İflas eden politika ve toplumsallaşan bir güç olarak YPG - İZLENİM

Kobanê saldırısından sonra DAİŞ'in yeni hedefi haline gelen Cizre Kantonu, Rojava'ın en stratejik kantonu durumunda ve yine Asuri, Süryani Çeçen, Ermeni ve Arap halkların da yaşadığı bir bölge.

Kobanê saldırısından sonra DAİŞ'in yeni hedefi haline gelen Cizre Kantonu, Rojava'ın en stratejik kantonu durumunda ve yine Asuri, Süryani Çeçen, Ermeni ve Arap halkların da yaşadığı bir bölge.

En fazla buğday ve pamuk üretimiyle de tarım ticaret merkezi olma durumunda. Rojava'nın yüzde 60'lık petrolü burada çıkmakta. Bu nedenle şimdiden dünya devi şirketlerin göz diktiği bir konuma gelmiş olduğu söylenebilir.

Tüm bu stratejik değerlerinden dolayı özellikle Türkiye, İran ve Suriye gibi bölgede etkin olmak isteyen güçlerin sürekli oyunlar içerisinde olduğu bir alandır. Bu kirli oyunlar Cizre Kantonunun en hassas yeri olan Hasekê ve etrafında oynanılmak istendi. Halk YPG'ye karşı kışkırtılmak ve YPG, halk karşısında zayıf gösterilmek istenildi. YPG üzerinden sürekli bir Arap-Kürt çatışması çıkarılması hedeflendi.

17 OCAK'TA KÜRT-ARAP ÇATIŞMASI YARATILMAK İSTENDİ

17 Ocak'ta rejim güçleri, içlerinde Hizbullah ile rejime bağlı Mugannain ve DAİŞ çetelerinin de bulunduğu bir grupla YPG noktalarına saldırmış, bununla YPG'nin elindeki stratejik noktalar alınmak istenmişti. Ancak kısa bir sürede cevap veren YPG Hasekê'nin girişinde bulunan Hacızı Sabbah ve Xışman kontrol noktalarını rejimin elinden almıştı. Tabii, bunlardan çok, olayları tetikleyen unsurlar önemliydi.

Rejim çarşı merkezinde rastgele Kürtleri gözaltına alıyor, TEV-DEM ve belediye çalışanlarını kaçırıp gözden kaybettiyordu. Yine Eziziyê, Mesakın ve Neşwa mahallelerinde bulunan Araplara silah dağıtılıyor, 'Kürtler Cizre'yi Suriye'den koparacak, YPG bölgede güçleniyor, sizin de mallarınıza el koyacak' diye anti propaganda yapılıyordu. Buna güvenen rejim güçleri ve kirli ortakları 17 Ocak gecesi Kürt mahallelerine ve YPG noktalarına saldırdı. Kendi oyununu halkların çatışmasını baz alarak kuran bu güçlerin oyunu, Arap aşiretlerin tavırlarını YPG'den yana kullanmasıyla bozulmuştu. Daha sonra birçok Arap aşiretinden gençler YPG saflarına katılarak bu kirli oyuna son noktayı koymuştu.

TIL HEMİS VE TIL BRAK ZAFERİNDEN TIL TEMİR KATLİAMINA

21 Şubat günü gece saatlerinde YPG/YPJ, Süryani Askeri Meclisi’ne bağlı birlikler, Sutoro güçleri, Arap aşiretlerinin askeri gücü Cêş El-Senadid (Yiğitler Ordusu), Til Hemîs ve Tıl Brak alanında üslenen DAIŞ çetelerini bölgeden temizlemek için ortak operasyon başlatmıştı. Yaklaşık 7 günlük bir ortak oparasyonda Tıl Brak ve Tıl Hemis DAİŞ çetelerinden temizlenmişti. Bu kısa zamandaki büyük zafer Türk devleti ve KDP'yi zorlamış olmalı ki, aynı anda YPG'yi küçümsemek ve Arap halkını YPG'ye kışkırtmak için çalışmalara başlanmıştı. KDP'ye yakın medya organları Tıl Hemis ve Tıl Brak'ta 'YPG köyleri yakıyor' haberleri yaparken Türk devleti YPG'nin Tıl Hemis ve Tıl Brak zaferini boşa çıkartmak için DAİŞ ile irtibata geçiyordu. İrtibat sonucunda Türk devleti Habur suyunu bırakarak DAİŞ'in Tıl Temir'in kuzeyinde bulunan Asuri köylerine saldırmasını kolaylaştırıyordu. Yine aynı dönemde DAİŞ çeteleri Türkiye sınırından geçerek Serêkaniyê'nin Tıl Xenzir bölgesine saldırıyordu. Keskin nişancı Türk subayları da DAİŞ'in sızmalarını kolaylaştırmak amacıyla YPG ve YPJ savaşçılarına suikast yapıyordu. Türk devletinin bu desteğiyle Tıl Temir ve Tıl Xenzir'e saldıran DAİŞ çeteleri yaklaşık 220 Asuri köylüsünü kaçırmış, onlarca Asuri ve Kürdü de katletmişti.

EVDILÊZÎZ DAĞI

Suriye rejimi, Türk devleti ve KDP'nin bölge üzerinde yürütmek istediği politika ve YPG'yi sürekli bölgede tasfiye etme amaçlarını anlamak için kısa bir şekilde Evdilêzîz Dağı'nın konumuna değinmek gerekiyor.

Evdilêzîz Dağı (Kiwzan Dağı) Hasekê kentinin 30 km batısında, Til Temir’in de 30 km güneyinde yer alan Evdilêzîz Dağı, yaklaşık 950 metre yüksekliğinde, 85 km uzunluğunda ve 15 km genişliğinde. 84 bin 50 hektar alanlık bu bölgede Kürt Asuri ve Begarat El-Cibel aşiretine bağlı Arap köyleri bulunuyor. DAİŞ’in Evdilezîz’i bir askeri üs olarak kullanması sadece Til Temir-Hesekê hattı için değil, tüm Cizirê kantonu ve Şengal’e uzanan geniş bir hat için tehdit olma özelliği taşıyordu.

Ayrıca bu dağın stratejik önemi Rakka’dan Musul’a uzanan geçiş ve takviye yolunu denetim altında tutmasından ileri geliyor.

Dağın zirvesindeki tarihi Sukera Kalesi'nin Selahaddin Eyyubi döneminde Kürtler tarafından savunma amacıyla inşa edildiği belirtiliyor. Dağ, o günden bu yana Serekaniyê-Til Temir ve Hasekê hattına dönük saldırı ve savunmalarda hep stratejik bir rol oynadı. Yine bazı bilgilere göre kale bir gözlem evi rolünü görüyordu.

Böyle stratejik bir nokta ve bölgenin DAİŞ çetelerinden özgürleştirilmesi gerek bölge halklarının özgür bir şekilde yaşaması, gerek kirli devletlerin bölge ve YPG üzerindeki politikasını boşa çıkartmak için zorunlu bir süreç haline gelmişti. Bu nedenle halen devam eden hamlenin 14. gününde YPG-YPJ çatısı altında MLKP-Rojava, Sotoro, Habur Savunma Güçleri ve Şemer aşiretinin Sanadit kolu katılarak Sukerê Kalesi savunma mantığına uygun olarak özgürleştirildi.

PLANLARI HABUR SUYUNA DÜŞTÜ!

Arap-Kürt çatışması çıkarmak isteyen rejim politikasının, DAİŞ'in Cizre'de güçlenmesini isteyen ve bunun için işbirlikçileriyle her türlü politika izleyen Türk devletinin tasfiye planının Habur suyuna düştüğü artık söylenebilir. Özellikle Asuri köylerinin büyük bir bölümünü özgürleştiren, Arap aşiretlerin isteği ve desteği ile bölgeyi DAİŞ çetelerinden özgürleştiren YPG artık toplumsallaşmış gerçeğini tekrardan ortaya koydu.