MAKALE

Erdoğan ile Putin'in Halep ve Şehba planı

Halep yoğunluklu savaşın gündemleştiği son günlerde, özellikle Şehba bölgesinde Kürtlere ve özgürlükçü halk güçlerine yönelik saldırılar yeniden hız kazandı.

Halep, Şehba ve Efrîn çevresindeki Kürtlerle ortak yaşam ve birlik için bir araya gelen özgürlükçü halk güçlerine, halklara karşı Türk devleti ve ona bağlı Suriye Ulusal Koalisyonu (SUK) çeteleri ile DAİŞ çeteleri kapsamlı, koordineli saldırılar geliştiriyor.

SALDIRILAR NASIL GELİŞTİ?

Şehba bölgesinde özgürlükçü halk güçleri tarafından oluşturulan Devrimci Güçler, geçtiğimiz günlerde Şehba bölgesinde DAİŞ çetelerinin işgali altında bulundurduğu alanları hedefledi. 
Devrimci Güçler, düzenlediği başarılı operasyonlar ile DAİŞ çetelerinin işgali altında bulunan Şehba Barajı, El-Hesiya, Hsack, Simûqa, Qol Sirûc, El-Werdiye köyleri, El-Xûl, Hesîniniyê mezraları ve bir baz istasyonunu özgürleştirdi.
İşgalci Türk ordusu ve destek verdiği çetelerin Kuzey Suriye topraklarında ‘Fırat Kalkanı’ adıyla başlattığı işgal operasyonları da 58. gününde devam ederken, DAİŞ çeteleri de Türk devleti ile SUK çetelerine Şehba bölgesinde işgalindeki kasaba ve köyleri teslim etmeye devam ediyordu.
Türk devletinin desteklediği  SUK çeteleri de DAİŞ çetelerini Devrimci Güçler’den korumak adına, geçtiğimiz gün eş zamanlı olarak Efrîn’e bağlı Qestel Cindo, Marenaz ve Şehba’ya bağlı Um Hoş köyüne saldırı başlattı.
Devrimci Güçler ile DAİŞ çeteleri arasındaki çatışmalar yoğunlaşırken, işgalci Türk ordusu ve SUK çeteleri de Devrimci Güçler tarafından özgürleştirilen bölgelere ve Devrimci Güçler mevzilerine obüs, havan, grad füzeleri ve hava saldırıları gerçekleştirdi.
Buna rağmen Ceyş El-Suwar, Aşiret Güçleri, Şehba Kadın Cephesi, El-Şemal El-Dîmuqratî Tugayı, Bab Askeri Meclisi , Cephet Ekrad, Tugeya Hemze, Arfat Devrimciler Taburları, Tugeya Peywirên Taybet, Mixawêr El-Sefîre ve Tugeya Yekemîn a Mixawîr a Himis devrimci güçlerinin Şehba bölgesindeki ilerleyişi sürüyor.

MİNBİC’İN ÖZGÜRLEŞTİRİLMESİ 

Minbic Askeri Meclisi’nin, 1 Haziran günü başlattığı Minbic’i Özgürleştirme Hamlesi sonucu Minbic’i DAİŞ çetelerinden temizlenmesini hazmedemeyen Türk devleti ve SUK çeteleri, Cerablus ile El Rai kasabasını işgal etti.
DAİŞ çetesi ile ticari ve askeri temasını hiç kesmeyen Türk devleti, El Nusra, Ehrar El Şam, Ceyş El İslam, Cephet El Şamiye vb. çete gruplarına açıktan destek vererek, Sultan Murat, Liwa Hemze, Liwa 99, Feyleq Şam, Feyleq 16, Fatih Sultan Mehmet Tugayları gibi çete gruplarını da direkt yöneterek savaşın tarafı oldu. 
QSD karşısında Grê Spî, Hol, Tişrîn, Şeddadé’de ve son olarak Minbic’te de Minbic Askeri Meclisi’nden ağır yenilgi alan Türk devleti ve DAİŞ çeteleri, Cerablus ile El Rai kasabasında devir teslim yaptı.
DAİŞ çeteleri uluslararası alanda "terör örgütü" olarak herkesin düşmanı haline gelince, Türkiye de DAİŞ ile ilişkilerini sınırlandırmak zorunda kalırken, SUK çeteleri ile ilişkilerini daha da geliştirerek işgal ve saldırılara girişti.
Ancak geçmiş ticari ve askeri ilişkilerinden kaynaklı olarak DAİŞ çetelerini her zaman gözetmeye devam eden Türk devleti, Halep, İdlip kentinde Fetih Şam adı altında bir araya gelen SUK ve El Nusra, Ehrar El Şam vb. El Kaide türevi grupları da terör örgütü konumundan çıkaramadı. 
SUK çetelerine açıktan destek vermeye devam eden  Türk devleti, Halep etrafında da SUK ve El Nusra öncülüğünde Fetih Şam’ı  kurdurarak, Kuzey Halep hattını oluşturan Ezaz-Mare-Bab hattını açık tutmak ve işgal altına almak istiyor. 
Bu hatta QSD karşısında sürekli ağır darbeler alan söz konusu çete grupları, Türkiye'ye hizmette yeterli olamayınca bölgeye Halep ve İdlip'ten Reyhanlı'ya getirilen çeteler, Cerablus, El Rai ve Ezaz’a sokuldu. 

DAİŞ ÇETELERİ KORUMAYA ALINDI

Bu hatta istediği sonucu alamayan Türk devleti, Cerablus-Ezaz hattındaki DAİŞ çetelerinin QSD'nin hedefi olmadan bölgeden çıkarılması için çalışma başlattı. 
Bu amaçla Kilis üzerinden Halep ve İdlip civarından getirdiği SUK çeteleri ile DAİŞ çetelerini bir araya getirerek bir şekilde bölgede devir teslim konusunda anlaştırdı. Askeri disiplinden uzak, hırsızlık ve talan için bölgede konumlanan SUK çete grupları, Türk devletinin hava desteği ile de sahada çatışma süsü yaratarak Cerablus ve El Rai kasabasını devraldı.
Türk devletinin Rojava düşmanlığı, Kürt Özgürlük Hareketi düşmanlığı temelinde açık destek sunduğu DAİŞ ve SUK çeteleri arasında bir anlaşma da geçtiğimiz günlerde Soran ve Dabık bölgesinde gerçekleşti. Yapılan anlaşma gereği, DAİŞ çeteleri tek kurşun atmadan her iki bölgeyi de SUK çetelerine bıraktı.
Ve Türk devleti, DAİŞ çeteleri ile SUK çeteleri arasında Cerablus-Ezaz hattında yine Ezaz-Bab hattında yaptığı devir teslimler ile DAİŞ çetelerini Şehba Devrimci Güçleri operasyonlarından koruma altına aldı.

DEVRİMCİ GÜÇLERE YOĞUN SALDIRI

Geçtiğimiz günlerde Devrimci Güçlerin, DAİŞ çetelerinin işgali altındaki Şehba Barajı, 5 köy ve 2 mezrayı özgürleştirmesinin ardından Türk devleti harekete geçerek, SUK çete gruplarına Halep ve İdlip civarından yine çete takviyesi, yoğun askeri ve lojistik destek sunarak Devrimci Güçlere saldırttı.
Ezaz ve Bab hattının Devrimci Güçler tarafından DAİŞ çetelerinden temizlenerek özgürleştirilmesi ihtimali karşısında çılgına dönen Türk devleti, Devrimci Güçler savaşçılarının mevzilerini havadan ve karadan yoğun olarak bombardıman altına aldı.
Türk devleti bununla da kalmayarak SUK çeteleri ve DAİŞ çetelerini, organize bir şekilde Devrimci Güçler savaşçılarına saldırttı. 
Devrimci Güçler savaşçılarının karşılık vermesi üzerine başlayan şiddetli çatışmalar aralıksız sürmekte ve SUK ile DAİŞ çeteleri Türk devletinin hava ve kara desteğine rağmen bir milim dahi ilerleyememektedir.

ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ 

Yine geçtiğimiz günlerde Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bir görüşme gerçekleştirmişti. Görüşmede, Putin'in Erdoğan’dan El Nusra’nın Halep’i boşaltmasını istediği, Erdoğan’ın ise Putin’e cevaben konu üzerinde çalışacaklarını ancak bunun kimi şeylere bağlı olduğunu söylediği kamuoyuna yansımıştı. 
Görüşmeden kısa bir süre sonra Devrimci Güçlere yönelik Türk devletinin hava ve kara saldırıları gerçekleştirmesi, Erdoğan ve Putin görüşmesinin sonucunun Ezaz-Efrîn-Şehba bölgesine yönelik yeni  işgal planlarını devreye koymak olduğunu düşündürdü.
Yani Putin, Erdoğan’a "Ver Halep’i, al Şehba’yı" ya da Erdoğan, Putin’e "Al Halep’i, ver Şehba’yı" demiş olabilir. 
Türk devletinin hava ve kara saldırıları, DAİŞ ve SUK çetelerinin koordineli saldırıları karşısında ABD ve Rusya’nın sessizliği ile yeni planın, "Al Halep’i, ver Şehba’yı" şeklinde olduğu düşünülüyor.