Civyan: Êzîdî halkımız Şengal’e dönmeli ve savunmalı

HPG Şengal Komutanı Agit Civyan: Göç eden Êzîdî halkımız da bunu görerek kendi topraklarına dönmelidir. Özellikle gençler, kadınlar tüm Êzîdî halkımızı Şengal’e dönmeye, Şengal’i savunmaya çağırıyoruz.

HPG Şengal Komutanı Agit Civyan, “Kendi topraklarından koparılmış bir halk kendi kültüründen, özünden uzaklaşır; savrulur, yozlaşır. Göç eden Êzîdî halkımız da bunu görerek kendi topraklarına dönmelidir. Özellikle gençler, kadınlar tüm Êzîdî halkımızı Şengal’e dönmeye, Şengal’i savunmaya çağırıyoruz“ dedi.

Şengal  artık uluslararası bir konuma geldi. Bütün dünya da bunu kabul ediyor artık. Avrupa’da önemli bir Êzîdî kitlesi var. Onlar da kampanyalar düzenleyebilir, dönüşe katkıda bulunabilir. Bir ulusun nasıl yaşaması gerektiği hakkında aydınlanmış, bunu tecrübe etmiş durumdalar.

DAİŞ’in 3 Ağustos 2014’teki işgal saldırısı ardından 3 bini aşkın kişinin katledildiği, 15 bini aşkın kişinin esir düştüğü, 460 bin insanın göç ettiği Şengal kent merkezi, bir buçuk yıl aradan sonra 13 Kasım 2015 tarihinde özgürleştirildi. Ancak Êzîdîlerin kutsal mekanı Şengal’e dönük DAİŞ tehdidi tümüyle sonlandırılmış değil. Şengal kent merkeziyle DAİŞ’in karargahı Baac kasabası arasında bulunan, bazıları 40-50 bin nüfusluk yerleşim birimleri olan, Koço gibi Şengal işgaline götüren toplu katliamların yaşandığı 6 köy hala DAİŞ’in elinde. HPG Şengal Komutanı Agit Civyan, bu köyler kurtarılmadan Şengal operasyonu için ‘bitti’ denilemeyeceğine dikkat çekerek, “Şengal operasyonunun birinci aşaması başarıyla sonuçlanmıştır. Ancak ikinci aşaması bu köylerin özgürleştirilmesidir” diyerek Pêşmerge ve Uluslararası Koalisyon’a DAİŞ’e karşı hamlenin ‘yarım bırakılmaması” çağrısında bulundu. 

Yeni Özgür Politika gazetesinin sorularını yanıtlayan Civyan, Şengal’in statüsü, inşası ve Avrupa’daki Êzîdî toplumunun oynayacağı rol konusunda da değerlendirmelerde bulundu. 

Şengal kent merkezinin özgürleşmesinin üzerinden 10 günü aşkın bir zaman geçti. Bu zaman diliminde neler yaşandı. Köylere dönük operasyonda son durum nedir?

Şehir merkezindeki operasyon bittikten sonra, Şengal’in 3-4 km güneyinde bir savunma hattı oluşturuldu. Bu savunma hattını daha çok pêşmerge güçleri tutuyor. Bizim güçlerimiz ise doğu ve batı tarafında savunma hattı oluşturdu. Bu oluşturulan savunma hattı kalıcı gibi görünüyor. Ancak 6 büyük köy hala DAİŞ‘in elinde; Tilsenad, Tilqesab, Tilazir, Girzerek, Koço ve Siba Şex Xidir köyleri. 

Pêşmerge güçlerinin de bu köylere operasyon durumu var. Ancak aldığımız bilgilere göre, şu anda böyle bir programları yok. Bu köylere dönük operasyonun gelişmesi için onlara bir teklif götürdük. Şehir merkezindeki gibi iki ayrı görüntünün ortaya çıkmaması için operasyonların ortaklaşması gerektiğini belirttik. Ortak bir planlama, ortak bir komutanlık çerçevesinde hem gerilla güçlerinin, hem de YBŞ güçlerinin katılabileceğini söyledik. Ancak bu önerimiz kabul edilmedi. Böyle bir şeye ihtiyaç olmadığını, Pêşmerge’nin köyleri kurtarabileceğini söylediler. Biz de yeniden bir gerginliğin oluşmaması için doğu ve batı hattına ağırlık verdik. Köylere dönük 8 Ekim’de başlatılan hamle çerçevesinde zaten 6 köy özgürleştirilmişti. YBŞ ve HPG güçlerinin katıldığı operasyonlar devam ediyor. 

 

Köylere dönük operasyonlar deyince, kurtarılması kolay, ufak merkezler gözüyle bakılıyor. Oysa Şengal kent merkezinin işgali bu köylerin DAİŞ’in eline geçmesi ardından gelişti. Şengal operasyonu bitti denilebilir mi bu köyler tümüyle özgürleştirilmeden?

Şengal merkeziyle bu köylerin kurtarılması arasında şöyle bir fark var; bu köylerde şimdiye kadar direniş güçleriyle DAİŞ arasında bir çatışma yaşanmadı. Buradaki çete güçleri bir darbe yemediler. Zayıflamadılar. Şehir merkezi ise dağın eteğinde ve tam 11 aydır kıyasıya devam eden bir çatışma vardı. İç içe geçen çatışmalar yaşandı. Şehir merkezinde eylemlerimiz ve yaşanan çatışmalar sonucunda bin 500’ün üzerinde çete üyesi öldürüldü. Bunun dışında pêşmerge güçlerinin vurdukları var; hava saldırılarında ölenler oldu. Kayıp veriyorlardı ve zaten bir operasyon bekliyordu. O nedenle şehir merkezine yönelik son operasyonda ciddi bir direniş de yaşanmadı, çünkü oldukça zayıflamışlardı, büyük darbe aldılar. Fakat bu köyler özgürleştirilmeden Şengal’in, tüm Êzîdî köylerinin özgürleştirilmesinden bahsedilemez. Dolayısıyla Şengal operasyonu bitti denilemez. Şengal ile Baac arasında olan bu köyler alınmadan, DAİŞ tehdidi buralardan uzaklaştırılmadan, Baac’a kadar sürülmeden bitti denilemez. 

 

Nedir Baac’ın önemi? 

Burası bir Arap yerleşim yeri. DAİŞ’in bu bölgedeki merkezidir. Musul ile Raqqa arasındaki karargahlarıdır. Evet Şengal operasyonunun birinci aşaması başarıyla sonuçlanmıştır. Ancak ikinci aşaması bu köylerin çetelerden temizlenmesidir. Yoksa güvenli bir ortamdan bahsedilemez. Batı köyleri YBŞ, HPG-YJA STAR güçleri tarafından özgürleştirildi. Ancak güneydeki bu köyler en büyük yerleşim yerleri. Hatta kasaba düzeyindedirler. Her birinin nüfusu 30-40 bin dolayında. Bundan dolayı basit bir operasyonla alınacak köyler değil. Büyük bir planlamanın yapılması lazım. Yani Şengal merkezine yaklaşıldığı gibi yaklaşılamaz. Daha kapsamlı bir operasyon hazırlığı gerekli. Biz HPG olarak buna hazırız. Pêşmerge güçlerine de bunu ilettik. Uluslararası Koalisyon’a da çağrıda bulunuyoruz; hava desteği sağlamaları durumunda bu köylere dönük karadan operasyona katılabiliriz, öncülük yapabiliriz. 

 

Koalisyon’un askeri hareketliliği nasıl, hava bombardımanları devam ediyor mu? 

Buradaki hava saldırıları pêşmerge koordinesinde gelişiyor. Kara operasyonları olduğunda devreye giriyorlar. Havadan bombardımanların katkıları oluyor, darbe de vuruyorlar ancak bir merkezin tümden alınabilmesi için karadan operasyonun başlaması önemli. Rojava’da da böyle oldu. YPG güçleri ilerledikçe sonuç elde edildi. Dolayısıyla bu köylerin özgürleştirilmesi için Koalisyon teklifimizi kabul ederlerse, gerekirse pêşmerge ile birlikte, gerekirse tek başımıza da operasyon yapmaya hazırız. 

 

Demokratik Suriye Güçleri’nin Hesekê güneyinde başlattığı hamle Şengal operasyonuyla bütünleşen ve önemli avantajlar sağlayan bir hamleydi. Şengal köylerinden başlamak üzere, Irak-Rojava hattında daha kapsamlı bir hamleye neden dönüştürülemiyor? 

Hem Koalisyon’un hem de pêşmerge güçlerinin bu planlamada bazı taktik yetersizlikleri oldu. Güney Kürdistan-Rojava’yı bir hat olarak ele aldığımızda, bu iki hattı kurtarmaya yönelik ortak bir planlama olsaydı başarı iki-üç misli olurdu. Hesekê güneyinde bir operasyon olacağını Koalisyon’un yanısıra pêşmerge güçleri de biliyordu. Aynı süreçte Şengal operasyonu hazırlığı vardı. İki ayrı parça denilebilir ama aslında DAİŞ’e karşı verilen mücadele, bu yapay sınırları da ortadan kaldırdı. Sadece Kürt halkı açısından değil, Ortadoğu’daki sınırları da ortadan kaldırdı. YPG/YPJ, pêşmerge, HPG/YJA STAR ve YBŞ güçleri ortak bir planlama çerçevesinde fikir ve hareket birliği sağlasalardı, Koalisyon da kesinlikle destek verirdi. Bu, daha çok Kürt güçlerinin yetersizliğidir. Biz DAİŞ’in olduğu her yerde savaşmaya hazır olduğumuzu söyledik, söylüyoruz. YPG de dile getiriyor ve savaşıyor da. Pêşmerge de çoğu zaman bunu söylüyor. Bu 3 güç bu niyet etrafında birleşseydi, ortak bir planlama çıkarabilseydi, kesinlikle Hol ve Şengal’den başlayan bu operasyonlar Musul’a kadar ilerleyebilirdi. DAİŞ‘e daha büyük kırılma yaratılabilirdi. Ama bunun yerine parça parça gerçekleşen operasyonlar oldu. 20 günlük süreçteki hareketlilik, ortak operasyonlar, ortak bir komutanlık çatısı altında planlanıp örgütlenseydi, kesinlikle bütün Kürdistan açısından büyük bir zafer elde edilebilirdi. Ama ne yazık ki böyle bir konsensüs oluşmadı. Niyet bazında kaldı söylenenler.

Böyle olunca düşman da bir yerdeki açığını diğer tarafta kapatıyor. Mesela şimdi şehir merkezi ele geçirildi, fakat köyler DAİŞ’in elinde kaldı. Şimdi görünen o ki, köyler için zamana ihtiyaç var. 

 

Bunun için geç kalınmış sayılır mı?

Elbette sayılmaz. Fakat düşmanımıza bir fırsat verdik. Bu savaşın bir gerçekliği. Bir cephede kırılma yaşatmışsan, onun üstüne yürümen gerekir. Bir cephe bozguna uğramışsa senin durmaman, ilerlemen gerekir. Ama eğer sen başarının devamını getirmezsen karşındaki güç kendisini toparlayabilir. Burada aslında bozguna uğrayan bir düşman vardı. Fakat biz bunun devamını getirmedik. Şimdi bu 10 günde tekrar kendini mevzilendirdi, savunma hattını oluşturdu. Yine de geç kalınmış sayılmaz. Önemli olan bu niyetteki birlikteliği pratiğe dökmek; Kürt güçlerini, direniş güçlerini ortaklaştırmak, Koalisyon ile  işbirliği içinde daha büyük başarılar elde etmek.

 

Şengal kent merkezine dönersek, oradaki son durum ne. Şu anda nasıl bir çalışma yürütülüyor. Askeri güçlerin konumlanması nasıl?

Şehir merkezinin alındığı ilk 2 gün (Pêşmergeler ile gerilla arasında) gerginlik vardı. Ancak bizim güçlerimizin mütevazı yaklaşımıyla bu gerginlik aşıldı. Eğer biz de öyle yaklaşsaydık çatışmaya bile dönüşebilirdi. Fakat bunu aştırmaya çalıştık. Şengal merkezinde pêşmerge güçleri de, gerilla güçleri de; YBŞ güçleri de Êzîdî cemaatlerin güçleri de var. Resmi olmayan bir birliktelik var. Kim nerede kalacak, nereyi savunacak bu tartışmadan ziyade fiili bir birliktelik oluştu. 

Bizim planlamamızda şehrin mayınlardan temizlenmesi var. Binlerce mayın bırakılmış. Yine şehir merkezinin savunma tedbirleri alınıyor. Dönüşlerle birlikte, gelecek insanlarımızı nasıl koruyacağız mantığıyla savunma tedbirleri alınıyor. 

 

Şengal’in işgal edildiği Ağustos 2014 tarihinden beri oradasınız. Kent merkezinin özgürleştirilmesi Şengal Dağı’nda bir buçuk yıldır zorluklara karşı direnen halkta nasıl bir etki yarattı?

Şengal’de bir buçuk yıldır bir direniş var. Sadece askeri güçler değil, çocuk yaşlı demeden, aç susuz kalarak yağmurun karın güneşin altında kalarak topraklarını bırakmayan direnen Şengalliler var. Böylesine büyük bir iradeyi gösteren bu insanlarımızın direnişi takdire şayandır. Sürekli anılmaya layıktır. Her fırsatta bu dile getirilmeli. Bizler de bu direnişin içinde yer aldık. İlk geldiğimizde fermandan kaçan bu insanların gözlerinde her şeye rağmen bir umut vardı. Gerillaya olan inanç ve güvendi gördüğümüz. ‘Hevallerin’ sayesinde Şengal’in özgürleşeceğine, tekrardan yurtlarına döneceklerine dair umuttu bu. Bu umudu yaşlı ninelerin, çocukların gözlerinde gördük. Hıçkırıklarla ağlayan genç kadınlarda gördük. Bu umut 15 ay boyunca en büyük manevi güç oldu bizlere. Gerilla da bu umutla savaştı ve bu uğurda şehit düştü. Şengal’in özgürleştiği gün hepimizdeki ortak duygu, bu umuda bir nebze de olsa cevap olmanın yarattığı gururdu. Bu umudu yarım bırakmamanın mücadelesini vereceğiz, sonuna kadar buna layık olmanın çabası içinde olacağız. 

 

Musul İl Meclisi’nin Şengal’deki askeri güçlere ilçe merkezinden çıkmaları için süre verdiği yönünde haberler basına yansıdı. Sizinle bir görüşme gerçekleşti mi, neler konuşuldu? Çıkmanız yönünde bir dayatma var mı? 

Birkaç gün önce komutanlığımızı temsilen bir heyetle görüşmeler oldu. İdari yerlerin teslim edilmesine dönük talepleri oldu. Ancak 24 saat içinde çıkılacak yönünde bir söylemleri olmadı görüşmede. Böyle bir tartışmanın erken olduğunu söyledik. Her şeyden önce idari ya da polisin muhatap olacağı bir durum yok şu anda kent merkezinde. Çünkü halk yok, sivil insan yok. Bu şehrin güvenliğini oluşturmadan, dönüşler için güvenli ortam oluşturmadan, güven vermeden böyle bir yaklaşım, şekli kalıyor. O nedenle erken görüyoruz böyle bir tartışmayı. Burası resmiyette Irak Merkezi Hükümeti’ne bağlı bir merkez. Öyle bir talep varsa, Hükümet ve Başbakanlık bunu resmi olarak açıklayabilir. Ama yine vurgulayalım, önce şehir merkezi çevresi de dahil olmak üzere güvenli bir hale getirilmeli. 

 

Şengal daha önce Kerkük gibi tartışmalı bölgelerden biriydi. Güney Kürdistan yönetimi buranın bir Kürt merkezi olduğunu belirtiyor. Sizler de daha önceki demeçlerinizde Şengal’in artık eskisi gibi ele alınamayacağını söylediniz. İşgal öncesindeki gibi ele alınabilir mi?

Burası Musul Vilayeti’ne bağlıydı. Ancak ne Şengal, ne de Musul, DAİŞ işgali öncesindeki durumda. Bir kere Musul Valisi’nin kendisi Musul’u DAİŞ’e teslim etmiş, kaçmış bir insandır. Nasıl Şengal’in güvenliğini idaresini alacak? 

Şengal’in geleceğine ilişkin net olan bir durum var; artık eskisi gibi olmaz. Êzîdîler tarihte birçok katliamdan geçti, bunun en önemli nedenlerinden biri savunmasız olması, kendi kendini savunma, kendi kendini yönetme, söz hakkına sahip olmamasıydı. Ancak bugün durum değişmiştir, bu bir buçuk yıllık direniş Şengal’in kendi kendini yönetme gücünü açığa çıkarmıştır. Bunu söylerken, Güney Kürdistan’dan kopuk bir Şengal’den söz etmiyoruz. Güney Kürdistan yönetimine bağlı olması Êzîdî halkı için de en yerinde olan karardır. Tekrar vurgulayalım, Güney Kürdistan’dan kopuk bir Şengal değil, ya da daha açık ifade edelim bazı çevrelerin çarpıttığı gibi ‘Şengal Kantonu’, ‘Rojava’nın 4. Kantonu’ gibi safsataları bir kenara bırakmak gerekirse, Êzîdî halkının geleceğini garanti altına alabileceği bir sistem, böyle bir Şengal, en fazla da Güney Kürdistan’ı güçlendirir. 

Irak Hükümeti’nin de Şengal’e yönelik böyle bir statüyü kabul edeceğini düşünüyoruz. Onlar da artık merkezden bir yönetimle buranın savunulamayacağını, geleceğinin garanti altına alınamayacağını biliyorlar. 73. Ferman bu anlamda herkes için acı bir tecrübe oldu. Bugün ortaya çıkan gerçekliği inkar edeceklerini düşünmüyoruz. 

 

 

Şengal’in yeniden yaşanacak bir yer haline getirilmesi için yol haritası ne olacak. Şengal İnşa Meclisi’nin verdiği rakamlara göre 460 bin insan göç etti. Üç parçada kamplar var. Onlara dönük çağrınız ne olacak? 

Êzîdî halkımızın tarihinde yaşanan katliamlar, fermanlar bir güvensizlik psikolojisi yarattı. Ancak son fermandan sonraki direniş, bu tarihi de bu psikolojiyi de değiştirdi. Bir bitki yerinden sökülüp saksıya yerleştirildiğinde nasıl artık aslı gibi olmazsa bu Êzîdîler için de öyledir. Kendi topraklarından koparılmış bir halk kendi kültüründen, özünden uzaklaşır; savrulur, yozlaşır. Göç eden Êzîdî halkımız da bunu görerek kendi topraklarına dönmelidir. Özellikle gençler, kadınlar tüm Êzîdî halkımızı Şengal’e dönmeye, Şengal’i savunmaya çağırıyoruz.

Şengal  artık uluslararası bir konuma geldi. Bütün dünya da bunu kabul ediyor artık. Avrupa’da önemli bir Êzîdî kitlesi var. Onlar da kampanyalar düzenleyebilir, dönüşe katkıda bulunabilir. Bir ulusun nasıl yaşaması gerektiği hakkında aydınlanmış, bunu tecrübe etmiş durumdalar. Diasporanın zorluklarını en fazla da onlar yaşadı. Bu nedenle, uluslararası kuruluşların gündemine dönüşün konulması, 73. Ferman’ın jenosid olarak kabul edilmesiyle ilgili rol oynayabilirler. Hem dönüş hem de inşada, hem de Şengal’in kendi kendini yönetmesi için diplomatik çalışmalarda rol oynayabilirler.