz acılarımızı düşmanlarımızı kahreden bir güce dönüştürme zamanıdır.

Bir kez daha bu katliamda yaşamını yitiren insanlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyor, bu katliamın hesabını sormayı bir namus ve onur borcu olarak kabul ediyor, şehitlerimizin kanlarının yerde kalmaması ve Rojava devrimiyle dayanışmayı güçlendirmek için mücadelemizi her yerde daha da yükselteceğimize söz veriyoruz” dedi.