Karayılan: Musul operasyonunda aktif bir pozisyonda olacağız

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan; Türkiye’nin, PKK’nin Musul operasyonunda yer almasını istemediğini ama kendilerinin duruma seyirci kalmayacağını vurguladı.

Karayılan, Kürtlerin Musul operasyonuna karşı parçalı bir tutum sahibi olduklarını ve bunun büyük bir risk olduğunu belirtti. Murat Karayılan, Musul operasyonuna ilişkin ‘ilgili güçlerle’ görüşme halinde olduklarını ve operasyona katılmaları için zemin bulunduğunu açıkladı.

Murat Karayılan, Musul’daki operasyonun askeri strateji açısından da hatalı başladığını ve amacın IŞİD’i bitirmek değil, kaçırtmak olduğunu söyledi.

Medya Savunma Alanları'nda görüştüğümüz PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan, Musul operasyonu ve bölgedeki duruma ilişkin ANF’nin sorularını yanıtladı.

KÜRTLER MUSUL’DA BİRLİK HALİNDE HAREKET ETMELİYDİ

Musul operasyonu resmen başladı. Operasyona ve Kürtlerin bu operasyona karşı tutumuna ilişkin ne düşünüyorsunuz?

Bölgemizde görünürde IŞİD’e karşı bir ‘savaş’ var. Ama esasında bölgesel güçlerin çelişki ve çatışması devam ediyor. Musul operasyonunu da bu bağlamda ele almak mümkündür. Musul tarihte olduğu gibi bugün de önemli bir konuma sahiptir. Biz Kürtler de böylesi hayati bir dönemde, birlik içinde olmalıydık. Hem bölgedeki duruma karşı hem de Musul operasyonunda Kürtler birlik içerisinde hareket halinde olabilirlerdi. Musul operasyonu için Kürtler, gerek Irak yönetimi, diğer bölgesel güçler ve ABD ile görüşerek ortak tutum sahibi olabilirlerdi. Şimdi Musul’un kurtarılmasında sonra oranın kim tarafından yönetileceği ve nasıl olacağı tartışılıyor. ‘Musul nasıl ve kimler tarafından yönetilecek’ sorusu gündemdedir. Zira Musul bir halklar kentidir. Sadece bir halkın kenti değildir. Eskiden Kürtler Musul’la anılıyorlardı. Kürt sorununa ‘Musul sorunu’ deniliyordu. Musul Kürtler için önemli bir merkez konumundaydı. Ama daha sonra demografisi değiştirildi.

Ama bugün birçok halk burada yaşıyor...

Evet, bugünkü gerçeği de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kürtler, Araplar, Asuri-Suryaniler, Türkmenler burada yaşıyorlar. Eğer burada demokratik ulus bakış açısıyla olaya yaklaşılsaydı Kürtler de bu durumdan faydalanırdı. Ama ne yazık ki Kürtler arasında istenilen düzeyde birlik yoktur. Kürtler arası birlik hem Musul için hem de bölgemiz için zorunlu bir ihtiyaçtır.

KÜRTLERİN BİRLİĞİ MUSUL VE BÖLGE İÇİN ZORUNLUDUR

Peki bu kadar önemli bir konuda Kürtler neden bir araya gelemediler? Bunun sebepleri nelerdir?

Bu çok geniş bir konu ama özetlemek mümkündür. Kürt siyaseti arasında sorun ne olursa olsun diyalogla çözülebilir. Kürtler kendi sorunlarını önce kendi aralarında tartışıp çözmelidir. Ama şimdi diyalog ve tartışma yoktur. Herkes kendi siyasi hesaplarını düşündüğü için, ulusal çıkarlar ikinci planda kalıyor. Temelinde diyalogsuzluk bulunmaktadır. Bakın, bugün bir araya gelmesi mümkün olmayan güçler bir araya geliyorlar. Fakat biz Kürtler ortak kadere sahip olmamıza rağmen bir araya gelemiyoruz. Artık sömürgeci güçlerin kanatlarına dayanmak utanç vericidir. Sorunlar, şartlar ne olursa olsun ulusal perspektifle yaklaşmak lazım. Kürtlerin ortak gündeme sahip olması lazım. Çünkü ortada ölüm-kalım meselesi vardır.

KÜRTLER MUSUL’DA DEMOKRATİK-ÖZGÜRLÜKÇÜ ÇİZGİYİ TEMSİL ETMELİ

Kürtler Musul’da nasıl bir konumda olmalı?

Kürtlerin Musul’da söz sahibi olması gerekiyor. Musul’un yönetiminde Kürtlerin de yer alması lazım. Şengal’ın ve Musul’da yaşayan halkımızın, yine diğer bütün halkların, Asuri-Suryanilerin güvenliği için Kürtler burada inisiyatif sahibi olmalı. Burada tüm halkların içinde yer alacağı demokratik bir yönetim oluşturulmalı. Kürtler bölgede önemli bir fırsatı ele geçirmişler. Bu fırsatın değerlendirilmesi için, Bir; Kürtler arasında ortak bir siyasi strateji oluşturulmalı. İki; Kürtler demokrasi ve özgürlük bayrağını dalgalandırmalı, bölgedeki demokrasi mücadelesine öncülük yapabilmeliler. Kürtlerin gidip Erdoğan veya İran’ın kanatları altına girmesine gerek yoktur. Bu yanlıştır. Hayır! Biz Kürtler özgürlük ve demokrasiyi temsil etmeliyiz. Bölgedeki mezhep savaşında Kürtlerin taraf olmaması lazım. Mezhep savaşında taraf olmak Kürtlere zarar verecektir. Ulusal çıkarlarımızı esas almalı, demokrat ve özgürlükçü olmalıyız. Ancak bu şekilde ‘Evet biz bölgede’ varız diyebiliriz.

TÜRKİYE MUSUL’DA KALICI OLMAK İSTİYOR

Türkiye’nin de bölgede bir arayışı gözlemleniyor. ‘Operasyon ve masada olacağız’ diyorlar. Türkiye’nin bu çıkışını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye yönetimi bölgedeki gelişmeleri kendi içinde değerlendirerek bazı bazı kararlara gitti. ‘Türkiye ya büyümeli ya da küçülmeli’ dediler. Şimdi ‘biz artık bölgede varız’ diyorlar. Erdoğan çıkıp ‘Türkiye büyümeli’ açıklamasında bulundu. ‘Türkiye’nin büyütülmesi için ordumuz sınır dışına çıkmalı, müdahale etmeli’ dediler. Bu siyasetin gereği olarak Cerablus işgal planı gelişti. Rojava’ya yönelik saldırılar bu esaslar üzerinde başladı. Şimdi Bab ve Rakka’ya kadar gitmek istiyorlar. Rojava ve tüm Kürdistan’ı kuşatma altına almak istiyorlar. Musul’a da girip orada kendilerini güçlendirmek ve kalıcı hale getirmeyi planlamışlar. Kürtlere yönelik böyle bir tehditleri söz konusudur. Ama bazı Kürtler bu durumu bile normal görüp onların yanında yer alıyorlar. Bu çok yanlış bir tutumdur.

BİRLİK İÇİN ZAMAN GEÇMEDİ

Musul operasyonu başladı. Kürtler, toplanıp ortak tutum belirlemeleri konusunda gecikmediler mi?

Hayır, henüz zaman geçmedi. Bazı şeyleri düzeltmek halen mümkündür. Zararın neresinden dönülse faydalı olacaktır. Bu operasyon başladı, nasıl ve ne zaman sonuçlanacağı ise henüz belli değildir.

MUSUL OPERASYONU UZUN SÜRECEK

Sizce Musul operasyonu ne kadar zaman alır? 

Hayır ayları alır diye düşünüyoruz. IŞİD’in Musul’da direnip direnmeyeceği henüz belli değildir. IŞİD eğer direnirse bu ayları alır. Ama bölgedeki sorunlar daha büyük ve derindir. Biz uzun sürmemesini ve bölgedeki sorunların bir an önce çözülmesini umut ediyoruz. Ama bu savaş daha devam edecektir. Mesele sadece Musul değildir. Daha Rojava, Suriye, Rakka vardır. Yani bölgedeki sorunlar ve savaş daha sürecektir. Bundan dolayı Kürtlerin bir araya gelip ortak politika oluşturmaları konusunda henüz zaman geçmiş değildir.

PKK BU OPERASYONUN NERESİNDE...

Hareketinizin de bu operasyona katılması için bazı tartışmalar vardı. Şu an bu operasyonun neresindesiniz? Türkiye’nin sizin orada olmaması için aktif çaba sarf ettiği de biliniyor. Bu konuda ne tür gelişmeler mevcut?

Öncelikle Türk devletinin bu konudaki konumunu değerlendirmek lazım. Türkiye’nin yönteminde zorbalık vardır, işgal vardır. Türk devleti şuan kabul edilemeyecek şekilde sürece müdahale etmek istiyor. Türkiye, Irkçı ve mezhepçi bir politika yürütüyor. Türkiye devletinin Musul’a yerleşmesi Kürt halkı ve Özgürlük Mücadelesi için tehlikeli bir durum olacaktır. Sadece Kürtler değil, Türkiye’nin Musul’a yerleşmesi diğer halklar açısından da riskli bir durum oluşturacaktır.

TÜRKİYE’NİN MUSUL’DA NE İŞİ VAR?

Türk tarafı ‘operasyonda ve masada olacağız’ diyor...

Evet, Erdoğan ve Binali Yıldırım bunu açık açık söylediler. Sizin orada ne işiniz var? Sizin resmi sınırlarını bellidir. Yani şimdi komşu bir ülke gelip ‘biz Edirne’nin paylaşılmasında masada olacağız’ derse Türkiye bunu kabul eder mi? Hayır. Türkiye bir taraftan ırkçılık yapıyor, diğer yandan ise mezhepçilik yapıyor. Türkiye’nin bu politikası mezhep savaşına sebep olacaktır. Evet, Türkiye’nin temel amacı Kürdistan Özgürlük Mücadelesi'ni durdurmaktır. Ama bunun yanında ise mezhep çatışmasını temsil etmektedir. Türkiye’nin bu tutumuna karşı İran ve Bağdat’ın da sert bir yanıt vermesi ihtimal dahilindedir. Bu durum var olan mezhep savaşı zeminini güçlendirmektedir. Bundan dolayı biz Kürtlerin taraf olmaması gerekiyor dedim. Mezhep savaşında tehlike vardır bizim buna girmememiz gerekiyor. Sadece bugün için değil, gelecek on yılları düşünmemiz lazım.

IŞİD’TEN ALINACAK İNTİKAMIMIZ VAR

Şimdi ilk önce IŞİD’e karşı mücadeleye yol açan ve savaşan hareket biziz. Bu bölgede IŞİD işgaline karşı ilk tutum alan, savaşan ve kan döken bizim Hareketimizdir. Daha alacak intikamımız vardır. Biz Şengal soykırımının intikamını almak istiyoruz. Kürt kadın ve kızları daha Musul’da köle gibi tutuluyorlar. Biz ahlaki ve ulusal bir tutum sahibiyiz. Ama şimdi Musul’da ‘biz şöyle, böyle yapacağız’ diyen güçlerin derdi başkadır. Onlar çıkar ve paylaşım savaşını yürütüyorlar.

DÜNYA, TÜRKİYE İLE IŞİD’İN İŞBİRLİĞİNİ GÖRÜYOR

Türkiye neden operasyona katılmanızı engellemek istiyor?

Türk devleti, ‘PKK, IŞİD’e karşı ne kadar savaşırsa o kadar sempati toplar, dünyada imajı düzelir, halklar tarafından sevilir ve saygı görür. Bundan dolayı IŞİD’e karşı savaşmamalı’ diyor. Türk devleti, PKK’nin IŞİD’e karşı savaşmasını istemiyor, engellemeye çalışıyor. Bu Türk devletinin pişkinliğidir. Siz şimdiye kadar IŞİD’le birlikte hareket ediyordunuz. Şimdi de birlikte hareket ediyorlar. Zaten dünya bu gerçeği gördüğü için Türkiye’nin Musul operasyonunda yer almasını engelledi. İlgili güçler bunu görüyorlar. Erdoğan ‘biz savaşmak istiyoruz’ diye görültü yapıyor. Peki Uluslararası Koalisyon neden ‘Tamam gel operasyona katıl’ demiyor. Çünkü, Türkiye’nin IŞİD’le olan işbirliğini biliyorlar. Ondan dolayı ‘madem istiyorsun gel’ demiyorlar. Kimse Erdoğan’a inanmıyor. Musul’un IŞİD’e teslim edilmesini sağlayanlardan biri de Erdoğan’ın kendisidir. Erdoğan ve IŞİD’in zihinsel kaynağı birdir. Aynı kaynaktan besleniyorlar. Dikkat edin, IŞİD nerede sıkışıyorsa, Türkiye hemen devreye giriyor. Aynı durum Rojava’da da gelişti. Ne zaman ki Minbic IŞİD’ten temizlendi, Türkiye hemen Cerablus’a saldırdı. Daha önce niye yapmadılar? IŞİD iki yıldır orada daha yenimi aklına geldi.

TÜRKİYE IŞİD’İN YARDIMINA KOŞUYOR

Musul operasyonu için Bağdat yönetimi, Koalisyon Güçleri, peşmege güçlerinin hazırlık yaptığını görünce, Türkiye hemen ortaya atılarak ‘bende varım’ demeye başladı. Acaba neden Musul operasyonuna katılmak istiyorlar. Niyetleri çok şüphelidir. Bazı çevrelerin söylediği gibi burada amaçları IŞİD’i korumaktır. Aynısını Cerablus’ta da yaptılar. IŞİD çetelerini traş ederek ÖSO adı altında Cerablus’a yerleştirdiler. Eğer Türkiye Musul’a girerse aynı durum olur. Nuceyfi ile işbirliği yapıyorlar. Bunlar Musul’u IŞİD’e teslim eden kişilerdir. Eğer Türkiye bunlar aracılığıyla Musul’a girerse, IŞİD’in elbisesini değiştirir ve başka isimlerle onları orada koruyacaklar. Yani Türkiye IŞİD’in yardımına koşmak istiyor. IŞİD’in yok edilmesini engellemek istiyor. Aynı şeyi El Nusra için de yaptılar. Dünyanın El Nusra’yı kabul etmediğini görünce ismini değiştirip yardım etmeye devam ettiler. Kısacası; Türkiye’nin buradaki amacı tehlikeli ve şüphelidir. Irak yönetiminin, ABD’nin de bu durumu bildiğine inanıyorum.

BİZ ORADA OLACAĞIZ...

Türkiye burada konumlanarak Kürt Özgürlük Mücadelesi'ne karşı güçlü olmak istiyor. Onun için ‘Biz operasyona katılalım, PKK katılmasın’ diyor. Ama uluslararası güçler Türkiye’nin bu çıkışlarını önledi ve ‘Hayır sen katılmayacaksın’ dediler. Ama PKK ismiyle operasyona katılmamız için de henüz fırsat oluşturulmuş değildir. Yani onları da, bizi de durdurdular denilebilinir. Ama biz zaten oradayız, orada savaştayız. Diğeri ise uzaktan gelmiş ve katılmak istiyor. Biz Maxmur, Kerkük ve Şengal’de zaten IŞİD’e karşı savaştık. Ama şimdi Türkiye’nin hatırı için bize ‘siz durun’ denilmesini doğru bulmuyoruz. Biz IŞİD’e karşı savaşımızı sürdüreceğiz.

MUSUL OPERASYONU KONUSUNDA GÖRÜŞMELERİMİZ SÜRÜYOR

Siz bu konuda resmi bir şey iletildi mi? ‘Türkiye’den dolayı siz bu operasyona uzak durun’ denildi mi?

Siz uzak durun’ denilmedi. Ama Türkiye engeldir denildi. Hatta KDP’nin de engel olduğu söylendi. Irak yönetimi ve KDP arasındaki anlaşmada da bu konu gündeme gelmiştir. Bu uluslararası bir konudur. Ama daha görüşmelerimiz devam etmektedir. Daha dün (18 Ekim) ilgili güçlerle görüşmemiz oldu.

Kimlerle görüştünüz?

Şu an kiminle ve hangi güçlerle görüştüğümüzü açıklama gereği duymuyorum. Ama Musul operasyonu konusundaki görüşmelerimiz sürüyor. Kamuoyunun bunu bilmesini istiyoruz.

BİZİM PROJELERİMİZ VAR

Peki bu durumda sizin tutumunuz ne olacak?

Biz IŞİD’e karşı zaten savaştayız, bu savaşımız devam edecektir. Biz IŞİD’e karşı daha da savaşmak istiyoruz. Daha önce de söyledim; Biz kimsenin kararı ile IŞİD’e karşı bu savaşı başlatmadığımız gibi, hiç kimsenin kararı ile bu savaşı durdurmayız. Bizim bazı projelerimiz var. Bu projelerimiz üzerinde yoğunlaşıyoruz. Şengal bölgesinde henüz kurtarılmamış köylerimiz vardır. Yok etmemiz gereken hedefler vardır. Biz orada seyirci olmayacağız. Çabalarımız var, projelerimiz var ve bu projeleri uygulamak için bizim kimsenin iznine ihtiyacımız yoktur. PKK katılmasın diyenler var. Kimsenin bunu söyleme hakkı yoktur.

AKTİF BİR POZİSYONDA OLACAĞIZ

Operasyona katılıp katılmamamız tartışılıyor doğru. Biz hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Katılmamız için zemin vardır. Aktif bir pozisyonda olacağımızı belirtmek istiyorum. Tabi ki şartlara ve duruma bakıyoruz. Biz IŞİD’e karşı savaşımızı sürdüreceğiz. IŞİD’in yenilmesi aynı zamanda Erdoğan’ın öncülük yaptığı Türkiye’deki diktatörlükte yıkılacaktır.

MUSUL OPERASYONU PLANI IŞİD’İ YOK ETME DEĞİL, KAÇIRTMAYA DAYALIDIR

Musul operasyonunun askeri stratejisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, herkes siyasi yönünü değerlendiriyor ama kimse askeri taktik ve stratejisini değerlendirmiyor. Operasyonun eksikleri bulunuyor. Bakın, en çok Êzidî Kürtler IŞİD’in zulmüne maruz kaldı. Ama Şengal tarafındaki güçlerin operasyona katılması için henüz yol açılmadı. O taraftan cephe açılmış değil.

Musul operasyonu planının askeri tarafını eksik ve yanlış buluyorum. Şimdiye kadar IŞİD’e karşı yürütülen savaş hep kuşatma taktiğiyle başarıya ulaşmıştır. Musul’da da kuşatma taktiğinin esas alınması gerekiyordu. Musul’daki güçlerin dışarıyla ilişkisinin kesilmesi gerekiyordu. Musul kuşatılarak IŞİD yok edilmeliydi. Ama şimdi devreye konulan plan IŞİD’i yok etmeye yönelik değil, kaçırtmaya yöneliktir. Bunu açıkça söylüyorum. Amaç IŞİD’i imha etmeye yönelik değildir. IŞİD’i Musul’dan çıkartmak üzerine kurulan bir plandır.

Sizce nasıl bir plan gerekiyordu?

Musul ve Rakka aynı anda kuşatılmalıydı. Rakka operasyonun ertelenmesini stratejik bir hata olarak değerlendiriyorum. Askeri strateji açısından yanlış bir durumdur. Eğer Musul ve Rakka aynı anda kuşatmaya alınsaydı, belki biraz zor olurdu, ama kısa bir sürede IŞİD’i yok etmek mümkün olacaktı. Ama mevcut planla IŞİD ortadan kaldırılmıyor. IŞİD’in şimdi ne kadar savaşacağı net değil ama biraz saldırır, bomba patlatır ve zor durumda kaldığında yönünü Suriye’ye verir. IŞİD’i Musul’dan çıkarıp Rakka ve Rojava’ya göndermek doğru bir plan değildir. IŞİD şuan üç taraftan kuşatmaya alınmış ama dördüncü cephe ise açıktır. Şengal cephesi açık bırakılmış. Yine Şengal’ın güneyinden Suriye’ye geçmeleri için açık bırakılmış. Deyra Zor ve Şeddade tarafına kaçmaları için yol açık bırakılmış. Askeri stratejide şöyle bir strateji var; düşmanın sonuna kadar direnmemesi için açık bir kapı bırakılır. Kaçmaları için küçük bir kapı bırakılır. Ama Musul’da açık bırakılan kapı küçük bir kapı değildir, 70 km’lik bir arazidir. Bu durum Suriye ve Rojava’ya yük olacaktır. Tehlikeli bir durum olacaktır. Bu durum Şengal ve Rojava için tehlikeli bir durumdur. Kısacası; Musul belasında kurtulup IŞİD’in yönünü Rojava ve Şengal’e vermek sağlıklı bir plan değildir.

Bir de savaş henüz başlamamış. Bir kaç köyün kurtarılması yetmiyor. Şehit peşmergeleri anıyorum. Ama bu operasyonda taktik esas alınmalı, propaganda değil. Musul savaşı şimdi değil esas olarak kent merkezinde olacaktır.