GÖRÜNTÜLÜ

DAİŞ'ten kaçıp YPG'ye teslim oldular...

DAİŞ’ten kaçıp YPG’ye teslim olan çeteler, DAİŞ vahşetini anlattılar. DAİŞ’in Suriyeli üyelerine değer vermediğini, Suriye halklarına zulmettiğini söyleyerek, “DAİŞ’in İslam’la ve Suriye devrimiyle de hiçbir alakası yok” dediler.

 

Teslim olan eski çeteler, YPG'nin kendilerine kötü muamelede bulunmadığını belirtirken, DAİŞ içinde olup pişman olanlara da teslim olma çağrısı yaptı.

DAİŞ çetelerine katılan Suriyeli Araplar umduklarını bulamazken, DAİŞ’in Suriye halklarına karşı savaşmasından ve uygulamalarından rahatsızlıklar da artıyor. 

YPG’ye teslim olan DAİŞ üyelerinin sayısı her geçen gün artıyor. YPG denetimindeki alanlarda bulunan zindanlarda kalan eski DAİŞ çeteleri, teslim olmalarının ardından insani bir yaklaşımla karşılaştıklarını ve gerçek İslam’ı da Rojava’da gördüklerini söylediler. 

DAİŞ'ten kaçarak YPG’ye teslim olan eski çeteler, ANF’ye DAİŞ’e neden katıldıklarını, yaşadıkları çelişkileri ve neden YPG’ye teslim olmaya karar verdiklerini anlattılar. 

EWİYAN: ŞAHSİ YAŞAM VE PARAYI DÜŞÜNÜYORLAR

Ebu Reyan kod isimli Mahir Ebit Ewiyan, Hasekê Tilmebrak doğumlu. 9. sınıfa kadar eğitim gören Ewiyan, 2015 yılında DAİŞ’e katılmış ve Hol’de kalmış. 2016 yılında DAİŞ’ten kaçarak YPG’ye teslim olmuş.

Mahir Ebit Ewiyan'ın anlatımları şöyle:

“Rejime askerlik yaparken kaçtım. DAİŞ beni Türkiye sınırında yakaladı ve zindana attı. Burada DAİŞ’in zindandaki elemanları onlara benim iyi birisi olduğumu ve katılmamın iyi olacağını söylemiş. Benim de katılmaktan başka çarem yoktu. O temelde katıldım.

Ben DAİŞ’e hem rejimden hem de onlardan korktuğumdan dolayı katıldım. Ama katıldıktan sonra gördüm ki, aslında İslam için ya da topraklarımızı savunmak için değil, çoğu şahsi yaşamları ve para için katılıyorlar. Yine aralarında farklılıklar çok fazla. Örneğin yabancılar Suriyelilerden daha kıymetli. 

Bütün bu çelişkilerden dolayı DAİŞ’ten kaçtım. YPG’nin DAİŞ’ten ayrılan Suriyelileri affettiğini duymuştum. Gelip YPG’ye teslim oldum. DAİŞ içindeyken Cuma günleri camiye gidiyorduk. Camide bize Kürtlerin dışarıdan geldiğini, kendilerine bir devlet kuracaklarını ve kafir olduklarını söylüyorlardı. DAİŞ bize YPG’nin halkı öldürdüğünü, yine yakaladığı çeteleri öldürdüğünü söylemişti. Tam tersine insani bir muamele gördük. DAİŞ içindeki tüm Suriyelilere çağrı yapmak istiyorum; biz Kürdü, Arabı ve diğerleriyle hepimiz Suriye halklarıyız ve aramızda bir fark yok. Gelin, topraklarımız üzerinde birlikte yaşayalım.” 

CELLUBİ: KANDIRDILAR; HEP KÜRTLERE KARŞI SAVAŞTIK

Ebu Ebdey Cellubi kod isimli Mustafa Suleyman Cellubi, 1962 yılında Hasekê’de doğmuş. 9. sınıfa kadar okuyan Cellubi, Haziran 2014'te Ebu Omer Darayi kod isimli kişi aracılığıyla DAİŞ’e katılmış. Hol’de eğitim alıp Şeddade’de DAİŞ’in silah fabrikasında çalışan Cellubi, 22 Nisan 2016 tarihinde DAİŞ’ten kaçarak YPG’ye teslim olmuş. 

“Ebu Omer Darayi köy köy geziyordu. Bizim köye de geldi ve DAİŞ’e katılmamızı istedi. İşimiz yoktu. ‘Bize katılın, Suriye rejimine karşı ayaklanacağız’ dedi. Ben aslında bu temelde katıldım. Ama katıldıktan sonra böyle çıkmadı. Hep YPG ve Kürtlere karşı savaştık. 

DAİŞ’ten kaçtım çünkü DAİŞ içinde kadir kıymet yoktu. Emirler üyeleri aşağılıyorlardı. DAİŞ’e Suriye’den katılanlarla diğer ülkelerden gelip katılanlar arasına fark koyuyorlardı. Dışarıdan gelenler Suriye halkına zulmediyorlardı.

Bu çelişkileri yaşarken eşimle telefonda konuştum. Mıntıkamız YPG’nin denetimindeydi. Kendilerine iyi davranıldığını ve halka zulmedilmediğini söyledi. Bana ‘Artık bu vahşileri bırak’ dedi. Ben de 2016’da YPG’ye teslim oldum. DAİŞ içinde Kürtler ve YPG’nin kafir oldukları söyleniyordu. Yine bir Kürt devleti kurmak istedikleri, topraklarımızı elimizden alıp bizi Yemen’e sürgün edecekleri söyleniyordu. Ama gördüm ki, DAİŞ’in söyledikleri yalan. Yine teslim olduktan sonra herhangi bir kötü yaklaşım olmadı.” 

ABDULLAH: İSLAM'LA ALAKALARI YOKTU

Abdüllatif Süleyman Abdullah isimli Ebu Suleyman Sarebi kod adlı eski çete de 1988 yılında Til Hemîs’te doğmuş ve liseyi bitirmiş. 2014 yılında Til Hemîs’ten DAİŞ’e katılım yapan Abdullah, DAİŞ'in yol kontrol noktalarında ve en ağır silahlarından birini kullanmakla görevlendirilmiş.

YPG'ye 1 Nisan 2016'da teslim olan Abdullah da şunları anlattı:

"Rejim askeriyken kaçarak Özgür Ordu’ya katıldım ve 1 ay içlerinde kaldım. Daha sonra mıntıkamıza DAİŞ geldi. O süreçte eşim, ben ve çocuğum Til Hemîs’te kaldık. Ailemin diğer fertleri kaçıp Qamişlo’ya gitti. DAİŞ mıntıkayı işgal edince eşimi ve çocuğumu koruyabilmek için DAİŞ’e katılmak zorunda kaldım. 

Başlangıçta bize rejime karşı savaşacaklarını söylediler. Fakat sonra ortaya çıktı ki, Kürtlere ve Kürtlerle birlikte hareket eden mıntıkadaki Araplara karşı savaşıyorlar. Bize onların da Kürtler gibi kafir olduklarını söylüyorlardı. DAİŞ içinde çelişkiler çoktu. Özellikle emirler arasında. Zaten emirlerin çoğu dışarıdan gelenlerden oluşuyordu. Onlar yerlerinde oturuyor ve Suriyelileri savaşa gönderiyorlardı. Yine dışarıdan gelenler emir olma yarışına girmişlerdi. Sözde İslam ve din için geliyorlardı. Ama İslam’la hiçbir alakaları yoktu.

Bu çelişkilerle DAİŞ’ten kaçarak Türkiye’ye gittim. İstanbul’da 4-5 ay bir şişe fabrikasında çalıştım. Sonra telefonda ailemle görüştüm. Onlar YPG’nin mıntıkadaki halklara iyi davrandığını, kendilerine de iyi davrandığını söylediler. Öyle gelip teslim olmaya karar verdim."

AHMET: SURİYELİLERE DEĞER VERMİYORLARDI

Ebu Ali Şeddade kod isimli Ferac Ahmet, Şeddadeli. 2015'te DAİŞ'e katıldı, 2016'da YPG'ye teslim oldu.

"Amcamın oğlu da DAİŞ elemanıydı. Ebu Bekir Mergebe kod adlı kişi aracılığıyla DAİŞ’e katıldım. 

DAİŞ içinde bize din için Kandil’den ve Amerika’dan gelen kafirlere karşı savaşacağımızı söylüyorlardı. Ama Suriye halklarına karşı savaşacağımızı söylemiyorlardı. Kürtlerin Kandil’den ve Türkiye’den geldiklerini, kafir olduklarını ve topraklarımızı almak istediklerini söylüyorlardı. DAİŞ'in Araplara yardıma geldiğini söylüyordu. 

DAİŞ içinde genelde Suriye dışından gelenler emir oluyorlardı. Biz üyeler ise genelde Suriyelilerdik. Ön cephelerde de Suriyeliler yer alıyordu ama hiçbir kıymet ve hak vermiyorlardı. Mesela dışarıdan gelenler rahattı; arabaları, evleri her şeyleri vardı. Ama bizim öyle değildi. Örneğin evlenmek için 1000 Dolar veriyorlardı. Diğer hafta gelip o parayı vermeni istiyor ve seni zindana atıyorlardı. Bu bende ciddi bir çelişkiye neden oldu. Halk da onların bu durumundan rahatsızdı. Bir kere ailem beni evde bıraktı ve ‘gitme’ dediler. Sonra gelip beni tutukladılar. 10 gün hapiste kaldıktan sonra yine ön cepheye yolladılar. Hapiste işkence de gördüm. DAİŞ’te kaldığım süre içerisinde gerçeğini anladım.

Bu çelişkilerden dolayı YPG’ye teslim oldum. Gelip teslim olduğumda Kürtler hakkında ve teslim olan çeteleri öldürmedikleri hakkında fazla bilgim yoktu. Ama burada insani bir muamele gördük."

TUFEHİ: YPG'DEN KÖTÜ MUAMELE GÖRMEDİK

Ebu Abdurrahman Tufehi isimli Ahmet Muhammed Ali Tirbesipiyeli. Tufahi, Aralık 2014’te DAİŞ’e katılmış. DAİŞ içinde polislik yapan ve savaş cephesinde yer alan Tufehi, Haziran 2016’da DAİŞ’ten kaçarak YPG’ye teslim olmuş.

Ahmet Muhammed Ali, DAİŞ içinde kaldığı süreç ve kopuşuna ilişkin şunları söylüyor:

"Kendisi de çete olan bir arkadaşım aracılığıyla İslam için savaşmak için DAİŞ’e katıldım. Bir de işsizdim. Mıntıkada yapılabilecek herhangi bir iş yoktu. 

Fakat ben içlerinde İslam’ı görmedim. İçlerinde dışarıdan gelen bir çok DAİŞ üyesi mıntıka halkını kafirlikle suçluyordu. Özellikle Tunuslu DAİŞ üyeleri halka çok kötü davranıyorlardı. Bunlar beni DAİŞ’ten uzaklaştırıyordu. 

Ailemden birçok kişi ve tanıdıklarım YPG’ye katılmıştı. Onlarla bağlantım vardı. Bana ‘Gel, YPG’ye teslim ol. İnsanlara bir şey yapmıyorlar. Federasyon kuruyorlar. Bu federasyon içinde halklar eşit yaşıyor’ dediler. Ben de bundan sonra DAİŞ’ten kaçıp Haziran 2016’da YPG’ye teslim oldum. Bize kötü bir muamele yapmadılar. Rojava’da DAİŞ içinde olduğundan daha fazla İslam’ın yaşandığını gördüm. 

SALİH: KAFA KESMEYİ SEVİYORLAR!

Ebu Ali kod isimli Omer Salih, 1969 Til Hemîs doğumlu ve Temmuz 2014’te DAİŞ’e katılmış. DAİŞ’in yol kontrol noktalarında ve buğday ambarlarında görev yapan Salih, 1 Nisan 2016'da kendisi gibi çete üyesi olan çocuğuyla birlikte DAİŞ’ten kaçmış.

"Ebu İsrail adlı DAİŞ emiri aracılığıyla Temmuz 2014’te DAİŞ’e katıldım. Emir bana rejim karşında ayaklanarak İslam için savaşacaklarını söyledi. Ben de bu nedenle onlara katıldım. 

Ama bir süre sonra gördüm ki, rejime karşı değil, mıntıka halklarına karşı savaşıyorlar. DAİŞ içinde emirlerle üyeler arasında bir birlik yok. Bazıları insanların kafasını kesmeyi seviyor. Çoğu inanç için değil, para için katılıyor. Şahsi şeylerin arayışındalar. Bütün bunlar benim DAİŞ’ten kaçma kararı almama neden oldu. 

1 Nisan 2016’da benim gibi DAİŞ elemanı olan çocuğumla birlikte kaçarak Türkiye’ye gittim. Orada ailemle görüşmelerim oldu. Bana YPG’nin DAİŞ gibi olmadığını anlattılar. YPG’nin kendilerine iyi davrandığını ve topraklarımıza el konulmadığını söylediler. Türkiye’den Rojava’ya geçiş yaptım. Ve gelip YPG’ye teslim oldum. Herhangi bir kötü muamele görmedim."

SUDİ: İÇLERİNDE ÇOK FAZLA TÜRK VAR

Abdullah Sudi kod adlı Seddam Ahmet Yasmin de 1973 doğumlu ve 8. sınıfa kadar okumuş. 2013 yılında DAİŞ Til Koçer’e girdiğinde çetelere katılan Yasmin, Til Koçer, Hol ve Şeddade’de kalmış. Yine Irak’a gidip orada da DAİŞ için savaşan Yasmin, 2016 yılında DAİŞ’ten kaçarak YPG’ye teslim olmuş.

"Bir İslam devleti kuracaklarını söyledikleri için DAİŞ’e katıldım. Til Koçer savaşına katıldım ve yaralandım. Emirler üyeleri sevmiyorlar. Emirler değerli ama üyeler değersiz. DAİŞ içinde başlangıçta yarıdan fazlası yabancıydı. Her milletten vardı. Ama bu son süreçte azaldılar. Daha çok Türkler var. Yabancılar bizden daha değerliydi. Onlar çoğu emirdi ve bizim için ‘askerlerimiz’ diyorlardı. 

Savaştıkları yerdeki insanları da öldürüyorlar. ‘Diğerlerinin içinde ne işleri var. Gelsin bize katılsınlar. Bunların içinde ne işleri var. Demek ki onlar da kafir’ diyorlar. Yani sivil ve asker ayrımı yapmıyorlar. Halk içinde kendilerine yer bulduktan sonra halka da zulmetmeye başladılar. 

Yıkmadıkları ev ve öldürmedikleri insan kalmıyordu. Ben bunu kabullenemiyordum. Dini siyasetlerine alet ediyorlardı. Bütün bunları gördükten sonra DAİŞ’e tepki gösterdim ve sorun yaşadım.

Ben YPG’nin halka iyi davrandığını ve hatasını anlayıp teslim olan insanlara kötü davranmadığını ve şans verdiğini duyduktan sonra kaçıp teslim olmaya karar verdim. Hem topraklarıma dönmek istiyordum. Ben buraya geldikten sonra Kürtler içinde bir demokratik davranışın olduğunu ve iyi insanlar olduklarını gördüm. Burada kendi inancımızı da yaşayabiliyoruz. Din de var; oruç, tutabiliyoruz, namaz da kılabiliyoruz.

HEWAS: YPG'NİN İYİ DAVRANDIĞINI DUYDUM VE GELDİM

Ebu Velid Zekad isimli Atılla Hewas 1969 Til Hemîs doğumlu. Til Hemîs’in YPG tarafından özgürleştirilmesinden 2 ay önce DAİŞ’e katılmış. DAİŞ içinde zekat işleri yaptığını söylüyor. DAİŞ’ten kaçarak 1 Nisan 2016’da YPG’ye teslim oldu.

Hewas, şunları anlattı:

"Ben parasızdım. Mıntıkamızda yapabileceğimiz hiçbir iş yoktu. Para için gidip DAİŞ’e katıldım. 

DAİŞ mıntıkamıza geldiğinde bize İslam için rejime karşı savaşacağını söylüyordu. Ama öyle çıkmadı. Kürtlere ve yöre halkına karşı savaşıyorlardı. Herkesi kâfirlikle suçluyorlardı. Bundan dolayı DAİŞ’ten koptum. 

YPG’ye teslim olmamın nedeni ise YPG’nin DAİŞ’ten kopup teslim olanları öldürmediğini ve yöre halkına davranışlarının iyi olduğunu duydum. Yine DAİŞ içinde bir kardeşim vardı. O da geldi ve YPG’ye teslim oldu. Hiçbir insanlık dışı muamele görmedim.”

...