Hakikatin izinde yürüyen iki kardeş: Erdal ile Serdar

Öcalan’ın felsefe ve düşüncelerinin kendilerine çok doğru geldiğini ve bu gerçeklikten geri kalmayacaklarını her zaman anne ve babalarına anlatan PKK’li Erdal ile Serdar Morsümbül kardeşler, izinde yürüdükleri hakikat uğruna yaşamını yitirdi.

Bingöl ve İstanbul’da devletin baskıcı politikaları yüzünde 1990’lı yıllar da PKK’ye katılan daha sonra farklı tarihlerde yaşamını yitiren Serdar ve Erdal Morsümbül kardeşlerin mücadelesi günümüz de Kürt halkının mücadelesine ışık tutuyor. Özgür bir yaşam uğruna canını veren 2 kardeşin hikayesi milyonlarca kardeşlerden sadece biri…  Serdar Morsümbül (Seyit Rıza) (19), 1994’te Bingöl’de 5 arkadaşıyla birlikte PKK saflarına katıldı. Yaklaşık 10 yıl gerillacılık yapan Morsümbül, 1 Ağustos 2004’de Dersim Pülümür Zer yaylasında çıkan çatışma sonucu yaşamını yitirdi. Bingöl Sağlık Lisesi Mezunu olan Morsümbül, Bingöl’de ninesinin yanında kalırken katılım yaptı. 

Kendisinden 2 yıl sonra da ağabeyi Erdal Morsümbül de (Murat) (24) İstanbul’da Marmara Üniversitesi sınıf öğretmenliği okurken 4’ncü sınıfı terk ederek, yapılan bir gözaltı sürecinden sonra PKK’ye katıldı. Yaklaşık bir yıl gerillacılık yapan Ağabey Morsümbül, Bingöl’ün Riz köyünün kırsal alanında yapılan operasyon sonucu yaşamını yitirdi.  Erdal Morsümbül’ün cenazesine ailenin verdiği çabalar sonucu ancak 8 yıl sonra o da bir avuç kemiklerine ulaşılabildi. Morsümbül, ailesi o dönem çocukların okuması için İstanbul’a taşınmıştı. Bingöl merkeze bağlı Gözeler köyünden olan Morsümbül, ailesinin 2’si erkek 1 kız çocuğu da orada doğdu. 3 çocuğundan 2’si PKK saflarında ölümsüzler kervanına katılan Morsümbül, ailesi çocukların özlemini kızlarının çocuğu olan torunları Ronya ile gideriyor. 2 çocuğun ölümünü kaldıramayan anne Raziye Morsümbül (60), o günden bu yana hayata küsmüş kimseyle konuşmuyor. Çocukların ölümü kendisinde psikolojik travmaya neden olan anne Morsümbül, yaklaşık 15 yıldır evde tedavi görerek ayakta duruyor. 

Baba Turabi Morsümbül (64) ise çocukların bıraktığı mücadele mirasını devralarak, parti çalışmalarında elinden geleni yapıyor.  Yaz kış demeden köyden merkeze kaç kilometrelik yolu çekip partiye gelen baba Morsümbül, çocukların mücadelesine yaşlı olmasına rağmen tüm imkanları zorlayarak çabalıyor. Çocuklarından sonra İstanbul’dan İzmir’e evli olan Kızları Zelal’in yanına giden Morsümbül çifti oralarda dayanmayarak çocukların doğup büyüdüğü ve uğruna canını verdiği topraklar için tekrar Gözeler köyüne geri döndü. Önce küçüğü sonrada büyüğü PKK saflarına katılan Morsümbül, kardeşlerin katılımını ve onlarsız geçen yılları babaları Turabi Morsümbül büyük bir özlemle anlattı. 

‘ÖCALAN DÜŞÜNCELERİ GERÇEKTİR, GERÇEĞİN PEŞİNDE GİDECEĞİZ’

Deniz Gezmişler ile çalışma yürüttüğünü söyleyen Morsümbül, çocukların da oradan bir politik bilince sahip olduğunu söyledi. “Çocuklarım Türk solundan etkilenip Kürt mücadelesinde yer aldılar” diyen Morsümbül, “2 çocuğumda çok çalışkandı. İnsanları ve yaşamı çok severdi. 15 yaşından Kürt halkının verdiği özgürlük mücadelesini bilincine varmışlardı. Kürtlerin inkar edildiğini sürekli beninle tartışırlardı. Bu çelişkiler onları PKK’ye kadar götürdü. Çocuklarıma hep siyasetçi olun derdim. Ama onlar mevcut durumda siyasetin yapılmadığını anlatıyorlardı. Önce küçük oğlum sonrada büyük oğlum katıldı. Onlar zaten kararını vermişlerdi. Kürtlerin artık inkar edilmemesi için PKK’ye katılmakta mecbur olduklarını söylüyorlardı. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın felsefe ve düşüncelerinin kendilerine çok doğru geldiğini ve bu gerçeklikten geri kalmayacaklarını hep anlatırlardı. Katılım yaptıklarında çok duygusal bakıyorduk olaya. Ama her zaman saygı duydum kararlarına” dedi.

‘GÖZALTI KATILMASINI NETLEŞTİRDİ’ 

Baba Morsümbül, çocuklarını anlatmaya şu sözlerle devam etti: “Büyük oğlum sınıf öğretmenliğini okuyordu. Asimilasyon politikalarına karşı öğretmenlik yapmayacağını daha önce de dile getiriyordu. Üniversite döneminde katıldığı bir seminer gerekçe gösterilerek gözaltına alınmış ve yaklaşık 19 gün gözaltında bekletilmişti. Boş yere gözaltına alınmıştı bunu kabullenemiyordu. Gözaltı süreci onun kararlaşmasında etkili bir neden oldu. Kardeşi Seyit Rıza  ise ağabeyinin siyasetçi  olmasını istiyordu. Ama kendisi de siyaseti kabul etmeyerek PKK’ye katıldı. Seyit Rıza da çok radikal ve zekiydi her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünürdü. Kodunun Seyit Rıza olmasının nedeni de çok araştırmacı ve onun mücadelesine kendisine örnek almasından geliyor.” 

ANNE RAZİYE: ÇOCUKLARIMIN SESİ GELİYOR, YAŞIYORLAR 

Çocukların katılımından sonra annelerinin başka bir dünyada yaşadığını anlatan baba Morsümbül, “Köyde çocuklarımızın mezarlığına birlikte gidiyoruz. Hep ağlıyor. ‘Çocuklarım yaşıyor sesleri bana geliyor’ diyor. Gerçekten bunları anlatmak çok zor. Ama tüm bunlara rağmen çocuklarım ile gurur duyuyorum. Ben bir nebzede olsa çocuklarımın mücadelesi için çalışmalardan kendimi geri çekmedim elimden geleni yapmaya çalıştım…” şeklinde konuştu.

‘ÇOCUKLARIM İNKAR EDİLEN BİR HALKI TEMSİL ETTİ’  

Baba Morsümbül, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Benim çocuklarım doğru bir mücadelede yerini alarak isimlerini altın harflerle tarihe yazdı. Çocuklarımın gidişiyle başım diktir. Çünkü PKK’ye katılarak inkar edilen bir halkı temsil ediyorlardı. Onların mücadelesi bugün milyonlara ışık tutuyor. Bu mücadelede yaşamını yitirenlerin önünde saygıyla eğiliyorum. Benim çocuklarımda onlardan birileri. Onlar benim değil PKK’nin çocuklarıydı. Seyit Rıza’nın bir konuşmasında geçiyor. 'Devletin tankı topu bize oyuncak gibi geliyor. Eğer biz eksikliğe düşmesek onlar bizi asla yenilgiye uğratamazlar' diyor. Türkiye’de kirli siyaset yürütenler ise hala Kürtleri inkar ve öldürmek ile bitirmeye çalışıyor.  Bu güne kadar sonuç almadılar almayacaklarda” diye konuştu. 

‘PKK’NİN AİLELERE VERECEĞİ MANEVİ BİRŞEY OLMALI’

Çocuklarının anısına PKK’den tek bir talebi olduğunu söyleyen baba Morsümbül böyle seslendi: “Benim bu haretketten tek bir isteğim var. Bu mücadelede yaşamını yitirenlerin bütün gerilların yaşamı kitaplaştırılmalı. Ya da en azında tutukları günlükleri ailelerine verilmeli. Yaşamları, pratikleri ve eksiklikleri nelerdi nasıldı öğrenmek istiyoruz. PKK’de yaşamları nasıl geçti şeklinde bize verecekleri bir şeyler olmalı”