Bostancı Sokak’ta AİHM onaylı katliam

Cizre’deki Bostancı Sokak’ta günlerce yaralı halde sağlık ekiplerinin gelmesini bekleyen 15’i yaralı 26 kişinin de vahşice katledildiğinin ortaya çıkması, gözleri katliamın sorumlularına çevirdi.

Cizre’deki Bostancı Sokak’ta günlerce yaralı halde sağlık ekiplerinin gelmesini bekleyen 15’i yaralı 26 kişinin de vahşice katledildiğinin ortaya çıkması, gözleri katliamın sorumlularına çevirdi. Tank ve ağır silah atışlarıyla katledilen 26 kişi için tedbir kararı için defalarca başvurulan AİHM’in, başvuruları reddetmesi katliama giden yolu açtı.
 
Şırnak’ın Cizre ilçesinde halkın öz yönetim iradesine ileri teknoloji ölüm makineleri ve tanklarla saldıran devlet güçlerinin vahşeti bir bir ortaya çıkıyor. Her sokağının yerle bir edildiği Cudi Mahallesi’nde birinci vahşet bodrumu olarak bilinen Bostancı Sokak'ta bir binada 19 gün boyunca yardım bekleyen 15'i yaralı 26 kişinin infaz edildiğinin ortaya çıkması, defalarca tedbir için başvurulan, ancak başvuruları reddeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) katliamcı güçlere nasıl arka çıktığını da belgeledi. Vahşet bodrumlarındaki fotoğraflarla birlikte AİHM’e yapılan başvuruda sessiz kalan yargıçlar, doğrudan tedbir kararı vermeyip, topu Anayasa Mahkemesi’ne attı. Bu başvurunun sonucu gelene kadar da tedbir talebini askıya aldı.
 
AYM YARALILARIN VARLIĞINI DAHİ KABUL ETMEDİ
 
AİHM’in adeta AKP’ye boyun eğdiği bu kararının ardından Özgürlükçü Hukukçular Derneği avukatları, zaman kaybetmeden AYM’ye başvurdu. Ancak Anayasa Mahkemesi de katliamları onaylar bir biçimde, başvuruyu reddetti. Başvuruyu reddederken de skandal niteliğindeki şu gerekçeleri sıraladı: “Anılan kişilerin yaralı olup olmadığına, yaralı iseler durumlarının ağır olup olmadığına, hangi koşullar altında yaralandıklarına, tamamının yaralı olup olmadığına, silahlı olup olmadıklarına ve hangi adreste bulunduklarına ilişkin belirsizliğin hâlen devam etmesi.”
 
SAĞLIK BAKANLIĞI TİYATRO SERGİLEDİ
 
O binanın Bostancı Sokak’taki 23 numaralı yapı olduğu, yaralıların isim listesi, fotoğrafları, durumlarının ne olduğu basın aracılığıyla yayınlanmasına rağmen AİHM ve AYM, insanlığa karşı suç işlercesine birbiri ardına ret kararları vererek, AKP’nin tam yetki ile donattığı katliamcı güçleri, infazlar konusunda cesaretlendirdi. Sağlık Bakanlığı’na ait ambulansların birkaç defa göstermelik olarak Nusaybin Caddesi’nde anons geçmesi, binaya ambulansların hareket edeceği anlarda ise çatışma mizansenin yaratılması da tüm dünyanın gözleri önünde cereyan etti. TTB ve SES üyesi gönüllü sağlık emekçilerinden oluşan heyetlerin ilçeye girişleri de her defasında engellendi.
 
‘SU DİYORUM SU SU’ DİYEREK CAN VERDİLER
 
Üstteki 3 katı bombardıman nedeniyle çöken bodrumda yaralılar içecek su dahi bulamadı. En son bir kazanda aylardır bekleyen bir litre suyun çıkartılarak, yaralıların dudaklarına pamukla sürüldüğü öğrenilmişti. Yaralılar arasında bulunan DBP PM üyesi Mehmet Yavuzer, HDP Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız'a gönderdiği mesajda şunları aktarmıştı: "Öldüreceğim kendimi, artık su haykırışları duymak istemiyorum. Artık kimse aramasın beni öldüreceğim kendimi. Su diyorum heval su. Su heval su su…"