HDP, 'topyekun barış direnişine' çağırdı

HDP, Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirgesinde, AKP ve Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın katliamlara yol açan politikalar izlediğine dikkat çekilerek, "Sarayın savaş hamlesine karşı topyekun barış direnişi yapılacaktır" mesajı verildi.

HDP, Parti Meclisi toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, AKP ve Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katliamlara yol açan politikalar izlediğine dikkat çekilerek, "Ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar; AKP ve Erdoğan kaybedecek" denildi. Topluma, insan hakları örgütlerine ve uluslararası çevrelere dayanışma çağrısının yapıldığı bildirgede, "Sarayın savaş hamlesine karşı topyekun barış direnişi yapılacaktır" mesajı verildi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP), dün genel merkez binasında açılış konuşmasını Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş'ın yaptığı ve Suruç Katliamı şehitlerine adanan Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesini açıkladı.

'BAŞBAKAN ŞİDDETİ TIRMANDIRDI, ACI KAYIPLARA YOL AÇTI'

"Sarayın savaşına karşı topyekun barış" başlığını taşıyan bildirgede, Türkiye toplumunun, ‘tek parti’ iktidarının Başbakanı’ymış gibi hareket eden bir AKP Genel Başkanı’yla karşı karşıya olduğuna, geçici statüdeki Başbakan'ın, aldığı kararlarla, attığı adımlarla toplumu derinden sarsan, acı kayıplara yol açan bir çatışma ve şiddet dalgasını her geçen gün tırmandırdığına dikkat çekildi. 
Başbakan'ın hamasi konuşmaları ile toplumun birçok kesiminde derin yaralara yol açtığının da belirtildiği bildirgede, şunlar kaydedildi: "Her gün toplumu infiale sürükleyecek konuşmalar yapan Başbakan ve yardımcılarının, 31 genç insanı Suruç’ta katledenler, HDP’ye yönelik Adana, Mersin ve Diyarbakır bombalamalarını gerçekleştirenler hakkında konuşmamaları ise son derece manidardır. Kutuplaşma ve gerginlik, toplum içi düşmanlık ve karşıtlık yaratma politikasını seven bu anlayış, yargıyı, medyayı ve diğer alanları da kontrol altına alarak ve başlatılan çatışmanın bir parçası haline getirerek, Türkiye’yi hızla güçlü bir fırtınanın içine sürüklüyor. Türkiye’nin birçok ilinde HDP’lilere yönelik yaygın gözaltı ve tutuklama operasyonlarıyla; Ağrı, Şırnak, İstanbul, Cizre gibi yerlerdeki yargısız infazlarla; çeşitli kentlerde gençlere yönelik işkence uygulamalarıyla; IŞİD barbarlarına karşı mücadelede yaralanan Rojavalılara yönelik gözaltılarla; Lice, Hazro, Kulp, Silvan, Mardin, Dersim ve Şırnak’taki orman yangınlarıyla; Ankara’da sendika baskınıyla; Cemevi’nde cenazesini uğurlamak isteyenlere zulüm uygulamasıyla baskı politikalarını derinleştiriyor. Eş Genel Başkanlarımız hakkında soruşturmalar başlatmak, HDP’ye kapatma davası açmak ve vekillerin dokunulmazlıklarını kaldırma tehditlerini savurmak da bu uygulamaların parçalarıdır."

CENAZELERİN BEKLETİLMESİ VE ZERGELE KATLİAMI

DAİŞ barbarlarına karşı mücadelede yaşamını yitirmiş olan gençlerin cenazelerini, hiçbir inançta yeri olmayan bir tarzda ve Başbakan’ın talimatıyla günlerdir sınırda bekleten ve ailelerine teslim etmeyen, cenazelere adeta işkence yapmayı normal gören bir anlayışla karşı karşıya olunduğunun da vurgulandığı bildirgede, "Başbakan Davutoğlu’nun ‘Huzur ve Demokrasi Operasyonu’ adını verdiği bombalamalar esnasında Kandil bölgesindeki Zergele köyünde, aralarında çocukların da bulunduğu, biri hamile 10 sivilin ölmesine ve onbeşinin yaralanmasına yol açılmıştır. Havalanan her savaş uçağı sadece Irak Kürdistanı’na ve oradaki insanlara zarar vermiyor, aynı zamanda Türkiye ekonomisine ve yoksul emekçi halka da ağır yükler bindiriyor" denildi.

'ERDOĞAN VE AKP KAYBEDECEK'

"Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin kurmuş oldukları, MHP’nin de koltuk değnekliği yaptığı plan hem bizler hem de toplumun farklı kesimleri tarafından görülüyor" denilen bildirgede, "7 Haziran seçimlerinin intikamını HDP’den almak ve kendilerine yine ‘tek parti’ iktidarının yolunu açmak için bu çatışmalı ortamı başlatan zihniyet demokratik değildir. ‘HDP barajı geçemezse kaos çıkartır’ diyen iktidar sahipleri, HDP barajı geçince kaos çıkarmıştır. 7 Haziran’da ortaya çıkan seçim sonucunun, kendi ifadeleri ile 'Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tahrik etmiş olması' bugün yaşananların temel nedenidir. Hedef HDP’yi itibarsızlaştırmak, toplumsal meşruiyetini tartışmalı duruma getirmek, 80 vekilimizin temsil ettiği halk iradesini rencide etmektir. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, HDP’yi etkisizleştirme ve barajın altına itme operasyonu asla başarıya ulaşmayacaktır. AKP ve Erdoğan, başlattıkları savaşı seçimi kazanmak için kullanıyor. Ancak bu tutum Erdoğan’a ve AKP’ye kaybettirecektir. Çünkü bu, Türkiye toplumunun değil saray cuntasının savaşıdır. Hiçbir Cumhurbaşkanı veya Başbakan’ın bu halkın çocuklarını kendi siyasi ikbali için feda etmesi kabul edilemez. Vicdani ret hakkı bu dayatmacı politikalar karşısında da savunulması gereken bir haktır" ifadeleri yer aldı.
Bildirgede, çözüm sürecinin bizzat devleti ve ülkeyi yönetenler tarafından fiilen durdurulduğuna vurgu yapılarak, "Kaosu daha da derinleştirecek bu çatışmacı siyasette ısrar yanlıştır. Çözüm sürecinin askıda tutulduğu her bir günün halklarımıza maliyeti çok ağırdır. Bir kez daha ülkeyi yönetenleri sorumluluğa çağırıyoruz. Bir an önce çatışmaları ve can kayıplarını sonlandıracak çözüm politikaları devreye girmelidir. Görev, bu çatışmaları ve ölümleri durduracak adımların bir an önce, karşılıklı ve acilen atılmasıdır" denildi.
HDP'nin bugüne kadar çatışma politikaları karşısında üzerine düşenleri yaptığının, bugünden sonra da yapacağının belirtildiği bildirgede, barış mücadelesinin yükseltileceği mesajı verildi.

HALKLARA, DEMOKRASİ GÜÇLERİNE VE ULUSLARARASI ÖRGÜTLERE ÇAĞRI

Bildirgede, tüm kurum ve bileşenlere, Türkiye’nin tüm demokrasi ve emek güçlerine, vicdan sahibi ve demokrat insanlarına, inançlı tüm kesimlere ve asker ailelerine ve uluslararası insan hakları örgütleri ile savaş karşıtı kuruluşlara şu çağrılar yapıldı: 
"Silahlar derhal susmalı, taraflar çatışmasızlığı sağlamalı, İmralı’da sayın Öcalan’a karşı sürdürülen tecrit sona erdirilerek diyalog ve müzakerelerle çözüm üretilmeli’’ hedefi ortak mücadele zeminimiz olmalıdır. Barış etkinlikleri, toplantıları, mitingleri ile sivil demokratik mücadeleyi yükseltelim. Silahların sesi karşısında demokratik siyasetin sesini yükseltelim. 
Uluslararası bir sorunu uluslararası destek ve dayanışmayla çözmek için adımlarınızı yoğunlaştırın. Geçici AKP Hükümeti, IŞİD’e karşı mücadele adı altında, gerçekte Rojava’ya karşı düşmanca bir politika izliyor. Rojava’da IŞİD çetelerinin barbarca saldırılarının yenilgiye uğratılması ve bölge halklarının kantonlarda kendi kendilerini yönetmeleri, AKP iktidarının saldırgan politikalarının temel nedenlerindendir. Halbuki bugün Ortadoğu’nun en güvenli bölgelerinden birisi Rojava kantonlarıdır. O coğrafyada yaşayan halklar düşmanımız değil, dostumuzdur, barışın önemli bir parçasıdır."

'TOPYEKUN BARIŞ DİRENİŞİ YAPACAĞIZ'

"Sarayın savaş hamlesine karşı topyekun barış direnişi yapılacaktır. Merkezi düzeyde yapılan barış mücadelesi hamlelerinin izdüşümleri bütün yerel örgütlerimizde de gerçekleştirilecektir" denilen bildirgede, şunlar kaydedildi:
"Öte yandan ne zaman yapılırsa yapılsın, HDP tüm yerel örgütleri, bileşenleri ve kurumları ile birlikte yeni genel seçimlere hazırdır ve bu yöndeki çalışmalarına hız verecektir.
Biz biliyoruz ki, bu savaşın yeneni ve yenileni olmaz. Müzakere masasında, Dolmabahçe Mutabakatı zemininde, demokratik siyaseti geliştirmek ve çatışmasızlığı tahkim etmek büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda gerçekleştirilecek her adım son derece kıymetlidir.
HDP, çatışmalı ortamı sonlandıracak, can kayıplarını önleyecek, barışçıl politikaları ve çözümü üretecek kararlılıktadır ve bunu gerçekleştirecektir."