'Demokratik Suriye Meclisi'nin temeli Rimêlan’da atılıyor

Özgür ve demokratik bir Suriye için mücadele eden güçlerin, Rojava’nın Girkê Legê kentinin Rimêlan kasabasında gerçekleştirdiği toplantı ikinci gününde devam ediyor.

'Demokratik Federasyon Suriye Birliğinin Garantisidir’ sloganıyla gerçekleştirilen forumda, demokratik Suriye tartışılıyor. Yalnız Ortadoğu halklarının değil, insanlığın başına bela olan ulus devletin masaya yatırıldığı toplantıda, demokratik federalizm, demokratik özerklik yönetimi ve demokratik ulus çözümü analiz ediliyor. 

Suriye Demokratik Diyalog ve Tartışma Platformu’nun sonuç bildirgesinin, çok önemli kararlar içereceğini şimdiden söylemek mümkün. 

ASLİ UNSURLAR SURİYE’NİN GELECEĞİNİ TARTIŞIYOR

Forumun gerçekleşmiş olması ve katılımcı profili bile tek başına önemli veriler sunuyor. Öyle ki, bu toplantıya katılan güçlerin en önemli özelliği iç dinamikleri temsil etmesi ve Suriye’nin gerçek demokratik muhalefeti olmasıdır. Yani Suriye’nin öz güçleri Suriye’yi, Suriye’nin geleceğini tartışıyor. Suriye hakkında Suriyeliler karar veriyor.

Suriye konusunda halihazırda var olan tablo şu: BM, NATO toplantıları, Rusya-ABD görüşmeleri dahil uluslararası tartışma platformları sonuç vermiyor, çözüm üretmiyor. Dış güçlerin Suriye politikaları ve çelişkileri Suriye’yi devletlerin savaştığı bir saha haline getirdi. İçeride ise çok sayıda irili ufaklı grup çatışma halinde ve diyalog kapıları kapalı. 

BÖLÜNMENİN KIYISINA GELEN SURİYE’DE ÇÖZÜM TARTIŞMALARI 

Suriye’nin fiili olarak parçalandığı bir ortamda böylesi bir toplantının gerçekleşmesi hem cesur bir hamle hem de tek çözüm platformu olması açısından hayli önemli. Bu toplantı, dış güçlerin ve bölge statükocu devletlerin tahrikleri ve ulus devlet zihniyetiyle yoğrulmuş mezhepçiliğin, dinciliğin, milliyetçiliğin ve devletçiliğin bölünmenin eşiğine getirdiği Suriye’de halkların kendi öz güçleriyle çözümü geliştirebileceğini gösteriyor. Çok dilli oluşuyla toplantı, aslında demokratik Suriye Meclisinin prototipini oluşturuyor. 

SURİYE’NİN GELECEĞİ ROJAVA’DA

Toplantının Kürdistan’da yapılıyor oluşu da, Suriye’nin geleceğinin ve istikrarının Rojava’dan geçtiğinin göstergesi aslında. 

Suriye Demokratik Tartışma Platformu'nda konuşan Komünist İşçi Partisi Üyesi Hesam Elûş, Suriye halkının özgürlüğünü demokratik özerklikte gördüğünü ifade ederken, Hazırlık Komitesi Üyesi Foza Yûsif ise, bölgede ulus-devlet sisteminin çöktüğü tespitini yapıyor. 

Değişim Partisi Genel Sekreteri Mustefa Qelecî de federal sistemin, dincilik ve milliyetçilikten uzak demokratik bir sistem olduğunu ve Suriye krizinden çıkışın dış güçlerle değil iç dinamiklerle gelişeceğine dikkati çekiyor. 

Toplantıda gelişen tartışmalarda en önemli husus, Kürtlerin sadece Suriye’nin geleceğine yönelik alternatif bir çözüm modeli sunmuyor oluşu. Kürtler ve Suriye halkları, kördüğüm halini alan; halkları, inançları ve mezhepleri birbirine boğazlatan bölge gericiliğine alternatif olan özgürlükçü bir sistem geliştiriyorlar. Bu model Ortadoğu’ya yeni bir uygarlıksal sıçrama yaratacağı gibi, kapitalist moderniteye karşı demokratik modernite esprisiyle de insanlığa, dünyaya nefes borusu açma özelliği taşıyor. 

Bundan dolayı Rojava Devrimi şimdiden bütün ilerici insanlığa ve zulüm altında olan bölge halklarına umut ışığı oluyor. Rojava Devrimi, tıpkı Fransız Devrimi veya Ekim Devrimi çapında önemli gelişmelere yol açma potansiyeli ve kapasitesi taşıyor.

Çalıştaya Rojava'daki 20 Kürt partisi ve örgütü, 5 Arap parti ve örgütü, Süryani Asuri parti ve örgütleri katılıyor. Çalıştay, Suriye’de bugüne kadar bir araya gelen en geniş kesimleri bünyesinde barındırması itibarıyla Suriye’nin demokratik birliğini temsil ediyor. Bunu, başlı başına bir başarı olarak not etmek gerekiyor. Öte yandan 20 Kürt örgütünü bir araya toplamak da Kürt ulusal birliği açısından kayda değer bir gelişmedir.

DEVRİMİ SURİYE’YE TAŞIMA HEDEFİ

Kürtler, milliyetçiliğin ve dinciliğin kol gezdiği bir coğrafyada tek çözüm yolu sunan güç. DAİŞ ile mücadelede devletlerin bile üstesinden gelemediği başarılara imza atan Rojava devrim güçleri bir yandan da sistemsel inşaya ve Suriye’nin demokratikleşmesine odaklandı. '3. Yol' olarak adlandırdıkları bağımsız duruşlarıyla hem BAAS’çı rejimin hem de dış güçlerin kuklası pozisyonundaki grupların hedefi olsa da sergilediği direnişlerle ve elde ettiği sonuçlarla bölge halkının ve dünyanın ilgi odağı oldular. 

2011’DEN BUGÜNE: DEVRİM FİLİZLENİP BOY VERDİ

2010’da Tunus ve Mısır’da başlayan halk hareketleri 2011 Martı'nda Suriye’ye sıçrayınca sürece en hazırlıklı güç şüphesiz ki, Kürtler oldu. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 20 yıl emek verdiği topraklarda devrim çiçeği filizlenmeye başladı. Kürtler Cizîr, Efrîn ve Kobanê başta olmak üzere yaşadıkları kentlerde hızla siyasal ve askeri oluşumlara gittiler. 2003’te kurulan Demokratik Birlik Partisi (PYD) daha da aktifleşmeye başladı, 2011 yılı ortalarında ise 6 Kürt partisi bir araya gelerek Demokratik Toplum Hareketi’ni (TEVDEM) oluşturdu. Aynı yıl içinde Rojava Kürdistanı Halk Meclisi (MGRK) ilan edildi. 

Kürtler 2011’de önemli bir gelişmeyi de askeri alanda yaşadı. 2012 yılından bugüne kadar DAİŞ ve diğer köktendinci ve insanlık dışı gruplara karşı verdiği mücadele ve elde ettiği başarılarla dünyaya adını duyuran Halk Savunma Birlikleri (YPG) ilan edildi. 

19 Temmuz 2012’de temelleri atılan özerk sistem, 2014 yılının başında ‘kanton’ adı altında 3 Demokratik Özerklik Yönetim inşasıyla devam etti. 2014 Ocak ayında ise sırasıyla Cizîr, Kobanê ve Efrîn kantonları ilan edildi. 

SİSTEM YENİ BOYUT KAZANDI

Kantonal bir sistemle başlayan demokratik rejim arayışı, 17 Mart 2016’da Kuzey Suriye-Rojava Federasyonu’nun ilanıyla yeni bir boyut kazandı. Daha önce 10 Aralık 2015’te ilan edilen Demokratik Suriye Meclisi ve 12 Ekim 2015’te, içerisinde çok sayıda devrimci tabur ve komutanlığın yer aldığı Kürt, Arap, Süryani, Türkmen ve Çeçen halkının savaşçılarından oluşan QSD’nin ilanı, devrimi bütün Suriye’ye yayma amacı ve demokratik bir Suriye hedefini daha görünür kıldı. 

Rojava Devrimi ve federasyon sistemi, Rojava’daki toplumsal sözleşmeyle bütün halkları, kültürleri, inançları ve dilleri asli bir unsur olarak görüp özgürce yaşama ve kendisini ifade etme haklarına kavuştururken, kadın özgürlük mücadelesi bağlamında ise devrimsel gelişmelere yol açmayı başardı. Asıl hedef ise özelde Suriye’de ama genel anlamda Ortadoğu için demokratik öz yönetime dayalı sistemsel bir çözüm geliştirmek!