Çukurovalı kadınlar şiddete karşı sokağa çıktı, çözüm istedi

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü dolayısıyla kadınlar, Mersin, Adana, Antalya ve Hatay'da sokağa çıktı.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma ve Mücadele Günü dolayısıyla kadınlar, Mersin, Adana, Antalya ve Hatay'da sokağa çıktı. Kadınlar, çözüm olarak zihniyet değişikliğini işaret ederken, Ulusal Eylem Planı hazırlanmasını istedi. 

MERSİN

Mersin Barosu Kadın Hakları Merkezi üyeleri, baro binasında basın toplantısı düzenledi. Kadın Hakları Merkezi Sorumlusu Seher Yalçınkaya Çetin, toplantıdaki konuşmasında, kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığına dikkat çekti.
Kadına yönelik şiddetin insan hakkı ihlali olduğunu vurgulayan Çetin, kadının ailede ve toplumda birey olarak dikkate alınması ve toplumda zihniyet değişikliğinin sağlanması için eğitimin her kademesinde toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi verilmesinin kadına yönelik şiddetin önlenmesinde önemli gelişmeleri mümkün kılacağını söyledi.

BM'YE GÖRE; 13 BİN 381 CİNAYET İŞLENDİ

Mersin Kadın Platformu üyeleri de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı. Açıklama sırasında yoğun polis ablukası dikkat çekti.
Mersin Kadın Platformu adına Gonca Ocakçı tarafından okunan ortak açıklamada, Adalet Bakanlığı'nın ve BM'nin verileri paylaşıldı. 2002-2015 yılları arasında 5 bin 406 kadın cinayetinin işlendiğini ancak Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre ise bu rakamın 13 bin 381 olarak görüldüğünü belirten Ocakçı, kadına yönelik şiddetin ekonomik, siyasal ve etnik sorunlarla birlikte arttığını vurguladı.
Kadını şiddetten korumaya yönelik yasala düzenlemelerin hayata geçirilmesi gerektiğini de kaydeden Ocakçı, hükümetin kadına yönelik şiddeti önleme politikasının olmadığını ifade etti.

ADANA

Adana Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi avukatlar, cüppeleriyle Adana Adliyesi önünde bir araya geldi. Adliye önünde yapılan açıklamaya katledilen kadınların yakınları da katılarak destek verdi. 
Baro Kadın Hakları Komisyonu Üyesi Sibel Bayındır, devlet yetkililerinin kadın üzerinden politika yapmaktan bir an önce vazgeçmelerini istedi. Kadın katillerine verilen haksız tahrik indirimi ve iyi hal indirimlerine dikkat çeken Bayındır, kadın katillerine en ağır cezanın uygulanmasını istedi
TÜM BEL-SEN Adana Şubesi üyesi kadınlar da güne dair Seyhan Belediyesi önünde basın açıklaması yaptı. Kadınlar adına konuşan Bahar Yücel Ünnü, 25 Kasım Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü olmasına rağmen değişik biçimlerde şiddete maruz kaldığını söyledi. 
Yine Çukurova Üniversitesi'nde okuyan kadınlar ise R1 alanında bir araya gelerek, "Şiddete, ataerkiye emperyalist savaşa karşı isyandayız" pankartını taşıyarak Merkez yemekhaneye kadar yürüdü. Yürüyüş sonrası açıklama yapan kadınlar, kadına yönelik şiddetinin son bulmasını istedi. Açıklama sonrası R1 alanına geri dönen kadınlar, burada müzik dinletisi gerçekleştirdi.

HATAY

Hatay İskenderun Postanesi önünde bir araya gelen kadınlar, kartlarını postalamaları öncesi basın açıklaması yaptı. Açıklamayı yapan Platformu üyesi Fatma Çınar, her gün 5 kadının katledildiğini, her yıl onlarca kadının babaları, kocaları ve sevgilileri tarafından katledildiğine işarete ederek, on binlerce kadının ise şiddete maruz kaldığını söyledi. Çınar, erkek yargı sisteminin nefret suçu işleyenleri ve kadın katillerini "haksız tahrik iyi hal aşırı sevgi ve saygın tutum" gibi akla ziyan indirimlerle ödüllendirdiğini de vurguladı. Yapılan açıklamanın ardından tutsak kadınlar için hazırlanan dayanışma kartları kaldıkları cezaevlerine postalandı.
Kadına yönelik şiddete Antakya Kadın Platformu üyeleri de yaptıkları basın açıklaması ile dikkat çekti. Saray Caddesi girişinde yapılan açıklamaya çok sayıda kadın katıldı. Açıklamayı Antakya Kadın Platformu adına Hülya Kadi yaptı. 

'1960'DAKİ ZİHNİYET SAKİNELER'İ KATLETTİ'

25 Kasım 1960 tarihinde, Dominik Cumhuriyeti'nde, Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele eden Clandestina Hareketi'nin öncülerinden olan Patria, Minerva ve Maria Mirabel kardeşlerin, diktatörlüğün askerleri tarafından, tecavüz edildikten sonra vahşi bir şekilde katledildiklerini hatırlatan Kadi, aynı erkek devlet zihniyetin Paris'te Kadın Özgürlük Mücadelesinin sembol isimlerinden olan Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'i katlettiğini hatırlattı. 
Yine özgür yaşam için direnen kadınların Cizre'de, Silvan'da ve Nusaybin'de hunharca katledildiğine dikkat çeken Kadi, "Ekin Wan'ın çıplak bedeni üzerinde işkence yapıldı. Ardından gururla sosyal medyada teşhir edildi. Nusaybin'de evinin önünde hamile olan Selamet Yeşilmen katledildi. Suriye'de devam etmekte olan savaşta sayısız kadın katledildi. Köle pazarında satıldı. Tacize, tecavüze uğradı. Sözde cihat adına kadınlar erkeklerin seks hizmetine sunuldu. Göç eden kadınların dramı Suriye'de kalmaya devam edenlerden daha beter. Korkunç hikâyeler yaşayan kadınların bir kısmı savaşta ölüp kurtulmayı yeğleyecek kadar acılar içinde. Açlık, yoksulluk, taciz, tecavüz ve pazarlanan bedenler. Erkek şiddeti savaşın olmadığı bir dünyada da kadınların üzerinde devam ediyor" şeklinde konuştu. 

ANTALYA

Antalya Barosu Kadın Hakları Kurulu üyesi avukatlar, 25 Kasım kapsamında Antalya Barosu önünde basın açıklamasında bulundu. Açıklamayı Kadın Kurulu adına Gamze Ökte Kılıçkan yaptı. 
25 Kasım'ın tarihsel gelişimini anlatan Kılıçkan, "Kadına yönelik şiddet, insan hakları ihlalidir" dedi. Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi ve İstanbul Sözleşmesi'nin hükümlerinin mahkemeler tarafından uygulanmamasını eleştiren Kılıçkan, "Bu anlayış kadınlara karşı ayrımcılık yapılmasına yol açar ve kadınların ilerlemesi önünde en büyük engeldir" dedi.

AĞIR CEZA ÇÖZÜM MÜ?

Kılıçkan, kadına yönelik şiddet ve cinayet davalarında sıklıkla ağır cezaların gündeme getirilmesine değinerek, "Daha ağır cezalar, katillerin delilleri yok etmek için kadınların bedenlerini parçaladığı, yaktığı cinayetlerde artışa neden olacaktır" diye vurguladı. Kamuoyunda gündeme getirilen "Özgecan Yasası'nın" suçu bireye indirgeyen bir anlayışla hazırlandığını belirten Kılıçkan, "Özgecan Yasası kazanım değil, aksine yanılsamadır, var olan şiddeti sadece arttırır" diye konuştu. 
Kılıçkan, "Adalet mekanizmasındaki eşitsizliği gidermek için kadına yönelik şiddetle mücadelede hazırlanan Ulusal Eylem Planı hızla ve kararlı bir devlet politikasıyla hayata geçirilmelidir. İstanbul Sözleşmesi'yle devletin kurma sözü verdiği Alo Şiddet Hattı, ülke çapında kadın sığınakları, cinsel şiddet kriz merkezleri bir an önce gerçekleştirilmelidir. Kadına yönelik suçlar sonuç odaklı değil çözüm odaklı değerlendirilmelidir" diye kaydetti.
Avukatlar, eylemin ardından Kadın Kurulu'nun Kadına Yönelik Şiddet sergisini gezdi.