Avrupa'daki gençler gerilla Özsönmez'i anlattı

Avrupa'da yaşayan gençler, yaşamını yitiren HPG gerillası Özsönmez'in PKK'ye ve halka bağlılığını anlattı.

Türk ordusunun bombardımanı sonucu 27 Ağustos'ta yaşamını yitiren HPG gerillası Kemal Özsönmez (Cihan Sinemili) için Almanya'nın Wuppertal kentinde anma etkinliği düzenlendi. Yüzlerce gencin katıldığı etkinlikte sık sık "Şehîd namirin" sloganı atıldı.
Avrupa'da yaşayan Kürtler, 'Cemo' olarak bildikleri Özsönmez'in halkla sıcak diyalog içinde olduğuna ve hareketine bağlılığına dikkat çekti.
Özsönmez'i tanıyan ve onunla arkadaşlık yapmış olan Kürdistanlılar şunları anlattı:

'ÖRGÜTE VERDİĞİ DEĞERİ ÖRNEK VERİRDİK'

Medya Botan: "Cemo'yu kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. Çok kapsamlı ve hareketli, yaşamını dolu dolu yaşayan ve her adımına özgürlüğü yerleştiren, örgütü yerleştiren bir Cemo vardı. Bu bitmek bilmeyen enerjisi gençler içinde adeta ruh olmuştu. Ben onu ilk Marsilya'da tanıdım. Marsilya'nın en sıcak döneminde Cemo gibi bir arkadaşı tanıdım. Yaşlıdan tutalım, bir çocuğa kadar herkesle kurduğu sıcak diyalog ile herkese ulaşabiliyordu. Herkesle mutlaka bir diyaloğu vardı. Kürtçeyi bilmediği halde hiç Türkçesi olmayan biriyle diyaloğu vardı. Hata vücut diliyle bile diyalog kurabiliyordu; her ortama çabuk adapte olabilen bir gençti. Cemo yoldaşın şehadetinden önce de bazen diyaloglarda onu anlatırdık. Onun örgüte verdiği değeri, sürekli örgüt için bir şeyler yapma arzusunu hala örnek vererek anlatıyoruz, buradaki gençlere. Cemo yoldaşın şehadeti gerçekten üzerimde büyük bir etki yarattı. Onun özgürlüğe olan bağlılığını ve örgüte bakış açısını daima kendime örnek alacağım.

'ŞEHADET HABERİNİ ALINCA AKP'YE LANET OKUDUK'

Nizam Baran: "Bazen bir insani anlatmak için kelimeler yetmez, onunla sadece yoldaşlık yaparak anlatabilir insan. Cemo'yu 2008'de tanıdım. Cemo deyince hep gözümün önüne güzel gülüşü gelir. Bir gün bize geldi, annemin Türkçesi iyi değildi, onun da Kürtçesi iyi değildi ama buna rağmen kurduğu diyalog yıllar sonra hala kendinden söz ettirecekti. Her sohbetimizde mutlaka bir kez ondan söz edilirdi. Onun esprileri, örgüte olan inancı ve 'mutlaka bir gün kazanacağız' inancı hiç bitmezdi. Hatta çoğalırdı. Avrupa'da Cemo ile hiç arkadaşlık yapmamış binlerce genç var, ama hepsi Cemo'yu tanıyor. Çünkü her ortamda Cemo'dan daima örnekler verilir. 27 Ağustos'ta şehit düştü haberini iki gün geç okuduk. 28 Ağustos'ta bir grup gençle sohbet ediyorduk ve onu anlatıyorduk. Yaptığı esprileri, başımızdan geçenleri anlatıyorduk. Saat gece 12'yi geçiyordu. Sabah bir telefonla yıllarca tanıdığımız ve yoldaşımız olan Cemo'nun şehit haberini alacağımızdan habersiz bir şekilde çalan telefonla uyandık. İlk başta inanamadım. O an her şey bir film seti gibi gözümün önünden geçti. İnsan bunu kabullenemiyor. O an AKP'ye lanet okudum. Başkan Apo'nun yol haritasını kabul etseydiler, 10 maddelik Dolmabahçe Mutabakatına sadık kalsaydılar belki de bu şehadetler yaşanmayacaktı. Analar ağlamayacaktı. AKP ve Saray savaşına bir kez daha lanet gelsin, diyorum."

'ASLA UNUTMAYACAĞIZ'

Alye Merdin: "Biz haberleri izlerken öğrendik. O an ev dondu kaldı sanki. Kimse konuşamıyordu. Bizim aile Cemo'yu yakından tanırdı. O an sanki kalbimiz duracaktı. Geçen sene Nusaybin'de dayım şehit düşüğünde yine aynı duygular vardı bizde. Cemo gerçekten çok değişik bir yoldaştı. İnsanlarla kurduğu o sıcak diyalog kolay kolay unutulmaz. Biz Cemo Heval'in o güler yüzünü, örgüte olan bağlılını asla unutmayacağız."

'10 DAKİKADA İKNA ETTİ; 500 KİLOMETRELİK YOLA ÇIKTIM'

Aydın Baran: Marsilya'da bir efsanedir Cemo, Marsilya'da herkesin şehit Cemo ile birçok anısı vardır. Yanılmıyorsam 2009 yılının Mart sonlarıydı. Kürt siyasetçileri Remzi Kartal ve Eyüp Doru İspanya'da katıldıkları bir etkinlikten sonra gözaltına alınmışlardı. Cemo Heval ile Marsilya derneğinde tesadüfen karşılaşmıştım o gün, öğlene doğruydu. 'Aydın arkadaş' ile sözüne başlayıp, beni Barselona'ya, iktidardaki Sosyalist Parti binası önünde eylem yapmaya ikna etmesi arasında 10 dakika geçmişti. Akşam kendimi 500 kilometre uzaklıktaki Barselona yolunda bulmuştum. Ertesi gün, parti binasına 10 kişilik bir grupla yaklaşır yaklaşmaz sivil polisler üstümüze çullanmıştı. Cemo'nun gözlerinde her zaman bir ışıltı vardı, söylediklerine bütün kalbiyle inandığından olacak, karşısındaki insanı çabuk ikna edebiliyordu. Cemo'yu plansız, projesiz gördüğümü hatırlamıyorum. Cemo'yu yabancıların kaldığı tutuk evinde ziyaret etmiştim bir keresinde. İtalya'ya iade etmek istiyorlardı. Ziyaret odasına gelir gelmez 'Aydın arkadaş dışarıda siyasal durumlar nasıl' diye başlamıştı konuşmasına. Tabii henüz üç gün tutuk evinde olduğundan dolayı 'değişen bir şey yok' diye cevap verdim. Gözleri parlıyordu yine. Bozuk para lazım olur, diye cebimi boşaltım, Cemo ayağa kalktı, beni etkileyen bakışları ve ses tonuyla selamlaştı, kapıdan Deniz Gezmiş'in yürüyüşünü andıran bir edayla koğuşuna doğru yürüdü. İçecek, çikolata, çerez satan otomatın yanından geçti, durdu; geri döndü ve bozuk parasıyla bir şeyler aldı. 'Cemo arkadaş, devrimciliğin otomattan geçinceye kadarmış' diye takılırdık. Marsilya'da bir efsanedir Cemo. İçinde durmadan yanan ateş ile, güneşi eliyle tutacakmış gibi heyecanlıydı. O heyecandan hepimiz nasiplenirdik. Cemo'nun bıraktığı yolda yürümek bundan böyle boynumuzun borcudur."
 

...