'Bir halkı yok etmek o halkın dilini asimile etmekten geçer'

Bir halkı güçlü kılanın anadili olduğunu belirten KURDİ-DER Urfa Şubesi eş başkanları Hamze Ayabe ve Özgün Çelik, "Biz halkımızı bu konuda anadiline, kültürüne kısacası özüne sahip çıkmaya çağırıyoruz" dedi.

Bir halkı güçlü kılanın anadili olduğunu belirten KURDİ-DER Urfa Şubesi eş başkanları Hamze Ayabe ve Özgün Çelik, "Geçmişten bugüne kadar gelen en kirli politikalardan biri, bir halkın dilini yok saymaktır. Çünkü dil bir halkın kültürü, medeniyeti, yaşam biçimidir. Biz halkımızı bu konuda anadiline, kültürüne kısacası özüne sahip çıkmaya çağırıyoruz" dedi.

Ortadoğu'nun kadim halkı olan Kürt halkının, yaşam alanlarını oluşturan Mezopotamya'da küresel ve hegemon güçlerin eliyle anayurtları üzerinde çizilen suni sınırlar sonucu dört parçaya bölünerek, her parçasında da egemen devletlerin eliyle asimilasyon politikalarına maruz kaldı. Sistematik bir şekilde her dört parçada Kürtlerin anadili üzerinde yasak ve baskılar ile sürdürülen etnik ve kültürel soykırım halen devam ediyor. Kuzey Kürdistan'da KURDİ-DER öncülüğünde Kürtçenin eğitim dili olması ve asimilasyon politikalarına karşı sürdürülen mücadele kapsamında çalışmaları aralıksız bir şekilde sürdürülüyor.

'KÜRT ÇOCUKLARI EVRENSEL HAKLARDAN YOKSUN BIRAKILIYOR'

Urfa'da Kürtçe üzerine çalışmalarını sürdüren KURDİ-DER Urfa Şubesi eş başkanları anadil ve önemine ilişkin ANF'ye konuştu. KURDİ-DER Urfa Şubesi Eş Başkanı Hamza Ayebe, Kürdistan'da egemen devletlerin Kürt dilini yok sayma politikalarıyla Kürt dilini zayıf ve güçsüzleştirilerek, Kürt halkına unutturulmaya çalışıldığını dile getirdi. KURDİ-DER Şubesi olarak Kürtçeyi ayakta tutmak için çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Ayabe, Türk devletinin de Kuzey Kürdistan'daki Kürtlere kendi dilleri olan Kürtçeyi yabancılaştırıp, kendi dili olan Türkçeyi Kürt halkına medeniyet dili olarak lanse ederek asimilasyon ve baskı politikalarıyla dayattığını dile getirdi. Ayabe, "Bu haince tutum karşısında Kürt halkının anadilleri olan Kürtçe için yıllar boyu varlık ve yokluk üzerinde verdiği ulusal kültür bilincinde esas aldığı dil ve ezilen halkın kimliği olmuştur. Gerçek olan şudur ki ana dilde eğitim dünyadaki tüm halkların ve çocukların en doğal ve en temel hakkıdır. Bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürt çocuğu 90 yıldır bu temel ve evrensel haktan yoksun bırakılıyor" diye kaydetti.

'TÜRK DEVLETİ ANADİL ÜZERİNDEKİ KİRLİ BİR POLİTİKA YÜRÜTÜYOR'

Yeni Anayasa düzenleme adı altında Kürt halkına sorulmadan çocuklarına zorla seçmeli ders dayatıldığını söyleyen Ayabe, dünyanın hiç bir yerinde bu uygulamanın bir örneğinin olmadığının altını çizdi. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi 26. Madde 3. bendinde her anne ve babanın çocuklarının eğitiminin şekli ve yöntemini belirtmenin en temel hakları olarak belirtildiğini anımsatan Ayabe, "Buna rağmen Kürt halkı yıllarca kendi dilinden uzaklaştırılmaya ve asimile edilmeye çalışılmıştır. Biz bugün Türk devletinin yürütmeye çalıştığı bu kirli asimilasyon politikasını ret ediyor, tüm halka en büyük savaşın ana dili yaşatma savaşı olduğunu vurguluyoruz. Tüm halkları kendi ana diline sahip çıkmaya çağırıyoruz" dedi.

'DİL BİR HALKIN KÜLTÜRÜ, MEDENİYETİ, YAŞAM BİÇİMİDİR'

KURDİ-DER Urfa Şubesi Eş Başkanı Özgün Çelik de anadilleri olan Kürtçenin gelişmesi, yaygınlaşması ve akademik bir dil haline gelmesi için büyük emeklerin sarf edildiğini dile getirdi. Çelik, halkın kendi anadiliyle konuşabilmesi, kendini tam anlamıyla ifade etmesi demek olduğunu belirterek, "Çünkü bizi güçlü kılan anadilimizdir. Biz biliyoruz ki geçmişten bugüne kadar gelen en kirli politikalardan biri de bir halkın dilini yok satmaktır. Çünkü dil bir halkın kültürü, medeniyeti, yaşam biçimidir. Bir halkın yok edilmesi o halkın dilini yok saymaktan geçer ve bu da asimilasyon politikalarıyla başlar" dedi.

'ANADİL SAHİP ÇIKMADA KADINLARA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞÜYOR'

Kürt halkının bu güne kadar kendi anadiline sahip çıktığını ve bu aşamadan sonra daha fazla sahip çıkması gerektiğini ifade eden Çelik, şöyle devam etti: "Biz halkımızı bu konuda anadiline, kültürüne kısacası özüne sahip çıkmaya çağırıyoruz. Özellikle biz kadınlara bu konuda büyük sorumluluk düşüyor. Çünkü kültürü, medeniyeti gelecek kuşaklara aktaran kadınlardır. Zaten bunun için bugün Ortadoğu'da yaratılmaya çalışılan kirli savaşın en büyük hedefi kadınlar olmuştur. Biz kadınlar olarak, omuz omuza verip bu mücadelemizi bütün alanlarda yükseltmeye çağırıyoruz."