GÖRÜNTÜLÜ

Iraklı vekil: Irak için en iyi sistem konfederalizm

Irak’taki sorunların sistemsel olduğunu belirten Irak YNK milletvekili Heme Sor Du Şiwani, Irak için en iyi sistemin konfederal sistem olduğunu söyledi.

 

Irak’taki sorunların sistemsel olduğunu belirten Irak YNK milletvekili Heme Sor Du Şiwani, Irak için en iyi sistemin konfederal sistem olduğunu söyledi.

Irak’ta ulusal bir hükümetle tüm farklılıkların ülke yönetiminde söz sahibi olması gerektiğine vurgu yapan Şiwani, mevcut sistemin Türk, Suudi ve İran müdahaleleriyle halklar arası ayrışmayı derinleştirdiğini, Türkiye’de HDP’li vekillere yapılanların aynısının Bağdat’taki Kürt vekillerine de yapılmak istendiğini belirtti.

Irak’ta bir süredir yaşanan krize dair ANF’nin sorularını yanıtlayan YNK Irak milletvekili Heme Sor Du Şiwani, Başbakan Haydar el Ebadi’nin ülkeyi yönetemediğini, Sadr hareketinin de tam olarak ne istediğini bilmediğini, ülkedeki krizin bu şekliyle devam etmesi durumunda ise, Irak’ın kendisini saldırılara karşı koruyamayacağını ve başlatılan Musul operasyonunun da başarıyla sonuçlanamayacağını söyledi.

Irak bir süredir yeniden siyasi krizle gündemde. Ne oldu da bir anda kriz yeniden baş gösterdi? Irak parlamentosundaki bir vekil olarak bu krizli durumu neyle açıklayabilirsiniz?

Irak’ta mevcut siyasal sistem, sorunları çözebilecek, halklara hizmet edebilecek bir sistem değildir. Zaten ne hükümet ne de parlamento gerektiği gibi hizmet yürütmedi. Hükümet bir türlü hükümet olamadı. Halkın ne güvenlik sorunlarını çözebildi, ne ülkede bir istikrar sağlayabildi ne de Irak’ta devam eden ekonomik krizi çözebildi. İşte tüm bunlar bizim Irak’taki mevcut sistemi yeniden sorgulamamızı gerektiriyor.

Bir de şunu bilmek gerekir. Bölge ülkelerinin de, komşu ülkelerin de Irak’ta devam edegelen bu krizli durumda çıkarları var ve dolayısıyla bu da ülkede krizin çözülmesinde olumsuz bir etken oluyor. Yine ülke içinde Kürtlerle Arapların sorunu, Sünnilerle Şiilerin çelişkileri, Şiilerin kendi iç çelişkileri ile Sünnilerin iç çelişkileri de eklenince Irak krizi derinleşiyor. O açıdan Irak’ın siyasal ve yönetsel sistemi yeniden gözden geçirilmek, anayasa yeniden düzenlenmek durumundadır.  

Dikkat edin Irak çok kültürlü, çok etnikli ve çok inançlı bir ülke. Saydığımız tüm bu çelişkilerden dolayı bu farklılıklar artık bir arada yaşayamıyor. İşte tüm bu farklılıkların ülke yönetiminde kendi temsillerini bulması, söz sahibi olmaları gerekir. Ülkede herkesi temsil eden ulusal bir iktidar olmalı ve bunun için de siyasal sistem değişmeli.

IRAK’TAKİ SORUNLAR KONFEDERAL SİSTEMLE ÇÖZÜLÜR

Sizce Irak’ta nasıl bir sistem olmalı?

Şu anda Irak’ta federal bir sistem var. Ancak belirttiğim durumlardan kaynaklı federal sistem artık Irak’a cevap olmuyor. Bence konfederal bir sisteme geçiş yapılmalı. Irak konfederal bir sisteme geçerse herkes bu ülke yönetiminde rengini belli edecek, mevcut sorunlar da aşılmış olacak.

Örneğin Irak’ta Araplar, Kürtler ve Hıristiyanlar mı var. Bunlar oldukları yerlerde kendi kendilerini yönetebilmeliler. Söz hakkı kendilerinde olmalı. Hakeza bu diğer farklılıklar için de geçerlidir. Irak bu farklılıkların en üstte kendi temsilini bulduğu konfederal bir yapıya kavuşturulmalı.

Bağdat’ta yaşanan olaylardan sonra artık ülkenin mevcut sistemle yönetilebileceğine inanmıyorum. Parlamentoya yapılan saldırılar sonrasında artık bir Irak’tan söz edemeyiz. Ülkenin bu duruma gelmesinde parlamento dışındaki güçler değil, hükümet sorumludur.

YOLSUZLUK VE RÜŞVET ÜLKEYİ BU DURUMA GETİRDİ

Neden? Hükümetin yetersizlikleri neler?

Hükümet içinde yolsuzluklar, rüşvet yaşandı. Örneğin birisi bakan olabilmek için bir başkasına ya da bir başka partiye 500 milyon dolar ödemek durumunda oldu. Bakanlıklar böyle elde edildi. Sonuçta ne oldu? Birey menfaati ülke menfaatinin yerine geçti.

Sorunlar oldukça fazla. Öyle ki Ebadi mevcut durumda ülkeye başbakanlık yapamaz duruma geldi. Ama sorumluların başında da Ebadi’nin kendisi geliyor. Açıkçası Ebadi kişilik olarak zayıf bir kişilik, otoritesini oluşturamıyor. Devlet yönetecek bir insan değil. Dikkat edin Ebadi defalarca hükümet içinde, devletin değişik kurumlarında, güvenlik konularında düzeltme yapacağını, reformlar gerçekleştireceğini açıkladı, ama bunları yapamadı.

Bana göre Ebadi başbakan olduğundan her şeyi kendi iktidarı için yaptı. Rakiplerini yasalar çıkararak yenmeye çalıştı. Bunu da ülke sorunlarını çözmek için yapmadı. Bunun için Irak siyasetinde söz sahibi olan, iş yapabilenleri görev dışına itti. Örneğin İbrahim Cafer, Hoşyar Zebari, Şarıstani örneklerinde bunlar açık bir şekilde görüldü. Sonuçta öyle bir duruma geldi ki, hükümet, hükümet olmaktan çıktı. İş yapamaz duruma geldi. Sonuçta artık sıra kendisine geldi. Artık kendisinin gitmesi gerekir. Hiçbir tarafın Ebadi’ye güveni kalmamış. Dolayısıyla Ebadi’nin amacı hiçbir zaman reformları yapmak değildi. Sadece rakip gördüklerini saf dışı bırakmak istedi.

Örneğin bazen kabinesiyle çok uyumlu olduğunu, iyi çalıştıklarını söylüyor. Ancak bir iki hafta sonra bakıyorsunuz gelip bu kabine iş yapamıyor, bunlarla çalışma olmaz deyip, değiştireceğini söylüyor

Ülkede bir süredir halk eylemleri yaşanıyor. Sadr hareketi bu eylemlere öncülük ediyor. Sadr’ın hükümetten talepleri neler?

Açıkçası Sadr ve hareketi de talepleri açısından anlaşılmaz bir rota çiziyor. Bazen bir bakıyorsunuz hükümeti övüyor, hükümete destek veriyor, bazen de bakıyorsunuz teknokrat hükümet istediğini söylüyor, reform istiyor. Bir bakıyorsunuz halkı eyleme çağırıyor, sonra bir de bakıyorsunuz halka eylemi durdurun çağırısı yapıyor. Yani aslında onların da durumu çok karışık.

Sadr hareketi bazı şeyleri kendi çıkarları gereği kullanıyorlar. Örneğin Şiileri bu şekilde kullanıyor. Bazen bakıyorsunuz Ebadi-Sadr birlikte hareket ediyorlar. Bazen de bakıyorsunuz bir iki hafta sonra tüm planlar değişiyor. Çünkü bazen birileri ikisinin ortak düşmanı, rakibi oluyor ve onları bir araya getiriyor. Bu son yaşanan durumlarda Maliki ikisinin de rakibi durumundaydı. Bu da bazı konularda Sadr ve Ebadi’yi bir araya getirdi. Irak’ta her şeyin bir kesimin eline geçmesi, diğer kesimlerin dışlanmasıyla sorunlar çözülmez. Bu Irak’ın doğal toplumsal yapısına da aykırıdır. Kaldı ki, Irak bir koalisyon ülkesi gibidir. O açıdan bence Sadr hareketi bu sefer ciddi bir kırılma yaşadı. Özellikle parlamentoya saldırıları, vekillere saldırıları bu kırılmalarını sağladı. Yapılanlar, Baas döneminde yapılanlardan farksız. Yapılan sıradan şeyler değildi. Kendilerince ülkede inkılap yapmaya çalıştılar. Ama başaramadılar. Eğer yapabilselerdi her şeyin sonu gelirdi.

ANKARA’DA HDP’LİLERE YAPILANLAR BAĞDAT’TA BİZE YAPILMAK İSTENİYOR

Nisan sonunda protestocular Kürt vekillerin parlamentodan çıkışlarına izin vermediler. Kürtlere dönük özel bir şey mi vardı? Size dönük özel bir yönelim mi var?

Parlamentoda biz Kürt parlamenterlerini esir aldılar. Irak’ta tüm bu yaşananlardan Kürtler ne sorumludur, ne de tek başına çözüm gücüdür. Peki, neden Kürt parlamenterlerine saldırıyorlar? Amaç ne? Türkiye parlamentosunda HDP vekillerine ne yapıldıysa, ne yapılmak isteniyorsa bize yapılan da aynı şeydir. Peki, o zaman sormak gerekmez mi, neden özellikle Kürtler hedefleniyor? Bunda amaç nedir?

Açıkçası biz bunları iyi okuyoruz ve durumun ne olduğunun da iyi farkındayız. Ama şunu söyleyeyim, Irak’ta mevcut durumda birlikte iş yapmanın imkanları kalmamıştır. Açıkçası Irak adına da pek bir şey kalmış değil. O açıdan biz Kürtler olarak hem bölgeye hem de dünya ülkelerine açık bir şekilde şunu söylemek durumundayız. Ya Irak konfederal bir sisteme geçer ya da Kürtler kendi devletlerini kurarlar. Bunu açıkça söylemek gerekir. O açıdan artık Irak’ta, Bağdat’ta Kürtlere hakaret etmeyi, saldırmayı bir kenara bırakmalılar. Yapmak istedikleri tıpkı Türkiye parlamentosunda yaptıkları gibi, Kürt milletvekillerine saldırıp darp etmek, onurlarına saldırmak. O açıdan biz durumu oldukça tehlikeli görüyoruz. Bu böyle devam ederse daha kötü durumlar yaşanır.

TÜRKİYE, SUUDİ VE İRAN OLAYLARI KIŞKIRTIYOR

Irak’ta yaşanan krizde sürekli başka ülkelerin etkisinden söz ediliyor. Kim bu ülkeler, ne tür hesapları var?

Irak üzerinde hesapları olan, etkileri olan bölge devletleri var. Bunların başında Türkiye, Suudi Arabistan ve İran geliyor. Bu devletlerin çıkarları bazen ortaklaşıyor, bazen ayrışıyor. Hepsi Irak halkının geleceğiyle oynuyor. Hesaplarını da bunun üzerine kuruyorlar. Bu çıkar girişimleri sonucunda Irak’taki halklar arasında ayrışmalar, çatışmalar yaşanıyor. O açıdan da Irak’ta yaşanan olaylarda başta Türk devleti ile Suudi Arabistan olmak üzere İran’ın da etkisi var.

İstikrarını yitirmiş, iç çelişkilere boğulmuş bir Irak’ta bu devletler istedikleri siyasi ve ekonomik rant elde ederler. Bu gayet açıktır. Bu bazen İslami devletlerin, bazen de uluslararası güçlerin anlaşmasıyla gelişiyor. Eğer bu durum böyle devam ederse Irak’taki halklar bir arada yaşayamaz duruma gelir.

Kürt vekiller olarak bundan sonra nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz?

Biz Bağdat’tan döndüğümüzde meclis başkanı toplantıların bir sonraki haftaya ertelendiğini söyledi. Biz de şimdi burada parti yetkililerimizin verecekleri kararı bekliyoruz. Bizim kendi görüşlerimiz var. Bu görüşlerimizi parti yetkilileriyle de paylaştık. Bize göre artık Bağdat’ta gitmeye gerek yok. Bize göre bundan sonra Irak’taki sistemi değiştirmek için mücadele etmeliyiz. Bu sistem böyle devam ederse aynı oyunlar yine yaşanır. Bu kez Kürt milletvekillerini parlamentoda rehin aldılar, bir daha olursa darp eder ve öldürürler. Peki, biz bu gerçekliği görüyorken nasıl ve niçin Bağdat’a gidelim? Bağdat’ın Kürtler açısından nasıl bir faydası kaldı? Bizim bu şekilde Bağdat’ta kalmamız Kürtlere zarar verir. Irak’la ilişkilerimiz tıpkı bölgenin diğer devletleriyle olduğu gibi olmalı. Ama biz parti yetkililerimizin vereceği karara tabiyiz. Verilecek karar doğrultusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.

KRİZ DEVAM EDERSE MUSUL OPERASYONU BAŞARILI OLAMAZ

Irak’ta önemli kentler DAİŞ’in denetiminde. Örneğin Musul halen DAİŞ’in elinde ve operasyon bir süre önce başladı. Bu kriz durumu Irak’ın saldırılara karşı savunmasını ve Musul operasyonunu nasıl etkiler sizce?

Irak’ta siyasi kriz böyle devam ederse Irak kendisini savunamaz. Kriz en fazla da savunmaya zarar veriyor. Eğer böyle devam ederse Irak başka şeyleri, başka yerleri de kaybeder. Örneğin bir yıldan fazladır Irak ordusu ve Heşdi Şeebi bir yıldır Kerkük’teki Beşir köyünü DAİŞ’ten kurtaramadılar. En son yine peşmerge köyü kurtardı. Bu, Irak’ın kendisini savunamadığını gösteriyor. Bu akılla hareket edildiği için Musul operasyonu da yapılamıyor. Bu sorunlar böyle devam ettiği sürece Musul’u kurtarmak mümkün değil. Çünkü bu karışıklıkta kimse Irak savunmasını, Musul’u özgürleştirmeyi temel görev olarak görmüyor. Herkes elde edeceği paraya bakıyor, çıkarlarını düşünüyor.

Kürtler de eğer gerçekten bu süreçte kendilerini savunmak istiyorlarsa kendi içindeki sorunları bir an önce çözmek durumunda. Kendi iç krizlerini aşmak zorundalar. Kendi sorunlarımızı çözemezsek bu karmaşada savunma sorunlarımızı da çözemeyiz. Biz Iraklı Kürt vekiller olarak bir arada durduğumuz için güçlü bir duruş geliştirebildik.  O açıdan kendi bölgemizde de yapmamız gereken kesinlikle budur.