‘Federasyon modeli Ortadoğu’nun tipik örgütlenme modelidir’

TEV-DEM üyesi Ali Dilok federasyon denince akla ABD, Avrupa, Rusya kültüründen gelen bir sistem olduğu düşünüldüğünü, oysaki federasyon tarzı örgütlenme modelinin Ortadoğu’nun tipik örgütlenme modeli olduğunu belirtti.

TEV-DEM üyesi Ali Dilok federasyon denince akla ABD, Avrupa, Rusya kültüründen gelen bir sistem olduğu düşünüldüğünü, oysaki federasyon tarzı örgütlenme modelinin Ortadoğu’nun tipik örgütlenme modeli olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Kuzey Suriye Demokratik Federalizm Kurucu Meclisi, planlamasını yaparak, bir dizi karara imza attı.

Kuzey Suriye Demokratik Federalizm Kurucu Meclisi, Derik kentinde bünyesindeki komitelerle toplantı düzenledi. Toplantıya Siyasi Kurul’da yer alan 21 üye ve kurucu meclis eşbaşkanları Hediye Yusuf ve Mensur El Selum da katıldı.

Toplantıda, komitenin geçen ay yapmış olduğu çalışmalar değerlendirildi ve önümüzdeki ayın planlaması yapıldı.

ANF’nin sorularını yanıtlayan TEV-DEM üyesi Ali Dilok, federasyon denince akla ABD, Avrupa, Rusya kültüründen gelen bir sistem olduğu düşünüldüğünü, oysaki federasyon tarzı örgütlenme modelinin Ortadoğu’nun tipik örgütlenme modeli olduğunu belirtti.

Ortadoğu’ya yabancı olanın aslında uniter devlet diye tanımlanan merkezi ulus-devlet mantığı üzerine kurulmuş olan sistem olduğunu ifade eden TEV-DEM üyesi Ali Dilok hatta Kürt Özgürlük Hareketine mesafeli duran bir Hollandalı tarihçinin bir kitabında “Ortadoğu’ya üniter devlet, ulus-devlet dayatmak intihardır, cinayettir” dediğini bu görüşünü de tarih boyunca bölgede hüküm süren imparatorluklara dayandırdığını söyledi.

TEV-DEM üyesi Ali Dilok, Hollandalı tarihçinin kitabında imparatorlukların da doğası gereği kendi özgünlüğüne uygun federal yapıları içinde barındırdığını dile getirdiğini vurguladı.

İmparatorlukların uzun yıllar boyunca Ortadoğu da hakimiyet sürdürdüğünü söyleyen Dilok, yine Ortadoğu da uzun yıllar hüküm süren Pers imparatorluğunun da kendi döneminde bir çeşit federal yapı denebilecek ve satraplık diye adlandırılan bir tarzı içinde bulundurduğunu söyledi.

İmparatorluğun da doğası yine doğası gereği tek renkten oluşmadığını, farklı inançları ve farklı halkları içerisinde barındırdığını ve bir anlamda da bu farklılıklara yaşam olanağı sunduğunu ifade eden TEV-DEM üyesi Dilok, Osmanlığı imparatorluğunun bile tek renkli olmadığını Ermenisinden tutalım, Kürde, Alevi’den tutalım, Sünni’ye kadar herkesi iyi veya kötü bir şekilde içerisinde barındırdığını hatırlattı.

TEV-DEM üyesi Ali Dilok, “Son 150 – 200 yıldır özellikle de birinci dünya savaşı sonrası ulus-devlet modelinin Ortadoğu’ya dayatılması ile oluşan statü Türkçülük, Arapçılık, Farsçılık biçiminde statükoculuk oluşturmuştur” dedi. Dilok, oluşan bu statüler sonucunda Kürdistan’ın 4 parçaya ayrıldığına dikkat çekerken, bu durumun özel olarak Kürtler için trajik bir durum olsa da esas olarak tüm halklar için bir trajedi olduğuna dikkat çekti.

Arap baharı adı verilen süreç ile birlikte halkların diktatörlükleri arar hale geldiğini belirten Dilok, bununda halkların eşit, özgürlük, adalet talebi olduğunu ama bu talepleri nasıl elde edebileceğine, bu sorunlarını nasıl çözüme kavuşturacaklarına dair ciddi bir çözüm perspektifleri olmadığına vurgu yaptı.

Bu çözümsüzlük durumunun dışarıdan yapılan müdahaleleri güçlendirdiğini aktaran Dilok, dış müdahalenin iki boyutta gerçekleştiğini, birincisinin küresel emperyal müdahale, bölgeyi kendi çıkarları doğrultusunda dizayn etme arayışları olduğunu, ikincisinin de bölgedeki verili statükoların Ortadoğu’yu saran bu alev çemberinde en az zararla kurtulma çabaları olduğunu ifade etti.

TEV-DEM üyesi Ali Dilok, Kürt özgürlük hareketi ve Kürtlerin durumunun Ortadoğu’da hep tartışma konusu olduğunu, bu durumum bugün içinde geçerli olduğunu, son Qamışlo çatışmalarının bazı şeyleri biraz daha görünür kıldığını söyledi. Dilok, Kürtlerin mevcut iç savaşın başından bu yana kendi politik hattını 3. yol olarak açıkladığını ve bu temelde politik tutumlar içerisinde olduğunu ifade etti.

Kürtlerin ne radikal islamcı akımlardan yana ne de mevcut baas rejiminden yana olmak zorunda olmadığını belirten Dilok, Kürtlerin “Bizi kabul edersen biz de sizi kabul ederiz. Yani sen halk olarak benim irademi ve statü mü tanırsan bende seni tanırım” noktasında olduğunu belirtti.

Hegemonik güçlerin ve Ortadoğu’daki bölgesel işbirlikçilerinin Ortadoğu da herşeyi tartışılabileceğini, bunun da kriterlerinin Kürtleri dışarıda tutulmak kaydı ile belirtti. Dilok, Kürtlerin statüsünün konuşulması ve tartışılmasının 4 ülkeyi ilgilendireceğini, dolaylı olarak da bölgeyi 150 – 200 yıldan bu yana Kürtleri statüsüz bırakan uluslararası güçleri de ilgilendireceğini kaydetti.

Kürtleri statüsüz bırakmanın artık sürdürülebilir olmadığına, Kürtlerin artık eski Kürtler olmadığına değinen Dilok, bugün 4 parça da halklara hitap edebilen, örgütlü bir Kürt özgürlük hareketi ve Kürt halkı olduğunu vurguladı. Kürt özgürlük hareketinin paradigması, anlayışı, örgütlenme modeli ve dünya görüşü ile çok farklı bir yapı olduğunu belirten Dilok, Kürt özgürlük hareketinin devrimci – sosyalist bir gelenekten geldiğini bu nedenle çok farklı olduğunun altını çizdi.

Federasyon sistemini sadece Kürtlerin değil, Arapların, Süryanilerin, Türkmenlerin, Asurilerin vb. halk topluluklarının ve farklı inanç topluluklarının da istediğini belirten TEV-DEM üyesi Ali Dilok, Ortadoğu’da halkların artık bir arada olabilecekleri özgür, eşit ve yeni bir yaşamın yolunun federasyon sisteminden geçtiğini vurguladı.

Halkların Kuzey Suriye Federasyonu ile aslında bir iyi niyet beyanında bulunduğunu ve gelecekteki Suriye’nin nasıl olması gerektiğini ortaya koyduğunu belirten Dilok, federal sistemin Suriye’deki farklı halk toplulukları ve inanç topluklarını birarada tutabilecek tek proje olduğunun da altını çizdi.

Tüm farklılıların ancak böylece kendisi koruyabileceğini ve yaşatabileceğini dile getiren TEV-DEM üyesi Dilok, emperyalist sistemin Ortadoğu halklarına dayattığı ulus-devlet mantığı en büyük suç ve ihanet olduğunun ve bunu dayatanların bir gün tarih önünde mutlaka hesap vereceğini de belirtti.

Suriye’deki savaşın 6. yılına girdiğini, savaşın sonlanması için Cenevre görüşmeleri, Münih, Viyana toplantıları ve diğer birçok girişimde bulunulduğunu dile getiren Dilok, tüm bu girişimlerin amacına ulaşmadan boşa çıkarıldığını söyledi.

Cenevre görüşmelerinin sonuç alınmamasının ve bugün gündemde olan Cenevre 3 toplantısının tıkanmasının sebebi Baas rejiminin iktidar zihniyeti ve Türkiye, Katar, Suudi Arabistan güdümünde olan Riyad muhalefetinin yaklaşımlarından kaynaklandığını belirten Dilok, görüşmelerinin tıkanmasına rağmen uluslararası güçler tarafından görüşmelerin hala sürdürülmek istendiğine dikkat çekti.

TEV-DEM üyesi Ali Dilok, Suriye muhalefeti adıyla Cenevre görüşmelerine katılanların Suriye halklarını temsil etmediğini, tek dertlerinin iktidar sahibi olmak olduğunu ve mevcut baas rejiminden intikam almak olduğunu da vurguladı. Bu kesimlerin Suriye’deki krizi çözmekten ve demokratik bir sistem inşa edilmesinden yana olmadığının altını çizen Dilok, bu grupların Suudi Arabistan, Türkiye ve Katar’ın bölgedeki çıkarlarına hizmet eden haydutlar olduğunu kaydetti.

Kimi uluslararası ve bölgesel güçlerin gizli toplantılar ve bir dizi görüşmeler gerçekleştirerek demokratik federalizm projesini engellemek istediğine vurgu yapan TEV-DEM üyesi Dilok, Rojava’da Türk devleti ve Barzani ve KDP’si tarafından uygulanan ağır ambargonun da bunun bir parçası olduğunu söyledi. Dilok, demokratik federalizm ilanı ardından Barzani ve KDP’sinin Sêmelka Sınır Kapısı’nı kapattığını dile getirdi.