Batman’daki STK’lar öz yönetimi hayata geçiriyor

Batman’da STK, siyasi parti ve kadın, genç ve inanç kurumlarında aralarında bulunduğu sok sayıda kurum yöneticileri öz yönetim modeli inşası için çalıştay ve konferanslar düzenliyor.

Batman’da STK, siyasi parti ve kadın, genç ve inanç kurumlarında aralarında bulunduğu sok sayıda kurum yöneticileri öz yönetim modeli inşası için çalıştay ve konferanslar düzenliyor. Ekonomi, siyaset ve sağlık kurumları sistemin inşası ile ilgili konuştu.

Kürdistan’ın birçok merkezinde olduğu gibi Batman’da da öz yönetim ilan edildi. Halk tarafından ilan edilen öz yönetimlere ilişkin, Batman’daki sendika ve oda temsilcileri ANF’ye konuştu.

Batman Odalar Birliği Başkanı Talat Kara: Öz yönetimin değer taşlarından bir tanesi ekonomidir. Öz yönetim ya da özerklikte halkın ekonomisi sağlamlaştırmak lazım. Köyler, mahalleler ve şehirler bazında kominler, kooperatifler kurulmalı. Öncelikli olarak komin ve kooperatifleri kurmamız lazım.

Petrol-İş Sendikası Başkan Yardımcısı Sertip Özdemir: Ortadoğu’da ve ülkemizde yaşanan sorunlar şuanda merkezi sistemin dayattığı, parlamenter sisteminin çöküşü, tek adam sistemine karşı alternatif olabilecek tek sistemdir öz yönetim sistemidir. Ortadoğu ve Kürdistan bölgesinde de model olabilecek öz yönetime ilişkin kapsamlı değerlendirmeler yapılıyor. Öz yönetim modelini anlatan ‘özgür kürsü’de kadınların, gençlerin ve bölgedeki STK’ların da katılımı ile halkın kafasındaki soru işaretlerine cevap olabilecek kapsamlı çalıştaylar yapılmalıdır. Biz Batman’daki STK’lar olarak toplantıya katıldık, emeğe ilişkin somut aldığımız cevaplarla önümüzdeki günlerde üyelerimizle bir araya gelerek paylaşacağız. Umuyoruz ki ülkemizde ve bölgemizde öz yönetim modeli barışa vesile olacağına umutlarımız arttı.

HDP Batman İl Eş Başkanı Abdulbari Karaağaç: Öz yönetim modeli, tabanın tavanı yönetmesi olarak ele alabiliriz. Tüm sistemlerde üstten alttan doğru bir yönetim şekliyken, öz yönetimde halkın öz iradesinin sokaktan, mahalleye, şehre, şehirden de genele yayılan bir sistemdir. Bu anlamıyla ilk başta vurguladığım gibi tabanın tavanı yönetmesi olarak ele alabiliriz. Öz yönetime neden ihtiyaç duyuluyor sorusuna verilecek cevap ise, günümüz koşullarında mevcut ulus devletler, oluşturulmuş demokratik paradigmaya karşı duruş bize bunu zorunlu kılıyor. Ulus devletlerin faşizan baskıcı, tekçi yönetim şekline karşı halkın toplumsal yönetimini ortaya çıkartmak günümüzün kurtuluşu olacaktır. 21. yüzyılda halkın bu kadar baskı altında olması eziyet çekmesi, yoksullaştırılması, bir kesimin özellikle zenginleştirilmesine karşı halkın kendisine karşı yeniden var etme olarak algılayabiliriz. Çünkü 5 bin yıl önce halk nasıl kendi kendisini ürettikleriyle var edebildiyse, bugün de yeniden üretim kendi kendisini güçlendirip bilinçlendirebilir. Öz yönetim bu anlamda kendi kendisini bilinçlendirmesi ve irade sahibi olmasıdır. Demokrasi denilen olgu eğer halkın kendi kendisini yönetebilmesiyse, öz yönetimde demokrasinin özüdür. Salt yönetim olarak ele alırsak, bazen tekçi olabilir, bazen baskıcı olabilir, ama bunu öze indirgediğimizde öz demokrasidir. 21. yüzyılda tüm dünya halklarının kurtuluşu öz yönetimde yaşam bulacaktır.

SES Batman Şube Mali Sekreteri Murat Sezik: Fransız devrimi ile başlayan kapitalist modernitenin, Avrupa’da yaygınlaşan ulus devlet anlayışıyla hegemonik güçler eliyle azınlık çoğunluğa tahakküm etmeye başladı. Batı devletleri bunun kötü sonuçlar ortaya çıkartacağını fark edince geri adım atmaya başladı. Avrupa’da yüzyıl savaşları başladı, ancak bundan ders çıkartılabilir. Şu an medeniyetin beşiği konumuna sahip olan Mezopotamya’da, ulus devlet kavramının ortaya çıkmasıyla birlikte azınlıkların çoğunluğa tahakküm etmesi kabul edilmiyor. Bu anlamda halkın kendi kendisini yönetmesi gerekiyor. Halkı ceberrüt sisteme mahkum etmesi, halkta büyük bir bezginlik yarattı. Sağlık alanında öz yönetimi ele aldığımızda, Ortadoğu’da sağlığı pazar gibi görmelerini ve bunun alt yapısı da ellerinde bulundurdukları teknoloji ve enformasyon aracıyla halkı uyutmaya çalışıyorlar. Başta buradan durumu ele almak lazımdır. İlk hekim ve ilaçların icat edilen bu coğrafyada tekrardan bunu açığa çıkartmak gerekiyor, bununla birlikte yeni sağlık sisteminden de yararlanarak ikisinin kombinasyonu şeklinde yeni bir sağlık sistemini ortaya çıkartmamız gerekiyor. Sağlık bir tüketim maddesi değildir, ihtiyaçtır. Bu ihtiyacı da birilerinin kazanması için değil, toplumun sağlık ihtiyaçları içindir. Sosyal, siyasal faktörlerin tamamı çevresel ve insanın sağlık hali ile bağlantılıdır. Özgür olmayan bir insan da sağlıklı olamaz, doğası ve çevresi tahrip edilmiş bir toplumda insanların sağlıklı olması da mümkün değildir. Bundan sonra her mahallede, her semtte eski ve yeni sağlık uygulamalarını bir noktada buluşturarak doktor ve sağlıkçı yetiştirmek gerekmektedir. Bundan sonra sağlık kominlerin oluşturması, bunu ticari şeklinde değil, ihtiyaca göre ahlaklı ve ilkeli bir şekilde hayata geçirmelidir. Bunu da halka algılatmak ve halkta yaratılan bu çarpık sağlık sistemini yıkmak gerektiğini düşünüyorum.