GÖRÜNTÜLÜ

Dersim: Saldırılara, örgütlenerek, büyüyerek cevap vereceğiz

KJK Koordinasyon üyesi Ayten Dersim, “Biz tecrübeli, birikimli, halkımızın savunan, halkımızın özgürlüğü uğruna yıllardır mücadele eden ve ölümlerle bitmeyen bir hareketiz, halk hareketiyiz” dedi.

Türk devletinin Medya Savunma Alanları’na saldırısı ve Zergele’de gerçekleştirdiği katliamı kınayan KJK Koordinasyon üyesi Ayten Dersim, “Biz tecrübeli, birikimli, halkımızın savunan, halkımızın özgürlüğü uğruna yıllardır mücadele eden ve ölümlerle bitmeyen bir hareketiz, halk hareketiyiz” dedi.

Faşist Türk devletinin Medya Savunma Alanları’na düzenlediği bombardımanlar ve yaptığı katliamı kınayan KJK Koordinasyon Üyesi Ayten Dersim, “Şehit düşen halkımıza baş sağlığı, yaralılara acil şifalar diliyorum. Bu vahşet Türk devletinin çıkmazı, Türk devletinin bitişi, Türk devletinin artık son saniyelerini yaşadığının göstergesidir” dedi.

Hiçbir devletin diğer bir güce saldırırken, halkı katliamdan geçirmediğini de söyleyen Dersim, Türk devletinin şu anda yaptığı katliamların, gerillaya yaptığı operasyonların, bitirme operasyonları olduğunu sözlerine ekledi.

Kırk yıldır bu devletle acımasız bir çatışma içinde olduklarını vurgulayan Dersim, Türk devletinin gerillaya yaptığı operasyonların bitirme operasyonları olduğunu da kaydetti. Kırk yıldır bu devletle acımasız bir çatışma içinde olduklarını da ifade eden Dersim, gerilla gücünün, PKK güçlerinin, kadın gücünün bitmediğini, bitişe doğru adım atmadığını da belirtti. “Belini kıracağız, biz güçlü bir PKK ile görüşmeye gelmeyeceğiz, belini kırıp, küçültüp, yapabilirsek bitirerek, çözüm sürecini başlatacağız” biçiminde yaklaştığını da kaydetti.

Yıllardır tanıdıkları Türk devletinin yeniden aynı yalanları, naraları, demagojiyi halka, kamuoyuna, dünyaya lanse etmeye çalıştıklarını da belirten Dersim, “Bu anlamda bizi inciten halkımızı katliamdan geçirmesidir. Devlet, halkımızın burnunun kanamasının intikamının güçlü olacağını bilsin.

Biz tecrübeli, birikimli, halkımızın savunan, halkımızın özgürlüğü uğruna yıllardır mücadele eden ve ölümlerle bitmeyen bir hareketiz, halk hareketiyiz” diye konuştu.

Medya Savunma Alanları’na Türk savaş uçaklarının düzenlediği bombardımanda halka yöneldiklerini, Kandil’in bir köyünde Zergelê köyünde halkın evlerini yerle bir ettiğini, çoğu kadın, genç, yaşlı 10 kişinin yaşamını yitirdiğini de sözlerine ekleyen Dersim şunları belirtti: “Şimdi bu Türk devletine büyük bir şey kazandırmadı. Katliamcı, faşist devlet, bunu yaparak da kendisini DAİŞ’e daha yakınlaştırmak istiyor, tüm bu girişimler buna dönüktür. Kürt hareketi, Ortadoğu’da kazanımları ile DAİŞ’e karşı savaşarak büyük kazanımlar elde ediyor.

Türk devleti, PKK’ye darbe vurarak, DAİŞ’in yanında daha çok nasıl yer alabilirim, DAİŞ benim ne kadar dostum olur üzerine hesap yapıyor.”

AKP, DAİŞ ve KDP’nin üçlü olarak, PKK’ye yönelik PKK’ni kırmak istediğini de belirten Dersim, “Ortadoğu’da en büyük kazanımı elde eden, Rojava’da devrime yürüyen bir hareketin beli böylece kırılmaz” dedi.

DAİŞ çetelerine karşı yürütülen savaşta yaşamını yitiren HPG gerillaları, YPG / YPJ savaşçılarının cenazelerinin sınırda tutulması ve bakanlar kurulu kararı ile geçişine izin vermemesine Kürt halkının bir bütün olarak karşılık vermesi gerektiğini söyledi.

Kürt halkının kazanımlarının çok olduğunu, elde ettiği zaferlerin çok büyük olduğunu da ifade eden Dersim, eldeki kazanımları daha da büyütmek, yüceltmek, demokratik sistemi inşa etmek için kadın ve gençliğin öncü rolünü oynaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

PKK hareketinin günümüze kadar böyle büyüdüğünü de vurgulayan Dersim, “Sürekli büyümeyi esas aldı, diyalektiği, felsefesi, yörüngesi budur. Biz bu kadar yoğun hava saldırıları karşısında dim dik ayaktayız, mücadelemizi, direnişimizi yürütüyoruz. Kayıplarımız olabilir, bizi en çok zora koyan, halktan verdiğimiz kayıptır” dedi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın iki yıldır büyük bir iddia ile bu süreci yürütmek istediği, hareket olarak da bu süreci yürütmek istediklerini de söyleyen Dersim şöyle dedi: “Büyük bir sabır, inat ile bu sürecin bozulmaması için, barışın sadece Kürt halkına değil, Ortadoğu halklarına daha büyük bir yaşam getirmesi için, bunun sabrını gösterdik.”

Bu savaşın başlatan, masayı deviren, müzakereyi durduranın Türk devleti olduğunu da vurgulayan Dersim, Türk devletine öncülük yapanın da AKP olduğunu hatırlattı. Seçim sonrası hükümet kurulmasının bu kadar geciktirilmesinin, oyalayarak, zamana yayarak, erken seçim ile AKP’ye bir can, bir kan vermeye çalıştığını da kaydeden Dersim, bunun da nafile olduğunu belirtti.

Zergele’deki katledilenlerin intikamını, Habur’da gerilla cenazelerinin bırakılmamasının ve Kuzey Kürdistan ile Türkiye’de yoğun tutuklamaların intikamını almak için çok güçlü karşılık vereceklerini, mücadeleyi büyüterek, Öcalan’ın başlattığı süreci Türk devletinin bozduğundan dolayı mücadeleyi, direnişi yükselteceklerini kaydetti.

“Önderliğe, şehitlere, bu halkın direnişine bağlılık bu mücadeleyi yükseltmektir. Bunu sonuna kadar yapacağız, bu konuda tereddüt yok. Saldırılar karşısında büyümenin dışında şansımız yok, halkımız da bu direnişin, mücadelenin etrafında kesinlikle kenetlenmelidir” diyen Dersim, Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin devletten de halktan yana talebi olduğunu belirtti.

Kürt halkının öz yönetimini inşa ederek, sistemi etrafında kenetlenmesinin öneminin altını çizen Dersim, “Bu devlete vereceğimiz en büyük cevap budur. Önderliğimiz bu çağrıyı yapıyor” diye konuştu.

Yoğun operasyonlar, bombardımanlar karşısında uluslararası güçlerin de suçlu durumda olduğunu ifade eden Dersim, herhangi bir tepkinin gösterilmemesi, çağrının yapılmamasını şöyle değerlendirdi: “Türk devleti, DAİŞ yanında bu kadar aktif yer alırken, uluslararası güçler DAİŞ’e terörist derken, neden Türk devletinin bu bombardımanlarına tepki gösterilmiyor.

Uluslararası güçlere, halklara, demokratik güçlere, DAİŞ’e karşı daha fazla kendisini kabul ettirmeye çalışan Türk devletine sessiz kalmaması çağrısında bulunuyoruz.

Tersi durumda uluslararası güç, Kürt hareketi karşısında yekvücut oldular, yek pare oldular ve saldırıya geçtiler. Biz şimdi hemen bunu demek istiyoruz, ama zaman ilerledikçe bunu söylemek zorunda kalacağız. Ve uluslararası güçler kendi rolünü, misyonu, sivil toplumu örgütleri bu konuda harekete geçmelidir.”