GÖÇ-DER'den 'Sur' raporu

GÖÇ-DER, Sur'da incelemelerde bulunarak bir rapor hazırladı. Devletin yıkımın ardından rant peşinde olduğunun vurgulandığı raporda, halkın her şeye rağmen yaşam alanlarını terk etmediği ve devletten bir beklenti içine girmediği belirtildi

Göç Edenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (GÖÇ-DER) Amed Şubesi, "sokağa çıkma yasağı"nın sürdüğü Sur üzerine, ilçe sakinleriyle de görüşerek araştırma raporu hazırladı. 
Raporda, Diyarbakır Valiliğince 11 Aralık 2015 tarihinde ilçenin 6 mahallesinde ilan edilen ve halen büyük bölümünde süren yasak boyunca, her sokağı, taşı tarih kokan ilçenin asker, polis ve korucular tarafından talan edildiği vurgulandı. 

'EVLER ÇATIŞMA OLMASA DA YIKILIYOR'

Raporda şu ifadelere yer verildi:

Çatışmaların olmadığı alanlarda bile bazı evlerin yıkılıp talan edildiği gözlemlenmiştir. Yasaklı mahallelerin yıkım olmayan alanlarına dönüş yapan ailelerin, elektrik, su ve alt yapı sorunları yaşadığı, bu tür sorunların giderilmesi için yıkımına başlanan yerlerin tamamen yıkılmasından sonra çalışmalara başlanacağı bilgisi verilmiştir. Ayrıca elektrik ve belediyenin altyapı ve su çalışmalarının kolluk kuvvetlerince engellendiği ifade edilmiştir. 

DEVLET PARA PEŞİNDE

Hasar tespiti sürecinin, valilik ve kaymakamlık denetiminde sağlandığı bilgisi alınmıştır. Yapılan tespit çalışmaları sırasında (Valilik ve Kaymakamlık) ailelere 5 bin TL civarında maddi yardım desteği önerildiği, ancak ailelerin evlerinde meydana gelen maddi zararın en az 15 bin TL olduğu gerekçesiyle bunu kabul etmediği belirtilmiştir. Hasar tespit sürecini takiben Valilik ve Kaymakamlık bünyesinde başvuru bürosu açıldığı, ailelerin buraya başvurusunun alındığı, ailelere seçenek olarak gösterilen yeni yerleşim alanlarının da asıl rayiç bedelinin üzerinde bir fiyat belirlendiği ve ailelerin devlete karşı borçlandırıldığı bilgisi alınmıştır. 
Mahallede oluşan hasarların çoğunluğunun (değerli eşyalar) özellikle Çınar ilçesinden gelen Köy korucuları tarafından çalındığı belirtilmiştir. Polis tutanaklarında dahi bu bilgilerin olduğu belirtilmiştir. Mahallenin tamamen kapalı olması nedeniyle hiçbir ailenin geri dönüş yapamadığı bilgisi alınmıştır. 

BİNLERCE YILLIK YAŞAM VE TARİH YOK EDİLDİ

Surp Gragos Ermeni Kilisesi Vakfından Gafur Türkay, Sur ilçesinde yaklaşık 7 bin yıllık kesintisiz bir yaşam olduğunu, Ermenilere ait 3 kilisenin faal olduğunu, ancak çatışmalı dönemde buraların üs olarak kullanılması nedeniyle büyük hasar gördüğünü ifade etmiştir. Devletin yıllar önce çıkardığı 'kamulaştırma yasası' nedeniyle kiliselere ve bütün mal varlıklarına el konulduğunu belirtmiştir. Son olarak Sur'da yaşanan çatışmaların bin yıllık tarihi yok ettiğini ifade etmiştir. Kendilerine ait 12 dükkânın yıkıldığını, 4 ay boyunca kapalı kalan kilisenin tamamen hasar gördüğünü ifade etmiştir. Kendisinin Diyarbakır'da doğduğunu, burada uzun yıllardır aynı zamanda esnaflık yaptığını, yüz yıllardır beraber yaşadıklarını ve bir sorunlarının olmadığını ifade etmiştir. Son olarak, hiç kimsenin ölmesini istemediğini ve bölgede barışın oluşmasını temenni ettiğini belirtmiştir."

'TİCARİ FAALİYET DURUYOR, HALK MALLARINA ERİŞEMİYOR'

Tespitlere de yer verilen raporda, şunlar kaydedildi:

"Yasağın kalktığı mahalle ve sokaklarda yaşayan vatandaşların bazıları da evlerine dönmeye başladığı görülmüştür. Yasağın kalkmasıyla birlikte yaklaşık 100 ailenin geri dönüş yaptığı, Sur içinde bulunan 500 yıllık Kurşunlu Cami, Dört Ayaklı Minare, Hasırlı Cami, Paşa Hamamı, Hasırlı Halk Meclisi, Yoğurt Pazarı, bin 700 Yıllık Saint Mary Kilisesi ve Protestan Kiliseler, Hacı Hamit Cami ve Dengbej Evi kullanılamaz halde olduğu tespit edilmiştir. İlçede her ne kadar bazı mahalle ve sokakta sokağa çıkma yasağının kaldırıldığı açıklanmış olsa da hala bu mahallelerde fiili olarak sokağa çıkma yasağı uygulanmaktadır.
İlçe alışverişinin kalbini oluşturan tarihi Yanık Çarşısı'nda ve Gazi Caddesi'nde bulunan işyerlerinin ticari faaliyetlerinin durma noktasına geldiği tespit edilmiştir. İlçenin hala sokağa çıkma yasağı devam eden mahallelerinde yaşayan insanların malvarlıklarına erişemedikleri, devletin, bu mahallelerde ne gibi bir uygulama yapacağı konusunda ilçe sakinlerine hiçbir bilgi verilmediği tespit edilmiştir. Ancak bu mahallede iş makinelerinin gece gündüz yıkım çalışması yaptığı ilçe sakinleri tarafından dile getirilmiştir.

'DEMOGRAFİK YAPIYI DEĞİŞTİRME POLİTİKASI...'

İlçede yaşayan vatandaşlar devletin hendek ve barikatları gerekçe göstererek yaptığı operasyonların dayanağını, gerçekçi ve kabul edilebilir bulmamaktadır. Bu itibarla devletin Kürt coğrafyasında demografik yapıyı değiştirmeye yönelik sistematik bir politika izlediğine inanmaktadır.

'HALK HER ŞEYE RAĞMEN TERK ETMİYOR'

İlçede yaşayan insanlar her şeye ve tüm olanlara rağmen şehirlerini, yaşam alanlarını terk etmeyecekleri konusunda kararlılıklarını belirterek, devletin bir an önce yasaklı sokak ve mahalledeki yasağı kaldırarak o bölgede bulunan gayrı menkullerine ulaşmalarının sağlanmasını, gerekirse yıkılan evlerinin üzerine çadır kurarak orada yaşamak istediklerini belirtmişlerdir.
İlçede yaşayanlar sokağa çıkma yasağı süresince yapılan askeri operasyonlarda yaşam hakkı başta olmak üzere diğer hak ihlallerinin biran önce soruşturulmasını, hak ihlalleri yapan ve hukuk dışına çıkan güvenlik güçlerinin soruşturularak ortaya çıkarılmasını beklemektedir.

'HALKIN DEVLETTEN BİR BEKLENTİSİ YOK'

İlçede yaşayan ve şu anda evlerinden göç eden insanlar devletten herhangi bir maddi taleplerinin olmadığını, sadece göç etmek zorunda oldukları, evlerine tekrar dönmek istediklerini, zira kendi yaşam alanlarında manevi bağlarının, hatıralarının bulunduğunu ve hiçbir maddi yardımın bunu karşılayamayacağını dile getirmiştir. Sur'daki yaşamlarının toplumsal dayanışma ve komün bir yaşantı olduğunu ve bunu kaybetmek istemediklerini bir an önce tekrar buna kavuşma özlemi içerisinde bulunduklarını ifade etmişlerdir.
Yapılan inceleme, araştırma ve tespitlerde yaklaşık olarak 34 bin insanın Sur ilçesinden çatışmalar nedeniyle zorunlu olarak göç etmiş olduğu ve halen evlerine dönüşün koşulları bulunmadığından değişik mahalle ve semtlerde yaşam mücadelesi verdikleri tespit edilmiştir. 

'BORÇLANDIRICI SEÇENEKLER SUNULUYOR'

Yaptığımız inceleme, araştırma ve tespitlerde devletin Sur ilçesinde uyguladığı imar politikasıyla ilgili olarak Sur mağdurlarının iradelerinin gözetilmediği, fikir ve görüş ile taleplerine değer atfedilmediği tespit edilmiştir. Zira devletin Sur mağdurlarına teklif ettiği her seçeneğin kendilerini borçlandırıcı bir netice getirdiği tespit edilmiştir."

NE YAPILMALI?

GÖÇ-DER, raporu hazırlayan ekibin çağrısına ise şöyle yer verdi:

"Sokağa çıkma yasağının uygulandığı mahalle ve sokaklarda var olduğu düşünülen cenazelerin bulundukları yerlerden biran önce alınması, aileleriyle DNA örneklerinin eşleştirilmesi ve netice bakımından Cumhuriyet savcılarının 'Yasadışı Yargısız İnfazlarla İlgili BM Minnesota Otopsi Protokolüne' uygun olarak otopsi işlemini yapmasının hem uluslararası hukuktan kaynaklanan bir yükümlülük olduğunu hem de insani bir yükümlülük olduğunu hatırlatarak, yargısız infazlar konusunda şeffaf, etkin ve sonuç alıcı soruşturma yapılmasını beklemektedir. Bu itibarla heyetimize iletilen yaşam hakkı başta olmak üzere ulusal ve uluslararası mevzuatlarda korunan hakların operasyonlar sırasında ihlal edildiği hususlarının biran önce araştırılarak faillerinin ortaya çıkarılmasını beklemektedir.

Sur sakinlerinin kendi evlerine dönebilmeleri önündeki tüm yasal ve fiili engellerin kaldırılması ile maddi ve manevi destek ile toplumsal rehabilitasyonun sağlanması için tüm demokratik kamuoyunu duyarlılığa davet etmektedir.

Hükümeti Kürt meselesinde çözüm üretmekten uzak olan güvenlikçi politika anlayışlarından bir an evvel vazgeçmeye, tarafları yeniden çatışmasızlık, diyalog ve müzakere sürecine dönme çağrısında bulunuyoruz."