'Gidişata bir duruş olarak müdahale etmek zorunlu'

Amed’de 31 Ağustos'ta yapılacak açıklama öncesinde ANF'ye konuşan Kılıç, "mevcut siyasal sürecin bir duruş ve söylem anlamında bir müdahaleyi" gerektirdiğini belirtti, "Biz kendimiz açısından böyle bir sorumluluk hissediyoruz" dedi.

Amed’de 31 Ağustos'ta yapılacak açıklama öncesinde ANF'ye konuşan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Koçyiğit Kılıç, "mevcut siyasal sürecin bir duruş ve söylem anlamında bir müdahaleyi" gerektirdiğini belirtti, "Biz kendimiz açısından böyle bir sorumluluk hissediyoruz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Demokratik Toplum Kongresi ve Özgür Kadın Kongresi (KJA), 31 Ağustos'ta Amed’de DTK binasının önünde açıklama yapacak.

Açıklamanın temel gündemlerinden birinin, uzunca bir süredir hiçbir görüşmenin olmadığı Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit ile ilgili olması bekleniyor. 

Öcalan ile 27 Temmuz 2011 tarihinden bu yana avukatları ile görüşemiyor. Ailesi ile vasisinin görüşmeleri ise 6 Ekim 2014 tarihinde kesildi. İmralı Heyeti ise adaya son ziyaretini 5 Nisan 2015 tarihinde yaptı.

Darbe girişiminin yapıldığı 15 Temmuz gecesi, darbecilerden bir grubun İmralı Adası'na gittiği, ancak engellendiği yönündeki haberler havuz medyasında yer almıştı. Bu haberlerin ardından Kürt hareketinin Öcalan'ın durumuna ilişkin bilgi verilmesi yönündeki talebi üzerine, Adalet Bakanlığı'ndan "Herhangi bir sorun yoktur" açıklaması gelmişti.

31 Ağustos'taki basın toplantısında siyasal gelişmelerin değerlendirilmesinin yanı sıra İmralı tecridine ilişkin bir tutumun açıklanması da bekleniyor.

'ORTAK BİR TUTUM ORTAYA KOYACAĞIZ'

ANF'ye konuşan HDK Eşsözcüsü Gülistan Koçyiğit Kılıç, son dönemde yaşanan toplumsal ve siyasal gelişmelere ilişkin ortak tutumlarını ortaya koyacaklarını belirtti.

Siyasi iktidarın 15 Temmuz darbe girişiminin ardından uyguladığı politikalara dikkat çeken Kılıç, şunları söyledi: "Siyasi iktidar, şapkayı önüne koyup darbeye giden koşulları değerlendirmek, bu koşulları ortadan kaldırmak, yeni darbelerin zeminini, yeni siyasal ve toplumsal krizleri engellemek için çaba sarf etmek yerine ne yazık ki bütün bu krizleri daha da derinleştiren bir yöntemi tercih etmiş bulunuyor. Yenikapı'da ilan edilen 'Milli Mutabakat Cephesi'nin ülkeyi bir kaostan, krizden çıkartarak geleceğe daha güçlü ve demokratik bir ülke olarak taşımak yerine, ne yazık ki, ülke içerisinde ve dışarında halkların aleyhine uygulamalarla halkların geleceğini ipotek altına alan uygulamalara giriştiler." 

Türk ordusunun cihatçı çetelerle birlikte Rojava'ya yönelik başlattığı işgal harekatına dikkat çeken Koçyiğit Kılıç, "Cerablus'ta savaş, bu politikaların başında geliyor. Kürdistan'daki savaş politikasından geri adım atmadan, 'Sonuna kadar savaş' şiarı da bunların başında geliyor. OHAL'in ilan edilmesi, bütün bu antidemokratik uygulamalar ve kanun hükmündeki bu kararnameler, bu iktidarın, bu ittifakın 15 Temmuz darbe girişiminden doğru sonuçlar çıkarmadığını, Türkiye'ye gelecek doğru taşıyamayacağının da göstergesi" diye konuştu.

"Milli mutabakat" ittifakının karşısında gelişen Türkiye demokrasi güçlerinin daha çok yan yana durması gerektiğini belirten HDK Eşsözcüsü Gülistan Koçyiğit Kılıç, "Bu ittifak karşısındaki duruşun güçlenmesi için daha bütünlüklü, bütün kurumlarımızla daha koordineli, eş zamanlı dil, söylem ve eylem birlikteliği yapmak açısından da bazı değerlendirmeler yaptık" dedi.

Koçyiğit Kılıç, "mevcut siyasal sürecin bir duruş ve söylem anlamında bir müdahaleyi" gerektirdiğini söyledi ve ekledi: "Biz kendimiz açısından böyle bir sorumluluk hissediyoruz. Bizim yaptığımız değerlendirmeler bu yöndedir. Türkiye ne yazık ki iyi bir yere gitmiyor. Bu tepetaklak, baş aşağı gidişi tersine çevirecek bir muhalefet odağının çok daha güçlü olarak örgütlenmesi gerekiyor. Bunun içinde mücadele ediyoruz, bundan sonra da edeceğiz. Ortak yaptığımız değerlendirmelerin aslında Türkiye halkları açısından da umut vermesini umuyoruz. Toplumsal anlamda da bir karamsarlık hakim olmaya başlamış durumda. Bu anlamda, bu umudu ve mücadele azmini diri tutma, direnmeyi ileri boyutlara taşıyarak da toplumsal ve siyasal kazanımlarımızı yükseltmek istiyoruz."