Gurur duyulan halkının eşbaşkanı Tunç: Ölebiliriz ama mücadele sürüyor, yoldaşlara selam

Cizre’de katliam öncesi Cudi Mahallesi'ndeki bodrumlarda yaralıların durumunu kamuoyuyla paylaşan Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un da katledildiği iddia edilirken, günlerdir haber alınamıyor.

Şırnak'ın Cizre ilçesinde gerçekleştirilen katliamlarda yaşamını yitirdiği ileri sürülen ve günlerdir haber alınamayan Cizre Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç, Cudi Mahallesi'nde mahsur kalan yaralıların durumunu kamuoyuyla paylaştığı konuşmalarıyla hafızalara kazınmıştı. Şırnak’ın Cifanê köyünde 1977 yılında dünyaya gelan Mehmet Tunç devlet baskıları ve koruculuk dayatmaları nedeniyle 90’lı yıllarda ailesiyle birlikte Cizre’ye göç eder. Kürdistan'da imha ve inkar savaşının yoğun sürdüğü bir ortamda büyüyen Tunç, küçük yaşlarda Kürt siyasal hareketiyle taşıntı. Gençlik yıllarından itibaren mücadelenin içinde yer alan Tunç, gerilla saflarına katılmak için arayış içine girdiği sırada yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle bu isteğine kavuşmazken, ailesinin ısrarı ile genç yaşta evlenir. Bu isteği içinde sürekli bir ukde olarak kalan Tunç, siyasala mücadele içinde daha fazla çalışmayı seçer. Faili meçhul infazlar, tutuklama ve baskılar arttıkça mücadeleye sarılan Tunç, çevresine moral veren bir güven kaynağı olur. Defalarca gözaltına alınan, dehdit ve baskılara maruz kalan Tunç, her seferinde azmi bilenerek yoluna devam eder. İdelallerinden vazgeçmeyen ve mücadelenin zaferine olan sarsılmaz inancıyla tanınan Tunç, çevresinde, "Zor şartlarda en büyük yükü omuzlayan heval" olarak tarif edilir. Cizre'nin medreseli gürsesli 'feqî'siydi Kürt siyasal hareketi içinde bir çok görevde bulunan Tunç, 2000'lı yıllardan sonra mücadelesine Kürt siyasi partilerinde sürdürür. DTH'nin çalışmalarına katılan Tunç, bir dönem Demokratik Toplum Partisi (DTP) Cizre ilçe başkanlığını yapar. 2009 yılında yapılan yerel seçimlerinde Şırnak İl Genel Meclisi Üyesi seçilen Tunç, 2011 yılının Eylül ayında Kürt siyasetine yönelik başlatılan siyasi soykırım operasyonlarında tutuklanır. Tunç, yaklaşık 5 yıl boyunca cezaevinde kalır. Aynı dosyada tutuklu yargılanan tüm sanıklar tahliye edilirken, uzun tutukluluk süresi nedeniyle ancak geçtiğimiz yıl özgürlüğüne kavuşabilen Tunç, tutuklu yargılandığı ilk günden tahliye olduğu güne kadar Türkçe ifade vermeyi red ederek Cizre “KCK” dosyasının sembol isimlerinden biri oldu. Bir süre medrese eğitimi de alan, belagatı ve gür sesiyle hafızalara kazınan Tunç, yargılandığı mahkemelerde inandığı değerleri sonuna kadar savunur. 2012 açlık grevi direnişinde yer aldı Tunç, cezaevinde bulunduğu sırada Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridi protesto etmek amacıyla uzun süre açlık grevinde kalan tutsaklardan biriydi. Cezaevindeyken tüm zamanını özyenitim inşası üzerine yoğunlaşmakla geçiren Tunç, çıkar çıkmak pratik çalışmalarda yer aldı. Birimik ve deneyimlerini pratik çalışmalar içinde gençlere aktaran Tunç, geceli gündüzlü çalışmasıyla Cizre'de 7'diden 70'e herkesin sevgisini kazandı. Tunç, öz yönetim ilanıyla birlikte Ağustos ayında İlçe Halk Meclisi Eş Başkanlığına seçildi. Kararlı duruşu ve mücadeleci kişiliğiyle dikkat çeken Tunç, tekrar devlet güçlerinin hedefi olmaya başlamıştı.

15 Ağustos 2015 günü Cizre’nin Nur mahallesinde bulunan Garnizon Komutanlığının yanındaki evine giden Cizre Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç’un seyir halindeki arabası ve evi tarandı. Garnizon Komutanlığı'ndan yapılan saldırıda yara almayan Tunç, hedef seçildiğinin farkındaydı ancak bu saldırıdan sonra geri adım atmak yerine çalışmalara daha sıkı sarılmaya başladı. Kentte gelerek, incelemelerde bulunan gazetecilere konuşan Tunç, kendisiyle yapılan bir röportajda “Her şeyini Kürt'ü imha etmek üzerine inşa eden bu sistemle yaşama koşulları kalmadı. Dolayısıyla onurlu Kürt'e direnmekten başka yol kalmamıştır” demişti.

Eylül ayında ilan edilen ve 9 gün süren sokağa çıkma yasağı sırasında heybetli duruşu ve gür sesiyle halk direnişine öncülük eden Tunç, ağır saldırılara rağmen direnişçilerle omuz omuza durdu ve halka moral kaynağı oldu. Her saldırıda olduğu gibi sokaklarda kadınların zılgıtları, Mehmet Tunç’un sessi yankılanırdı. Bir yandan olan biteni basın aracılığı ile dünyaya duyurmaya çalışan Tunç’un o kendinden emin sessine kentin tüm barikatları şahit olmuştur. Saldırıların en çok yoğunlaştığı anda bile kurşun sesleri arasında hep tekrar ettiği, “İradesiz ve köle gibi yaşamaktansa barikatlar arkasında ölmek daha iyidir. Kazanacağız, mutlaka kazanacağız” cümlesi hafızalara işlendi. 9 günlük sıkıyönetim günlerinde gençlere yaptığı bir konuşma da ilk kez bu cümleyi bağırarak söyledikten sonra Nur Mahallesinin içlerine giren devlet güçleri geri püskürtülmüştü. Kürt halkının direnişine inancı sussuzdu Eylül ayındaki yoğun saldırlar sırasında devlet güçlerince çembere alınan Nur Mahallesi sakinlerine yönelik yapılan ‘Teslim olun’ çağrılarına “Bu bir mücadele ve ölüm gelecekse doğru yer, doğru tarih tam da bulunduğumuz yer ve andadır” şeklinde verdiği yanıt Cizre’deki barikatlarda kulaktan kulağa dolaştı ve abluka direnişle boşa çıkarıldı. Sadece kitle önünde konuşma yapan değil barikata kum torbaları taşıyan, sokak aralarına branda çeken, mutfakta direnen halka yemek yapan Tunç, Halk Meclisi Eş Başkanlığına seçildiği günden sonra kente kurulan yüzlerce sokak komününde büyük emek sarf etti ve fedakarlığı ile kente yaşayan herkesin gönlünde taht kurdu. Kitleler önünde yaptığı cesaretli ve kararlı konuşmaları nedeniyle yediden yetmişe tüm Cizre halkına güven veren Tunç, neredeyse yaptığı tüm konuşmalara “Cizîra Botaan warê qehreman û egîdan” diye başlar ve Cizre halkının direnişçi kişiliğine vurgu yapardı. '

Tunç’un geri çekilmediğini ve direnişçilerle omuz omuza kalmayı seçtiğini ifade eden mücadele arkadaşları, kendileriyle birlikte mahalleden çıkmasında ısrar ederken Tunç’un vedalaşma sırasında sarf ettiği sözleri hatırlatarak, “Bunlar benim yoldaşlarım ve ben onları asla geride bırakmayacağım. Yoldaşlarım direnirken ben seyirci gibi uzaktan izleyemem. Onun için bu direnişin en önünde olacağım” dediğini aktardı. Neredeyse tüm hayatı boyunca teslimiyet politikalarına karşı direnmeyi esas alan Tunç, kamuoyu tarafından “Vahşet bodrumu” olarak bilinen bir binanın bodrum katında söylediği “Kimse bizden teslim olmamızı beklemesin. Biz ilk gün olduğu gibi omuz omuza direneceğiz. Halkımız bizi unutmasın” şeklimdeki son sözleriyle Kürt halkı ve direnen halkların hafızasına kazıldı.

Son olarak Cudi'de çok sayıda yaralıyla mahsur kaldığı vahşet bodrumunda MedNuçe'ye konuşan Tunç şunları ifade etmişti: "Teslim olmayacağız. Bundan herkesin haberi olsun. Beyaz bayraklarla dışarı çıkmayacağız. Şu an ölümü bekliyoruz. Mücadeledir. Kürt halkına sesleniyorum. Bu bir mücadeledir. Doğrudur uzun soluklu bir yürüyüştür. 100 kişinin katledilmesiyle bu hareketin bitmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Her kesin moralini iyi tutması lazım. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, mücadeleye devam eden arkadaşlara selamlarımı iletiyorum. Cizre halkı 60 gündür soğuğa rağmen, açlığa rağmen, susuzluğa rağmen diz çökmedi. Onun için kalan insanların bizimle gurur duyması lazım. Biz diz çökmeyeceğiz. Nasıl ki ilk günkü gibi Hayrilere, Kemallere ve Mazlumlara söz vermişsek, onlar nasıl ki Esad Oktay gibi kişiliklere diz çökmemişse biz de AKP faşizmine Cizre halkı olarak diz çökmeyeceğizb.